MEHDİYE

(المهديّة)

Fas’ın Atlas Okyanusu sahilinde tarihî bir şehir.

Başşehir Rabat’ın 30 km. kuzeydoğusunda Sebû ırmağının sol kenarındaki vadiye hâkim, denizden 150 m. yükseklikteki sarp kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Şehrin milâttan önce V. yüzyılda Fenikeliler veya Kartacalılar tarafından ticarî amaçlarla tesis edildiği ileri sürülmektedir. IV. (X.) yüzyıl Arap tarihçileri Sebû ırmağının denize döküldüğü yerde Ma‘mûre (Halku’l-ma’mûre, Halkusebû) adlı bir şehrin varlığından bahsederler. Ebü’l-Kāsım ez-Zeyyânî bu şehrin, IV. (X.) yüzyılın sonuna doğru Fas’ın Güney Atlantik kısmında geçici bir süre hüküm süren Berberî Benî İfren kabilesi tarafından 326’da (938) kurulduğunu kaydeder. Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn kumandasındaki Lemtûne kabileleri burayı ele geçirerek yağmalayınca camisi ve surlarından başka geriye bir şey kalmamıştı.

VI. (XII.) yüzyılda Fas’a hâkim olan Muvahhidler Devleti’nin kurucusu Abdülmü’min el-Kûmî tarafından burada yeni bir şehir inşa edildiği ve şehre yakınında bulunan ormanın adından dolayı Ma‘mûre denildiği kaydedilmektedir. Batı kaynaklarında şehrin adı Mamora şeklinde geçmektedir. Muvahhid Sultanı Abdülmü’min, ihtiyaç duyduğu 120 gemiyi inşa etmek için Ma‘mûre’ye bir tersane kurmuş, bu tersane sayesinde şehir, Avrupalı tâcirlerin ülkelerinden getirdikleri ticaret mallarını Fas’ın mallarıyla değiştirdikleri küçük bir merkeze dönüşmüştür. Ma‘mûre’nin bu refah dönemi uzun süreli olmamış ve şehir Merînî Sultanı Ebû Saîd Osman’a muhalefet eden Sa‘dîler tarafından yıkılmıştır. Bu tarihten X. (XVI.) yüzyıla kadar Mehdiye hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Şehir, müslümanların Endülüs’ten uzaklaştırılma sürecinde Avrupalılar’ın en çok sahip olmak istedikleri yerlerden biri olmuştur.

Sebû ırmağının ağzına bir kale yaptırmak isteyen Portekizliler 921 (1515) yılında savaşsız bir şekilde Ma‘mûre’yi ele geçirdiler ve buraya San Jean de Mamoura adını verdikleri bir kale inşa ettiler. Ancak bir süre sonra Sa‘dîler, Portekiz askerlerini öldürerek kaleyi ve şehri ele geçirdiler. Hasan el-Vezzân (Afrikalı Leon) savaş sırasında şehirde bulunduğunu ve savaşta hıristiyanların tamamına yakınının öldürüldüğünü kaydeder.

Ma‘mûre, X. (XVI.) yüzyılda Atlantik kıyısında korsanlık yapan Avrupalılar’a sığınak oldu. 1610’da Arâiş’i (Larache) işgal eden İspanya, Hollanda’nın ele geçirmek için hazırlık yaptığı Ma‘mûre Limanı’na Amiral Luis Fajardo kumandasındaki donanmasını gönderdi. 1023’te (1614) İspanyol birlikleri limana çıktı. İspanyollar, San Miguel de Ultramar adını verdikleri şehre 1500 askerden oluşan kuvvetli bir garnizonu yerleştirdiler, bir süre sonra da çekildiler.

Bu dönemde Selâlı el-Ayyâşî adlı bir kişinin önderliğinde gönüllü birlikler oluşturan müslümanlar, İspanyollar tarafından işgal edilen Atlantik sahilindeki şehirleri geri almak için yoğun gayret sarfettiler. Müslümanların 1628, 1630 ve 1647 yıllarında önemli saldırılarına rağmen bölgede İspanyol işgali altmış yedi yıl sürdü. 1092’de (1681) Ma‘mûre’yi ele geçirmeyi başaran Filâlî Sultanı Mevlây İsmâil şehre Mehdiye adını verdi. Ma‘mûre adı Selâ ile Vâdîsebû arasındaki meşe ormanlarının adı olarak kullanılmaya devam etti. Şehri yönetmek üzere tayin edilen Ali er-Rîfî, surlarına giriş kapıları, cami, saray, hamam ve diğer binalar inşa etti. Bugün onun yaptırdığı eserlerden kale duvarı, biri doğuda yer alan iki kapı sur içinde hâlâ ayaktadır. Kesme taştan inşa edilen bu kapılar basit ve âhenkli çizgileriyle Selâ Tersanesi kapılarını ve Muvahhidler zamanında Rabat’ta yapılan kale kapılarını hatırlatmakta, harabe halindeki diğer binalar dışında Ali er-Rîfî’nin evi, İspanya Moresk üslûbundaki hamam, sarnıçlar, hapishane ve cami tarihî şehrin mimari yapısına büyük zenginlik kazandırmaktadır.

1911 yılında Fransızlar tarafından işgal edilen Mehdiye’nin adı 1932’de Fransız Mareşal Lyautey’in adına izâfeten Port Lyautey olarak değiştirilmiş, Fas’ın bağımsızlığa kavuştuğu 1956 yılında tekrar eski adını almıştır. Günümüzde Batı Fas eyaletinin Benî Ahsen idarî bölümü içinde küçük kasabalardan biri olan Mehdiye yaz aylarında çok turist çekmektedir. Halen Atlantik’ten yapılan balıkçılık ve madenlerin deniz yoluyla taşımacılığında önemli yeri olan bir limana sahiptir.

BİBLİYOGRAFYA:

Şerîf el-İdrisî, La géographie d’Edrisi (trc. P. A. Jaubert), Amsterdam 1975, s. 225; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, V, 229; Abdülvâhid el-Merrâküşî, el-MuǾcib fî telħîśi aħbâri’l-Maġrîb (nşr. M. Saîd el-Uryân), Kahire 1383/1963, s. 169, 246-247, 272, 274, 294; İbn Saîd el-Mağrîbî, Kitâbü’l-BedîǾ (trc. E. Fagnan, Extraits inédits relatifs au Maghreb içinde), Alger 1924 →


(ed. Fuat Sezgin), Frankfurt 1993, s. 14; İbn Zünbül, Tuĥfetü’l-mülûk (a.e. içinde), s. 166; Hasan el-Vezzân, Vaśfü İfrîķıyye, s. 210-213; Zeyyânî, et-Tercümânetü’l-kübrâ fî aħbâri’l-maǾmûr berren ve baĥren (trc. Abdülkerîm el-Fîlâlî), Rabat 1412/1991, s. 80; E. Reclus, Nouvelle géographie universelle: Afrique septentrionale, Paris 1886, XI, 727-728; J. Brignon v.dğr., Histoire du Maroc, Paris 1967, s. 230; Sıddîk İbnü’l-Arabî, Kitâbü’l-Maġrib, Beyrut 1404/1984, s. 188-189; J. M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, Cambridge 1987, s. 222, 232; Hüseyin Mûnis, Târîħu’l-Maġrib ve ĥađâretüh, Beyrut 1412/1992, II/3, s. 210; Ch. Picard, L’océan atlantique musulman de la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997, tür.yer.; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 4498; E. Lévi-Provençal, “al-Mahdiya”, EI² (Fr.), V, 1236.

Ahmet Kavas