MÂLİK b. AVF

(مالك بن عوف)

Mâlik b. Avf b. Nasr b. Muâviye b. Bekr b. Hevâzin en-Nasrî (ö. 20/641’den sonra)

Sahâbî.

Hevâzin kabilesinin Benî Nasr b. Muâviye koluna mensubiyetinden dolayı Nasrî nisbesiyle anılır. Huneyn Gazvesi’nden (8/630) önceki hayatı hakkında bilgi yoktur. Hevâzin kabilesinin yer aldığı birinci ve dördüncü ficâr savaşlarından birine genç bir kumandan olarak katıldığı rivayet edilirse de (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, XXII, 76; İA, VII, 257) bu doğru değildir. Çünkü Mâlik Huneyn Gazvesi’nde otuz yaşındaydı (Vâkıdî, III, 885; İbn Sa‘d, II, 114). Hz. Peygamber’in büyük bir ordu ile Medine’den yola çıktığını haber alan Hevâzinliler’in reisi Mâlik b. Avf seferin kendilerine yönelik olduğunu düşünerek hemen harekete geçti. Ordugâhını Evtâs’ta kurdu ve Sakīfliler’in de desteğiyle müslümanlarla topyekün savaşı göze alarak yanında bulunan tecrübeli kişilerin muhalefetine rağmen askerlerini savaş meydanında tutabilmek için kadınlarla çocukların mal ve hayvanlarını da yanlarına almalarını emretti. Bedevî Araplar’ın müslümanlara karşı mücadelelerinin son zirvesini temsil eden ordunun kumandanı Mâlik b. Avf ve beraberindekiler Huneyn’de tutunamadılar, Mâlik kaçarak bir kaleye sığındı. Savaş meydanından kaçmasını bir şiirinde ayıplayan Mâlik (İbn Hişâm, IV, 113-114) daha sonra bu kaleyi güvenli bulmadığından Tâif’e kaçmak zorunda kaldı (Vâkıdî, III, 917).


Resûl-i Ekrem, Huneyn Gazvesi’nden elde edilen ganimetleri Ci‘râne’de dağıtırken Mâlik b. Avf’ın ev halkı ve mallarının Ümmü Abdullah bint Ebû Ümeyye’nin yanında bir müddet tutulmasını istemiş, Mâlik b. Avf’a haber göndererek müslüman olduğu takdirde ailesini ve mallarını geri vereceğini, ayrıca 100 deve ihsan edeceğini bildirmişti. Bunun üzerine Mâlik b. Avf, Hz. Peygamber’in yanına gelerek müslüman olunca vaad edilenler kendisine verildi (a.g.e., III, 954-955). Mâlik b. Avf’ı müellefe-i kulûba dahil eden Resûl-i Ekrem onu kendi kabilesiyle Tâif ve çevresinde oturan Sümâle, Selime ve Fehm kabilelerine âmil tayin etti (İbn Hişâm, IV, 130; Taberî, III, 89). Mâlik b. Avf, kendisine bağlı kabileleri yanına alarak müşriklerle ve özellikle Sakīfliler’le mücadele ederek onlara baskınlar düzenledi. Bu baskınlardan bunalan Sakīfliler büyük kayıplar verdiler (Vâkıdî, III, 955; İbn Hişâm, IV, 130-131). Sakīfliler’in 9 (631) yılında Medine’ye gelerek müslüman olmalarında Mâlik b. Avf’ın önemli katkısı olmuştur.

Hz. Ebû Bekir zamanında da kabilesinin âmili olan Mâlik b. Avf, Kādisiye Savaşı ve Suriye’nin fethine katıldıktan sonra Dımaşk’a yerleşti. Onun Dımaşk’taki evinin bir kilise olduğu ve evinin, Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz zamanında hıristiyanların isteği üzerine çocuklarının elinden alındığı, Yezîd b. Abdülmelik zamanında ailesine iade edildiği İbn Asâkir tarafından kaydedilir (Târîħu Dımaşķ, LVI, 481). Şair olan Mâlik b. Avf’a kendisine ait bulunmayan bazı beyitlerin atfedildiği İbn Hişâm’ın ifadelerinden anlaşılmaktadır (es-Sîre, IV, 91). Dımaşk’ta ilmî faaliyetlere katılan Mâlik b. Avf (İbn Asâkir, LVI, 480-481) güzel giyinen ve kendisine çok güvenen bir kimseydi. 20 (641) yılından sonra Dımaşk’ta vefat ettiği rivayet edilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 805; III, 885-889, 892-893, 916-917, 924, 946, 954-956; İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Kahire 1987, IV, 81-84, 90-93, 96-99, 113-114, 120-121, 130-131; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt (nşr. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, II, 114-116; VI, 103-104; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 70-72, 78-80, 83, 88-90, 318; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, XIV, 144-145; XVIII, 85-86; XXII, 76; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), III, 1356-1357; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ (Amrî), XV, 382-383; LVI, 479-489; İbn Hacer, el-İśâbe, V, 550-551; M. Watt, Muhammad at Medina, Karachi 1988, s. 72, 100; H. Lammens, “Mâlik b. Avf”, İA, VII, 257-258; Muhammed Hamîdullah, “Huneyn Gazvesi”, DİA, XVIII, 376-377.

Mustafa Sabri Küçükaşcı