MUALLÂ b. MANSÛR

(معلّى بن منصور)

Ebû Ya‘lâ Muallâ b. Mansûr er-Râzî (ö. 211/826)

Hanefî fakihi ve muhaddis.

Hanefî tabakatında Ebû Hanîfe’nin talebelerinden sonraki neslin başlıca simalarından biri olarak gösterilir. Bağdat’a yerleşmeden önce nerede yaşadığına dair yeterli bilgi yoktur.Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’den de ders aldığı halde birçok kaynakta Ebû Yûsuf’la ilişkisi vurgulanarak anılır. Mâlik b. Enes, Leys b. Sa‘d, Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Zekeriyyâ, Ebû Avâne, İbn Lehîa gibi âlimlerden hadis rivayet eden Muallâ, III. (IX.) yüzyılın ilk yarısında hadis nakliyle en çok meşgul olan ve ehl-i hadîs tarafından âdil kabul edilen az sayıdaki Hanefî fakihleri arasında yer almaktadır. Muallâ b. Mansûr’dan oğlu Yahyâ ve Ali b. Heysem ders aldı; Ali b. Medînî, Ebû Bekir b. Ebû Şeybe ve Buhârî gibi âlimler hadis rivayet etti. Kütüb-i Sitte müelliflerinin, rivayetlerine yer verdiği Muallâ, aynı zamanda Hanefî çevresinin birikimini sonraki nesillere aktarmaya yönelik çalışmalarıyla tanındı ve Ebû Süleyman el-Cûzcânî ile birlikte Ebû Yûsuf ve Şeybânî’nin görüş, imlâ ve eserlerini kendilerinden rivayet eden en önemli râvi olarak kabul edildi. Aynı dönemde yaşayan Îsâ b. Ebân ve İbnü’s-Selcî’nin yaptığı gibi Hanefî çevresinin fıkhî birikimini kelâm ve fıkıh usulü sahalarında temellendirmeye çalışmadı; Ebû Süleyman el-Cûzcânî gibi Hanefî fıkhını hadislerle desteklemeye gayret etti. Nitekim onun hakkında çağdaşı Ahmed b. Hanbel’in olumsuz bir beyanda bulunmamasının ve dönemin diğer ehl-i hadîs imamlarının olumlu kanaat belirtmelerinin yanı sıra Ebû Zür‘a’nın onu ehl-i re’y içinde ehl-i hadîse en çok benzeyen kişi olarak nitelemesi bunu teyit etmektedir. Halife Me’mûn tarafından kendisine teklif edilen kadılık görevini kabul etmeyen Muallâ Rebîülevvel 211’de (Haziran 826) vefat etti.

Muallâ b. Mansûr’un eserlerinden yalnızca en-Nevâdir (Nevâdiru MuǾallâ, Kitâbü’n-Nevâdir) günümüze ulaşmıştır (İÜ Ktp., AY, nr. A-4352; Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Ktp., nr. 994). Kendisine izâfe edilen el-Emâlî’nin söz konusu eserin diğer bir adı olması kuvvetle muhtemeldir. en-Nevâdir aynı zamanda, Hanefî literatüründe Ebû Yûsuf ve Şeybânî’nin talebeleri tarafından kaleme alınan nâdirü’r-rivâye metinlerinden günümüze ulaşan tek kitaptır. Fıkıh bablarının klasik sıralamasından hayli farklı bir tertibe sahip olan eserin muhtevasını Muallâ b. Mansûr’un Ebû Yûsuf’tan rivayet ettiği görüşler teşkil etmekte ve kimi yerlerde Şeybânî’nin görüşlerine Ebû Yûsuf’unkilerle bağlantılı olarak değinilmektedir (meselâ bk. Nevâdiru MuǾallâ b. Manśûr, vr. 48b, 52a, 54a, 55b, 63a vd.). Ebû Yûsuf’un görüşleri de büyük ölçüde Muallâ’nın ona sorduğu soruların cevapları olarak zikredilmektedir (meselâ bk. a.g.e., vr. 47a, 47b, 49a, 50a, 58b vd.). Yer yer Ebû Yûsuf’un fıkhî değer taşıyan davranışlarını da zikreden müellifin (meselâ bk. a.g.e., vr. 73b) bu eseri meydana getirirken hocasının imlâlarından yararlanmış olduğu düşünülebilir. en-Nevâdir’den Şemsüleimme es-Serahsî, Kâsânî, Burhâneddin el-Mergīnânî gibi birçok Hanefî müellifi nâdirü’r-rivâye kaynağı olarak faydalanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Muallâ b. Mansûr, Nevâdiru MuǾallâ b. Manśûr, İÜ Ktp., AY, nr. A-4352, tür.yer.; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VII, 341; Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (Ömerî), s. 474; Buharî, et-Târîħu’l-kebîr, VII, 395; İclî, es-Ŝiķāt, s. 435; Osman b. Saîd ed-Dârimî, et-Târîħ (nşr. Ahmed M. Nûr Seyf), Dımaşk, ts. (Dârü’l-Me’mûn li’t-türâs), s. 218; Dûlâbî, el-Künâ ve’l-esmâǿ (nşr. Zekeriyyâ Umeyrât - Ahmed Şemseddin), Beyrut 1420/1999, s. 376; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, VIII, 334; İbn Adî, el-Kâmil, VI, 2372; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 257; Hatîb, Târîħu Baġdâd, XIII, 188-190; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ, s. 137; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXVIII, 291-297; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, II, 384, 620; III, 124, 492-493, 518, 605; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, III, 402; Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, Ketâǿibü aǾlâmi’l-aħyâr min fuķahâǿi meźhebi’n-NuǾmâni’l-muħtâr, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 630, vr. 98a; Keşfü’ž-žunûn, II, 1980; Sezgin, GAS, I, 434; Eyyüp Said Kaya, Mezheblerin Teşekkülünden Sonra Fıkhî İstidlâl (doktora tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 140.

Eyyüp Said Kaya