MEZÎD fî MUTTASILİ’l-ESÂNÎD

(المزيد في متّصل الأسانيد)

Bir zayıf hadis çeşidi.

Bir râvinin, adını hiçbir sika râvinin zikretmediği bir râviyi yanlışlıkla muttasıl bir senede ilâve ettiği hadistir. Böyle bir rivayet, sika râvilerden gelen diğer tarikleriyle karşılaştırıldığında o ismi ilâve eden râvinin hata ettiği anlaşılır. Bu durumda hadisin hatasız olarak rivayet edilen tarikinde râvinin o hadisi hocasından işittiğine dair açık bir ifade kullanmış olması gerekir. O takdirde bir isim ilâvesiyle rivayet edilen hadis “mezîd fî muttasıli’l-esânîd” kabul edilebilir. Ayrıca bir hadise bu adın verilebilmesi için râvinin senede bir râvi ilâve etmek suretiyle hata ettiğine dair bir karîne bulunması gerektiğini ileri sürenler de vardır.

Mezîd fî muttasıli’l-esânîde örnek olarak, “Kabirlere doğru namaz kılmayınız” hadisi zikredilebilir. Bu hadis, Hennâd → Abdullah b. Mübarek → Abdurrahman b. Yezîd → Büsr b. Ubeydullah → Ebû İdrîs el-Havlânî → Vâsile b. Eska‘ → Ebû Mersed el-Ganevî tarikiyle rivayet edildiği gibi (Tirmizî, “Cenâǿiz”, 57) Ali b. Hucr ve Ebû Ammâr → Ebü’l-Velîd b. Müslim → Abdurrahman b. Yezîd → Büsr b. Ubeydullah → Vâsile b. Eska‘ → Ebû Mersed el-Ganevî tarikiyle de (Müslim, “Cenâǿiz”, 97; Ebû Dâvûd, “Cenâǿiz”, 77; Nesâî, “Cenâǿiz”, 11) rivayet edilmektedir. Tirmizî’ye göre hadisin sahih olan tariki Ebû İdrîs el-Havlânî’nin zikredilmediği ikinci rivayettir. Tirmizî’nin Buhârî’den naklen verdiği bilgiye göre hadisin birinci tarikinde Abdullah b. Mübârek muttasıl olan senede yanlışlıkla Ebû İdrîs’i ilâve etmiş ve Abdullah b. Mübârek’in yaptığı bu hata hadisin sıhhatini kaybetmesine sebep olmuştur. Ancak Abdullah b. Mübârek’in sika olmasını dikkate alan bazı âlimler onun sözü edilen hatayı yapmamış olabileceğini düşünmüşlerdir. Buna göre râvi Büsr b. Ubeydullah hadisi Ebû İdrîs’ten duyduktan sonra bir üst râvi olan Vâsile ile de görüşüp hadisi ondan da duyma imkânını elde etmiş, böylece aynı hadisi iki defa rivayet etmiş olabilir. Bu takdirde senedde herhangi bir râvi ziyadesi söz konusu olmaz.

Bir hadisin “mezîd fî muttasıli’l-esânîd” olup olmadığını söylemek tamamen ictihadî bir konu olduğundan bu hususta âlimler arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Nitekim Hatîb el-Bağdâdî Kitâbü Temyîzi’l-mezîd fî muŧŧaśıli’l-esânîd adlı eserinde bir kısım hadislerin “mezîd fî muttasıli’l-esânîd” olduğunu söylemiş, fakat İbnü’s-Salâh onun bazı hususları dikkate almadığı için yanlış sonuçlara vardığını belirtmiştir. Bu durumda, Buhârî’nin mezîd fî muttasıli’l-esânîd hükmünü verdiği söz konusu İbnü’l-Mübârek hadisini Müslim ve Tirmizî’nin


neden diğer tarikleriyle birlikte rivayet ettikleri daha iyi anlaşılır.

BİBLİYOGRAFYA:

Müslim, “Cenâǿiz”, 97; Ebû Dâvûd, “Cenâǿiz”, 77; Tirmizî, “Cenâǿiz”, 57; Nesâî, “Cenâǿiz”, 11; İbnü’s-Salâh, Muķaddime (nşr. Âişe Abdurrahman), Kahire 1411/1990, s. 480-481; Bedreddin İbn Cemâa, el-Menhelü’r-revî fî muħtaśari Ǿulûmi’l-ĥadîŝi’n-nebevî (nşr. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan), Dımaşk 1406/1986, s. 71; Burhâneddin el-Ebnâsî, eş-Şeźe’l-feyyâĥ min ǾUlûmi İbni’ś-Śalâĥ (nşr. Ebû Abdullah M. Ali Semek), Beyrut 1418/1998, s. 337; İbnü’l-Mülakkın, el-MuķniǾ fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Abdullah b. Yûsuf el-Cüdey‘), İhsâ 1413/1992, II, 483-486; Zeynüddin el-Irâkī, et-Taķyîd ve’l-îżâĥ (nşr. Abdurrahman M. Osman), Beyrut 1401/1981, s. 289-292; Şemseddin es-Sehâvî, Fetĥu’l-muġīŝ, Beyrut 1403/1983, III, 85; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Beyrut 1409/1988, II, 203-204; Ahmed Muhammed Şâkir, el-BâǾiŝü’l-ĥaŝîŝ, Kahire 1377/1958, s. 176-178; Nûreddin Itr, Menhecü’n-naķd fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ, Dımaşk 1416/1996, s. 365; Tecrid Tercemesi, Mukaddime, I, 310-311.

Ataullah Şahyar