MAHMÛD HAMZA

(محمود حمزة)

Mahmûd Hamza b. Muhammed Nesîb b. Hüseyn b. Yahyâ el-Hüseynî (1821-1887)

Osmanlı Devleti’nde Şam müftülüğü yapan Hanefî fakihi.

Dımaşk’ta doğdu. Aileye adını veren dedesine nisbetle İbn Hamza olarak da bilinir. Aslen Harranlı olup Dımaşk’a yerleşen ve soyu Hz. Hüseyin’e ulaşan bir aileden gelmektedir. Aile, 330’da (942) İsmâil b. Hüseyin en-Netîf’ten itibaren Dımaşk’ta uzun yıllar nakîbüleşraflık yaptığından “beytü’n-nakīb” diye meşhur olmuş, önemli şahsiyetlerinden Hamza el-Harrânî’ye nisbetle “beytü’l-Hamza” olarak da anılmıştır. Muhibbî ailenin XI. (XVII.) yüzyıla kadar tam bir şeceresini verir (Ħulâśatü’l-eŝer, II, 105).

İlk eğitimini babasından alan Mahmûd Hamza, Kur’an öğrendikten sonra yazısını geliştirip henüz on iki yaşlarında iken güzel yazısıyla tanındı. Sarf, nahiv, fıkıh ve usulüyle kelâmı Saîd el-Halebî’den, hadis ve usulünü Abdurrahman el-Küzberî’den, tefsir ve tasavvufu Hâmid el-Attâr’dan, meânî ve beyânı Ömer el-Âmidî’den, ferâiz, hesap ve aruzu Hasan eş-Şattî’den, hikmet ve âdâb ilmini Molla Ebû Bekir b. Ahmed el-Kürdî’den öğrendi ve bunların hepsinden icâzet aldı. 1260 (1844) yılından itibaren Şam’da çeşitli mahkemelerde kadı nâibliği yaptı. 1266’da (1850) mevleviyet derecesine yükseldi ve Dımaşk Vilâyeti Meclis-i Kebîri’ne üye seçildi. İki yıl sonra İstanbul’a gitti. 1269’da (1853) evkaf müdürü ve vergi nâzırı oldu, ardından Meclis-i Zirâat’ın reisliği de uhdesine verildi. Bu arada kethüdâ olarak Harput’a gönderildiyse de tekrar Dımaşk’a döndü ve Meclis-i Kebîr üyeliği yanında 1273’te (1857) Defter-i Hâkānî memuriyetine getirildi. Bu sırada noktasız harflerden oluşan kelimelerle Dürerü’l-esrâr adlı tefsirini yazdı ve bu tefsirin anlaşılması için el-Kümmel ile’l-kelâmi’l-mühmel adlı lugatını telif etti. Tefsirini sunduğu Sultan Abdülmecid kendisini dördüncü rütbeden Mecîdî nişanı ile ödüllendirdi. Fransız Kralı III. Napolyon da 1860’ta Şam’da müslümanlarla hıristiyanlar arasında çıkan olayda halkı yatıştırıp hıristiyanları koruduğu için ona bazı hediyeler gönderdi; böylece Avrupa’da da tanındı.

Mahmûd Hamza 1284 (1867) yılında Dımaşk ve Suriye (Şam) bölgesi müftülüğüne getirildi ve ölümüne kadar bu görevde kaldı. Bundan dolayı “Şam müftüsü” olarak şöhret kazandı; çeşitli İslâm ülkelerinden kendisine fetvalar sorulmaya başlandı. Suriye’de 1299’da (1882) oluşturulan Meclis-i Maârif’in ilk reisi oldu. 1272’de (1856) elde ettiği İzmir pâyesi, 1291’de (1874) üçüncü derecesinden Mecîdî nişanıyla birlikte bilâd-ı hamseye, 1296’da (1879) üçüncü dereceden Osmanlı nişanıyla bir derece daha yükseltilerek 1299’da (1882) Haremeyn pâyesine ulaştı. Bir yıl sonra kendisine ikinci dereceden Mecîdî nişanıyla İstanbul pâyesi verildi.

Devrindeki ilmî tartışmalara da katılan Mahmûd Hamza, Mecelle Heyeti üyelerinden Kırımlı Abdüssettâr Efendi’nin yazdığı Tenbîhü’r-ruķūd Ǿalâ enne’l-imżâǿe mine’l-ķażâ fi’l-ķıśâś ve’l-ĥudûd adlı esere Tenbîhü’l-ħavâś Ǿalâ enne’l-imżâǿe fi’l-ĥudûd lâ fi’l-ķıśâś adıyla bir reddiye yazdı (Dımaşk 1303). Resminin yapılmasına müsaade ettiğinden dolayı bazı âlimlerin tenkidine uğradığı bilinmektedir (M. Edîb Âlü Takıyyüddin el-Hısnî, II, 773). Mahmûd Hamza, el-Ferâǿidü’l-behiyye fi’l-ķavâǾidi’l-fıķhiyye adlı eserini 1295’te (1878) tamamlayıp II. Abdülhamid’e ithaf etti. Sultan Abdülhamid’in ona çok saygı gösterdiği ve Dımaşk’a sürülen bazı Medine âyanını onun aracılığıyla affettiği kaydedilir. Abdülhay el-Kettânî, hocaları ve isnadlarına yer verdiği ǾUnvânü’l-esânîd adlı küçük “sebet”ini zikrederken Ebü’l-Hayr İbn Âbidîn, Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî ve Cemâleddin el-Hallâk’a rivayet icâzeti verdiğini, kendisinin de bunlardan rivayette bulunduğunu belirtir.

9 Muharrem 1305 (27 Eylül 1887) tarihinde Dımaşk’ta vefat eden Mahmûd Hamza bazı el sanatlarıyla da meşgul olmuştur. İyi bir şair olup Türkçe’yi de edebiyatına vâkıf olacak şekilde öğrenmişti. Hattı çok okunaklı ve güzeldi. Fâtiha sûresini bir pirinç tanesinin üzerine işlediği, yüzük taşı kadar bir kâğıt parçasına on dört Bedir şehidinin adını yazdığı kaydedilmektedir. Ayrıca meşhur bir avcı olduğu nakledilir.

Eserleri. 1. Dürrü’l-esrâr (I-II, Dımaşk 1306; Beyrut 1326). 2. el-Kümmel ile’l-kelâmi’l-mühmel


(Beyrut 1306). 3. el-Ferâǿidü’l-behiyye fi’l-ķavâǾidi’l-fıķhiyye (Dımaşk 1298, 1986). Mecelle’nin ilk kitabının neşrinden on yıl sonra Kādîhân’ın Fetâvâ’sından ihtisar edilerek yazılan eser Mecelle’den sonra kaleme alınan ilk kavâid kitaplarındandır. 4. eŧ-Ŧarîķatü’l-vâżıĥa ile’l-beyyinâti’r-râciĥa (Tercîĥu’l-beyyinât) (Dımaşk 1300). Muhammed Bahâeddin tarafından el-Beyyinâtü’r-râcihâ fi’t-tarîkati’l-vâzıha adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 1328). 5. el-Burhân Ǿalâ beķāǿi mülki Benî ǾOŝmân ilâ âħiri’z-zamân (Beyrut 1308). Eseri Bereketzâde İsmâil Hakkı Bekā-yı Saltanat-ı Osmâniyye adıyla Türkçe’ye tercüme etmiş (İstanbul 1332), bu tercüme Ahmet Sürün tarafından Latin harfleriyle de yayımlanmıştır (Hilâfet Risâleleri, haz. İsmail Kara, İstanbul 2002, I, 261-282).

Mahmûd Hamza’nın diğer eserleri de şunlardır: Îżâĥu’l-maķāl fi’d-dirhem ve’l-miŝķāl (Dımaşk 1303); RefǾu’l-ġışâve Ǿan aħźi’l-ücreti Ǿale’t-tilâve (Dımaşk 1303); Taĥrîrü’l-maķāle fi’l-ĥaylûle ve’l-kefâle (Dımaşk 1301); Tuĥfetü’l-esmâǾ li-mevlidi aĥseni’l-aħlâķ ve’ŧ-ŧıbâǾ (Dımaşk 1301); Tercümetü taǾallümi’l-ĥâli’l-muħtaśar (Dımaşk 1313); Risâle fî ķavâǾidi’l-evķāf (Dımaşk 1288); Mesâǿilü’l-evķāf (Dımaşk 1295); el-Fetâva’n-nažm (Dımaşk 1326); Fetva’l-ħavâś fî ĥilli mâ śîde bi’r-raśâś (Dımaşk 1303); el-Fetâva’l-Maĥmûdiyye (el-Ĥamzâviyye) (I-II); el-ǾAķīdetü’l-İslâmiyye (esere Ahmed b. Abdülganî İbn Âbidîn el-Hibâtü’l-ilâhiyye bi’l-Ǿaķīdeti’l-İslâmiyye adıyla bir şerh yazmıştır); ǾUnvânü’l-esânîd; el-Ecvibetü’l-mümđât Ǿalâ esǿileti’l-ķuđât (Ziriklî son dört eserin de basıldığını belirtir); MecmûǾâtü resâǿil (Dımaşk 1303; şu on risâleyi ihtiva eder: Keşfü’l-mücâne Ǿani’l-ġusl fi’l-icâne, Miśbâĥu’d-dirâye fî ıśŧılâĥi’l-Hidâye, Keşfü’s-sütûr Ǿan śıĥĥati’l-mühâyât fi’l-meǿcûr, en-Nûrü’l-lâmiǾ fî uśûli’l-CâmiǾ, Urcûze fî fenni’l-firâse, Taśĥîĥu’n-nuķūl fî simâǾi daǾva’l-merǿe bi’l-külli’l-muǾaccel baǾde’d-duħûl, Tenbîhü’l-ħavâś Ǿalâ enne’l-imżâǿe fi’l-ĥudûd lâ fi’l-ķıśâś, et-Taĥrîr fî đamâni’l-âmir ve’l-meǿmûr ve’l-ecîr, et-Tefâvuż fi’t-tenâķuż, Risâle fî ħaleli’l-meĥâđır ve’s-sicillât; bunlardan et-Tefâvuż fi’t-tenâķuż Bereketzâde İsmail Hakkı tarafından Tenâkuz-i Fıkhî adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir [İstanbul 1308]; diğer eserleri için bk. Zeydân, II, 166-168; Abdürrezzâk el-Baytâr, III, 1473-1474; M. Cemîl eş-Şattî, s. 16-17).

BİBLİYOGRAFYA:

Muhibbî, Ħulâśâtü’l-eŝer, II, 105; IV, 124; Nu‘mân Kasâtilî, er-Ravżatü’l-ġannâ fî Dımaşķi’l-feyĥâ, Beyrut 1296/1879, s. 142, 143; C. Zeydân, Meşâhîrü’ş-şarķ, Kahire 1902, II, 164-168; Muhammed es-Senûsî, er-Riĥletü’l-Ĥicâziyye, Tunus 1398/1978, III, 225-235; Abdürrezzâk el-Baytâr, Ĥilyetü’l-beşer fî târîħi’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝ Ǿaşer (nşr. M. Behcet el-Baytâr), Beyrut 1413/1993, III, 1467-1477; M. Edîb Âlü Takıyyüddin el-Hısnî, Münteħabâtü’t-tevârîħ li-Dımaşķ, Beyrut 1399/1979, II, 768-787; Serkîs, MuǾcem, II, 1706-1708; Brockelmann, GAL Suppl., II, 775; Ebül‘ulâ Mardin, Medenî Hukuk Cephesinden Ahmet Cevdet Paşa, İstanbul 1946, s. 166; M. Cemîl eş-Şattî, Terâcimü aǾyâni Dımaşķ, Dımaşk 1367/1948, s. 15-21; Îżâĥu’l-meknûn, I, 30, 293, 300, 324, 327, 443, 479; II, 86, 127, 146, 179, 243, 360, 366, 491, 686; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 420; Karatay, Arapça Basmalar, s. 331-332; Ziriklî, el-AǾlâm, VII, 185; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XII, 200-201; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 372; II, 879-880; Bilmen, Kamus2, I, 433-434; M. Abdüllatîf Sâlih el-Ferfûr, AǾlâmü Dımaşķ, Dımaşk 1408/1987, s. 333; “Hamza Harrânî”, İA, V/1, s. 206-207; N. Elisséeff, “Ĥamza al-Ĥarrānī”, EI² (İng.), III, 155-156.

Mustafa Baktır