MÛNİS el-MUZAFFER

(مونس المظفّر)

Ebü’l-Hasen Mûnis el-Muzaffer (ö. 321/933)

Türk asıllı Abbâsî kumandanı.

Muhtemelen 231 (845-46) yılında doğdu. Abbâsî Halifesi Mu‘tazıd-Billâh’ın memlüklerindendir. 267’de (880-81) Zenc isyanının bastırılmasında görev aldı. 287’de (900) sâhibü’ş-şurtati’l-asker (ordugâhın asayişinden sorumlu kumandan) tayin edildi. Müktefî-Billâh döneminde görevinden alınarak Mekke’ye sürgüne gönderildi. Muktedir-Billâh hilâfete gelince Mûnis’i Bağdat’a çağırıp kendisine geniş yetkiler verdi. Mûnis, bazı kumandanlarla kadı ve kâtiplerin Muktedir’i tahttan indirip İbnü’l-Mu‘tezz’i halife ilan ettikleri isyanın ertesi günü çoğu saray gulâmlarından oluşan taraftarlarının başında harekete geçerek isyancılara karşı üstünlük sağladı. Yalnız bir gün oturabildiği tahtını bırakıp kaçmak zorunda kalan İbnü’l-Mu‘tez saklandığı yerde yakalanarak öldürüldü. Bu olay, Mûnis’in Halife Muktedir ve annesi Şağab nezdindeki itibarını daha da arttırdı. 296-297 (909-910) yıllarında Bizans üzerine yaz seferlerine gönderildi. İkinci seferinden dönüşünde Fars’taki isyanı bastırmakla görevlendirildi. Bu yıllardan itibaren vezir tayinlerine müdahale etmeye başladı. 301-302’de (914-915) Mısır’a saldıran Fâtımî ordularını geri püskürttü. 303 (916) yılında el-Cezîre’de ayaklanan Hüseyin b. Hamdân b. Hamdûn’u, ertesi yıl Azerbaycan’da isyan eden Yûsuf b. Ebü’s-Sâc’ı itaat altına aldı. 306’da (918) Fâtımî saldırısına karşı Mısır’ı savunmak üzere bu ülkeye gitti. Daha sonra Yûsuf b. Ebü’s-Sâc’ı Erdebîl’de esir alıp Bağdat’a götürdü (307/919-20). Ardından yine Mısır’a saldıran Fâtımî ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu başarısından dolayı kendisine halife tarafından “Muzaffer” lakabı verildi (Ebû Bekir es-Sûlî, s. 224).

Vezir İbnü’l-Furât el-Âkūlî’nin üçüncü vezirliği sırasında sürgüne gönderilip öldürülmesinde (312/924) önemli rol oynayan Mûnis el-Muzaffer bu tarihten itibaren sarayın kontrolünü tamamen ele geçirdi. Bazı tarihçilerin ifadesine göre halife gibi davranmaya başladı. Emrindeki 9000 kişilik birliğiyle Bağdat’ta en güçlü kumandan olan Mûnis 315’te (927) Karmatîler’e karşı Bağdat’ı başarıyla savundu. Halife 316 (928) yılında onun teklifiyle İbn Mukle’yi vezir tayin etti. İbn Mukle ile Mûnis liderliğinde hareket eden Türk kumandanları arasındaki dayanışma ve kumandanların yönetimi bütünüyle ele geçirmeleri halifenin Mûnis’in aleyhine dönmesine yol açtı. Bu sırada vezirin görevden alınması halife ile Mûnis arasındaki anlaşmazlığın artmasına sebep oldu. Mesele, Mûnis’in de onayladığı bir şahsın vezirliğe getirilmesiyle geçici olarak çözüldü. Ancak Mûnis’in Bizans seferine çıkacağı sırada halife tarafından tertiplenen bir suikastla öldürüleceği söylentisinin yayılması ortamı bir anda gerginleştirdi. Haberin asılsız olduğunun anlaşılmasından sonra sefere çıkan Mûnis, Rakka’da iken emîrü’l-ümerâlık görevinden alınıp yerine halifenin dayısının oğlu Dînever ve Hulvân hâkimi Hârûn b. Garîb’in getirileceğini öğrenince hemen Bağdat’a döndü ve görevine devam etti (317/929). Aynı yıl Muktedir-Billâh tahtından indirilip yerine Kāhir-Billâh getirildi. Fakat Mûnis iki gün sonra Muktedir’i tekrar tahta çıkardı. Bu dönemde vezir tayini yüzünden halifeyle yine arası açılan Mûnis 320’de (932) ordusunun başında Musul’a gitti, Hamdânî emîrlerini yenerek şehri ele geçirdi. Dokuz ay burada kaldıktan sonra yeni katılımlarla güçlenen ordusunun başında Bağdat üzerine yürüdü. Bağdat dışında Şemmâsiye’de yapılan savaşta Halife Muktedir öldürüldü (27 Şevval 320 / 31 Ekim 932). Mûnis onun yerine oğlu Ebü’l-Abbas Ahmed’i halife yapmak istiyordu. Ancak birlikte hareket ettiği Ebû Ya‘kūb İshak b. İsmâil en-Nevbahtî’nin muhalefeti üzerine Kāhir-Billâh’ı tekrar halifelik tahtına oturttu. Bir süre sonra Kāhir’in kendisi ve arkadaşları aleyhine bir komplo hazırlığı içinde olduğunu öğrenince onu tahttan indirip yerine Müktefî-Billâh’ın oğlu Ebû Ahmed’i halife yapmak için harekete geçti. Bu amaçla arkadaşlarıyla gizli bir toplantı yaptı. Fakat daha erken davranan Kāhir-Billâh’ın adamları tarafından düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü (Şâban 321 / Ağustos 933).

Önceleri emîrü’l-cüyûş, daha sonra emîrü’l-ümerâ lakabını kullanan Mûnis, Abbâsî yönetimine fiilen hâkim olan kumandanların en meşhurlarından olup kazandığı nüfuz bakımından öncekileri geride bırakmıştır. Emîrü’l-ümerâlık görevinin kurumsallaşmasıyla bu makama gelen kumandanlar onu taklit ederek halifeleri emir altına almışlardır. Mûnis el-Muzaffer çağdaşı Mûnis el-Hâzin ile (Mûnis el-Fahl) karıştırılmamalıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Kindî, el-Vülât ve’l-ķuđât (Guest), s. 273-274, 277-278; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IX, 140-143, 149; Ebû Bekir es-Sûlî, Ķısmün min aħbâri’l-Muķtedir-Billâh el-ǾAbbâsî (nşr. Halef Reşîd Nu‘mân), Bağdad 1999, bk. İndeks; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Abdülhamîd), IV, 310-311, 313; Arîb b. Sa‘d, Śılatü Târîħi’t-Ŧaberî (Taberî, Târîħ [Ebü’l-Fazl], XI, içinde), s. 32-36, 66-68, 72-78, 104-109, 136-138; ayrıca bk. İndeks; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, I, bk. İndeks; Hilâl b. Muhassin es-Sâbî, el-Vüzerâǿ (nşr. Hasan ez-Zeyn), Beyrut 1990, bk. İndeks; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 76; V, 19; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XV, 56-57; D. Sourdel, Le vizirat Ǿabbāside de 749 à 936, Damas 1959-60, bk. İndeks; Tevfîk Sultân el-Yûzbekî, el-Vezâre: Neşǿetühâ ve teŧavvürühâ fi’d-Devleti’l-ǾAbbâsiyye, Bağdad 1390/1970, s. 167, 172, 178-189, 211-213; H. Kennedy, The Prophet and the Age of the Caliphates, London 1986, s. 189-190, 193-195, 313-314; H. Bowen, “Muǿnis al-Mužaffar”, EI² (İng.), VII, 575.

İsmail Yiğit