MAKSEM

(مقسم)

Şehir suyu şebekelerinde su taksim merkezi.

Kelimenin aslı Arapça maksim olup “suyun kollara ayrıldığı yer” demektir. İlk defa Romalılar tarafından kullanıldığı sanılan maksemler, dağıtılan suların dış kirlenmelerden korunması için daima kapalı bir bina halindedir. Bu dağıtma merkezine suyolcular “kubbe” adını da verirler. Makseme gelen su tekne veya sandık denilen küçük bir havuza alınır. Sandığın düşey yüzü üzerine su seviyesinden ekseni 96 mm. aşağıya yerleştirilen lüle adlı kısa borular vasıtasıyla debi ölçülür. Sandığın içerisindeki su seviyesini sabit tutmak için lülelerin bulunduğu cephenin üzerinde savaklar yer alır; yağmurların fazla olduğu mevsimlerde savaklardan taşan sular dağıtılan yerlere gider. Ana maksemler büyük ve gösterişli yapılardır. İstanbul’un en büyük maksemi, Eğrikapı’daki Savaklar Kubbesi de denilen Mimar Sinan’ın yaptığı Eğrikapı Maksemi’dir. Taksim meydanına adını veren ve sekiz köşeli bir yapı olan Taksim Suyu Maksemi de mevcut maksemlerin tahribat görmemiş tek örneğidir.

1127 (1715) tarihli Kırkçeşme suyunun tevzi şemasında Eğrikapı Maksemi’nden 100 lüle (5200 m3/gün) su dağıtıldığı belirtilmiştir. Mimar Sinan’ın 976 (1568-69) yılına ait tevzi defterinde de aynı miktar yazılıdır. Maksemin 124 lülesinden on üçü Yedikule yönüne, 111’i ise Fatih İtfaiyesi’nin arkasındaki Tezgâhçılar Maksemi’ne su gönderir. Buradan ayrılan bir dehliz Gedikpaşa üzerinden Ayasofya Kubbesi’ne, bir diğeri de Tahtakale Kubbesi’ne gider; bu son iki maksem bugün yolun altında kalmıştır. Tezgâhçılar Maksemi de halen yer altında olmakla birlikte kaldırımın üzerindeki bir taş kaldırılarak içine inilebilmektedir. Tabanı yol seviyesinden


8 m. kadar aşağıda olan maksemin Roma devrinden kaldığı ve en köklüsü Mimar Sinan tarafından gerçekleştirilen çeşitli tamirler geçirdiği anlaşılmaktadır. Taksim Maksemi, I. Mahmud tarafından Taksim suyu tesisleriyle beraber 1732 yılında yaptırılmıştır. İsâle hattından Taksim deposuna dolan su bu maksemdeki on lüleden Fındıklı-Tophane, diğer on lüleden Beyoğlu Galata ve yandaki dört lüleden Kasımpaşa yönüne dağıtılır. Kayıtlara göre bu maksemden dağıtılan suların debisi 41 lüledir (2132 m3/gün). Giriş oluğunun iki tarafında iki kitâbe bulunmakta ve soldakinde Kaptanıderyâ Gazi Hasan Paşa’ya yaptırdığı Kalyoncu Kışlası ve çeşmelere toplam 22 masura (143 m3/gün), sağdakinde Sadrazam Yûsuf Paşa’ya 8 masura (52 m3/gün) su tahsis edildiği yazmaktadır. Taksim isâle hattı üzerinde yakın zamanlara kadar mevcut olan Harbiye Maksemi ise yol açılması dolayısıyla kaldırılmıştır. Anadolu yakasındaki mevcut en önemli maksem Üsküdar Doğancılar’da bulunan ve halk arasında genellikle türbe sanılan Damad İbrâhim Paşa Maksemi’dir. Harap durumdaki yapının üzerinde ta‘lik hatla yazılmış Şair Nedîm’in bir kasidesi vardır.

Maksemlerin küçük birer örneği de şehir içerisindeki suyun basıncını ayarlayan su terazilerinin tepesinde bulunur ve bunlar vasıtasıyla aynen maksemde olduğu gibi su ölçülerek çeşitli yerlere dağıtılır. Halen Süleymaniye Çocuk Kütüphanesi’nin duvarı üzerinde bunun tipik bir örneği yer almaktadır. Şehir dışındaki ana isâle hatları üzerinde bulunan maksemlere ise maslak veya kubbe ve bazan da şekline göre baca denir. İstanbul’daki maslakların başlıcaları Taksim suyu isâle hattı üzerindeki Hacı Osman Bacası, Ayazağa Van, Derbent ve Maslak kubbeleriyle Mecidiyeköy Maslağı’dır.

BİBLİYOGRAFYA:

Tevzî Defteri, Âtıf Efendi Ktp., nr. 1734 (Kırkçeşme ve Kâğıthane sularının 976 yılında Mimar Sinan tarafından İstanbul’a getirilişiyle ilgili); Sadi Nirven, İstanbul Suları, İstanbul 1945; Kâzım Çeçen, Mimar Sinan ve Kırkçeşme Tesisleri, İstanbul 1988; a.mlf., Üsküdar Suları, İstanbul 1991; a.mlf., Taksim ve Hamidiye Suları, İstanbul 1992; SA, III, 1267-1268, 1287; IV, 1840.

Kâzım Çeçen