MUİZZÜDDEVLE

(معزّ الدولة)

Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Şücâ‘ Büveyh b. Fennâ Hüsrev ed-Deylemî (ö. 356/967)

Irak Büveyhîleri’nin kurucusu ve ilk hükümdarı (945-967).

303 (915-16) yılında doğdu. On dokuz yaşında iken ağabeyi İmâdüddevle Ebü’l-Hasan Ali tarafından İlyâsîler’in idaresinde bulunan Kirman’ı zaptetmekle görevlendirildi. Bölgeyi direnişle karşılaşmadan ele geçirdiyse de orada Büveyhî hâkimiyetinin pek kolay kurulamayacağını düşünen Ebü’l-Hasan Ali’nin emriyle geri çekilmek zorunda kaldı (İbn Miskeveyh, I, 352-356). 326’da (938), Emîrülümerâ İbn Râiķ ve kumandan Beckem’e karşı İmâdüddevle’den yardım isteyen Ebû Abdullah el-Berîdî’ye destek vermek üzere Hûzistan’a gönderildi. Beckem’i mağlûp eden Ebü’l-Hüseyin Ahmed, Ahvaz’a hâkim olduktan sonra Berîdîler’i etkisiz hale getirip bölgede Büveyhî hâkimiyetini kurdu. Böylece Hûzistan’ı yönetmeye başlayan ve burayı, gücünü büyük ölçüde yitirmiş olan Abbâsîler’in elindeki Irak’a yapacağı askerî hareketler için bir üs olarak kullanan Ebü’l-Hüseyin Ahmed, önceleri Basra ve Vâsıt gibi Güney Irak şehirlerine başarısızlıkla sonuçlanan birçok sefer düzenledi. Başarısızlıkların sebebi Bağdat’ta Türk asıllı Emîr Tüzün’ün emîrü’l-ümerâlık mevkiinde bulunması idi. Tüzün’ün ölümü ve yerine geçen İbn Şîrzâd’ın selefinin yeteneklerine sahip bulunmaması, ayrıca bu sırada Vâsıt Valisi Yinâl’ın taraf değiştirerek kendisine tâbi olması, Ebü’l-Hüseyin Ahmed’in hiçbir direnişle karşılaşmadan Bağdat’a girip iktidarı ele geçirmesine fırsat verdi (11 Cemâziyelevvel 334 / 19 Aralık 945). Ebü’l-Hüseyin Ahmed, Halife Müstekfî-Billâh’ın huzuruna çıkarak biat etti ve halife ona Muizzüddevle, kardeşleri Ebü’l-Hasan Ali’ye İmâdüddevle, Ebû Ali Hasan’a da Rüknüddevle lakaplarını verdi. Halife tarafından emîrü’l-ümerâ tayin edilen Muizzüddevle, kırk gün sonra kendisine komplo düzenlediği suçlamasıyla halifeyi tahttan indirip gözlerine mil çektirerek yerine Muktedir-Billâh’ın oğlu Ebü’l-Kāsım Fazl’ı Mutî‘-Lillâh unvanıyla tahta çıkardı (Mes‘ûdî, IV, 371, 372; İbn Miskeveyh, II, 86-87).

Muizzüddevle, Bağdat’a yerleşmesinden ölümüne kadar geçen yirmi iki yıl boyunca emîrü’l-ümerâ sıfatıyla burada hüküm sürdü ve bu müddet içerisinde Irak’taki Büveyhî hâkimiyetini kabul etmek istemeyen Hamdânîler, Berîdîler, Karmatîler ve Vâsıt ile Basra / Şattülarap arasındaki Batîha’da hüküm süren Şâhinîler ile devamlı mücadele halinde oldu; bu sırada Basra gibi birçok önemli Irak şehrini ele geçirdi. Batîha’ya düzenlediği bir askerî harekât sırasında hastalanarak Bağdat’a döndü ve 17 Rebîülâhir 356’da (1 Nisan 967) öldü. Cenazesi önce sarayının bahçesine gömüldü; 358’de (969) Bağdat’ta, Şiîler tarafından mukaddes kabul edilen Kâzımiyye’nin Kureyş Mezarlığı’nda yapılan bir türbeye nakledildi. Yerine oğlu Bahtiyâr geçti.

Muizzüddevle’nin Irak’ı ele geçirmesinden sonra Şiî Büveyhî hânedanının Irak kolu ile Sünnî Abbâsî hilâfetinin zoraki birlikteliğine dayanan ve bu hânedanın yıkılışına kadar bir asırdan fazla devam eden bir süreç başlamıştır. Büveyhîler’de başlangıçta bir Şiî hilâfeti kurma düşüncesi mevcutsa da bazı sebeplerle bu düşünceden vazgeçtikleri görülür. Büveyhî topraklarında halkın çoğunluğunun Sünnî olması, bir Şiî hilâfetinin Büveyhî iktidarının bekası için ileride tehlike yaratabileceği ihtimalinin bulunması, Sâmânîler gibi Sünnî hasım devletlerin etkisi ve Büveyhî ordusunda Sünnî Türk unsurunun yer alması bu sebepler arasında sayılabilir. Abbâsî hilâfetinin devamına karar verildiğinde Muizzüddevle ve diğer Büveyhî emîrleri halifenin devlet başkanı sıfatını ve bu makamın bazı teorik imtiyazlarını tanımış, bununla beraber halife, fiilen daha önceden kaybetmeye başladığı icra gücünü neredeyse tamamen yitirmiştir. Muizzüddevle halifeye belirli bir maaş bağlamış ve onun özel mülk ve arazilerinin yönetimi için bir kâtip görevlendirmiştir (Mes‘ûdî, IV, 372, 385; İbn Miskeveyh, II, 87, 107-108). Halifenin bir Şiî hükümdarı tarafından tahta çıkarılıp indirilmesi, bu makamın başka hânedanlar nezdindeki hukukî konumunu olumsuz yönde etkilemiş ve Sâmânîler, Abbâsîler’e sadık olmalarına rağmen uzun bir müddet Mutî‘-Lillâh’ın halifeliğini kabul etmeyip göz altındaki Müstekfî-Billâh’ı halife tanımayı sürdürmüştür.

Hûzistan’ı yönetimi sırasında İmâdüddevle’ye bağımlı hareket eden Muizzüddevle, Askerimükrem’de bir darphâne kurdurmuş, 330 (942) yılından itibaren kendi adına para bastırmış ve çeşitli güçlerin mücadele ettiği Irak gibi çok karışık bir bölgeye Büveyhî hâkimiyetini kalıcı bir şekilde yerleştirmiştir. Irak’taki yönetimi boyunca başta asker maaşlarının ödenmesi olmak üzere ekonomik sıkıntılar ve malî güçlüklerle karşılaşmıştır. Nakit ödeyemediği maaşlar için kumandan ve askerlere arazi iktâ ettiyse de bu uygulama, zaman içerisinde Irak’ta arazilerin verimsiz hale gelmesi ve tarım gelirinin düşmesi gibi olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Buna karşılık tarımı geliştirmek ve ihmal edilen Bağdat’ın sulama sistemini faaliyete geçirmek için bazı su kanallarının onarımını gerçekleştirmiştir. Bu arada malî sıkıntılara rağmen 350’de (961) büyük meblağlar harcayarak Bağdat’ın Bâbüşşemmâsiye semtinde kendisi için muhteşem bir saray inşa ettirmiştir. 355 (966) yılında Bağdat’ın Habsülcedîd mevkiinde bir bîmâristan yaptırmaya başlamış, ancak ölümü üzerine inşaat yarım kalmıştır.

Muizzüddevle diğer birinci nesil Büveyhî emîrleri gibi Şîa’nın Zeydiyye koluna mensuptur. Büveyhîler’in Sünnî Abbâsî hilâfetiyle uzlaşmasını sağlayan tarihî şartlar öyle görünüyor ki Muizzüddevle’nin Şiî-Sünnî siyasetinin sınırlarını da tayin etmiş, onun Şîa merkezli düşünmesini ve bu mezhebi siyasî araca dönüştüren bir politikaya yönelmesini engellemiştir. Fakat yine de iktidar değişikliği sebebiyle hassasiyeti artan Sünnîler’i fazla tahrik etmeden Şiîler’e birtakım imkânlar sağlamıştır. Onun zamanından itibaren nakiblik (nikābe) kurumu iki kısma ayrılmış ve önceden Abbâsî nikābeti içinde yer alan Hz. Ali soyundan gelenler kendilerine ait bağımsız bir Aleviyyîn / Tâlibiyyîn nakibliği elde etmiştir. Muizzüddevle uzun bir zaman Hz. Ali evlâdı içerisinde Zeydiyye’ye mensup olanları desteklemiş, fakat hayatının sonuna doğru İmâmiyye mensupları da önem kazanmaya başlamış ve içlerinden biri nakiblik kurumunun başına geçmeyi başarmıştır. Onun döneminde Şiîler toplumsal hayatta dinî ve içtimaî birtakım faaliyetlerle kendilerini belli etmiştir. 352 (963) yılından itibaren âşûrâ matemiyle Gadîr-i Hum bayramının görkemli törenlerle icrasına başlanmışsa da bu törenler Şiîler’le Sünnîler arasındaki gerilimi arttırmış ve özellikle Bağdat’ta bu iki grup arasında


sürüp giden çatışmalara sebep olmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Bekir es-Sûlî, Aħbârü’r-Râżî-Billâh ve’l-Müttaķī-Lillâh (nşr. J. H. Dunne), Beyrut 1403/1983, s. 233, 262-263, 284-285; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Abdülhamîd), IV, 371, 372, 385; Ebû Ali et-Tenûhî, Nişvârü’l-muĥâđara (nşr. Abbûd eş-Şâlecî), Kahire 1392/1972, IV, 171, 217-219; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, I-II, tür.yer.; Hilâl b. Muhassin es-Sâbî, et-Târîħ (nşr. H. F. Amedroz - D. S. Margoliouth), Kahire 1337/1919, s. 342, 409; Muhammed b. Abdülmelik el-Hemedânî, Tekmiletü Târîħi’ŧ-Ŧaberî (Taberî, Târîħ [Ebü’l-Fazl], XI içinde), s. 353, 354-355, 392, 397, 399, 400, 404, 407-408, 419, 429, 431, 432; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam, VI, 340, 356-357, 365; VII, 2, 15, 16, 19, 23, 33, 38, 39, 48; VIII, 31, 39; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 324-326, 333-337, 340-343, 408-409, 445, 449-451, 453-455, 469, 477, 481-482, 496, 507, 510, 512, 514, 516, 520, 522-524, 549-550, 553-554, 565, 567-568, 575-577; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 174-177; Mafizullah Kabir, The Buwayhid Dynasty of Baghdad, Calcutta 1964, s. 6-14, 124, 134-135, 146-147, 148, 169, 173-174, 205 vd.; a.mlf., “The Relation of the Buwayhid Amirs with the ‘Abbasid Caliphs”, JPHS, II/3 (1954), s. 233; a.mlf., “A Distinguished ‘Alid Family of Baghdād during the Buwayhid Period”, Journal of the Asiatic Society of Pakistan, sy. 9, Karachi 1964, s. 50; S. Lane-Poole, Catalogue of Oriental Coins in the British Museum, Bologna 1967, II, 197, 199, 200, 201, 202, 203; Artuk, İslâmî Sikkeler Kataloğu, I, 327, 329-332; İbrâhim Selmân el-Kürevî, el-Büveyhiyyûn ve’l-ħilâfetü’l-ǾAbbâsiyye, Küveyt 1402/1982, s. 110-113, 118-120, 172-174, 189-194; Ahmet Güner, Büveyhîler’in Şiî-Sünnî Siyaseti, İzmir 1999, s. 21 vd., 39, 44, 48, 49-51, 56, 103, 106, 130, 132, 133, 178, 219; Kûrkîs Avvâd, “ed-Dârü’l-MuǾizzî min eşheri mebânî Baġdâd fi’l-ķarni’r-râbiǾ li’l-hicre”, Sumer, X/2, Bağdad 1954, s. 197-217; C. E. Bosworth, “Military Organisation under the Būyids of Persia and Iraq”, Oriens, XVIII-XIX (1967), s. 155, 159 vd.; K. V. Zetterstéen, “Muizz-üd-Devle”, İA, VIII, 561-562; a.mlf. - [H. Busse], “MuǾizz al-Dawla”, EI² (İng.), VII, 484-485.

Ahmet Güner