NECCÂR, Hüseyin b. Muhammed

(الحسين بن محمّد النجّار)

Ebû Abdillâh el-Hüseyn b. Muhammed b. Abdillâh en-Neccâr er-Râzî (ö. 230/845 civarı)

Neccâriyye fırkasının kurucusu.

Kirman’ın Bam bölgesinde doğdu. İbnü’n-Nedîm’e göre Kum asıllıdır (el-Fihrist, s. 229). Kendi memleketinde yetişen Neccâr’ın, Abbas b. Muhammed el-Hâşimî’nin işlemeli resmî elbiseler imal edilen iş yerinde (dârü’t-tırâz) dokumacı (örücü) veya madenî eşya ve terazi imal eden bir imalâthanede işçi olarak çalıştığı rivayet edilir. Öğrenimi Hakkında yeterli bilgi bulunmamakla birlikte Bişr b. Gıyâs el-Merîsî’nin talebesi olduğu bilinmektedir (Kureşî, I, 447). Mu‘tezile âlimlerinden Ebû Mûsâ el-Murdâr ile Ebû Ca‘fer el-İskâfî’nin onun aleyhinde kitap yazdığı bilinmekte, Ebü’l-Hüzeyl’in de en azından onun görüşlerine âşina olduğu sanılmaktadır. Eş‘arî, Neccâr’ın Mu‘tezile âlimleri arasında insan iradesinin özellikleri konusundaki tartışmalarla ilgili önemli bir nakline yer verir (Maķālât, s. 415-416). Bişr el-Merîsî’den gördüğü öğrenim sayesinde Mu‘tezile’nin düşünce sistemine vâkıf olan Neccâr zaman zaman onlarla tartışmalara girmiş ve İbnü’n-Nedîm’in nakline göre özellikle Nazzâm ile tartışmaları olmuştur. Onunla, Allah’ın yaratma sıfatı konusunda yaptığı ve mağlûp olduğu bir münakaşadan kısa bir müddet sonra üzüntüsünden vefat etmiştir (el-Fihrist, s. 229). Bu rivayet doğru kabul edilirse Neccâr’ın Nazzâm’ın ölüm tarihi olarak gösterilen 221 (836) ile 231 (846) yılları arasında öldüğü düşünülebilir. Henrik Samuel Nyberg ve Halil Asâmine’ye göre Neccâr’ın vefatı III. (IX.) yüzyılın üçüncü on yılının sonuna rastlamaktadır (EI² [İng.], VII, 867).

Neccâr’ın doktrini (bk. NECCÂRİYYE), Abbâsî Halifesi Me’mûn döneminin (813-833) sonlarına doğru Tâhirî valilerinin idaresindeki doğu vilâyetlerinden Rey ve çevresinde geniş ölçüde yaygınlık kazanmıştır. Bu devirde Mu‘tezile ileri gelenleri tarafından başlatılan Kur’an’ın mahlûk olduğu konusundaki resmî destekli harekete onun ve hocası Bişr’in bilfiil katılıp katılmadığı konusunda bilgi bulunmasa da konuyla ilgili görüşlerinin Mu‘tezile’ye uygun olması dolayısıyla mensuplarının bu hareketi desteklediğine kesin nazarıyla bakılmalıdır.

Bişr b. Gıyâs’ın öğrencisi olmasına ve onun tesirinde kalmasına rağmen Neccâr, Mürcie’ye karşı muhtelif reddiyeler yazmış bulunan Dırâr b. Amr’ın çeşitli konulardaki görüşlerinden etkilenmiştir. Meselâ kıyamette Allah’ın görülmesi hususunda Dırâr’ın ortaya attığı altıncı bir duyu düşüncesine karşı, “Göze bilme gücü verilebilir” şeklinde muhalif bir tez ileri sürmüştür. Dırâr’ın istitâat ile fiil arasındaki geçici ilişkinin ne olduğunu araştırmamasına rağmen Neccâr, kesb kavramını kabul etmekle birlikte istitâatin fiille beraber olduğunu söyleyerek (Mâtürîdî, s. 512-514; İbn Hazm, III, 33) bu kavramı daha kaderci bir tarzda ele almıştır. Diğer taraftan cisimler ve arazlar Hakkındaki düşüncelerinde Dırâr’ı takip etmiştir. Bununla beraber fikirlerinden istifade ettiği kimseler Bişr ve Dırâr ile sınırlı değildir. Onun ayrıca İbâzî ve Hanefî mezhebindeki bir kısım âlimlerin görüşlerinden geniş ölçüde faydalandığı kaydedilmektedir.

Neccâr’ın İslâm mezhepleri tarihi literatüründeki tasviri ve Hakkındaki değerlendirmeler birbirinden farklıdır. Eş‘arî kendisini Mürcie içinde mütalaa ederken (Maķālât, s. 135-136) Abdülkāhir el-Bağdâdî onu birçok esasta Eş‘arî ile uzlaşan, diğerlerinde Mu‘tezile’ye uyan ve bazı konularda münferit fikirler ileri süren bir kimse olarak nitelemektedir (el-Farķ, s. 207-208). İbn Hazm ise Neccâr’ı Mu‘tezile’den saymakla birlikte kurucusu olduğu Neccâriyye fırkasının düşünceleri itibariyle Ehl-i sünnet’e en yakın gruplardan biri olduğunu belirtir (el-Faśl, II, 266). Şehristânî,


Neccâr’ın kurduğu sistemi Cehmiyye ve Dırâriyye ile birlikte Cebriyye başlığı altında ele alarak Rey yöresinde bulunan Mu‘tezile’nin çoğunluğunun kendisine bağlı bulunduğunu kaydeder (el-Milel, I, 88). Diğerleri, onu Mu‘tezile’ye ilhak ettiği gibi ehl-i isbât yani Allah’ın sıfatlarını, kaderi yahut Kur’an’ın mahlûk olduğunu kabul eden bir kimse olarak da göstermektedir. Neccâr’ın fikirlerinden bir kısmı Ehl-i sünnet’in ve Mu‘tezile’nin, bir kısmı da diğer fırkaların düşünceleriyle uygunluk arzetmektedir. Neccâr, bazı konularda Mu‘tezile’ye kesin muhalefet etmiş bulunmasına rağmen bir kısım düşünceleri teşekkül devrindeki i‘tizâl ekolü üzerinde etkili olmuş, ortaya koyduğu aklî deliller Sünnî âlimlerine kendi sistemlerini savunmaları hususunda kolaylık sağlamıştır. Bütün bunlar dikkate alındığı takdirde Neccâr’ın ve kurduğu ekolün belirli bir mezhep bünyesinde yer almadığı ve kendi düşünceleri çerçevesinde münferit bir konum taşıdığı görülür. İbnü’n-Nedîm, Neccâr’a nisbet edilen ve hepsinin kelâmla ilgili olduğu anlaşılan yirmi dört eserin listesini vermektedir (el-Fihrist, s. 229).

BİBLİYOGRAFYA:

Hayyât, el-İntiśâr, s. 16, 98; Eş‘arî, Maķālât (Ritter), s. 135-136, 415-416, ayrıca bk. İndeks; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevĥîd (nşr. Bekir Topaloğlu - Muhammed Aruçi), Ankara 1423/2003, s. 512-514; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 229; Bağdâdî, el-Farķ (Abdülhamîd), s. 207-211; İbn Hazm, el-Faśl (Umeyre), II, 266; III, 33; IV, 80; Nesefî, Tebśıratü’l-edille (Salamé), bk. İndeks; Şehristânî, el-Milel (Kîlânî), I, 88-90; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, I, 447; W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. Ethem Ruhi Fığlalı), Ankara 1981, s. 250-253; A. S. Tritton, İslâm Kelâmı (trc. Mehmet Dağ), Ankara 1983, s. 74-76; H. S. Nyberg - [Қћalīl ǾAґћāmina], “al-Naғјғјār”, EI² (İng.), VII, 866-868; Mustafa Öz, “Dırâr b. Amr”, DİA, IX, 275.

Mustafa Öz