NOEL

Hz. Îsâ’nın doğum günü kutlamasına verilen ad.

Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen noel, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. Îsâ’nın doğum günü kutlamasını ifade eden dies natalis teriminin Fransızca karşılığıdır (noël). Bu terim diğer Batı dillerinde Il natale (İtalyanca), cristes-maesse (eski İng.), kerst-misse (Danca) gibi kalıplarla karşılanmış, günümüz İngilizce’sine de christmas şeklinde geçmiştir.

Batı dillerinde Hz. Îsâ için Mesîh karşılığında kullanılan christ kelimesi Yunanca christostan (yağlanmış) gelmektedir. Eski İsrail dininde Tanrı tarafından görevlendirilen kral veya kohenler başları yağla meshedilmek suretiyle kutsanır ve maşiah (yağlanmış) diye adlandırılırdı. Daha sonra bu kelime Kral Dâvud soyundan gelmesi beklenen âhir zaman kralı için kullanılmıştır (bk. MESÎH). Grekoromen pagan kültüründe de kutsama ve bereket ifadesi olarak yağlanan tanrı heykellerine christos (yağla kutsanmış) denilirdi. İbrânîce maşiah kelimesinin Grek dilindeki karşılığı olan christos isimlendirmesi, başlangıçta yahudilerin beklenen kurtarıcı mesihi olduğu iddiasıyla Îsâ için kullanılırken zamanla bu kelimenin ifade ettiği Îsâ figürü “yağla kutsanmış bereket tanrısı”na dönüştürülmüştür. Christ-massın ikinci kısmını oluşturan mass, Farsça kökenli mazda kelimesinden türeyen mizdin Latince karşılığı olan missadan gelmektedir. Mazda “tanrı”, mizd ise “tanrı adına yenilen akşam yemeği” demektir. Pers kökenli Mitraizm, Roma pagan kültüründe yaygın hale gelmiş dinlerden biriydi. Bu dinde güneş tanrısı Mithra’nın yeryüzüne inerek Zodyak yıldız kümesinin on iki simgesine karşılık gelen on iki havârisiyle dünyayı dolaştığına, sonunda insanlığın günahları için kendini feda ettiğine inanılırdı. Mitraistler’in bilinen festivali bir boğanın öldürülerek tanrıya adanması, kanının içilip etinin yenmesi uygulamasını içermekteydi. Hıristiyan pazar âyiniyle Mitraistler’in bu festivali arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Îsâ’nın Mesîh’in doğum günü kutlamasını ifade eden Christmas adlandırması da etimolojik olarak söz konusu pagan âyinler için kullanılan terimlerin hıristiyanlaşmış şekli olarak ortaya çıkmıştır.

Batı Hıristiyanlığı tarafından 25 Aralık’ta kutlanan Christmas’ın tarih ve kutlama olarak kökeni de eski Roma tarafından benimsenen güneş tanrısı Mithra’nın doğum günü kutlamasına (Natalis solis invicti) dayandırılır. Bu kutlama, Roma İmparatoru Aurelian’in 274’te güneş tanrısını imparatorluğun koruyucusu diye ilân etmesiyle resmiyet kazanmıştır. Hz. Îsâ’nın doğum günü tam olarak bilinmediği için eskiden Îsâ’nın doğum ve vaftiz kutlamasıyla ilgili biçimde Doğu kilisesince 6 Ocak tarihi benimsenmesine rağmen daha sonra Aziz Hippolytus’a (ö. 236) atıfla 25 Aralık tarihi ortaya atılmıştır. Bu tarih, IV. yüzyılın başlarında Bizans İmparatoru Konstantinos’un Hıristiyanlığa girişinin ardından Îsâ’nın resmî doğum günü (nativitas domini) ilân edilmiştir. John Chrystostom (ö. 407) gibi bazı kilise babaları sonradan İnciller’de yer alan dolaylı atıflardan hareketle (Luka, 15-38) Vaftizci Yahyâ’nın 24 Haziran’da, Îsâ’nın ise bundan altı ay sonra 25 Aralık’ta doğduğunu ispatlamaya çalışmışlardır. Bu tarihin Îsâ’nın doğum gününün kutlama biçimine dönüştürülmesi 354’te Papa Liberius tarafından gerçekleştirilmiş ve buradan Doğu’ya geçmiştir.

Hıristiyan ilâhiyatçılarına göre başta Noel olmak üzere erken Hıristiyanlık’ta yer


almayan ve içerdiği pagan eğlence unsurlarından dolayı sonraki din adamlarınca eleştirilen putperest festivallerinin hıristiyan kutlamalarına dönüştürülmesinin sebebi o dönemde Roma’daki Hint-İran kökenli Mitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktı. Fakat birçok Doğu kilisesi Îsâ’nın doğum günü olarak 6 Ocak tarihini benimserken Batı kiliselerince bugün Îsâ’nın vaftiz günü (Epiphani) olarak devam ettirilmiştir. Dolayısıyla günümüzde Christmas, Batı hıristiyanları tarafından 25 Aralık tarihinde kutlanmakta ve Julian takvimine dayanan 1 Ocak’taki yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir. Bu dönem, eski Roma takviminde güneş tanrısı Mithra’nın doğum günüyle 17-23 Aralık arasına denk gelen kış gündönümü festivalinin (Saturnalia) birleşimi olarak bir hafta süreyle kutlanırken Batı hıristiyanlarınca güneş sembolizmiyle özdeşleştirilen Îsâ’nın doğum günü kutlamasına dönüştürülmüştür. Noel’den önceki dördüncü pazar günü de kilise yılının başlangıcı kabul edilmiştir. Her ne kadar Îsâ cumartesi günleri ibadet geleneğini devam ettirmişse de pazar (sun-day / güneş-günü) günlerinin hıristiyanlarca ibadet günü kabul edilmesi aslında güneş festivalinden kaynaklanmaktadır. Nitekim kilise babalarından Tertullian bu etkileşimden bahsetmektedir (Ad Nationes, III, 123).

Îsâ’nın doğum gününe hazırlık mahiyetinde oruç ve tövbe ile geçirilen Noel’den önceki dört haftanın (Advent) yanı sıra 25 Aralık - 6 Ocak arasındaki on iki günün de kutsallığı söz konusudur. Noel günü kilisede icra edilen üç âyine daha sonra Noel ilâhileri eklenmiştir. Noel hediyeleri ve kartlarının yanı sıra pagan kültürüne ait farklı unsurlar da zamanla bu kutlamanın parçası haline gelmiştir. Bunlardan biri efsanevî Santa Claus figürüdür. Türkçe’ye Noel Baba ismiyle ve yılbaşı eğlencesiyle bağlantılı biçimde giren bu figür Santa (Aziz) Nikolas adlı bir hıristiyan azizinin etrafında şekillenmiştir. Bugünkü Antalya’nın Demre ilçesinde piskopos olarak görev yaptığı ve 6 Aralık 352 veya 354’te öldüğü düşünülen Aziz Nikolas’ın hayatıyla ilgili tarihî bilgiler oldukça sınırlıdır. Gerek sağlığında gerekse öldükten sonra pek çok mûcize gösterdiğine inanılan Aziz Nikolas kültü başta Yunan ve Rus kiliseleri olmak üzere İtalya, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi hıristiyan ülkelerinde yaygınlık kazanmış, 6 Aralık tarihinde adına yortu düzenlenmiştir. 1087 yılında İtalyan tüccarların, cesedini mezarından çalarak İtalya’ya götürdüklerine inanıldığı için bugün onun adıyla bilinen ziyaret yeri İtalya’nın güneyindeki küçük bir kasaba olan Bari’dedir. Denizcilerin, tüccarların, gezginlerin ve çocukların koruyucu azizi olduğuna inanılan Aziz Nikolas, daha sonra Santa Claus (Sinter Klaus, Father Christmas, Pere Noël) ismiyle Noel akşamı çocuklara hediye dağıtan efsanevî şahsiyete dönüşmüştür. Kırmızı kıyafeti, uzun beyaz sakalı ve baca deliğinden girip şömineden çıkması gibi hayalî ve komik özellikleri ilk defa 1870’te Thomas Nast adlı bir ressam tarafından çizilmiş, ayrıca C. C. Moore’un “Noel Baba’nın Ziyareti” adlı şiirinde anlatılmıştır. Santa Claus’un evinin kuzey kutbundaki buzlar ülkesinde olduğu ve Ren geyiğiyle çekilen bir kızak kullandığı efsanesi yayılmıştır.

Noel kutlamasının bir başka temel unsuru olan çam ağacının Yunan ve Roma pagan kültürlerindeki Attis tanrısına yönelik âyinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Bereket tanrısı Attis’in çam ağacında yeniden vücut bulduğuna inanılmakta, buna bağlı olarak çam ağacına bereket sembolü diye tapınılmaktaydı. Bir başka görüş ise Noel ağacının eski bir İskandinav efsanesine dayandığı yönündedir. Buna göre İskandinav tanrılarından Odin, dünyayı yarattıktan sonra kendini evrenin ağacı denilen ve hiç solmayan bir çam ağacına asmak suretiyle hikmet ve bilgiye dönüşmüştür. Söz konusu efsanede Odin’in kendini feda edişi hıristiyanlarca Îsâ’nın çarmıha gerilişine benzetilmiştir. Bir diğer anlayışa göre ise çam ağacı ile ağaca mum vb. objeler asmak suretiyle ışıklandırma geleneği antik Aryan inancındaki Yule festivalinden kaynaklanmaktadır. Çam ağacının ölümsüzlüğü temsil ettiğine, ağaca bağlanan mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılırdı. 25 Aralık tarihine denk gelen Yule kutlaması, gündüzlerin kısa olduğu İskandinav ülkelerinde yılın en kısa “gündüz”ünde yapılan bir pagan kutlamasıydı. Buna göre çam ağacı süslemesinin yanı sıra mum geleneği daha sonra hıristiyan Avrupa’ya geçmiş, farklı ışıklandırma yöntemleri başta Noel olmak üzere her türlü kutlamanın parçası haline gelmiştir. Ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri de Bâbil tanrılarının simgeleri olup Hıristiyanlığa Yunan ve Roma yoluyla girerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Aslında putperest inanç ve efsanelerine dayanmakta olup Hıristiyanlığa sonradan giren Noel, günümüzde bir hıristiyan bayramı şeklinde kutlanmakla birlikte bu bayrama has unsurlar Batı kültürünün yayılması ile birlikte hıristiyan olmayan ülkelerde de birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak görülen yılbaşı kutlamaları bünyesinde benimsenmiştir. Ayrıca Katolik hıristiyan geleneğinde şekillenen takvim anlayışının bir parçası olan yılbaşı uygulaması da esasen pagan Roma kökenli yeni yıl anlayışının devamı olup aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için bugün pek çok hıristiyan tarafından eleştirilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

W. Smith, Dictionary of Greek and Roman Antiquities, London 1851, s. 1009; L. H. Gray, “Christmas and Christmas Customs”, A Dictionary of Religion and Ethics (ed. S. Mathews - G. B. Smith), London 1921, s. 96; S. G. F. Brandon, “Scandinavian Religion”, DCR, s. 562; M. J. Vermaseren, The Legend of Attis in Greek and Roman Art, Leiden 1966; S. Bacchiocchi, From Sabbath to Sunday, Rome 1977, s. 260; E. C. Blake - A. G. Edmonds, Biblical Sites in Turkey, İstanbul 1977, s. 92; G. Parrinder, Worship in the World’s Religions, London 1981, s. 226; J. G. Frazer, The Golden Bough, Hertfordshire 1993, s. 358-360; Tertullian, Ad Nationes, 1: 13 (The Ante-Nicene Fathers içinde, ed. A. Roberts - J. Donaldson), Edinburgh 1993, III, 123; P. L. Restad, Christmas in America, New York 1995, s. 3-7; C. Smith, “Christmas and Its Cycle”, New Catholic Encyclopedia, Washington 1967, III, 656-660.

Bülent Şenay