KUTBÜDDİNZÂDE İZNİKÎ

(قطب الدين زاده ازنيقي)

(ö. 885/1480)

Osmanlı âlimi ve mutasavvıfı.

İznik’te doğdu. Eserlerinde adını Mehmed b. Mevlâ Kutbüddin İznikî şeklinde zikretmesi, bir kısım kaynaklarda isminden önce veya sonra kaydedilen Muhyiddin adının sonradan eklendiğini göstermektedir. Babası Kutbüddin İznikî’ye nisbetle Kutbüddinzâde diye tanındı. Hakkındaki bir kısım bilgiler bazı kaynaklarda babasına ait bilgilerle karıştırılmıştır. Kutbuddinzâde, Molla Fenârî’nin öğrencisi oldu. İznik Orhan Gazi Medresesi müderrisliğiyle İznik kadılığı ve müftülüğünü birlikte yürüttü (Mecdî, s. 125). Molla Fenârî’nin torunu Hasan Çelebi 875’te (1470) Orhan Gazi Medresesi’nde görevlendirildiği sırada (Belîğ, s. 250) Kutbüddinzâde’den faydalandı (Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vüśûl, vr. 79b). Fâtih Sultan Mehmed’in Eğriboz (875/1470) ve Boğdan (881/1476) seferlerine katılan Kutbüddinzâde, Münevvirü’d-daǾavât adlı eserinde bu seferlerde ordunun muzaffer olması için askerin okuması gereken duaları derlediğini belirtir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1802, vr. 85b; burada dualar da kaydedilmiştir). Ayrıca cihadla ilgili kaleme aldığı Türkçe eserinin girişinde (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1802, vr. 97b), 885’te (1480) Rodos adasının fethinde bulunarak askeri teşvik için Türkçe bir risâle hazırladığını ve burada da fethin gerçekleşmesi için okunması gereken duaları yazıp askere dağıttığını söyler. Kutbüddinzâde’nin, Fâtih Sultan Mehmed’in Mahmud Paşa’yı sadâretten azlinde onu teselli için bir mektup yazması (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223, vr. 90b-92a) ve bazı eserlerinde kendisinden övgüyle bahsetmesi (Risâle iĥticâcı Âdem maǾa Mûsâ Ǿaleyhime’s-selâm, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, 4223, vr. 27a) sadrazamla çok yakın dostluklarının olduğunu göstermektedir. Kaynaklarda ilim tahsil ettikten sonra tasavvuf yoluna girdiği ve şeriatla tarikatı birleştirdiği özellikle belirtildiği halde onun mensup olduğu tarikatın ve şeyhin adı kaydedilmemiştir. Kendisi de bazı eserlerinde tasavvufa intisabı olduğunu bildirmiş, ancak şeyhinin adını vermemiştir. Bununla birlikte Zeyniyye tarikatı evrâdını şerhetmesi ve bu evrâda bazı ilâveler yaptığını söylemesi (Münevvirü’d-daǾavât, vr. 63a), bir eserinde Zeyniyye’nin kurucusu Zeynüddin el-Hâfî’yi “seyyidünâ, sultânü’l-evliyâ, vârisü hatmi’l-evliyâ” gibi vasıflarla anması (Şerĥu ‘Sübĥâneke mâ Ǿarafnâke ĥaķķa maǾrifetike’, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223, vr. 18a) onun bu tarikata mensup olabileceğini göstermektedir. Kutbüddinzâde’nin kabri İznik’te babasının mezarı yanındadır.

Anadolu’da Dâvûd-i Kayserî, Molla Fenârî gibi âlimlerce temsil edilen ve Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye nisbet edilen Ekberiyye mektebinin görüşleri daha sonra Kutbüddinzâde tarafından sürdürülmüştür. Müzîlü’ş-şek adlı risâlesinden, İbnü’l-Arabî’nin Firavun’un imanı ve kâfirlerin cehennemdeki durumuyla ilgili görüşlerini açıklaması sebebiyle 871’de (1466) çok ciddi tartışmaların meydana geldiği, doğabilecek kargaşanın başta Sadrazam Mahmud Paşa olmak üzere birçok âlim ve şeyhin gayretiyle önlendiği anlaşılmaktadır.

Eserleri. 1. Fetĥu Miftâĥi’l-ġayb. Sadreddin Konevî’nin Miftâĥu’l-ġayb isimli eserinin şerhidir. Müellif bu kitabını, aynı eser için Molla Fenârî’nin Misbâhu’l-üns adıyla yazdığı şerhteki bazı muğlak yerleri açıklamak ve esas konuyu teferruattan ayıklamak amacıyla Fâtih Sultan Mehmed’in isteği üzerine kaleme aldığını ve 874 (1469) yılında altı ay gibi kısa bir sürede bitirdiğini girişte belirtmiştir. Birçok yazması bulunan eserin, müellif tarafından gözden geçirilen ve sayfa kenarlarına bazı notlar düşülen bir nüshası Râgıb Paşa Kütüphanesi’ndedir (nr. 692). Bursalı Mehmed Tâhir bu nüshanın müellif hattı olduğunu belirtir (Osmanlı Müellifleri, I, 159-160). Şerhin 874’te (1469) müellif nüshasıyla mukabele edilmiş bir yazması da Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Şehid Ali Paşa, nr. 1271; burada adı Fetĥu Mefâtîĥi’l-ġayb şeklinde yazılmıştır). Eserin Konya Mevlânâ Müzesi’nde (nr. 1632) bulunan nüshası, sonundaki kayıttan anlaşıldığına göre tamamlandıktan üç yıl sonra 877’de (1472) müellif tarafından tashih edilmiştir. 2. et-TaǾbîrü’l-münîf ve’t-teǿvîlü’ş-şerîf (Kitâb-ı TaǾbîrnâme) (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1733; Hasan Hayri, nr. 112). Rüya tabirine dair olan eser Ǿİlmü’t-taǾbîr adıyla da bilinir. 3. Münevvirü’d-daǾavât (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1802). Bazı kaynaklarda yanlışlıkla Münyetü’t-daǾavât şeklinde kaydedilmiştir (Osmanlı Müellifleri, I, 160; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 211). 4. Tenvîrü’l-evrâd. Zeynüddin el-Hâfî’nin derlediği Evrâd-ı Zeyniyye’nin şerhidir. Kütüphane kayıtlarında Şerĥu virdi’l-meşâyiħ ismiyle de geçen eser diğer bazı kayıtlarda da yanlışlıkla Şerĥu evrâdi’l-fetĥiyye şeklinde zikredilmiştir. Eserin müellif hayatta iken istinsah edilen birçok nüshası bulunmaktadır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Amcazâde Hüseyin Paşa, nr. 290; Fâtih, nr. 2852; Lâleli, nr. 1593). 5. Şerĥu ‘Sübĥâneke mâ Ǿarafnâke ĥaķķa maǾrifetike’ (Râgıb Paşa Ktp., nr. 692; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223, Yazma Bağışlar, nr. 4345). Râgıb Paşa Kütüphanesi’ndeki nüshada sayfa kenarlarına düşülen notların müellife ait olduğu ve eserin müellif tarafından tashih edildiği belirtilmiştir. 6. Risâle fî ķavli’n-nebî (a.s.) ‘el-ǾUlemâǿü vereŝetü’l-enbiyaǿ’ (Risâletü’s-saĥûriyye ve’l-ifŧâriyye) (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223; Fâtih, nr. 2852). Eserin birbirinden farklı iki adının, muhtevanın bir kısmı dikkate alınarak başkaları tarafından konulduğu anlaşılmaktadır. 7. Müzîlü’ş-şek fî aķsâmi’l-kefere (Risâle fî ķavli İbn ǾArabî fî îmâni FirǾavn) (Râgıb Paşa Ktp., nr. 692; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2504, 4223). İslâm’ın tebliği kendilerine ulaşmayan kimselerin âhiretteki durumuyla ilgili olan risâlenin bu adlarının önceki eser gibi başkaları tarafından muhtevanın bir kısmı dikkate alınarak verildiği anlaşılmaktadır. Müellif, Firavun’un imanı ve kâfirlerin cehennemdeki durumuna dair daha önce Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den naklen söylediği sözlerin ciddi tartışmalara sebep olması üzerine risâlenin girişinde bu hususla ilgili bir açıklama


kaleme aldığından eseri İbnü’l-Arabî’nin sözlerinin izahı zannedenler olmuştur. Risâlenin İbnü’l-Arabî’nin ilgili görüşlerine reddiye şeklinde nitelendirilmesi de (DİA, V, 527) doğru değildir. Râgıb Paşa Kütüphanesi’ndeki nüshanın sonunda müellif bu nüshayı gözden geçirdiğini ve sayfa kenarındaki notların kendisine ait olduğunu belirtmektedir. 8. Risâle fî ĥikmeti ħalķı’l-ķumle (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 4345, Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223; Râgıb Paşa Ktp., nr. 692). Bazı haşeratın yaratılmasındaki hikmetlerle ilgilidir. 9. Risâle ihticâcı Âdem maǾa Mûsâ Ǿaleyhime’s-selâm (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223; Lâleli, nr. 1593; Râgıb Paşa Ktp., nr. 692). Hz. Âdem ile Mûsâ arasında Allah’ın huzurunda geçtiği belirtilen bir münazaraya dair hadisin şerhi niteliğindedir. 10. Mürşidü’l-müteǿehhil (bazı nüshalarda Mürşidü’l-müteǿehhilîn). Birçok nüshası bulunan eserde (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1941; Dârü’l-Mesnevî, nr. 152 [bu nüsha yanlışlıkla Birgivî Mehmed Efendi’ye nisbet edilmiştir]; Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 3178) düğün ve nikâhın âdâbı, karıkocanın birbirlerine karşı hakları gibi konular ele alınmıştır. Kitabın İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile (TY, nr. 7179) Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde (Gazi Hüsrev Begova Biblioteka-Sarayevo, Hromozade Sâlih, nr. 2985; trc. Müstakimzâde) birer Türkçe tercümesi bulunmaktadır. Eserin Salih Şeref tarafından sadeleştirilmiş Türkçe tercümesi mütercimi belirtilmeden Kutbüddin İznikî’ye nisbet edilerek neşredilmiştir (Evli Müslümanlara Rehber Mürşid-i Müteehhilîn, İstanbul 1966).

Kutbüddinzâde’nin bu Arapça eserlerinden başka Yûsuf kelimesinin anlamı ve bir peygambere isim olarak verilmesinin hikmeti hakkında yine Arapça (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4223), teravih namazıyla ilgili Türkçe (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1802), gazâ ve cihadla ilgili biri Arapça (Süleymaniye Ktp., Amcazâde Hüseyin Paşa, nr. 454) diğeri Türkçe (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1802) olmak üzere dört risâlesi daha vardır. Kutbüddinzâde’ye nisbet edilen Risâle fî Ǿademi cevâzi tekfîri ehli’l-ķıble (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2041) ve Risâle fî ziyâdeti’l-Ǿömr ve naķśihî (Süleymaniye Ktp., Süleymaniye, nr. 708) adlı risâlelerin müellifin bir eserinden istinsah edilmiş birer sayfadan ibaret oldukları anlaşılmıştır. Kütüphanelerde Kutbüddinzâde adına kaydedilen Risâle fî beyâni elfâži’l-küfr (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2263; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 312) oğlu Ebû Ali Çelebi’ye aittir. Müellif, Şehzade Korkut için hazırladığı bu eserinde babasının adını anmakta (vr. 2a, 5b) ve bir kitabından nakilde bulunmaktadır (vr. 5b). Yine kaynaklarda Kutbüddinzâde’ye nisbet edilen ve Sadreddin Konevî’nin en-Nuśûś isimli kitabının şerhi olan Zübdetü’t-taĥkīķ ve nüzhetü’t-tevfîķ adlı eserle (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4805) İbnü’l-Arabî’nin bazı görüşlerinin açıklandığı diğer bir risâle (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4805) Pîr Muhammed b. Kutbüddin Hûyî’ye aittir. Kutbüddinzâde’ye kaynaklarda daha başka eserler de izâfe edilmiştir (Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vüśûl, vr. 221b; Osmanlı Müellifleri, I, 160; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 211). Kâtib Çelebi onun inşâ ilminde de mâhir olduğunu belirtmektedir (Süllemü’l-vüśûl, vr. 221b).

BİBLİYOGRAFYA:

Taşköprizâde, eş-Şeķāǿiķ, s.106-107; Küçük Nişancı Mehmed Paşa, Târih, İstanbul 1290, s. 142; Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 125; Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, İstanbul 1280, II, 458-459; Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vüśûl ilâ ŧabaķāti’l-fuĥûl, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1887, vr. 79b, 221b; Keşfü’ž-žunûn, II, 1655, 1768; Belîğ, Güldeste, s. 250; Osmanlı Müellifleri, I, 159-160; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 211; Gölpınarlı, Katalog, I, 201; S. Yıldız Ötüken v.dğr., Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1986, IV, 250-251; Osman Ergin, “Sadraddin al-Qunawî ve Eserleri”, ŞM, II (1957), s. 69-70; “Ķuŧb al-Dīnzāde”, EI² (İng.), V, 548.

Reşat Öngören