MÜRRE SERİYYESİ

(سريّة بني مرّة)

Benî Mürre üzerine gönderilen seriye (8/629).

Medine’ye iki günlük mesafedeki Fedek yakınlarında oturan Benî Mürre kabilesi hicretten sonra Kureyş müşrikleriyle birlikte hareket etmiş ve Hendek Gazvesi’nde müşrik ordusu içerisinde yer almıştı. Hz. Peygamber, Kureyşliler’le beraber hareket etmelerini önlemek amacıyla 7. yılın Şâban ayında (Aralık 628) Beşîr b. Sa‘d kumandasında otuz kişilik bir seriyyeyi Mürreoğulları üzerine gönderdi. Beşîr, vadilerine çekilmiş olan Mürreoğulları’nın sürülerini ele geçirerek Medine’ye dönmek üzere yola çıktı. Durumu haber alan Mürreoğulları müslüman askerlere yetiştiler. Meydana gelen çatışmada yirmi sekiz müslüman şehid oldu. Sağ kurtulanlardan Ulbe b. Zeyd durumu Resûl-i Ekrem’e bildirdi. Ağır yaralanan ve öldü sanılan Beşîr, Fedek’te bir yahudinin yanında tedavi gördükten sonra Medine’ye geldi.

Hz. Peygamber, Mürreoğulları’nı cezalandırmak için 200 kişilik bir birlik hazırladı. Bu sırada Gālib b. Abdullah’ın Mülevvihoğulları’na karşı yaptığı baskını başarıyla tamamlayarak Medine’ye dönmesi üzerine Resûl-i Ekrem, kumandan tayin ettiği Zübeyr b. Avvâm’ın yerine bölgeyi iyi tanıyan Gālib b. Abdullah’ı görevlendirdi. 8. yılın Safer ayında (Haziran 629) yola çıkan birlik Fedek’te çatışmanın meydana geldiği alana ulaştığında Gālib, Ulbe b. Zeyd kumandasındaki on kişilik bir öncü birliği Mürreoğulları’nın konakladığı yerleri öğrenmek için gönderdi. Bir grubun yerini öğrendikten sonra düşmanı gözetleyebileceği mesafeye kadar ilerleyerek karargâh kurdu. Mürreoğulları’nın dinlenmeye çekildiği bir sırada harekete geçilmesini emretti. Kısa zamanda Mürreoğulları’ndan birçok kişi öldürüldü, çok sayıda esir alındı, kabilenin deve ve davar sürüleri ele geçirildi.

Sefere katılan Üsâme b. Zeyd’in, Mürreoğulları’nın müttefiklerinden Benî Cüheyne’nin Hurâka kolundan Mirdâs b. Nehîk’i kelîme-i şehâdet getirmesine rağmen öldürmesi müslüman askerler ve kumandan Gālib b. Abdullah tarafından hoş karşılanmamıştı. Askerî birlik Medine’ye dönünce Hz. Peygamber’in sorguya çektiği Üsâme, Mirdâs’ın ölüm korkusuyla kelîme-i şehâdet getirmiş olabileceğini söyleyince, “Bari adamın kalbini yararak bu sözünün doğru mu yalan mı olduğuna baksaydın!” dediği, Üsâme’nin Resûl-i Ekrem’in bu sözleri üzerine çok üzüldüğü, “Keşke yeni müslüman olsaydım da böyle bir hadiseye sebep olmasaydım” diyerek bundan sonra “lâ ilâhe illallah” diyen hiçbir kimseyi öldürmeyeceğine yemin ettiği kaydedilmektedir (Buhârî, “Meġāzî”, 45; İbn Sa’d, II, 119).

9 (630) yılında Tebük Gazvesi’nden sonra, daha önce müslüman olan Hâris b. Avf başkanlığındaki on üç kişilik Benî Mürre heyeti Medine’ye gelip Hz. Peygamber’le göRüştü. Heyet kuraklık ve kıtlık sebebiyle Resûl-i Ekrem’den dua etmesini isteyince Resûlullah da Allah’a yağmur yağdırması için dua etti. Ayrıca Hâris b. Avf’a 12, diğer heyet üyelerine de 10’ar ukıyye gümüş hediye edildi (İbn Sa‘d, I, 297-298; Köksal, IX, 354-356).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, V, 200; Buhârî, “Meġāzî”, 45; Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 443, 723-725; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 271; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 297-298; II, 118-119; Diyarbekrî, Târîħu’l-ħamîs, Beyrut 1283, II, 60, 67-68; Nûreddin el-Halebî, İnsânü’l-Ǿuyûn, Beyrut, ts. (el-Mektebetü’l-İslâmiyye), III, 186, 189; L. Caetani, İslâm Târihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1925, V, 181-184; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), IX, 354-356.

Hüseyin Algül