MÂSERCİSÎ, Ebû Ali

(أبو علي الماسرجسي)

Ebû Alî el-Hüseyn b. Muhammed b. Ahmed el-Mâsercisî en-Nîsâbûrî (ö. 365/976)

Hadis hâfızı.

297 (910) veya 298’de (911) Nîşâbur’da doğdu. Abdullah b. Mübârek’in âzatlısı olan büyük dedesi muhaddis Ebû Ali Hasan b. Îsâ b. Mâsercis en-Nîsâbûrî’den dolayı bu nisbeyle anılmaktadır. İlmî geleneğe sahip bir aileden gelen Mâsercisî, tahsiline bir hadis âlimi olan dedesiyle Zühlî’nin talebelerinden olan babasından temel İslâmî ilimleri öğrenerek başladı. İbn Huzeyme, Muhammed b. İshak es-Serrâc ve İbnü’ş-Şarkī gibi âlimlerden hadis dinledi. 321’de (933) başladığı ilmî seyahatleri sırasında İbn Ziyâd en-Nîsâbûrî ve İbnü’l-Mehâmilî’den, ayrıca Şam ve Irak’ta birçok âlimden hadis rivayet etti. Daha sonra Mısır’a giderek orada uzun süre ikamet eden Mâsercisî pek çok rivayet derledi, fıkıh ve hadis konusunda eserler yazmaya başladı. İbn Şihâb ez-Zührî’nin rivayet ettiği hadisleri bir araya getirdi ve onları çok iyi derecede ezberledi. Bundan dolayı kendisinin “ez-Zühriyyü’s-sagīr” diye anıldığı belirtilmektedir.

9 Receb 365 (13 Mart 976) tarihinde vefat eden Mâsercisî’nin cenaze namazını Şâfiî âlimlerinden olan yeğeni Muhammed b. Ali el-Mâsercisî kıldırdı. Güvenilir bir muhaddis olarak kabul edilen Mâsercisî’yi, birlikte hadis müzakere ettikleri Hâkim en-Nîsâbûrî kaydettiği rivayetlerin çokluğunu ifade etmek üzere “asrının gemisi” diye nitelendirmektedir. Mâsercisî’nin naklettiği herhangi bir hadisin kendisine ulaşmadığını söyleyen Zehebî ona ait haberlerin Beyhakī’nin kitapları arasında bulunabileceğini söylemektedir.

Hâkim en-Nîsâbûrî, Mâsercisî’nin kendi hattıyla 1300, müstensih kalemiyle 3000 cüzü aşabilecek hacimde el-Müsnedü’l-kebîr adıyla bir eser telif ettiğini ve bu genişlikte başka bir müsnedin yazılmadığını belirtir. Zehebî bu eserin 150 cilt kadar olduğunu tahmin etmektedir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVI, 289; Bedrân, IV, 355). Mâsercisî’nin bundan başka, Buhârî ve Müslim’in el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’leri üzerine müstahrec türünde kaleme aldığı ve tamamlayamadan öldüğü belirtilen eserleri yanında el-Meġāzî ve’l-ķabâǿil, el-Meşâyiħ ve el-Ebvâb adlı çalışmalarından da bahsedilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XIV, 244; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVI, 287-289; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, II, 381; Bedrân, Tehźîbü Târîħi Dımaşķ, IV, 354, 355; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), II, 253-254; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 22, 102, 223, 224.

Mustafa Ertürk