KİYÂ el-HERRÂSÎ

(الكيا الهرّاسي)

Ebü’l-Hasen Şemsülislâm İmâdüddîn Alî b. Muhammed b. Alî el-Herrâsî et-Taberî (ö. 504/1110)

Fıkıh, tefsir ve hadis âlimi.

5 Zilkade 450 (24 Aralık 1058) tarihinde Taberistan’da doğdu. Lakabı olan Kiyâ Farsça’da “büyük padişah, yönetici, bir kavmin önderi” anlamındadır. Kelime özellikle Gîlân ve Taberistan’da yönetici, vali, ayrıca toplumun önde gelenleriyle saygın âlimler için kullanılırdı (Dihhudâ, XI, 16585-16586). Bazı biyografi eserlerinde ise Farsça aslının İlkiyâ olduğu belirtilmektedir. Klasik kaynaklarda anlamı verilmeyen Herrâsî nisbesinin çağdaş biyografi yazarlarınca Arapça’da “Herrâslı” veya “keşkekçi” ya da Farsça’da “haşmetli, kıymetli” gibi anlamlara geldiği ileri sürülmektedir. On sekizyirmi yaşlarında Nîşâbur’a giden Herrâsî, Nizâmiye Medresesi’nde derslerine katıldığı ve yardımcılığını yaptığı İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin Ebû Hâmid el-Gazzâlî’den sonra en seçkin öğrencisi oldu. Kavrayış ve izah yeteneğiyle hocasının takdirini kazandı. Ebû Ali Hasan b. Muhammed es-Saffâr ve Ebü’l-Fazl Zeyd b. Sâlih et-Taberî’den hadis dinledi. Fıkıh ve usulü ile tefsir, hadis, hilâf gibi ilimlerde uzmanlaştı. Hadise çok önem verirdi; münazaralarında hadislerden sıkça delil getirir, onları kıyasa tercih ederdi.

Muhtemelen hocasının ölümünden (478/1085) sonra Beyhak’a giderek bir süre müderrislik yaptı. Şâban 492’de (Temmuz 1099) Selçuklu Sultanı Berkyaruk’un elçisi sıfatıyla bir mektup götürdüğü Abbâsî Halifesi Müstazhir-Billâh’ın yanında saygı gördü. Zilhicce 493’te (Ekim 1100) Bağdat’a göç eden Herrâsî ölümüne kadar Nizâmiye Medresesi müderrisliği görevini yürüttü. Şâfiî mezhebinin Bağdat’taki otoriteleri arasında yer aldı. Başta Ebû Tâhir es-Silefî, İbn Tûmert ve İbn Berhân olmak üzere birçok talebe yetiştirdi. Berkyaruk tarafından kadılığa tayin edildi, zamanla servet ve şöhrete kavuştu. Sağlam kişiliği, ciddiyeti, akıcı üslûbu, üstün münazara yeteneği ve gür sesiyle dikkati çeken Herrâsî ulemâ arasında “şemsülislâm” lakabıyla anıldı. Özellikle münazara ve izah kabiliyeti bakımından Gazzâlî’den üstün olduğu ileri sürülmektedir.

İmam Şâfiî’nin görüşlerine taassup derecesinde bağlı olan ve Eş‘ariyye akîdesini savunan Herrâsî Râfizıyye, İmâmiyye, Mu‘tezile gibi mezheplerin görüşlerini şiddetle eleştirdi. Hasan Sabbâh’ın İlkiyâ lakaplı oğlu ile karıştırılmasından kaynaklanan bir iftira sonucunda Bâtınîlik’le suçlanıp hapsedildiyse de Müstazhir-Billâh’ın tavassutu ve aralarında Ebü’l-Vefâ İbn Akīl’in de bulunduğu ulemânın hüsnü şehâdetiyle ölümden kurtuldu. Bu iftiranın bir sebebi de Herrâsî’nin Ehl-i beyt’e duyduğu aşırı sevgi sebebiyle Yezîd b. Muâviye’ye lânet etmenin cevazına fetva vermesi olabilir. 1 Muharrem 504 (20 Temmuz 1110) tarihinde Bağdat’ta vefat eden Herrâsî, Bâbüebrez Kabristanı’nda Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin türbesinin yanına defnedildi.

Eserleri. 1. Aĥkâmü’l-Ķurǿân*. Birçok defa basılmıştır (nşr. Mûsâ Muhammed Ali - İzzet Ali Îd Atıyye, I-II, Kahire 1974; I-II, Beyrut 1405/1985). 2. Kitâbü Uśûli’d-dîn. 3. TaǾlîķ fî uśûli’l-fıķh (bu eserlerin yazma nüshaları için bk. Brockelmann, GAL, I, 489; Suppl., I, 674). George Makdisi, son eserin bir nüshasını Ankara Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulduğunu ve kapak sayfasındaki ifadelerden büyük, orta ve küçük olmak üzere üç ayrı versiyonunun varlığının anlaşıldığını, mevcut nüshanın ise ikinciye ait olduğunu söylemektedir (EI2 [İng.], V, 234).

Herrâsî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Şifâǿü’l-müsterşidîn fî mesâǿili’l-müctehidîn (hilâf ilmine dair en güzel eserlerden biri olduğu söylenir), LevâmiǾu’d-delâǿil fî zevâya’l-mesâǿil, Naķżu müfredâti’l-İmâm Aĥmed. Son eser, Ahmed b. Hanbel’in diğer üç mezhep imamından farklı olan görüşlerini eleştirdiği bir kitaptır. Hanbelî âlimleri Şemseddin İbn Abdülhâdî ve İbn Kādı’l-Cebel muhtemelen buna reddiye olarak er-Red Ǿale’l-Kiyâ el-Herrâsî adıyla birer eser yazmışlardır. Ayrıca Aĥkâmü’l-Ķurǿân’ında el-Muśannef fi’r-rivâyât, Mesâǿilü’l-fıķh ve el-Meźheb adlı kitaplarına atıfta bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Asâkir, Tebyînü keźibi’l-müfterî, s. 288-291; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XVII, 122; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 291, 484; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 286-290; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 350-352; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 501-520, s. 92-95; Ahmed b. Aybek ed-Dimyâtî, el-Müstefâd min Źeyli Târîħi Baġdâd (nşr. Kayser Ebû Ferâh, Târîħu Baġdâd içinde), Haydarâbâd 1399/1978, XIX, 197; Safedî, el-Vâfî, XXII, 82-84; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân (Cübûrî), III, 173-177; Sübkî, Ŧabaķāt, VII, 231-234; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 520-522; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 288; Keşfü’ž-žunûn, I, 20, 423; II, 1056, 1569; Brockelmann, GAL, I, 489; Suppl., I, 674; Abdullah Mustafa el-Merâgī, el-Fetĥu’l-mübîn (nşr. Abdülhamîd Ahmed Hanefî), Kahire, ts., II, 6-7; Abdülkerim Ünalan, İlkiya’l-Herrâsî ve Ahkâmu’l-Kur’andaki Metodu (yüksek lisans tezi, 1990), Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 50 vd.; Zeki Yıldırım, Müfessir İl Kiyâ el-Harrâsî’nin “Ahkâmu’l-Kur’an” Adlı Eserine Göre Kıraat Farklarının Hukûkî Ayetlerin Tefsîrindeki Rolü (yüksek lisans tezi, 1990), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 19-35; Dihhudâ, Luġatnâme, XI, 16585-16586; G. Makdisi, “al-Kiyā al-Harrāsī”, EI² (İng.), V, 234.

Abdülkerim Ünalan