NÂŞÎ el-ASGAR

(الناشئ الأصغر)

Ebü’l-Hasen (Ebü’l-Hüseyn) Alî b. Abdillâh b. Vasîf el-Hallâ’ el-Bağdâdî (ö. 366/976)

İmâmiyye mezhebine mensup şair.

271 (884) yılında Bağdat’ta doğdu. Küçükken kendisi (veya babası) bakır eşya imali ve süslemesiyle meşgul olduğundan “Hallâ’” (süslemeci) lakabıyla tanındı. Ayrıca Nâşî el-Ekber’den ayırt edilmesi için Nâşî el-Asgar (es-Sagīr) diye de anılır. Kendi ifadesine göre dedesi köle, babası ıtriyatçıydı. Başta Şîa’nın ileri gelen kelâmcılarından İsmâil b. Ali en-Nevbahtî olmak üzere devrinin âlimlerinden kelâm, fıkıh, hadis ve edebiyat dersleri aldı. Müberred, Sa‘leb, İbnü’l-Mu‘tez gibi dilci, edip ve şairlerden rivayette bulundu (Safedî, XXI, 203). Ondan rivayet edenler arasında şair ve edip Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed el-Hâlî, mantıkçı ve mütercim İbn Zür‘a, dilci İbn Fâris, dilci Ebü’l-Kāsım İbn Berhân Abdülvâhid b. Ali el-Ukberî ve Abdüsselâm b. Hasan el-Basrî gibi âlimler yer alır. Henüz tanımadığı ünlü şair İbnü’r-Rûmî’yi kirli elbiseler içinde babasının dükkânında gördüğü ve ölümünden sonra onun İbnü’r-Rûmî olduğunu öğrendiğinde kendisinden istifade etmediği için üzüldüğü belirtilir (Yâkūt, XIII, 281).

Basra’yı yöneten Berîdî ailesine bağlanan Nâşî vezir Ebû Abdullah Ahmed el-Berîdî’ye methiyeler yazdı. Bu arada Kûfe’ye gitti ve cuma camiinde şiirlerini okuyup yazdırdı. Kendisini dinleyenler arasında henüz çocuk yaşta bulunan Mütenebbî onun bazı beyitlerini kaydetti (a.g.e., XIII, 290-291). Ardından Bağdat emîrü’l-ümerâsı İbn Râiķ’in yardımıyla Halife Râzî-Billâh’a bağlandı ve her ikisi için övgüler kaleme aldı. Nâşî, Muktedir-Billâh’ın veziri Ebü’l-Feth İbn Hinzâbe’nin nedimi olduktan bir süre sonra Halep’e giderek Hamdânî Hükümdarı Seyfüddevle’nin teveccühünü kazandı. Fars ve Hûzistan hâkimi Büveyhî Hükümdarı Adudüddevle ve Rüknüddevle’nin veziri Errecân Valisi Ebü’l-Fazl İbnü’l-Amîd ile tanışan şair bir ara Mısır’a geçip İhşîdî Hükümdarı Kâfûr’un meclisinde bulundu ve bu şahsiyetlerin hepsi için methiyeler yazdı. Bağdat’ta vefat eden Nâşî Kâzımiyye’de defnedildi. 443 (1051) yılında meydana gelen bir olayda mezarının soyulduğu ve türbesinin yakıldığı rivayet edilir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, II, 331). Fıkıhta Zâhiriyye mezhebine göre amel eden Nâşî, İmâmiyye’nin ileri gelen taraftarlarından biriydi. Zamanının Rummânî gibi âlimleriyle yaptığı kelâm tartışmalarına nükte ve esprileriyle canlılık kattığı nakledilir. Daha çok medih türünde olmak üzere çeşitli konularda şiirleri bulunan Nâşî’nin Hz. Ali ve Ehl-i beyt’i öven çok sayıda şiir yazdığı da ifade edilir.

Kaynaklarda birçok eser yazdığı zikredilen Nâşî’nin (İbn Hallikân, III, 370) telifleri zamanımıza ulaşmadığı gibi isimleri de bilinmemektedir. Nâşî şiirlerini bir divan haline getirmiş ve Kûfe’ye gittiğinde şiirlerini okuyup yazdırmışsa da divanı günümüze kadar gelmemiştir. Şiirlerinden bazı parçalar edebiyat, tarih ve biyografi kitaplarında yer almaktadır. Muhammed es-Semâvî’nin bir araya getirdiği 300 beyit kadar şiiri Necef’te Âyetullah el-Hakîm Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir. Ayrıca Kitâbü’l-İmâme (Kitâb fi’l-imâme) adlı bir eseri bazı kaynaklarda zikredilir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 226; Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, I, 248-249; Ahmed b. Ali en-Necâşî, er-Ricâl, Bombay 1317, s. 208; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XIII, 280-299; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 369-371; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVI, 222; Safedî, el-Vâfî, XXI, 202-205; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 238-240; Alâeddin et-Tûsî, el-Fihrist (nşr. Muhammed Sâdık v.dğr.), Necef 1356/1937, s. 89; Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum 1392, V, 227-229; Abdullah b. Muhammed Hasan el-Mâmekânî, Tenķīĥu’l-maķāl fî Ǿilmi’r-ricâl, Necef 1350, II, 313-314; Sezgin, GAS, II, 591; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eź-ŹerîǾa ilâ teśânîfi’ş-ŞîǾa, Tahran 1391/1972, II, 331; IX, 745, 1152; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, II, 513-515; AǾyânü’ş-ŞîǾa, VIII, 282-286.

Süleyman Tülücü