MENTEŞE

Anadolu beylikleriyle Osmanlılar döneminde Anadolu’nun güneybatısını içine alan bölge.

Günümüzdeki Muğla vilâyetini kapsayan ve antik dönemde Karya denilen bölge Türkler’in eline geçişinden sonra Menteşe adıyla anılmaya başlanmıştır. Bu adın bölgedeki antik bir şehir olan Myndus’tan veya Aziz Menos’tan gelmiş olabileceği ileri sürülürse de bölgenin fethini gerçekleştiren Türk aşiretleriyle ilgisi açıktır. Menteşe bir şahıs adı veya bundan türemiş bir boy ismidir. Nitekim Osmanlı coğrafyasının Rumeli ve Anadolu’daki çeşitli bölgelerinde Menteş, Menteşe, Menteşeobası,


Kara(-ca) Menteşe(-li), Menteşebeyli, Menteşekendi, Menteşeköy, Atluca Menteşe gibi birçok köy, mezraa, çiftlik veya cemaate rastlanır.

Menteşe bölgesine Türkler’in ilk gelişinin tarihi 1071 Malazgirt zaferine kadar iner. İki yüzyıl kadar Bizans-Türk mücadelesine sahne olan bölgede bu süre zarfında Türkler’in dâimî bir iskânı söz konusu olamadı. Selçuklular tarafından Bizans sınırına yerleştirilen Türk kabilelerinin bölgeyi kesin olarak fetih hareketlerine girişmesi Selçuklu Devleti’nin Moğollar’a 1243’te yenilmesinin ardından başladı ve 1261’den itibaren birkaç yıl içinde bölgenin tamamı Türkler’in eline geçti. Bu tarihlerden itibaren karadan ve denizden gelen Türkmenler burada bir beylik kurarak bölgeyi yoğun şekilde iskân ettiler. Çeşitli kaynaklarda Mantahia, Mendesias, Menteshe, Madache gibi imlâlarla yer alan Menteşe isminin de bu tarihlerden sonra beyliğe nisbetle bölgeyi ifade etmek için kullanıldığı görülmektedir. Hemen hemen kadim Karya sınırlarına uyan Menteşe Beyliği kuzeyde Aydınoğulları, kuzeydoğuda İnançoğulları ve Germiyanoğulları, doğuda Hamîdoğulları, güneydoğuda Tekeoğulları beylikleriyle komşu bulunuyordu. Güneyden ve batıdan ise denizle çevrilmişti.

Beyliğin merkezinin önce Milas olduğu, daha sonra Rodos’taki şövalyelerle girişilen mücadele sırasında bir müddet için Muğla’nın merkezlik yaptığı ve ardından Peçin’in kurulmasıyla bu şehrin beylik merkezi haline geldiği bilinmektedir. 1333’te bölgeyi ziyaret eden İbn Battûta, Peçin’in yeni imar ve iskân edildiğini belirtmektedir. Kuzeybatıdaki Balat da gemilerin gelip gitmesine uygun limanı ile bir ticaret şehri olarak görünmektedir. XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerindeki kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla bu merkezlerin dışında Bodrum, Datça ve Bozburun yarımadalarının ucuna kadar olmak üzere hemen her vadi, ova ve yayla Türkmen aşiretleri tarafından iskân edilmiş ve zamanla buralarda birçok köy kurulmuştur. Belgelere göre Menteşe bölgesinde bulunan Türkmen cemaatleri şunlardır: Alayundlu, Oturak Güne Barza, Göçer Barza, Küre Barza, Oturak Küre Barza, Göçer Küre Barza, Mazun Barza, Hârizm Barza, Oturak Eğlence Horzum, Yörük Horzum, Balya(n) Bolu, Kayı, Kızılca Balıkça, Emecik, Emirhanlı, Kızılca Keçili, Yaylacık, Gübyan, Eğrek, Karaca Koyunlu.

Menteşe Beyliği, 1389-1391 yıllarında Yıldırım Bayezid tarafından alınıp Osmanlı topraklarına aynı isimli bir sancak olarak katıldı. Burası Timur’la yapılan Ankara Savaşı’ndan sonra bir müddet için elden çıktıysa da 1424’te kesin olarak zaptedildi ve sancak merkezi Milas’tan Muğla’ya taşındı. Menteşe bölgesi Osmanlı döneminde önemli bir siyasî olaya sahne olmadı. Fâtih Sultan Mehmed zamanında Venedik’le girişilen uzun savaş döneminde bir Venedik filosu Meğri’yi (= Fethiye) bombardımana tutarak tahrip etti (1473). Şehirden kaçan halk kuzeyde emin bir mevkide Seki yaylasında yeni bir kasaba kurdu. Kanûnî Sultan Süleyman’ın Rodos seferi esnasında (1522) kara ordusunun geçişi için Bozüyük, Muğla ve Marmaris güzergâhı kullanıldı. Bu sefer sırasında Rodos şövalyelerinin elinde bulunan Bodrum Kalesi de alındı. Kıbrıs seferi esnasında Menteşe sancak beyleri, gemileriyle Rodos’ta üslenip bölgenin düşman saldırılarından korunması işini ve diğer lojistik hizmetleri üstlendi.

Osmanlı menzil teşkilâtına göre Anadolu’nun sağ kolunun nihayetinde yer alan Menteşe bölgesi gerek bulunduğu coğrafî konum gerekse topografyası sebebiyle siyasî, ekonomik ve demografik açıdan fazla bir hareketliliğe sahip olamadı. Kuzey ve doğu sınırlarını dağların, batı ve güney sınırlarını denizin çevirmiş olması bölgeyi içine kapalı bir konuma sokmaktaydı. Bu sınırlar içinde yer alan yüksek dağlar ve derin vadilerin dibinde bulunan sınırlı ova ve yaylaların hemen hepsi şehir, kasaba ve köy iskânına sahne oldu. Pîrî Reis’in haritalarında bütün ayrıntılarıyla gösterildiği üzere Menteşe sahillerinde büyük küçük birçok koy ve körfez bulunmasına rağmen kıyılarda iskân gerçekleşmedi ve önemli limanlar oluşmadı. Bunda, açık denizden gelebilecek saldırılara her an mâruz bir konumda bulunmasının yanı sıra çok ârızalı topografya sebebiyle kıyıları iç bölgelere bağlayacak ulaşım ağından yoksun oluşu da etkili olmuştur. Menteşe’nin iç kesimlerinin dışarıyla olan bağlantısı Çine suyu vadisiyle kuzeye, Ege denizi kıyısındaki Güllük İskelesi ile de batı istikametlerine sağlanabiliyordu. Büyük Menderes deltasındaki antik dönemin meşhur ticaret şehri Balat ise deltanın dolması neticesinde XVII. yüzyıldan sonra önemini kaybetmeye başlamıştı. Ziraî üretim bölge içinde tüketilmekle birlikte hemen güneyde yer alan Rodos adası çoğunlukla Menteşe’nin Meğri, Döğer ve Pırnaz kazalarından erzak talep etmekteydi. Rodos aynı zamanda bazı askerî ihtiyaçlar için de Menteşe’ye müracaat ediyordu. Kaledeki topların gönder ağaçları, kale kapılarındaki köprüler için gerekli olan kereste, harbe sapı, çam sırığı ve direkler Menteşe’nin geniş ormanlarından sağlanmaktaydı (BA, KK, Dîvân-ı Hümâyun Ahkâm Defteri, nr. 67, s. 125/3). Yine Menteşe’nin bazı gelir kalemleri Rodos sancak beyinin hassı arasında yer almaktaydı. Menteşe ve Rodos konumları itibariyle birbirleriyle zorunlu bir entegrasyona girmişlerdi.

1330’larda bölge hakkında duyduğu bilgileri nakleden İbn Fazlullah el-Ömerî, Menteşe Beyi Orhan Bey’in elli şehri, 200 kalesi ve 100.000 askerinin bulunduğunu yazar. Bu da bölgedeki Türk unsurunun nüfusunu ve iskânın mahiyetini göstermesi açısından önemlidir. Bazı geç tarihli kaynaklarda Menteşeoğulları’na ait şehirler olarak Muğla, Balat, Milas, Peçin, Bozüyük, Marin (Mazin, Mazun), Çine, Tavas, Meğri ve Köyceğiz zikredilir. Ancak beyliğe nisbetle Menteşe coğrafyasına ilk zamanlar için beyliğin tâli bir kolu olan Finike’yi katmak gerekirse de burası daha sonra Hamîdoğulları Beyliği’nin nüfuzu altına girmiştir.

1530’lu yıllara ait kayıtlara göre Menteşe sancağında Peçin, Çine, Balat, Milas, Bozüyük, Muğla, Marin, Tavas, Köyceğiz, Pırnaz, Isravalos ve Meğri isimli on iki kaza, beş şehir ve yedi kasaba vardı. Bir kadılığın ise merkezi yoktu. Bu tarihteki köy sayısı 548 olan bölgede konar göçer olarak yaşayan cemaat sayısı da 381 idi (166 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri: 937/1530, s. 481-574). Komşu iki sancaktan Aydın’da 240, Teke’de 128 cemaatin bulunması ve bu tarihlerde Menteşe sancağında sadece altmış dört hâne gayri müslim unsura rastlanması, bölgenin Türkleşme sürecinin daha XVI. yüzyılın başlarında tamamlandığını göstermektedir. 1562 ve 1583 yıllarına ait sayımlarda artık bu gayri müslim hâneler görülmemektedir (TK, TD, nr. 110; BA, TD, nr. 337). Çine ve Balat kazaları 1571 tarihinden sonra Menteşe’den ayrılarak yeni kurulan Sığla sancağına katıldı. Fakat ardından tekrar Menteşe’ye bağlandı.

Kâtib Çelebi’nin Cihânnümâ’sında Menteşe kazaları Peçin, Milas, Balat, Bozüyük, Marin, Çine, Muğla, Tavas, Burnaz (Pırnaz), Meğri ve Köyceğiz olarak gösterilmektedir (Wien Nationalbibliothek, Mxt. 389, vr. 117a). 1624, 1676 ve 1688 tarihli defterlerde yukarıdaki kazalara ilâveten Eskihisar, Gereme (Sultan), Şahim, Döğer, Talama, Sobuca, Dadya, Gökabad,


Ula, Tarahya gibi yeni kaza isimlerine rastlanmaktadır (BA, MAD, nr. 3399, s. 5, 7, 9; BA, KK, Mevkufat, nr. 2620, s. 26; nr. 2670, vr. 5a, nr. 2672, vr. 6a). 1890 yılına ait Aydın Vilâyeti Salnâmesi’nde (II, 610) Muğla, Milas Bodrum, Marmaris, Köyceğiz ve Meğri olmak üzere beş kaza; Bozüyük, Ula, Isravolos, Karaabad, Gereme, Mandalyat, Dalaman, Dadya ve Eşen adlı dokuz nahiye kayıtlıdır. Bu tarihteki köy sayısı da 261 olarak gösterilmiştir.

Menteşe Beyliği, Osmanlı topraklarına bir sancak olarak katıldıktan sonra belgelerde ve kroniklerde Menteşe ili, Menteşe vilâyeti, Menteşe sancağı, Menteşe livâsı adlarıyla yer almıştır. XVII. yüzyılda muhassıllar, XVIII. yüzyılda mütesellimler ve XIX. yüzyılda mutasarrıflar tarafından yönetilen Menteşe sancağının sınırları birtakım idarî düzenlemeler sebebiyle dönemlere göre değişikliğe uğramıştır. XVIII ve XIX. yüzyıllarda Menteşe’nin tanınmış mütesellim aileleri arasında bulunan Milaslı Abdülaziz Ağazâdeler, Köyceğizli Hasan Çavuşzâdeler ve Tavaslı Osman Ağazâdeler, bölgenin sosyal ve ekonomik nabzını tutan ve etkileri günümüze kadar gelen yönetici aileleri olarak görünmektedir. 1864 idarî yapılanmasında Aydın vilâyeti içinde bir sancak olarak yer alan, Millî Mücadele sırasında ise iki yıl kadar (1919-1921) İtalyanlar’ın işgaline mâruz kalan Menteşe sancağı Cumhuriyet’ten sonra Muğla vilâyetine (il) dönüştürüldü. Günümüzde Menteşe adı coğrafya öğretiminde ve literatüründe bir yöre (Menteşe yöresi), bir dağ sırası (Güney Menteşe dağları) ve Ege bölgesinin jeolojik eski çekirdeğinin (Saruhan-Menteşe eski kütlesi) adı, ayrıca dantel gibi işlenmiş çok girintili çıkıntılı kıyıları ifade eden “Menteşe tipi kıyı” söyleyişinde kavram olarak kullanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

TK, TD, nr. 110, 569; BA, TD, nr. 39, 47, 61, 337, 338; BA, MAD, nr. 923, s. 82; nr. 3399, s. 5, 7, 9; nr. 7647, s. 37/2; nr. 8586, s. 692/2; BA, KK, Dîvân-ı Humâyun Ahkâm Defteri, nr. 67, s. 125/3; BA, KK, Mevkufât, nr. 2620, s. 26; nr. 2670, vr. 5a; nr. 2672, vr. 6a; BA, MD, nr. 41, s. 44/91; nr. 94, s. 6/23; nr. 145, s. 245/2; nr. 149, s. 10/5; nr. 243, s. 60/156; nr. 250, s. 29/232, 81/718; BA, Atik Şikâyet, nr. 33, s. 129/577; 166 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri: 937/1530 (nşr. BA Dairesi), Ankara 1995, s. 481-574; Strabon, Coğrafya: Anadolu (Kitap: XII, XIII, XIV) (trc. Adnan Pekman), İstanbul 1987, s. 77, 214-216; İbn Battûta, Seyahatnâme, I, 321, 322; Hadîdî, Tevârîh-i Âl-i Osmân (haz. Necdet Öztürk), İstanbul 1991, s. 174, 225; Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye (nşr. Fevzi Kurdoğlu - Ali Haydar Alpagot), İstanbul 1935, s. 209-242, 790-795; Hoca Sadeddin, Tâcü’t-tevârîh, İstanbul 1279, I, 128; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, Wien Nationalbibliothek, Mxt. 389, vr. 117a; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, IX, 197-271; Anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân (nşr. F. Giese, haz. Nihat Azamat), İstanbul 1992, s. 69, 141; Ch. Texier, Küçük Asya (trc. Ali Suad), İstanbul 1340, II, 65-67; Aydın Vilâyeti Salnâmesi (1308) (haz. İbrahim Câvid), İzmir 1308, II, 610; Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 19; a.mlf., “Menteşeoğulları”, İA, VII, 724, 725; Aşkıdil Akarca - Turhan Akarca, Milas, İstanbul 1954, s. 53, 56; W. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası (trc. Mihri Pektaş), İstanbul 1960, s. 55, 472-474; E. A. Zachariadou, Trade and Crusade, Venice 1983, s. 107, 109; P. Wittek, Menteşe Beyliği (trc. Orhan Şaik Gökyay), Ankara 1986, tür.yer.; Besim Darkot - Metin Tuncel, Ege Bölgesi Coğrafyası, İstanbul 1995, s. 5, 6, 9-10, 16-17, 29, 65-76; Besim Darkot - Sırrı Erinç, “Güneybatı Anadolu’da Coğrafî Müşahedeler”, İÜ Coğrafya Enstitüsü Dergisi, sy. 5-6, İstanbul 1954, s. 183, 188, 191; Besim Darkot, “Menteşe”, İA, VII, 722-724; Feridun M. Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, İstanbul 2003, s. 183; a.mlf., “Beylikten Sancağa: Batı Anadolu’da İlk Osmanlı Sancaklarının Kuruluşuna Dair Bazı Mülahazalar”, TTK Belleten, LX/217 (1996), s. 89-91; S. Faroqhi, “16. Yüzyılda Batı ve Güney Sancaklarında Belirli Aralıklarla Kurulan Pazarlar” (trc. Melek Eğilmez), Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, Gel.D, özel sayı (1978), s. 61-65; Kāmûsü’l-a‘lâm, VI, 4441-4446; Erdoğan Merçil, “Menteѕћeeli”, EI² (İng.), VI, 1017-1018; a.mlf., “Menteѕћe-oҗћulları”, a.e., VI, 1018-1019.

Zekâi Mete