MUHARREF

(المحرّف)

Senedi veya metni değişikliğe uğramış hadis anlamında terim.

Sözlükte “bir şeyin yerine başkasını getirmek, değiştirmek” mânasındaki tahrîf masdarından türeyen muharref kelimesi terim olarak “sened veya metninde hareke, harf yahut yazı değişikliği yapılarak nakledilen hadis” demektir. Hadis üzerinde böyle bir değişikliğin yapılmasına “tahrif” denir. Muharref terimi ilk dönemlerden itibaren musahhaf ile aynı anlamda kullanılmakla beraber muharref pek yaygınlaşmamıştır. Nitekim Hâkim en-Nîsâbûrî, İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Nevevî, Zeynüddin el-Irâkī ve Süyûtî gibi muhaddisler muharrefi musahhaf başlığı altında ele almışlardır. Her iki terime ayrı olarak yer veren ilk müellif İbn Hacer el-Askalânî’dir. Ona göre sened veya metninde şekil değişikliği yapılan hadisler muharref, yalnız nokta değişikliğine uğrayanlar ise musahhaftır (Nüzhetü’n-nažar, s. 94). Bu durumda muharref musahhaftan daha geniş anlamlıdır (Tâhir el-Cezâirî, s. 365).

Hadiste tahrif genellikle yanlış okuma veya yanlış duymadan kaynaklanır. Noktalama işaretlerinin henüz yerleşmediği ilk dönemlerde hadisi bir muhaddisten duymadan önce bir kitaptan yazan veya ilim meclisinde ders takrir eden hocadan yanlış duyan râvilerin nakillerinde daha çok tahrif görülmektedir. Bununla birlikte meşhur muhaddisler de zaman zaman tahrif hatasına düşmüşlerdir.

Tahrif, daha ziyade şekilleri birbirine benzeyen ve okunuşları birbirine yakın olan isim ve kelimelerde meydana gelmektedir. “جبار بن صخر” adının “حيّان بن ضمرة” şeklinde, “أسيد بن حضير” adının “سعيد بن حصين” ve “عاصم الأحول” adının “واصل الأحدب” olarak okunması senedde yapılan tahrife örnektir. Sahâbeden Zeyd b. Sâbit’in “إحتجر في المسجد” (Hz. Peygamber mescidde bir oda çevirdi) ifadesini (Buhârî, “Edeb”, 75; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 213) râvi İbn Lehîa’nın bir hocadan duymadan kitapta gördüğü gibi “إحتجم في المسجد” (Hz. Peygamber mescidde kan aldırdı) şeklinde yanlış okuyup nakletmesiyle (Müsned, V, 185) Câbir b. Abdullah’ın “رمي أبيّ يوم الأحزاب” (Übey b. Kâ‘b Hendek Gazvesi’nde yaralandı) cümlesindeki (Müsned, III, 303) “أبيّ” kelimesini râvi Gunder’in “أبي” okuyarak ifadeyi “رمي أبي يوم الأحزاب” (Babam Hendek Gazvesi’nde yaralandı) şekline dönüştürmesi (İbnü’s-Salâh, s. 280) metinde tahrifin örnekleridir. Seneddeki tahrif pek önemli görülmese de metindeki tahrif mânanın değişmesine sebep olabilmektedir. Bundan dolayı hadis naklederken sık sık tahrif yapan râviler rivayete ehil görülmemiş, muharref hadis aslı sahih olsa bile hüküm bakımından merdud kabul edilmiştir.

Muharref rivayetler ve bunların tashihi konusunda ilk dönemlerden itibaren çeşitli eserler telif edilmiş, bunlarda muharref hadis musahhaf ile birlikte ele alınmıştır. Hamza el-İsfahânî’nin et-Tenbîh Ǿalâ ĥudûŝi’t-taśĥîf’i (nşr. Muhammed Hasan Âl-i Yâsîn, Bağdat 1387/1968; nşr. Muhammed Es‘ad Tales, Dımaşk 1388/1968), Hasan b. Abdullah el-Askerî’nin Taśĥîfâtü’l-muĥaddiŝîn fî ġarîbi’l-ĥadîŝ’i (I-III, nşr. Mahmûd Ahmed Mîre, Kahire 1402/1982; nşr. Ahmed Abdüşşâfî, Beyrut 1408/1988), aynı müellifin Kitâbü’t-Taśĥîf ve’t-taĥrîf’i ile bu eserin bir bölümü olup Şerĥu mâ yeķaǾu fîhi’t-taśĥîf ve’t-taĥrîf adıyla yayımlanan çalışması (nşr. Abdülazîz Ahmed, Kahire 1383/1963; nşr. Muhammed Yûsuf, Dımaşk 1401/1981), Dârekutnî’nin Taśĥîfü’l-muĥaddiŝîn’i (İbn Hayr, s. 204), Osman b. Îsâ el-Belatî’nin et-Taśĥîf ve’t-taĥrîf’i (Keşfü’ž-žunûn, I, 411), Safedî’nin Taśĥîĥu’t-taśĥîf ve taĥrîrü’t-taĥrîf’i (nşr. Seyyid eş-Şerkāvî, Kahire 1407/1987), Süyûtî’nin et-Taśrîf (et-Taŧrîf) fi’t-taśĥîf adlı eseri (Berlin 1664) bu konuda yapılan önemli çalışmalardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “ĥrf” md.; Müsned, III, 303; V, 185; Buhârî, “Edeb”, 75; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 213; Hasan b. Abdullah el-Askerî, Taśĥîfâtü’l-muĥaddiŝîn (nşr. Mahmûd Ahmed Mîre), Kahire 1402/1982, neşredenin girişi, I, 39-42; Hâkim en-Nîsâbûrî, MaǾrifetü Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Seyyid Muazzam Hüseyin), Haydarâbâd 1935 → Medine-Beyrut 1397/1977, s. 146-152; İbn Hayr, Fehrese, s. 204; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 276-284; İbn Hacer el-Askalânî, Nüzhetü’n-nažar fî tavżîĥi Nuħbeti’l-fiker (nşr. Nûreddin Itr), Dımaşk 1413/1992, s. 94; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Beyrut 1409/1989, II, 195; Keşfü’ž-žunûn, I, 411, 415; Tâhir el-Cezâirî, Tevcîhü’n-nažar, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 364-365; Tecrid Tercemesi, Mukaddime, I, 317-318; Subhî es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Istılahları (trc. M. Yaşar Kandemir), Ankara 1981, s. 216-224; Cemâl Üstîrî, et-Taśĥîf ve eŝeruhû fi’l-ĥadîŝ ve’l-fıķh ve cühûdü’l-muĥaddiŝîn fî mükâfeĥatih, Riyad 1418/1997, s. 23-41.

Mehmet Efendioğlu