NÂSIR b. ALENNÂS

(الناصر بن علنّاس)

(ö. 481/1089)

Hammâdî emîri (1062-1089).

Sanhâce Berberîleri’nden Zîrîler’e mensuptur. Amcası Muhammed b. Hammâd’ın oğlu Bulukkīn’in ölümüyle 1 Receb 454’te (11 Temmuz 1062) Hammâdî emîri oldu. Bu dönemde Zîrî Sultanı Muiz b. Bâdîs, Fâtımîler’e olan bağlılığını bırakarak Abbâsîler’i metbû tanıdığını ilân etti, bunun üzerine Fâtımîler, Berberîler’i ve bedevî Araplar’ı Muizz’e karşı kışkırtıp ayaklandırdılar. Muiz Kayrevan’ı terkedip Mehdiye şehrine kaçmak zorunda kaldı. Araplar’ın yağmalarından kaçan zengin yerliler de Hammâdîler’e sığındılar. Hammâdîler’in refah seviyesini yükselten bu gelişme Araplar’la aralarının açılmasına sebep oldu.

Nâsır b. Alennâs 457’de (1065), Zîrî Hükümdarı Temîm b. Muiz es-Sanhâcî’nin sahip olduğu toprakları ele geçirmek istedi. Ordusundaki Zenâte Berberîleri ve Benî Hilâl Arapları ile birlikte Temîm’in üzerine yürüdü. Benî Hilâl Arapları ile Zenâte Berberîleri’nin Temîm’in ordusunda bulunan Benî Riyâh Arapları’nın etkisiyle saf değiştirmeleri Nâsır b. Alennâs’ın ordusunun bozguna uğramasına yol açtı. Nâsır 200 kadar adamıyla Kal‘atü Benî Hammâd’a kaçabildi, bu arada kardeşi Kāsım’ı da kaybetti. Bu yenilgiden sonra Nâsır, Saldae’nin güneyinde stratejik açıdan önemli bir mevkide yeni bir şehir kurdu (457/1065) ve burasını kendine başkent yaptı (461/1068-69).


Şehre onun adına izâfeten önceleri Nâsıriye ismi verildiyse de halk kabilenin adı olan Bicâye’yi tercih etti. Nâsır burada Kasrü’l-lü’lüe adı verilen bir saray ile tersaneler yaptırdı.

Sefâkus (Sfaks) Emîri Hammû b. Mellîl ve Kastilya kumandanı, Nâsır b. Alennâs’ı metbû tanıyıp itaat arzettiler. Tunus şehrinden gelen şeyhler de Nâsır’dan kendilerine bir emîr tayin etmesini istediler. Bunun üzerine Nâsır, Abdülhak b. Abdülazîz b. Horasan’ı şeyhlerden oluşan bir meclisle birlikte Tunus’a vali tayin etti (454/1062). Böylece Tunus’ta 1062-1128 ve 1148-1159 yılları arasında hüküm süren Horasânîler hânedanının temelleri atılmış oldu. Nâsır Kastilya, Kayrevan, Sûse, Sefâkus ve Tunus halkı tarafından hükümdar olarak tanındı. Tunus bölgesini Temîm adına yöneten Kāid b. Meymûn 458 (1066) yılında onun tarafına geçti. Nâsır 460’ta (1068) İfrîkıye’deki Erbus şehrini kuşatıp ele geçirdi.

Nâsır b. Alennâs, Temîm’in kızı Bellâre ile evlenince Zîrîler’le yaklaşık on iki yıl süren mücadele dönemi sona ermiş oldu. Ardından bölgedeki Arap ve Berberîler’le mücadeleye devam eden Nâsır’ın ölümünden sonra yerine oğlu Mansûr geçti. İbnü’l-Esîr, Mansûr’a çok sayıda tâziye ve tahta çıkışı münasebetiyle tebrik mektubu gönderildiğini bildirmekte ve bunlar arasında Murâbıt Emîri Yûsuf b. Tâşfîn ile Temîm b. Muizz’i de saymaktadır (el-Kâmil, X, 166-167). Nâsır bayındırlık faaliyetleriyle yakından ilgilenmiş ve birçok mimari eser inşa ettirmiştir. Halkının ticaret yaparak zengin olması için İtalyan tâcirleri Bicâye’ye davet eden Nâsır’ın hıristiyan âlemiyle de iyi ilişkiler kurmaya çalıştığı ve Papa VII. Grégoire ile mektuplaştığı kaydedilmektedir (İA, V/1, s. 193).

BİBLİYOGRAFYA:

Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, I, 339; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 44, 49, 51, 58, 107, 166-167; a.e. (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, X, 44, 54-58, 59-60, 65, 96, 104, 116, 144, 150; İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile (nşr. Abdüssellâm el-Harrâz), Beyrut 1995, I, 111; II, 166; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, I, 285, 299-301; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 377; XVIII, 314; İbn Haldûn, el-Ǿİber, VI, 174; Selâvî, el-İstiķśâ (nşr. Ca‘fer en-Nâsırî - Muhammed en-Nâsırî), Beyrut 1997, I, 80; G. Yver, “Hammâdîler”, İA, V/1, s. 193-194; Georges Marçois, “Nâsır b. Alennas”, a.e., IX, 91-92; İbrâhim Harekât, “Bicâye”, DİA, VI, 128-129; Mehmet Özdemir, “Hammâdîler”, a.e., XV, 490; Semavi Eyice, “Kal‘atü Benî Hammâd”, a.e., XXIV, 225.

Nadir Özkuyumcu