MÜNŞÎ

(المنشي)

(ö. 1001/1592)

Osmanlı âlimi, müfessir ve edip.

Manisa’nın Akhisar kazasında doğdu. Asıl adı Muhyiddin Mehmed, babasının adı Bedreddin’dir. Cemâleddin lakabı ve Saruhânî, Akhisârî nisbeleriyle de anılmış, muhtemelen Türk, Arap ve Fars edebiyatlarına vukufu ve bu dillerde edebî risâleler kaleme alması sebebiyle “Münşî” diye meşhur olmuştur. Kâtib Çelebi onu Mevlânâ (Keşfü’ž-žunûn, I, 459), Evliya Çelebi ise Rum Mollası ve Medine Mollası diye zikretmiştir. Kendisinden Mevlânâ Mehmed Aydınî diye söz eden Naîmâ onu Bedreddin b. Mahmud Efendi Aydınî ile (Osmanlı Müellifleri, I, 252) karıştırmış olmalıdır. Münşî ilk öğrenimini Akhisar ve Manisa’da yaptı. Ardından İstanbul’a giderek Ebü’l-Leys Alîsî ve Câfer Efendi gibi müderrislerden icâzet aldı. 958’de (1551) hocası Câfer Efendi Şam kadısı olunca onunla birlikte Şam’a gitti. Bir müddet sonra İstanbul’a döndü ve 963 (1556) yılında Mısır’a kadı tayin edildi. Bu görevinde ne kadar kaldığı bilinmemekle beraber kadılık hizmetinin büyük kısmını Mısır’da geçirdiği belirtilmiştir (a.g.e., II, 20). Memleketine dönünce burada tedrîs ve telifle meşgul oldu. 1 Ramazan 981’de (25 Aralık 1573) başladığı Nezîlü’t-tenzîl adlı eserinin telif çalışmalarını sürdürürken “bu çalışmanın bereketiyle” Rebîülâhir 982’de (Temmuz-Ağustos 1574) Mescid-i Nebevî şeyhliğine tayin edildi. 985’te (1577) bu vazifeye Şeyh Sinan’ın getirildiği, onun Rebîülevvel 989’da (Nisan 1581) ölümü üzerine yerine tekrar Münşî’nin görevlendirildiği zikredilmiş olup (Atâî, II, 359) onun bu süre içinde hangi vazifede bulunduğuna dair bilgi yoktur. Vefatına kadar Harem şeyhliği görevini sürdüren Münşî’nin Müsennâ adlı eserinin mukaddimesinde kendisinden “Haremeyn şeyhi” ve “metâfeyn nâzırı” diye söz ettiğine bakılırsa (Süleyman el-Âbid, II, 411) hayatının sonlarına doğru ona Mekke’deki Harem-i şerif’te de bir pâye verilmiş yahut bir ara Mekke’de Harem-i şerif şeyhliği de yapmış olmalıdır. Münşî Medine’de vefat etti ve Bakī‘ Mezarlığı’na defnedildi. Ölüm yılı bazı kaynaklarda 1000 (1592) olarak zikredilip vefat yerinin de Mekke olduğu söylenmişse de Nev‘îzâde Atâî’nin bu tarihi kaydederken “1000 yılının tamamlandığı sınırda” ifadesi dikkate alındığında Münşî’nin 1 Muharrem 1001’de (8 Ekim 1592) öldüğünü söylemek mümkündür (vefatıyla ilgili olarak Evliya Çelebi’nin anlattığı olay için bk. Seyahatnâme, IX, 655). Münşî tasavvufa da ilgi duymuş ve Nakşibendî şeyhlerinden Hakîm Çelebi’den tasavvuf dersleri almıştır (Müstakimzâde, s. 395).

Eserleri. 1. Nezîlü’t-tenzîl. Tefsîrü’l-Münşî diye de anılan ve bazı yazma nüshalarında Tenzîlü’t-tenzîl adıyla kaydedilen eser III. Murad’a takdim edilmiştir. Müellif, 1 Ramazan 981’de (25 Aralık 1573) Akhisar’da başlayıp Rebîülevvel 999’da (Ocak 1591) Harem şeyhi iken tamamladığı eserinde genellikle âyetleri âyet ve sünnetle tefsir etmiş, daha önceki âlimlerden gelen rivayetlerden yararlanmış, yer yer kendi görüş ve tercihlerine de yer vermiştir. Fıkhî meseleleri Hanefî mezhebine, itikadî konuları Ehl-i sünnet anlayışına göre ele almış, Mu‘tezile, Cebriyye ve Kaderiyye gibi fırkaların görüşlerini reddetmeye çalışmış, az da olsa tasavvufî ve işârî yorumlar yapmış (meselâ bk. Nezîlü’t-tenzîl, vr. 2b; Muhibbî, III, 400-401), özellikle geçmiş peygamberler ve kavimlere dair kıssaları, tabiat olayları ve yaratılışın başlangıcıyla ilgili konuları tefsir ederken İsrâiliyat’tan faydalanmıştır. Eserin çok sayıda yazma nüshası vardır (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 19, Âşir Efendi, nr. 390, Hamidiye, nr. 117, Ayasofya, nr. 282, Lâleli, nr. 140; İÜ Ktp., nr. 737, 5036; Nuruosmaniye Ktp., nr. 147; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 101; Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 144; Râgıb Paşa Ktp., nr. 232; TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 566; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 35; Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Haraççıoğlu, nr. 154; MÜ İlâhiyat Fakültesi Ktp., nr. 6813). 2. MecmûǾatü’r-resâǿil (Âtıf Efendi Ktp., nr. 2800). Bu koleksiyonda yer alan risâleler şunlardır: a) Şerĥu Muķaddimeti İbni’l-Cezerî. b) Risâle fi’t-taǾrîb (Uśûlü’t-taķrîb fi’t-taǾrîb). Arapça’ya


başka dillerden girmiş kelimelerle garîb kelimeler Hakkında bir risâle olup Süleyman el-Âbid eserin tahkikini tamamladığını söylemektedir (Buĥûŝü’l-külliyyeti’l-luġati’l-ǾArabiyye, II, 410). c) Risâle fi’l-elfâž. Arap dilinde müfred isimlere cemi sîgasıyla sıfat olan kelimeleri bir araya getiren risâle Süleyman el-Âbid tarafından tahkik edilmiştir (bk. bibl.). d) Sevâbiġu’n-Nevâbiġ. Zemahşerî’nin Nevâbiġu’l-kelim adlı serisinin şerhidir (Râşid Efendi Ktp., nr. 612). e) Nüşûǿü’l-berâǾa fî vaśfi’l-yerâǾa (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 3280; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4914; Kütahya Tavşanlı Zeytinoğlu İlçe Halk Ktp., nr. 1020). f) Risâletü’l-eżdâd. Arapça’da zıt kelimelere dair olan eseri Muhammed Hüseyin Âl-i Yâsîn yayımlamıştır (MMİIr., XXXV/2 [1404 / Nisan 1984], s. 331-375; Bağdat 1985; Ŝelâŝetü nuśûś fi’l-eżdâd içinde, bk. bibl.). 3. Telħîśu Muħtaśari’l-Ķudûrî (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1122). 4. Ŧırâzü’l-Bürde (Ŧırâzü’l-Ǿibre fî şerĥi Ķaśîdeti’l-bürde) (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4010, 4013). 5. Müsennâ ve Müselles der Lugat-i Fârisî. 775 Farsça kelimenin Türkçe açıklamasına dairdir (Süleymaniye Ktp., Lala İsmâil, nr. 655, Tırnovalı, nr. 1816; İÜ Ktp., nr. 1858, 2787). 6. Ravżatü’l-cinâs fî śıfati’l-ħannâs (Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 956; Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2617, Lala İsmâil, nr. 655, vr. 58-163). 7. Şerĥu Maķāmâti’l-Ĥarîrî (Risâle Ķalemiyye) (Süleymaniye Ktp., Çelebi Abdullah Efendi, nr. 384, Esad Efendi, nr. 3351, Tâhir Ağa, nr. 1105; Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1609; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 3259; Âtıf Efendi Ktp., nr. 2270/1, vr. 3a-11b). 8. ed-Dürrü’l-menđûd fi’l-ħaberi’l-mevrûd (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3325; TSMK, Revan Köşkü, nr. 347). Kırk hadis tercümesi olan eserin Türkçe mukaddimesinde Hz. Peygamber ve ümmeti, şefaat, Ehl-i beyt ve Kureyş’le ilgili bazı âyet ve hadislerin açıklaması yapılmıştır. Kitapta Türkçe ve Farsça şiirler de bulunmakla birlikte asıl dili Arapça’dır (Öztürk, s. 30; Akdemir, s. 21).

BİBLİYOGRAFYA:

Münşî, Nezîlü’t-tenzîl, Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 19, vr. 1b-2b; a.mlf., Risâletü’l-eżdâd (nşr. M. Hüseyin Âlü Yâsîn, Ŝelâŝetü nuśûś fi’l-eżdâd içinde), [baskı yeri yok] 1417/1996 (Âlemü’l-kütüb), neşredenin girişi, s. 129-135; Atâî, Zeyl-i Şekāik, II, 321, 359; Keşfü’ž-žunûn, I, 459, 853-854; II, 1333-1334, 1978; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, IX, 655; Muhibbî, Ħulâśatü’l-eŝer, III, 400-401; Naîmâ Tarihi (nşr. Zuhuri Danışman), İstanbul 1967, I, 111-112; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 395; Osmanlı Müellifleri, I, 252; II, 20-21; Brockelmann, GAL, II, 580; Suppl., II, 651-652; Îżâĥu’l-meknûn, II, 648; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 260; Mehmet Emin Müderrisoğlu, Akhisarlı Türk Büyükleri ve Eserleri, İzmir 1954, s. 53-55; Hayrettin Öztürk, Muhammed b. Bedrüddin el-Münşî: Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu (yüksek lisans tezi, 1993), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 30; Hikmet Akdemir, Osmanlı Müelliflerinden Akhisarlı Muhammed İbn Bedrüddin el-Münşî ve Tefsirdeki Metodu, Şanlıurfa 2001, s. 18, 21; H. Ritter, “Muhammed Münşî”, TM, VII-VIII/2 (1945), s. 83; Süleyman el-Âbid, “Elfâžü’l-cümûǾ elletî vüśıfe bihe’l-vâĥid”, Buĥûŝü’l-külliyyeti’l-luġati’l-ǾArabiyye, II, Mekke 1404-1405, s. 401-422; “Kütübün ĥadîŝe”, ǾÂlemü’l-kütüb, VII/4, Riyad 1986, s. 532; K. Süssheim - J. Schacht, “Aķ Ĥiśārī”, EI² (İng.), I, 310.

Adem Yerinde