KİTÂBÜ’t-TEVHÎD

(كتاب التوحيد)

İbn Huzeyme’nin (ö. 311/924) akaide dair eseri.

Kitabın adı, müellifi tarafından mukaddimede kaydedildiği (s. 11) ve bu kitaptan nakiller yapan âlimlerin eserlerinde geçtiği üzere (Kitâbü’t-Tevĥîd, neşredenin girişi, I, 50-51) Kitâbü’t-Tevĥîd’dir. Bununla birlikte herhalde yazma nüshalarında isimden sonra yer alan tanıtıcı ifadelerden etkilenerek eserin ismi Kitâbü’t-Tevĥîd ve iŝbâtü’ś-śıfât (Keşfü’ž-žunûn, II, 1406), Kitâbü’t-Tevĥîd ve iŝbâtü śıfâti’r-rab


(Brockelmann, I, 345; Sezgin, I, 601) şeklinde kaydedildiği gibi matbu nüshalarında dört satıra kadar varan tavsifî isimler zikredilmiştir. İbn Huzeyme eserinin mukaddimesinde kader, Allah’ın isim ve sıfatları gibi meseleleri tartışmanın kelâm ilmiyle uğraşanların işi olduğunu, başlangıçta fıkıh alanında kitap yazmaya ilgi duyduğunu, ancak Cehmiyye ve Mu‘tezile’ye mensup kişilerin meclislerine katılan öğrencilerin bu dalâlet ehlinin fikirlerine kapılabileceği endişesini duyduğunu, bu sebeple kader konusunda bir kitap telif ettikten sonra ilâhî sıfatlar alanında bu eseri kaleme aldığını belirtmektedir (I, 9-11). Müellifin, Kitâbü’t-Tevĥîd’in muhtelif sayfalarında çeşitli eserlerine yaptığı atıflarda “imlâ” tabirini kullandığına bakılırsa (I, 11, 29, 33, 123, 247) bu kitabın aynı yöntemle meydana geldiğini söylemek mümkündür.

Düzenli bir iç sisteme sahip bulunmayan Kitâbü’t-Tevĥîd seksen civarında babdan oluşmaktadır. Müellif kitabına zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilen nefis sıfatını âyet ve hadislere dayanarak ispat etmekle başlamış, ardından herhangi bir ilgi kurmadan ilim sıfatına dair iki âyet zikretmiştir. Eserin bundan sonraki bablarında vecih, ayn ve sem‘ sıfatları hakkındaki âyetlerle hadis rivayetleri kaydedilmiş, ardından on altı bab halinde yed sıfatı üzerinde durulmuş (I, 118-202), bazı rivayetlerde yer alan ricl kavramına temas edilmiştir.

Nesne ve olayları idrak edişleri zaman ve mekân kayıtlarıyla sınırlı bulunan insanların, bu kayıtlardan münezzeh de olsa Allah için de aynı şeyi düşünme alışkanlığından kurtulamadıkları bilinmektedir. İbn Huzeyme de bir anlamda bu alışkanlıktan kurtulamayarak eserinin 30-34. bablarını istivâ, nüzûl ve Allah’ın semada oluşu konularına ayırmış, ardından kelâm, rü’yetullah meselelerine geçmiş, dıhk (Allah’ın gülmesi) sıfatıyla ilgili rivayetleri kaydettikten sonra şefaat mevzuunu ele almıştır. Kitapta, günahkâr olmakla birlikte kıyamet gününde rahmet-i ilâhiyyeye mazhar olacak bazı kişilerin Allah’a yönelik niyaz ve yakarış niteliğindeki hitaplarına dair hadis rivayetleri zikredildikten sonra va‘d ve vaîd konularını ilgilendiren ve Havâric ile Mürcie gibi iki ayrı uçta bulunan fırka mensupları tarafından yanlış anlaşılan rivayetler sıralanmakta, ardından kozmogoniye dair rivayet zikredilmekte ve eser önceki bablara ait tamamlayıcı mahiyetteki yirmi yedi rivayetle sona ermektedir.

Çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan Kitâbü’t-Tevĥîd (Kastamonu İl Halk Ktp., nr. 3025; Köprülü Ktp., Mehmed Âsım, nr. 3/259; Berlin Staatsbibliothek, nr. 2394 [eksik]; el-Hizânetü’t-Teymûriyye, nr. 370) değişik zamanlarda basılmıştır (Kahire 1356; Beyrut 1398, 1988). Eser Muhammed Halîl Herrâs (Beyrut 1388, 1403/1983), Muhammed Mustafa el-A‘zamî (Kahire 1388, 1403/1983) ve Abdülazîz b. İbrâhim eş-Şehvân (Riyad 1408/1988) tarafından yayımlanmıştır.

Hadis ve fıkıh âlimi olarak tanınan İbn Huzeyme’nin Kitâbü’t-Tevĥîd’i 750’den fazla hadisi içermekte olup Selef âlimlerinin çoğu bu kitaba itimat etmiş, akîde konusundaki eserlerinde ondan nakillerde bulunmuştur. Kitâbü’t-Tevĥîd, Kütüb-i Sitte’de yer alan birçok hadisin farklı senedlerle rivayetine yer vermesi sebebiyle müstahrec türü eserlerden sayılmıştır. Müellif eserine, sadece sika ve adl niteliği taşıyan râvilerin muttasıl senedle rivayet ettikleri hadisleri aldığını belirttiği halde (I, 51, 137, 399) yapılan inceleme sonunda râvileri arasında zayıf, meçhul hatta metrûk birçok kişinin bulunduğu görülmüştür. İbn Huzeyme’nin Kitâbü’t-Tevĥîd’de kullandığı bazı hadislerin mevzû olduğunu ileri sürenler de vardır. Nitekim İbnü’l-Cevzî ve Zehebî, “Allah’ın kıyamet gününde yetmiş bin perdesinin bulunduğu” şeklindeki hadisin mevzû olduğunu kaydetmektedir. Ayrıca yerin balık üzerinde yaratıldığını bildiren rivayet merfû hadis olmayıp İbn Abbas’ın sözüdür (Kitâbü’t-Tevĥîd, neşredenin girişi, I, 65-71). Kitâbü’t-Tevĥîd, haberî sıfatlarla ilgili rivayetler açısından önemli sayılan ilk kaynaklardan biridir. Ancak konulara klasik kelâm sistematiği içinde yaklaşmadığı gibi böyle bir eğilim gösterenleri de şiddetle eleştirmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Huzeyme, Kitâbü’t-Tevĥîd (nşr. Abdülazîz b. İbrâhim eş-Şehvân), Riyad 1408/1988, I, 9-11, 29, 33, 51, 118-327, 328-547; II, 548-563, 588-750, 836-879, 889-907; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 50-51, 65-71; İbn Teymiyye, MecmûǾu fetâvâ, III, 192; V, 24; VI, 467; Zehebî, Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 267; İbn Ebü’l-İz, Şerĥu’l-ǾAķīdeti’ŧ-Ŧaĥâviyye (nşr. Abdullah et-Türkî - Şuayb el-Arnaût), Beyrut 1408/1987, II, 422; Keşfü’ž-žunûn, II, 1406; Brockelmann, GAL Suppl., I, 345; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 29; Sezgin, GAS, I, 601; W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. E. Ruhi Fığlalı), Ankara 1981; Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman, Kitâbetü’l-baĥŝi’l-Ǿilmî, Cidde 1403/1983, s. 270; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, II, 274; “İbn Ħuzeyme”, DMBİ, III, 418.

Emrullah Yüksel