MEZ, Adam

(1869-1917)

İsviçreli şarkiyatçı.

Almanya’nın güneyindeki Freiburg im Breisgau’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra Strasburg’daki Kaiser Friedrich Wilhelm Üniversitesi’nde şarkiyat okudu ve 1892’de Harran’ın İslâm öncesi tarihi üzerine doktora yaptı. 1895’te Basel Üniversitesi’nde Sâmî dil ve edebiyatları doçenti oldu ve buradaki asıl kurucusu sayıldığı Islamwissenschaft bölümünde ders vermeye başladı. Bir ara ilmî araştırmalarda bulunmak üzere Mısır ve Irak’a gitti; 29 Aralık 1917’de Basel’de genç denilebilecek bir yaşta öldü. Mez daha çok, ölümünden sonra Die Renaissance des Islams adı altında yayımlanan İslâm medeniyetinin IV. (X.) yüzyıldaki durumunu ele aldığı ünlü kitabıyla tanınmakta ve İslâm kültür tarihçiliğinin Batı’daki öncülerinden sayılmaktadır.

Eserleri. 1. Geschichte der Stadt Harrân in Mesopotamien bis zum Einfall der Araber (Strasburg 1892, doktora tezi). 2. Abulkâsim ein bagdâder Sittenbild von Muhammad ibn ahmad abulmutahhar alazdi (Heidelberg 1902). Ebü’l-Mutahhar Muhammed b. Ahmed el-Ezdî’nin Ĥikâyetü Ebi’l-Ķāsım adlı eserinin uzun bir Almanca giriş ve sözlük ilâvesiyle neşridir. 3. Die Renaissance des Islams. Mez’in en önemli eseri olup Hermann Reckendorf tarafından yayımlanmış (Heidelberg 1922) ve İspanyolca (Salvador Vila, El renacimiento del Islam, Madrid 1936), İngilizce (Salahuddin Khuda Buksh - D. S. Margoliouth, The Renaissance of Islam, London 1937), Arapça (Ebû Rîde, el-Ĥađâretü’l-İslâmiyye fi’l-ķarni’r-râbiǾ el-hicrî ev Ǿaśru’n-nehđa fi’l-İslâm, I-II, Kahire 1359-1360, 1366, 1377/1957), Farsça (Ali Rızâ Zekâvetî Karagözlü, Temeddün-i İslâmî der Ķarn-i Çehârum-i Hicrî, Tahran 1983) ve Türkçe (Cemal Köprülü, İslâm’ın Kalkınma Çağı, Ankara, ts., sadece ilk yedi bölümden oluşan 1. fasikül; Salih Şaban, Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti: İslâm’ın Rönesansı, İstanbul 2000) tercümeleri yapılmıştır. Mez bu eserinde İslâm kültürünün X. yüzyıldaki durumunu ayrıntılı biçimde ele almakta ve yönetim, maliye, iktisadî, dinî, ilmî, hukukî ve sosyal hayat, dil ve edebiyat, sanayi, ticaret, kara ve deniz taşımacılığı gibi çok geniş bir yelpazeye yayılmış konularda İslâm toplumunun belli bir dönemdeki yaşantısını büyük ölçüde birinci elden kaynaklara dayanarak incelemektedir. Eser özellikle farklı konularda önemli malzemeler aktardığı için büyük bir değer taşır.

Mez’in makalelerinden bazıları şunlardır: “Das arabische Sprichwort” (Allgemeine Zeitung, Beilage 4 [München 1904], s. 148-150); “Geschichte der Wunder Muhammeds. Résumé” (Verhandlungen des 2. Kongresses für allgemeine Religions-geschichte, Basel 1905, s. 235-238); “Über einige sekundäre Verba im Arabischen” (Orientalische Studien Theodor Nöldeke zum siebzigsten Geburtstag, ed. C. Bezold, Giessen 1906, I, 249-254);


“Von der muhammedanischen Stadt im 4. Jahrhundert” (ZA, XXVII [1912], s. 65-74).

BİBLİYOGRAFYA:

A. Mez, Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti: İslâm’ın Rönesansı (trc. Salih Şaban), İstanbul 2000, s. 4, 7-9; J. Fück, Die Arabischen Studien in Europa, Leipzig 1955, s. 287-288; Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde (ed. Fuat Sezgin), Frankfurt 1993, VIII, 136; G. Schoeler, “Orientalische Philologie und Islamwissenschaft”, Sprachwissenschaft in Basel 1874-1999 (ed. R. Wachtes), Basel 2002, s. 75; C. H. Becker, “Adam Mez und die Renaissance des Islâms”, Isl., XIII (1923), s. 278-280; L. Massignon, “Livres nouveaux concernant les études islamiques”, RMM, LVII (1924), s. 203-204.

Thomas B. Irvıng


MEZÂKĪ SÜLEYMAN EFENDİ

(ö. 1087/1676)

Divan şairi.

Bosna-Hersek’in Çayniçe kasabasında doğdu. Kaynaklarda ismi Süleyman el-Bosnevî (Bosnalı Süleyman Dede) ve Derviş Süleyman olarak da geçer. Ailesi hakkında Mısır Valisi Eyüp Paşa’nın akrabası olduğu dışında bilgi yoktur. Evliya Çelebi’nin Çayniçe’yi ziyaretinde Mezâkī’nin evinde kaldığı belirtilmektedir (Fehim Nametak, s. 112-113). İlk öğrenimini burada tamamladıktan sonra muhtemelen Eyüp Paşa’nın aracılığıyla İstanbul’a giderek Enderun’a girdi, çeşitli ilimler yanında edebiyat tahsili gördü, özel olarak kimya ile meşgul oldu.

Meslek hayatına sipahilikle başlayan Mezâkī, Mısır valiliği yapan Hamza ve Eyüp paşaların yanında kâtip olarak çalıştı. Bu sırada Fehîm-i Kadîm’i Eyüp Paşa’nın maiyetine aldırdı. Ancak arkadaşının serbest tavırları aralarının bozulmasına ve onun Kahire’den ayrılmasına sebep oldu. Hadım Abdurrahman Paşa’nın Mısır valiliği sırasında divan efendiliğinde bulunan Mezâkī’nin sohbet ehli olması birçok devlet adamıyla dostluğuna ve pek çok yer gezmesine vesile oldu.

Mezâkī, şiir ve inşâda ustalığı sebebiyle Köprülü Mehmed Paşa’nın maiyetinde tezkirecilik yaptı, onun ölümünden sonra oğlu Fâzıl Ahmed Paşa’nın kâtibi oldu ve çevresindeki şairler arasına girdi. Bu iki vezirin zamanında daha rahat bir hayat sürdü ve daha çok itibar gördü. Fâzıl Ahmed Paşa ile beraber Avusturya’ya ve Girit’e gittiği gibi Kandiye Kalesi’nin fethine de katıldı. Paşanın ölümünün ardından divan hocalıklarıyla mukabelecilikte bulundu. Ayrıca devrin Mevlevî şeyhlerinden Arzî Dede ve Müneccimbaşı Ahmed Dede gibi şahsiyetlerin sohbetlerine ve şiir meclislerine iştirak etti. Derviş Meyyâl, Vecdî, Fehîm-i Kadîm, Neşâtî ve tezkire sahibi Güftî Ali dostları arasındaydı. Siyasetten uzak yetmiş yıl kadar rahat bir ömür süren Mezâkī 1087 yılının Ramazanında (Kasım 1676) İstanbul’da vefat etti ve Galata Mevlevîhânesi hazîresine defnedildi. Vefatıyla ilgili tarih beyitlerinin yanlış hesaplanması yüzünden ölümü bazı kaynaklarda 1086 (1675) ve 1088 (1677) olarak gösterilmektedir (Šabanović, s. 344).

Rindmeşrep ve hoşsohbet bir kişi olan Mezâkī Mevlevîlik’ten etkilenmiş, şiirlerinde aşk, tabiat, hasret konularıyla tarihî olaylara, mahallî unsur ve tasvirlere yer vermiş, methiyeler yazmıştır. Şiirlerinde tabiat önemli bir yer tutmuş, iç âleminden çok dış âlemi dile getirmiştir. Etkisinde kaldığı Bâkî gibi hayatın zevklerine yönelerek içinde yaşadığı çevreyi terennüm etmiştir. Divan şiirinin alışılmış mazmun ve teşbih unsurlarıyla örülmüş şiirlerinde üslûp, mazmun, hayal ve mânaca sadeliği benimsemiş ve şiirlerini bir söyleyiş kolaylığı içinde yazmıştır. IV. Murad ve IV. Mehmed’e, Fâzıl Ahmed Paşa gibi devrin vezirlerine sunduğu kasidelerinde Nef‘î’nin tesirinde kalmıştır. Kendisinin de üslûp ve konular bakımından Hersekli Ârif Hikmet’i etkilediğini söylemek mümkündür (Bašagić, Bošnjaci i Hercegovci, s. 133-135). Nazım şekli olarak en fazla gazele rağbet eden Mezâkī’nin Nesîmî’yi hatırlatan mutavvel gazelleri dışında en önemli özelliklerinden biri çok sayıda müzeyyel gazel yazmış olmasıdır. Birer küçük kasideyi andıran bu şiirlerin zeyil kısmında IV. Murad, Fâzıl Ahmed Paşa gibi devlet büyüklerine, katıldığı meclislere ve kendisi için övgüye dayalı unsurlara yer vermiştir.

Şairin divanında yirmi dokuz kaside (biri na‘t, biri tarih), 441 gazel, dokuz tarih, bir kıta, bir rubâî, bir müseddes ve on iki müfred yer almaktadır. Çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları mevcut olan divan üzerine (İÜ Ktp., TY, nr. 2905/1, nr. 873; Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3873; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 3873; TSMK, Hazine, nr. 892; Revân Köşkü, nr. 786; The British Library’deki nüshanın biri Or., nr. 7100, diğeri Or., nr. 7155’teki on iki varaklık bir mecmuada Mezâkī’nin gazelleri bulunmaktadır) Ahmet Mermer bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni (haz. Ahmet Mermer), Ankara 1991; Kafzâde Fâizî, Zübdetü’l- eş‘âr, Millî Ktp., Yazmalar, nr. 679, vr. 98; Mehmed Âsım, Zeyl-i Zübdetü’l-eş‘âr, İÜ Ktp., TY, nr. 1711, vr. 69; Güftî ve Teşrîfâtü’ş-şuarâsı (haz. Kâşif Yılmaz), Ankara 2001, s. 217; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 459-462, III, vr. 17; Muhibbî, Ħulâśatü’l-eŝer, I, 197; II, 213; Safâî, Tezkire, İÜ Ktp., TY, nr. 3215, vr. 279; Safvet Mustafa, Nuhbetü’l-âsâr min fevâidi’l-eş‘âr, İÜ Ktp., TY, nr. 92, vr. 53; Belîğ, Nuhbetü’l-âsâr, s. 486; Şeyhî Mehmed Efendi, Vekāyiu’l-fuzalâ, Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 479, vr. 250; Müstakimzâde, Mecelletü’n-niśâb, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 628, vr. 389; Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye (haz. İlhan Genç), Ankara 2000, s. 476-478; Hammer, GOD, III, 512-515; Ali Enver, Semâhâne-i Edeb, İstanbul 1309, s. 220; Sicill-i Osmânî, III, 52; Osmanlı Müellifleri, III, 417; Mehmed Handzić, Knjizevni Rad Bosansko-Hercegovackih Muslimana, Sarajevo 1933, s. 55; a.mlf., el-Cevherü’l-esnâ fî terâcimi Ǿulemâǿi ve şuǾarâǿi Bosna (nşr. Abdülfettâh Muhammed el-Hulv), Kahire 1413/1992, s. 91-92; TYDK, II, 439; Karatay, Türkçe Yazmalar, II,157; Vasfi Mâhir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1970, s. 508; Hazim Šabanović, Knjizevnost Muslimana BiH na Orijentalnim Jezicima, Sarajevo 1973, s. 343-346; Can Kerametli, Galata Mevlevihanesi: Divan Edebiyatı Müzesi, İstanbul 1977, s. 86; Safvetbeg Bašagić, Bošnjaci i Hercegovci u Islamskoj Knjizevnosti, Sarajevo 1986, s. 131-136; a.mlf., Znameniti Hrvati, Bošnjaci i Hercegovci u Turskoj Carevini, Sarajevo 1986, s. 398; Haluk İpekten v.dğr., Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara 1988, s. 290; Fehim Nametak, Pregled Knjizevnog Stvaranja Bosansko-Hercegovačkih Muslimana na Turskom Jeziku, Sarajevo 1989, s. 111-114.

Ahmet Mermer