NEKĀVETÜ’l-EDVÂR

(نقاوة الأدوار)

Hâce Abdülaziz’in (XV. yüzyıl) mûsiki nazariyatına dair eseri.

Türk mûsikisi nazariyatçısı Abdülkādir-i Merâgī’nin en küçük oğlu Abdülaziz tarafından kaleme alınmıştır. Arşiv kayıtlarında adına Abdülkādirzâde veya Hâce Abdülaziz olarak rastlanan Abdülaziz Çelebi 1405’ten sonra Semerkant’ta doğdu. 1410-1421 yılları arasında Herat’ta bulundu. Osmanlı topraklarına gelince 825’te (1422) II. Murad kendisine Edirne’nin Hacı Temürhan (Temirhanlı) köyünün gelirini tahsis etti. Edirne Sarayı’nda “cemâat-i mutribân”a ders verip babasının ekolünü sürdürdü. Fâtih Sultan Mehmed’in sarayında da mûsiki hocalığına devam etti. Aynı zamanda döneminin önemli bestekâr ve ûdîlerinden olan Abdülaziz’in Neķāvetü’l-edvâr’ı yazarken babası Merâgī’nin kitaplarından büyük ölçüde faydalandığı anlaşılmaktadır. Farsça kaleme alınan eser Fâtih Sultan Mehmed’e ithaf edilmiştir. Mehmet Suphi Ezgi ve Saîd-i Nefîsî kitabın Kanûnî Sultan Süleyman adına yazıldığını söylüyorsa da bu doğru değildir.

Neķāvetü’l-edvâr bir mukaddime, on iki bölüm (fasıl) ve bir hâtimeden meydana gelmiştir. Hz. Peygamber’in güzel ses üzerine söylediği rivayet edilen hadislerinin yer aldığı mukaddime bölümünü ses, nağme, iki ses arasındaki tizlik ve pestlik farkı (buut), cem‘ ve mûsiki kelimesinin mânalarının ele alındığı birinci bölüm takip eder. İkinci bölümde mûsiki aletlerinden ses ve nağmenin elde edilişi, sesler arasındaki tizlik ve pestlik sebepleri, üçüncü bölümde perdeler, teller ve nisbetler işlenir. Aralıkların taksimi, cinsler ve uyumlu seslerin izah edildiği dördüncü bölümün ardından buutların birbirine eklenmesi yoluyla devirlerin tertibi, meşhur devirler, altı âvâze, yirmi dört şube ve bu şubelerin telli saz perdelerinden meydana getirilme yollarının anlatıldığı beşinci bölüm gelir. Altıncı bölümde tabakalar konusu ele alınır. Nağme, uygun perdeler, âvâze ve şubelerle mûsikide intikallerin işlendiği yedinci ve sekizinci bölümü îkā‘ devirlerinin yer aldığı dokuzuncu bölüm takip eder. Onuncu bölümde zayıf ve kuvvetli edvâr ve akort üzerinde durulmaktadır. Hânendelerin uyması gereken meclis âdâbı ile mûsiki aletlerinin isimleri ve sınıflandırılması, nağmenin tesirleri konularının bulunduğu on birinci bölümün ardından mûsiki ilminde uyulacak esaslar ve köklerin konu alındığı on ikinci bölüm gelir. Eser meşhur mûsikişinasların anlatıldığı hâtime ile sona erer.

Altı âvâze, on iki makam ve yirmi dört şubenin izah edildiği eserde çalgılar telliler, üflemeliler ve vurmalılar olmak üzere üç kısımda incelenir. Neķāvetü’l-edvâr ile CâmiǾu’l-elĥân ve Maķāśıdü’l-elĥân’daki aralıklar, îkā‘, çalgılar, dönemin mûsikişinasları, mûsiki âdâbı gibi konular


birbirinin neredeyse aynıdır. Müellifin, eserini takdim ettiği Fâtih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı sarayında gördüğü mûsikişinaslardan ve mûsiki aletlerinden hiç bahsetmemesi onun benzeri mûsiki konularında kendi zamanını yeteri kadar aydınlatamadığı kanaatini uyandırmaktadır. Bu da Süreyya Agayeva ve Eugenie Popescu Judetz gibi müzikologları Abdülaziz’in bu eseriyle babasının ününü pekiştirmeyi amaçladığı görüşüne sevketmiştir (Judetz, s. 75-76).

Fâtih dönemi mûsiki çalışmaları açısından taşıdığı önemden dolayı Hüseyin Sadeddin Arel’in bir makale ile incelediği Neķāvetü’l-edvâr’ın (MM, sy. 63-65 [1953], s. 69 vd.) ikisi Türkiye’de (Nuruosmaniye Ktp., nr. 3646; TSMK, III. Ahmed, nr. 3462), biri yurt dışında (Leningrad Üniversitesi Ktp., nr. 446) olmak üzere üç nüshası tesbit edilmiştir. Abdülaziz’in aynı zamanda ûdî olan Mahmud Çelebi adındaki oğlu da Osmanlı sarayına alınmış ve mûsiki nazariyatına dair Maķāśıdü’l-edvâr adlı eserini II. Bayezid’e ithaf etmiştir. Onun bu eseriyle babasının ve dedesininkiler arasında büyük benzerlikler görülmektedir. Neķāvetü’l-edvâr’ın Hüseyin Sadeddin Arel tarafından Nuruosmaniye Kütüphanesi nüshasından 1920’de istinsah edilen 100 sayfalık bir nüshası İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi’ndedir. Ayrıca Abdülaziz’in, Merâgī’nin eseri Maķāśıdü’l-elĥân’a bir sayfalık hâşiye yazdığı Henry G. Farmer’in verdiği bilgiden öğrenilmektedir (İA, I, 84).

BİBLİYOGRAFYA:

Hâce Abdülaziz, Neķāvetü’l-edvâr, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3646, vr. 1b, 2b, 24b-25b; Mecmûa, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3652, vr. 87b, 95a, 96b, 115b; Mecmûa, Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi, nr. 1002, vr. 130a; Şemseddin Rûmî, Mecmûa, Paris Bibliothèque Nationale, Ancien Fonds, nr. 260, vr. 100b, 238a; Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul 1933, I, 262; Karatay, Farsça Yazmalar, s. 106; Nefîsî, Târîħ-i Nažm u Neŝr, II, 814; Münzevî, Fihrist, V, 3924-3925; Rauf Yekta, Türk Musikisi, s. 50; Murat Bardakçı, Maragalı Abdülkadir, İstanbul 1986, s. 42-43; E. Popescu Judetz, Türk Musiki Kültürünün Anlamları (trc. Bülent Aksoy), İstanbul 1988, s. 75-76; M. Emîn Riyâhî, Zebân u Edeb-i Fârsî der Ķalemrev-i ǾOŝmânî, Tahran 1369 hş., s. 161; Nuri Özcan, “XV. ve XVI. Asırlarda Türk Dünyasında Musikî”, XV. ve XVI. Asırları Türk Asrı Yapan Değerler, İstanbul 1997, s. 474; a.mlf., “Osmanlılarda Mûsiki”, Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul 1992, III, 223; a.mlf., “Abdülkādir-i Merâgī”, DİA, I, 243-244; Hüseyin Sadettin Arel, “Fatih Devrinde Türk Musikisi”, MM, sy. 63-65 (1953), s. 69-75; M. Takī Dânişpejûh, “Śâd u Sî End Eŝer-i Fârsî der Mûsiķī”, Hüner u Merdüm, sy. 95, Tahran 1349 hş., s. 45; Recep Uslu, “Fatih Sultan Mehmed Zamanında Mûsikişinaslar”, MM, sy. 465 (1999), s. 25-26; a.mlf., “Abdülaziz Çelebi (Hâce)”, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul 1999, I, 40; H. G. Farmer, “Abdülkadir”, İA, I, 84; Öztuna, BTMA, I, 12-13; Euckhard Neubauer, “Musiki Hayatı: 15. ve 16. Yüzyıllar”, DBİst.A, V, 523-524.

Recep Uslu