Mİ‘RÂCÜ’z-ZAFER

(معراج الظفر)

Behcetî Hüseyin Efendi’nin IV. Mehmed devri ve özellikle 1678 Çehrin seferine dair eseri.

XVII. yüzyıl divan şairlerinden olan Hüseyin Efendi, Şeyhî Mehmed Efendi’ye ve tezkireci İsmâil Belîğ’e göre İstanbul’da (Vekāyiu’l-fuzalâ, III, 661), Safâî Mustafa Efendi’ye göre Hezargrad’da (Tezkire, vr. 40b) doğdu. Hayatı hakkında bilinenler kendi eserlerinde ve bazı tezkirelerde yer alan bilgilere dayanır. Şuarâ tezkirelerinde ve bazı biyografik kaynaklarda Behcetî mahlaslı diğer şairlerle karıştırılmaktadır. Geleneksel eğitimi aldıktan sonra Dîvân-ı Hümâyun kâtipleri arasına girdiği, tarihçilik ve bazı vezirlere kâtiplik ve musâhiblik yaptığı, bu sıfatla Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın 1089 (1678) yılında çıktığı Çehrin seferine katıldığı, Viyana Kuşatması (1094/1683) dönüşü Belgrad’da öldüğü bilinmektedir. XVII. yüzyılın ünlü hiciv şairi Nef‘î’yi hatırlatan, bir divanda topladığı şiirlerinde sebk-i Hindî tesiri görülür. IV. Murad’ın Nef‘î’ye gösterdiği ilgiyi kendisinin IV. Mehmed’den beklediğini, fakat umduğunu bulamadığını ima etmektedir. Millet Kütüphanesi’nde kayıtlı (Mecmua, nr. 19), 507 gazel, 101 rubâî, otuz kaside, on üç tarih ve beş musammat ihtiva eden divanı üzerinde Ahmet Ölmez tarafından doktora tezi hazırlanmıştır (1996, Behcetî Hüseyin Efendi, Hayatı-Eserleri ve Divanının Metni, EÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Kataloglarda Zafernâme adıyla da geçen Mi‘râcü’z-zafer, IV. Mehmed’in cülûsundan başlayarak Köprülü Mehmed ve oğlu Fâzıl Ahmed paşaların fetihleri ve zaferleri hakkında muhtasar, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Çehrin seferi ve fethiyle ilgili ayrıntılı bilgiler ihtiva eder. Kırk dört gün süren bu seferin âdeta bir günlüğü olan eser Merzifonlu’nun Edirne’ye dönüşüyle sona erer. Monografik rûznâme yazma geleneğinin XVII. yüzyıl için güzel bir örneği olan eserin telifi 1090 (1679) yılında tamamlanmıştır. Ayrıca ordunun konakladığı menziller hakkında geniş bilgilerin yer aldığı Mi‘râcü’z-zafer’in bilinen yegâne nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Esad Efendi, nr. 2368). Giriş kısmında Behcetî 300 varaktan oluşan eserini Arapça, Farsça ve Türkçe şiirlerle süslediğini, fakat sade bir dil kullanmaya özen gösterdiğini ifade etmektedir.


BİBLİYOGRAFYA:

Behcetî Hüseyin, Mi‘râcü’z-zafer, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2368; Safâî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2569, vr. 40b-41a; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, III, 661; Sicill-i Osmânî, II, 32; Osmanlı Müellifleri, III, 29; Sadettin Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, İstanbul 1936-45, II, 783-786; TCYK, s. 154; Levend, Gazavatnâmeler, s. 128-129, 169; Babinger (Üçok), s. 241; Abdülkadir Özcan, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Tezleri, İstanbul 1984, s. 148; Ahmet Ölmez, “Behcetî Hüseyin Efendi’nin Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Eserleri”, Türklük Bilimi Araştırmaları, sy. 4, Sivas 1997, s. 141 vd.; “Behcetî”, TA, VI, 19; “Behcetî Hüseyin Efendi”, TDEA, I, 376.

Abdülkadir Özcan