KOCA SİNAN PAŞA KÜLLİYESİ

İstanbul Beyazıt’ta XVI. yüzyıla ait külliye.

Çarşıkapı civarında Divanyolu üzerindedir; medrese, türbe ve sebilden meydana gelir. Bânisi Yemen fâtihi Vezîriâzam Koca Sinan Paşa, mimarı Dâvud Ağa olan külliye, diğer birimlerden bir yıl sonra bittiği bilinen sebilin kitâbesine göre 1002’de (1594) tamamlanmıştır; klasik dönem mimarisinin seçkin bir örneğidir. İtinalı bir işçilikle kesme taştan inşa edilen yapılar, pencereleri dövme demir şebekeli yüksek bir ihata duvarının içine alınmış ve duvarın Divanyolu ile Bileyiciler sokağının kesiştiği yere rastlayan köşesine sebil yerleştirilmiştir. Avluya ana caddeye açılan basık kemerli cümle kapısından girilir.

Hadîkatü’l-cevâmi‘de dârülhadis olarak geçen (II, 21) medrese dikdörtgen şeklindeki bir iç avluyu dört yönden kuşatmakta ve dershane ile buna asimetrik biçimde yerleştirilmiş on altı hücreden meydana gelmektedir. Kuzey cephesinde küçük bir taşkınlığı bulunan dershane kare planlıdır. Sekizgen kasnaklı ve tromplu kubbesini bir pâye ile iki sütunun desteklediği kemerler taşır; güney cephesindeki revak ise iki yanda birer kubbe ve ortada bir tonozla örtülüdür. Molla hücreleri kubbeli ve biri avluya, altlı üstlü daha büyük ikisi dışarıya bakan üçer pencerelidir. Hücrelerin önünde baklavalı başlıklara sahip on dört sütunun taşıdığı on sekiz küçük kubbeyle örtülü bir revak ve avlunun ortasında sekiz sütunçeli bir şadırvan yer alır.

Külliyenin en gösterişli birimini teşkil eden türbe onaltıgen planlı, basık kubbeli ve kapısının önü sundurmalı bir yapıdır. Sundurma, beş adet zarif sütunçeye oturan kemerler vasıtasıyla taşınmaktadır. Giriş cephesinin dışındaki cepheler alttakiler dikdörtgen biçimli ve sivri kemerli, üsttekiler almaşık kırmızı-beyaz taşlarla örülmüş yuvarlak kemerli olan çift sıra pencerelerle hareketlendirilmiştir. Dar saçaklı kubbe eteğinde yapıyı çepeçevre dolanan mukarnaslı bir kuşak ve onun üstünde palmet dizili bir friz göze çarpar. İki mermer lahitle üç ahşap sandukanın bulunduğu türbenin içi ise çok yalın görünümlüdür. Türbenin etrafı ve medrese ile ihata duvarı arasında kalan


bahçe XVIII. yüzyılda hazîre haline getirilmiştir.

Sekizgen planlı sebil mermer bir kaide üzerinde yükselmekte, mukarnaslı başlıklara sahip olan gömme sütunlar sivri kemerleri taşımaktadır. Yola bakan beş su verme açıklığı dökme demirden petek biçimi şebekeli ve bunlara ait mermer alınlıklar ajurludur. Sütun başlıklarının arasına yerleştirilen panolarda sülüs hatla yazılmış on altı mısralık manzum kitâbe yer alır. Sebilin geniş saçaklı basık çatısı ve külliyenin bütün kubbeleri kurşun kaplıdır.

1865 Hocapaşa yangınında zarar gören külliye o zaman onarılmış, 1973-1974 yıllarında sistemli biçimde restore edilmiştir. Medrese halen Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği ile İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği tarafından kullanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 440; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, II, 21; İzzet Kumbaracılar, İstanbul Sebilleri, İstanbul 1938, s. 10-11; Konyalı, İstanbul Âbideleri, s. 55-56; Semavi Eyice, Istanbul, Petit guide à travers les monuments byzantins et turcs, İstanbul 1955, s. 39, nr. 47; Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976, s. 598-600; W. Müller-Wiener, Bildlexikon zur Topographie Istanbuls, Tübingen 1977, s. 361; Mübahat S. Kütükoğlu, 1869’da Faal İstanbul Medreseleri, İstanbul 1977, s. 99; a.mlf., Dârü’l-hilâfeti’l-‘Aliyye Medresesi ve Kuruluşu Arefesinde İstanbul Medreseleri, İstanbul 1978, s. 50-51; M. Hadi Altay, İstanbul Sebilleri, İstanbul 1986-87, s. 24-28; Ömer Faruk Şerifoğlu, Su Güzeli: İstanbul Sebilleri, İstanbul 1995, s. 32-33; Doğan Yavaş, “Sinan Paşa Külliyesi”, DBİst.A, VII, 4-5.

Enis Karakaya