MÜNTEHABÂT

(منتخبات)

Manzum ve mensur eser veya eserlerle süreli yayınlardan seçilmiş metinlerin yer aldığı derlemelerin genel adı; antoloji.

Sözlükte “seçilmiş, seçilerek bir araya getirilmiş” anlamındaki müntehab kelimesiyle çoğulu olan müntehabâtın bir telif türünü ifade eden terim olarak yaygın bir kullanım alanı vardır. İslâm dünyasında geniş hacimli eserlerin içinden belirli kısım veya konuların seçilmesi, tekrarlardan arındırılıp özetlenerek bazan müelliflerince yeniden düzenlenmesiyle meydana gelen kitaplarla tanınmış müelliflerin eserlerinden yapılmış derlemelere müntehab (müntehabât) adı verilmiştir. Aralarında bazı küçük farklar bulunmakla birlikte mecmûa, muhtâr / muhtârât, muktetaf / muktetafât gibi adlar taşıyan derlemelerle muhtasar / muhtasarât, mülahhas, telhîs, hulâsa, tehzîb, zübde başlığını taşıyan eserlerin bir kısmı da bir tür müntehabât sayılır. Bunlardan muhtar / muhtârât genellikle Arap edebiyatına, muhtasar / muhtasarât daha ziyade dinî ilimlerle İslâm tarihine dair eserlerde görülmektedir (bk. MUHTÂRÂT; MUHTASAR). Bununla birlikte yukarıdaki isimler zaman zaman birbirinin yerine de kullanılmıştır. Meselâ Teftâzânî, bir belâgat kitabı olan Telħîśü’l-Miftâĥ üzerine yazdığı el-Muŧavvel adlı şerhini özetleyerek buna Muħtaśarü’l-MeǾânî adını vermiş, Takıyyüddin İbn Kādî Şühbe, İbn Habîb el-Halebî’nin Mısır Memlükler tarihine dair Dürretü’l-eslâk’inden seçmeler yaparak oluşturduğu kitaba Münteħabü Dürreti’l-eslâk başlığını koymuştur.

Belli konuları ana hatlarıyla işleyen kitaplara da müntehabât adı verilmiştir (Keşfü’ž-žunûn, II, 1848-1850; Îżâĥu’l-meknûn, II, 567-569). Abdülkādir el-Bedâûnî, Hindistan tarihine ait eserini Münteħabü’t-tevârîħ diye adlandırmış, Osmanlı müelliflerinden Ahmed Câvid Bey, XVII ve XVIII. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinin eserlerinden yaptığı seçmeleri Müntehabât-ı Câvid Bey adı altında toplamıştır (bu eser üzerine bir doktora tezi hazırlanmıştır: Adnan Baycar, Ahmed Cavid Bey’in Müntehabâtı: Tahlil ve Tenkitli Metin, 1999, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). Dinî ilimlere dair hacimli kitaplarla tezkire türü eserlerden, gramer, lugat, tıp, ahlâk, felsefe kitaplarından ve süreli yayınlardan yapılan derlemeler de bu şekilde adlandırılmıştır. XIV. yüzyıl tabiplerinden Hacı Paşa, Anadolu’da Arapça kaleme alınan ilk tıp kitaplarından olan Şifâǿü’l-esķām ve Kitâbü’s-SaǾâde ve’l-iķbâl isimli eserlerinden yaptığı seçmeleri Müntehab-ı Şifâ adıyla Türkçe’ye tercüme etmiştir (İÜ Ktp., TY, nr. 495; Süleymaniye Ktp., Kadızâde Mehmed, nr. 351). Firdevsî’nin Şâhnâme’sinden seçmeler Münteħabât-ı Şâhnâme-i Firdevsî-i Ŧûsî adıyla basılmıştır (İstanbul 1306). Selîm Fâris, babasının Arapça yayımladığı el-Cevâǿib gazetesindeki makalelerini derleyerek Kenzü’r-reġāǿib fî münteħabâti’l-Cevâǿib ismiyle neşretmiştir (İstanbul 1871-1881).

Manzum edebî eserlerden seçilerek oluşturulmuş mecmuaların birçok özelliği müntehabât adı taşıyan eserler için de söz konusudur. Bu yakınlığı Mecmûa-i Müntehabât (Kütahya Vahîd Paşa İl Halk Ktp., nr. 1478), Mecmûa-i Müntehabât-ı Eş‘âr (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. 000445), Mecmûa-i Müntehabât-ı Şi‘riyye-i Arabiyye ve Fârisiyye (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4195), Mecmûa-i Müntehabât-ı Kasâid ve Eş‘âr-ı Fârisiyye (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2789/3) gibi derlemelerle mecmûa-i edebiyye, mecmûatü’l-eş‘âr, mecmûatü’l-ebyât gibi adlarla anılan manzum eserlerin isimlerinden başlayarak tesbit etmek mümkündür. Seçilen şiirler bir şaire aitse başlığa şairin adının, bazan da “divan” kelimesinin ilâve edildiği görülmektedir. Dîvânü münteħabâti eş‘âri İbn Sînâ (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4829, 4849), Habib Efendi’nin Münteħabât-ı ǾUbeyd-i Zâkânî’si (İstanbul 1303), Nâbî (Beyazıt Devlet Ktp., nr. 5729) ve Şinâsi’nin (İstanbul 1289) Müntehabât-ı Eş‘âr’larıyla Edirne Müftüsü Fevzi Efendi’nin Müntehabât-ı Dîvân-ı Fevzî adlı eseri (İstanbul, ts.) bunun diğer örnekleridir. Ziyâ Paşa’nın 432 Türk, 448 Fars ve 382 Arap şairinin 1262 şiirini ihtiva eden Harâbât’ı Türk edebiyatında bütünüyle şiire tahsis edilen müntehabâtların en hacimli ve en önemli örneğidir (I, İstanbul 1291; II-III, 1292). Hacimli kitaplardan yapılan kısaltma ve derlemelere Muhammed Şükrü b. Ahmed’in Müntehabât-ı Mesnevî’siyle (İstanbul 1328) Habib Efendi’nin Müntehabât-ı Gülistân’ı (İstanbul 1309), Şemseddin Sivâsî’nin mevlidinden seçilmiş bölümlerin yer aldığı Müntehab Mevlidi’n-Nebî (Ahmed Sûzî, Dîvan içinde, İstanbul 1290, s. 1-8) gibi kitaplar örnek verilebilir.

XX. yüzyıl başlarında edebî metinleri derleyen antoloji niteliğindeki kitaplar arasında Bulgurluzâde Rızâ Bey’in Müntehabât-ı Bedâyi‘-i Edebiyye’si (I, İstanbul 1326 [manzum]; II, İstanbul 1326 [mensur]; İstanbul 1326 [zeyil]), Re’fet Avni ve Süleyman Bahri’nin birlikte hazırladıkları Resimli Müntehabât-ı Edebiyye (İstanbul 1329), Fâik Reşad’ın Muharrerât-ı Nâdire yâhud Hazîne-i Müntehabât’ı (İstanbul 1307), Mehmed Cevdet’in Müntehabât-ı Sahâif-i Nefîse’si (İstanbul 1330) zikredilebilir. Sadece beyit ve mısraları derleyen müntehabâtlar da vardır. Bunlara Şeyhülislâm Yahyâ Tevfik Efendi’nin İran ve Osmanlı şairlerinden seçtiği beyitleri içeren Müntehab adlı derlemesiyle (TSMK, Hazine, nr. 344) Bursalı Mehmed Tâhir’in Müntehabâtü Mesâri‘ ve Ebyât’ı (İstanbul 1328) örnek gösterilebilir.

Dinî konuları ve fıkhî bilgileri derleyen müntehabâtlar için Mustafa b. Îsâ’nın MecmaǾu’l-münteħabât’ı (Süleymaniye Ktp., Hacı Beşir Ağa, nr. 333) zikredilebilir. Mehmed Zihni Efendi, Arapça öğretimine dair kitabına el-Münteħab fî taǾlîmi luġati’l-ǾArab adını vermiş (İstanbul 1303), ayrıca Ni‘met-i İslâm’ın taharet ve ibadet bahislerini el-Muhtasarât fî mesâili’t-tahârât ve’l-ibâdât ismiyle neşretmiştir (İstanbul 1332). İbrahim Fehim ve İsmail Hakkı Eldem’in Müntehabât-ı Terâcim-i Meşâhîr’i (İstanbul 1307), Mehmed Fahri’nin Müntehabât-ı Sıhhiyye’si (İstanbul 1308) bu tür teliflerin biyografiden popüler sağlık konularına kadar uzandığını göstermektedir.

Tanınmış müelliflerin gazetelerde çıkan yazıları daha sonra bir araya getirilerek müntehabât adıyla yayımlanmıştır. Üç ciltlik Müntehabât-ı Tercümân-ı Hakîkat ile (İstanbul, ts.) Ebüzziyâ Mehmed Tevfik’in Nâmık Kemal’in gazetedeki yazılarından siyasiyat, edebiyat ve makālât alt başlığıyla derlediği Müntehabât-ı Tasvîr-i Efkâr (İstanbul 1303-1311), yine Ebüzziyâ’nın Nâmık Kemal’den derlediği Makālât-ı Mütenevvia’sı (İstanbul 1311) bu tür eserlerdendir. Bunun yanında Evliya Çelebi, Ahmed Midhat Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Hüseyin Remzi Efendi’nin eserlerinden yapılan seçmeler de müelliflerin adlarının başına müntehabât kelimesi getirilerek neşredilmiştir (Özege, III, 1268-1269).

Müntehabât kelimesinin bazı sözlük adlarında da kullanıldığı görülmektedir. Hacimli sözlüklerin kısaltılmasıyla ortaya


çıkan eserler bu adı taşıdığı gibi alanın genişliği karşısında kendisine bir sınırlama getirmek isteyen müellifler de müntehabât kelimesine eserlerinin adları içerisinde yer vermişlerdir. Redhouse sözlüğünden derlenen Müntehabât-ı Lugāt-ı Osmâniyye ile (İstanbul 1268-1269) Ahmed Vefik Paşa (Müntehabât-ı Durûb-ı Emsâl: Atalar Sözü, Bursa, ts.) ve Hafîd Efendi’nin (ed-Dürerü’l-müntehabâtü’l-mensûre fî ıslâhi’l-galatâti’l-meşhûre, İstanbul 1221) eserleri bunların en tanınmışları arasında zikredilebilir.

XIX ve XX. yüzyıllarda notalarıyla neşredilen klasik Türk mûsikisinin çeşitli formlardaki eserleri ve fasıllarla kanto mecmualarının bir kısmı “müntehabât” başlığı altında yayımlanmıştır. Müntehabât-ı Âsâr-ı Mûsıkî (İstanbul, ts.) bunlardan bir örnektir. Müntehabât genel başlığı altında hangi makamdan seçilmiş olduklarını belirten adlar taşıyan bu eserlerin bir listesi Seyfettin Özege tarafından verilmiştir (Katalog, III, 1267-1268). Konuyu bir tebliğinde ele alan Etem Ruhi Üngör, bu tür müntehabâtları Musiki Mecmuası’nda (bk. bibl.) neşrettiği kapsamlı makalesiyle ilim dünyasına sunmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

Keşfü’ž-žunûn, I, 472-480; II, 1848-1850; Îżâĥu’l-meknûn, II, 567-569; Abdülhak Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1943, s. 10; FME, I, 91-92, 513; Özege, Katalog, III, 1266-1272; Etem Ruhi Üngör, “Türk Mûsıkîsinde Nota Yayımcılığı, Yayımlar-Yayımcılar”, MM, sy. 337-338 (1977), s. 1-42; A. Hamori, “Muқћtārāt”, EI² (İng.), VII, 526-528; Günay Kut, “Muқћtārāt”, a.e., VII, 531-532; a.mlf., “Mecmua”, TDEA, VI, 170-173; Dihhudâ, Luġatnâme, XIII, 19066-19067; Ömer Faruk Akün, “Ahmed Vefik Paşa”, DİA, II, 152; Orhan Şâik Gökyay, “Cönk”, a.e., VIII, 73-75; Abdülkadir Özcan, “Hafîd Efendi”, a.e., XV, 112; Cemal Kurnaz, “Harâbât”, a.e., XVI, 68-69; Mustafa Uzun, “Mecmua”, a.e., XXVIII, 266; Hulusi Kılıç, “Mehmed Zihni Efendi”, a.e., XXVIII, 542-543; “Nazif Ahmed Bey”, TDEA, VI, 542.

Mustafa Uzun




FARS EDEBİYATI. Fars edebiyatında antoloji mânasında, Ferîdüddin Attâr’ın dörtlüklerinden oluşan Muħtârnâme’si dışında genel olarak Arap edebiyatında görülen muhtârât terimine rastlanmaz. Klasik edebiyatta müntehabât ve intihâbât, modern edebiyatta ise antoloji kelimesinin Yunanca aslındaki (anthologikha: çiçeklerden yapılmış taç ya da çelenk) anlamı yansıtan gülçîn-i edebî tabiri kullanılır. Bunun yanında güzîde, mecmûa, hulâsa, beyâz, cöng, gülzâr, güldeste ve sefîne başlıkları altında şiir koleksiyonları bulunur.

Fars edebiyatında antoloji niteliğine sahip ilk eserler şairlerin hayat hikâyelerini anlatan ve şiirlerini nakleden tezkire kitaplarıdır. Bu alandaki en eski çalışmanın Avfî’nin (ö. 629/1232 [?]) Lübâbü’l-elbâb’ı olduğu kabul edilir. Daha sonraki dönemlerde şairlerin biyografileriyle birlikte şiirlerinin de yer aldığı tezkire kitapları birer şiir antolojisi kaynağı olmuştur. Devletşah’ın Teźkiretü’ş-şuǾarâǿ, Şeyh Ali Hazîn’in Teźkiretü’l-muǾâśırîn, Lutf Ali Beg Âzer’in Âteşkede ve Rızâ Kulı Han’ın MecmaǾu’l-fuśaĥâ adlı eserleri tanınmış tezkirelerden birkaçıdır (bk. TEZKİRE). Ali b. Zeyd el-Beyhakī’nin Târîħ-i Beyhaķ’ında olduğu gibi şairlerin biyografileriyle ilgili bölümlerde şiirlere yer verilmesi bazı tarih kitaplarına da mecmua niteliği kazandırmıştır.

Tezkirelerin yanı sıra her devirde çeşitli şiirler bir araya getirilerek mecmualar oluşturulmuştur. Bu türde bilinen en eski çalışma Muhammed b. Bedr-i Câcermî’nin 740 (1340) yılından sonra derlediği ve 200 şairden şiirleri topladığı Münîsü’l-aĥrâr’dır. Aynı yüzyılda Abdülazîz el-Kâşî’nin derlediği ve içinde Arapça şiirlerin de bulunduğu Ravżatü’n-nâžır ve nüzhetü’l-ħâŧır da bir antoloji niteliğindedir. Bu alandaki en zengin mecmualardan biri Selçuklu ve Moğollar dönemine ait Farsça şiirlerin yer aldığı, Muhammed Sâdık b. Şemseddin’in 1117’de (1705) telif ettiği Riyâżü’l-Ǿuşşâķ’tır (Rieu, II, 737).

Büyük şairlerin kitaplarından yapılan seçmeler de bir başka türü oluşturur. Firdevsî’nin Şâhnâme’si, Nizâmî’nin Ħamse’si ve Mevlânâ’nın Meŝnevî’si başta olmak üzere Hâfız-ı Şîrâzî, Örfî-i Şîrâzî gibi birçok şairin divanından ve manzum eserlerinden antolojiler derlenmiştir. Eski şairlerden “güzîde” başlığı ile yapılan antolojiler arasında Güzîde-i EşǾâr-ı MesǾûd-i SaǾd (Tahran 1374 hş.), Güzîde-i Dîvân-ı Ĥakîm Senâǿî-yi Ġaznevî (Tahran 1377 hş.), Güzîde-i Dâstânhâ-yı Meŝnevî (Tahran 1370 hş.), Güzîde-i Bostân-ı SaǾdî (Tahran 1369 hş.), Güzîde-i Ġazeliyyât ez Dîvân-ı Ĥâfıž (Tahran 1371 hş.), Güzîde-i Ħüsrev-i Şîrîn ez Penç Genc-i Nižâmî-yi Gencevî (Tahran 1373 hş.) ve Güzîde-i Ġazeliyyât-ı Ĥazîn-i Lâhîcî (Tahran 1377 hş.) bulunur. Bunun yanında Güzîde-i EşǾâr-ı Fürûġ-i Feraĥzâd gibi (Tahran 1377) XX. yüzyıl şairlerinden de antolojiler hazırlanmıştır. Ayrıca eski edebiyatın şiirleriyle ilgili örneklerin yer aldığı, XX. yüzyıl edebiyat tarihçilerinin eserlerinden antoloji niteliği taşıyanlar vardır. Bedîüzzaman Fürûzanfer’in Süħan u Süħanverân ve Zebîhullah Safâ’nın manzum eserler için düzenlediği Genc-i Süħan’ı çok rağbet görmüştür. Bir kısım antolojiler özel mâna ve mefhumlara göre bir araya getirilmiş, bu yolla gül, aşk, anne, baba ve vatan gibi alanlardaki mefhumlarla ilgili şiirler bir mecmuada toplanmıştır. Kerbelâ şehidleri için yazılmış şiirlerin yer aldığı VâķıǾât u Rivâyât adlı mecmua (a.g.e., II, 739), MecmûǾa-i EşǾâr-ı Genc-i Ǿİrfân (Tahran 1370 hş.), MecmûǾa-i EşǾâr-ı Ceng (Tahran 1367 hş.), Ali Rızâ Zekâvetî’nin Güzîde-i EşǾâr-i Sebk-i Hindî, ayrıca Cöng-i Mâder (Tahran 1364 hş.) bu tip çalışmalardandır. Son dönemde genç şairlerin şiirlerinden Cöng-i ŞiǾr-i Şebhâ-yı Şehriyor (Tahran 1380 hş.) adlı bir antoloji oluşturulmuştur.

Modern anlamda antolojinin başladığı XX. yüzyılın başından itibaren Farsça şiir yazan şairlerin yeni şiirleri periyodik yayınlar içinde çıkmaya başlamıştır. Bu konuda öncü, Muhammed Rızâ Heştrûdî’nin Münteħabât-ı Âŝâr ez Nüvîsendegân-i MuǾâśır adlı çalışmasıdır (Tahran 1303 hş.). Modern antolojiler arasında Hüseyin Pizmân’ın Bihterîn-i EşǾâr’ı (Tahran 1313 hş.) ve Seyyid Muhammed Bâkır Burkaî’nin Süħanverân-ı Nâmî-yi MuǾâśır’ı (Tahran 1313 hş.) önemlidir. Sîrûs Tâhibâz’ın Nîmâ Yûşîc’in bir cildi şiir, bir cildi nesir çalışmalarından olmak üzere hazırladığı Ber Güzîde-i Âŝâr-ı Nîmâ Yûşîc’de olduğu gibi bazan bir şairin hem nazmından hem nesrinden seçme yapılarak antolojiler oluşturulmuştur. E. Granville Browne’nin The Press and Poetry of Modern Persia (Cambridge 1914), Dinşahî Îrânî’nin Poets of the Pehlevi Regime (Bombay 1933), Munibur Rahman’ın Post Revolutionary Verse (Aligarh 1955) adlı eserleri modern şiirin İran dışında tanınmasına yardımcı olmuştur. Son dönemde Sîrûs Âtâbây’ın Âvâzhâ-yi Ferdâ’sı (Tahran 1348 hş.), Dâryûş Şâhîn’in Râhiyân-i ŞiǾr-i MuǾâśır’ı ve Muhammed Hukūkī’nin ŞiǾr-i Nev ez Âġāz tâ İmrûz’ı (Tahran 1353 hş.) yeni şiirin antoloji çalışmaları arasındadır. Bu mecmuaların çoğunda bir mukaddimenin yanı sıra şiir açıklamaları ve tahliller bulunur. Hatta kısaca verilen şair biyografisi antolojiye tezkire özelliği de kazandırır. Gerek eski gerekse yeni şairlerin şiirlerinden yapılan seçmelerde “gülçîn” adıyla da antolojiler meydana getirilmiştir. Bunlar arasında Gülçîn-i Śâǿib (der. Zeynelâbidîn Mü’temim, Tahran 1371 hş.), Gülçîn-i Ġazeliyyât-ı Şems-i Tebrîzî


(der. M. Rızâ Ali Kulızâde, Tahran 1371 hş.), Gülçîn-i Ġazeliyyât-ı SaǾdî (ed. Menûçihr Adaniyat, Tahran 1377 hş.), Gülçîn-i ŞiǾr-i Fârisî (Tahran 1372 hş.) ve Gülçîn-i Medâyiĥ ve Merâŝî (Tahran 1363 hş.) adlı çalışmalar yer alır. Yine son dönemde “sefîne” başlığıyla şiir seçmeleri yayımlanmıştır. Sefîne-i Ĥâfıž (Tahran 1346 hş.), Sefîne-i Ġazel (Tahran 1356 hş.) ve büyük şairlerin şiirlerinin bir araya getirildiği Sefîne-i Mevârid (Tahran 1383 hş.) bunlardandır. Ħulâśa-i Şâhnâme-i Firdevsî (Tahran 1373 hş.), Ħulâśa-i Ĥadîķa-i Ĥakîm Senâǿî (Tahran 1374 hş.) ve Ħulâśa-i Meŝnevî-i Mevlevî (Tahran 1390 hş.) gibi antolojilere de rastlanır.

Aynı dönemde Batılı şair ve yazarların eserlerinden tercüme yapılarak antolojiler yayımlanmıştır. Şücâeddin Şüfâ’nın Münteħabî ez Şâhkârhâ-yı ŞiǾr-i Cihân (Tahran 1348 hş.) ve Nasrullah Felsefî’nin Münteħab-ı EşǾâr-i Viktor Hugo (Tahran 1335 hş.) bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca çeşitli şairlerin Farsça şiirleri yabancı dillere çevrilerek antolojiler meydana getirilmiştir. Ahmed Kerîmî Hakkāk’ın İngilizce’ye çevirdiği Farsça şiirlerden oluşan Anthology of Modern Persian Poetry (Boulder 1978), Nasira Sharma’nın şiirlerin Farsça’sının da yer aldığı Echoes of Iranian Revolution Poems of Revolt and Liberation (New Delhi 1979) ve Rızâ Sabirî’nin 1000 yıllık rubâî örneklerini bir araya topladığı A Thousand Years of Persian RubāǾiyāt (Bethesda 2000) adlı çalışmaları örnek olarak kaydedilebilir.

Fars edebiyatında manzum eserlerin yanı sıra mensur eserlerden de seçmeler yapılmıştır. Abdülgaffâr Necmüddevle’nin Necmeddîn-i Dâye’nin eserinden düzenlediği Münteħab-ı Mirśâdü’l-Ǿibâd’ı (Tahran 1301 hş.), Asker-i Hukūkī’nin Senâî’nin eserinden Münteħab-ı Ĥadîķatü’l-ĥaķīķa’sı (Tahran 1346 hş.), Gulâm Hüseyin Yûsufî’nin Münteħab-i Ķābûsnâme’si (Tahran 1347 hş.) ve Mirza Abdülazîm Gürgânî’nin Münteħab-ı Kelîle ve Dimne-i Behramşâhî’si (Tahran 1320 hş.) bunlardan birkaçıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Beyhakī, Târîħ (Behmenyâr), s. 255-266; Rieu, Catalogue of the Persian Manuscript, II, 733-740; Browne, LHP, II, 436-437; FME, I, tür.yer.; Ethé, Târîħ-i Edebiyyât, s. 3-18; Hânbâbâ, Fihrist, IV, 4239-4241, 4972-5010; Kāsım Nejâd, “Güzîde”, Ferhengnâme-i Edeb-i Fârsî (nşr. Hasan Enûşe), Tahran 1381 hş., II, 1177-1178; J. T. P. de Bruijn, “Muқћtārāt”, EI² (İng.), VII, 528-531.

Tahsin Yazıcı