NÜBÂHÎ

(النباهي)

Ebü’l-Hasen Alî b. Abdillâh b. Muhammed en-Nübâhî el-Cüzâmî (ö. 792/1390’dan sonra)

Endülüslü fıkıh âlimi, edip ve tarihçi.

Benî Ahmer (Nasrîler) Emirliği döneminde Endülüs’ün güney sahil şehri Mâleka’da (Malaga) ilim ehli bir ailenin çocuğu olarak 713’te (1313) dünyaya geldi. İbnü’l-Hasan lakabı ve Bünnî nisbesiyle de bilinen Nübâhî, Mâleka’nın önde gelen âlimlerinden ders aldı, ardından ilim tahsili için başşehir Gırnata’ya gitti. Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed et-Tücîbî, Hatîb Ebû Ca‘fer et-Tancâlî, Kadı Ebü’l-Kāsım Ahmed b. Abdülhak, Ebü’l-Kāsım İbnü’l-Mühennâ, Ebü’l-Kāsım b. Ahmed b. Muhammed b. İmrân el-Hadramî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali es-Sekûnî, Hatîb Ebû Abdullah es-Sâhilî, Kadı Ebü’l-Haccâc el-Münteşâferî’den ders aldı; aklî ve naklî ilimlerde ihtisas sahibi oldu. Mültemâs ve Belleş’te kadılık yapmasının ardından tekrar Gırnata’ya döndü ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı. Divan kâtipliği görevinden sonra Gırnata kādılcemâası oldu (764/1363). Bu görevin yanı sıra devlet adamı olarak da temayüz etti, 767 (1366) ve 788 (1386) yıllarında Fas’a elçilik göreviyle gönderildi. Dönemin devlet adamı ve tarihçi


Lisânüddin İbnü’l-Hatîb önceleri ondan övgüyle söz ederken (el-İĥâŧa, I, 37; IV, 88-100; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, VI, 109-110; Ezhârü’r-riyâż, II, 5-7) aralarındaki ilişki zaman içerisinde siyasî çekişmeye ve düşmanlığa dönüşünce İbnü’l-Hatîb, daha sonra kaleme aldığı el-Ketîbetü’l-kâmine adlı eserinde (s. 146-152) Nübâhî’yi eleştiren ve aşağılayan ifadelere yer verdi. Ayrıca eleştirilerini içeren, günümüze ulaşmayan ĦalǾü’r-reǿsen fî vaśfi’l-Ķāđî Ebi’l-Ĥasen adlı risâlesini Merînî Sultanı Abdülazîz’e takdim etti (Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, VI, 152). Buna karşılık İbnü’l-Hatîb’i zındıklıkla suçlayarak bazı eserlerini 773’te (1371-72) Gırnata’nın merkezinde yaktıran Nübâhî’nin de (Târîħu ķuđâti’l-Endelüs, s. 201-202) düşmanca tavrını onun öldürülmesiyle neticelenen sürecin sonuna kadar sürdürdüğü görülmektedir. Bu iki âlim arasındaki düşmanca ilişki, Merînî Sultanlığı ile Benî Ahmer Emirliği arasında bir krizin doğmasına da yol açmıştır (Parlak, s. 106-108). Kaynaklarda Nübâhî’nin 792’den (1390) sonra vefat ettiği kaydedilmektedir.

Eserleri. 1. Târîħu ķuđâti’l-Endelüs: el-Merķabetü’l-Ǿulyâ fî men yesteĥiķķu’l-każâǿ ve’l-fütyâ. Eserin birinci bölümü yargılama hukukuna (kazâ) dair genel bilgiler içermekte, ikinci bölümde çoğu Endülüslü olmak üzere Mağrib bölgesi kadılarının biyografilerine yer verilmekte, ardından kadılar arasındaki yazışmalar, bazı belgelerin yargılama hukukundaki değeri vb. konular ele alınmaktadır. Endülüs yargılama hukuku tarihini biyografiler ekseninde fetihten VIII. (XIV.) yüzyıla kadar gelen bir muhteva ile sunan eser E. Lévi-Provençal tarafından (Kahire 1948) yayımlanmış, bundan ofset baskılar yapılmıştır (Beyrut 1967, 1400/1980, 1403/1983, 5. bs.). Daha sonra gerçekleştirilen Meryem Kāsım Tavîl’in neşri (Beyrut 1415/1995) ilk baskıya ciddi bir katkı yapmaktan uzaktır. Arsenio Cuellas Marqués, eseri kısmî İspanyolca tercümesiyle birlikte Granada Üniversitesi’nde doktora tezi olarak neşre hazırlamış (1986), bu çalışma daha sonra Celia del Moral Molina’nın katkılarıyla yayımlanmıştır (Granada 2005). 2. Nüzhetü’l-Beśâǿir ve’l-ebśâr. Nübâhî’nin el-İklîl fî tafżîli’n-naħîl (el-Maķāmetü’n-naħliyye) adlı eserinin şerhi olup yazma nüshası Escurial Library’de bulunmaktadır (nr. 1653). Edebî yönünün yanı sıra Nasrîler Devleti’nin tarihine ilişkin faydalı bilgileri de içeren kitabın (Târîħu ķuđâti’l-Endelüs, Giriş s., iii) bazı bölümlerini Müller Nüħab fî târîħi ǾArabi’l-Ġarb isimli mecmua içinde neşretmiş (Münih 1866, I, 101-160), tamamı, Maķāmetü Tafżîli’n-naħle Ǿale’l-kerme adıyla Hasnâ et-Tırablusî Bûzüveyte tarafından yayımlanmıştır (Ĥavliyyâtü’l-CâmiǾati’t-Tûnisiyye, XXVII [1988], s. 199-218). 3. Źeylü Târîħi Mâleķa. A. Carmona kayıp olan bu eserin İbn Asker’in tarihine bir zeyil olduğunu ifade etmekte (EI2 Suppl. [İng.], s. 679), ancak Nübâhî’nin biyografisine yer veren klasik kaynaklarda eserin adına rastlanmamaktadır. Kaynaklarda müellifin ayrıca, Ebû İshak İbrâhim b. Mûsâ eş-Şâtıbî’ye reddiye olarak namazdan sonra dua konusuna ilişkin bir çalışması olduğu belirtilmektedir (Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, s. 330; Makkarî, Ezhârü’r-riyâż, II, 7).

BİBLİYOGRAFYA:

Nübâhî, Târîħu ķuđâti’l-Endelüs, Beyrut 1400/ 1980, s. 1, 201-202, ayrıca bk. Giriş, s. h-y; İbnü’l-Hatîb, el-İĥâŧa, I, 37; IV, 88-100; a.mlf., el-Ketîbetü’l-kâmine (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1983, s. 146-152; İbnü’l-Ahmer, Neŝîrü’l-cümân fî şiǾri men nažamenî ve iyyâhü’z-zamân (nşr. M. Rıdvân ed-Dâye), Beyrut 1407/1987, s. 170; Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, Neylü’l-ibtihâc, Trablus 1408/ 1989, s. 329-330; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb (nşr. Yûsuf M. el-Bikāî), Beyrut 1419/1998, VI, 109-110, 152; a.mlf., Ezhârü’r-riyâż (nşr. Mustafa es-Sekkā v.dğr.), Rabat 1398/1978, II, 5-7; Nizamettin Parlak, Lisânüddîn İbnü’l-Hatîb’in Siyâsî Kişiliği ve Tarihçiliği (doktora tezi, 2004), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 106-108; A. Carmona, “al-Nubāhī”, EI² Suppl. (İng.), s. 679.

Muharrem Kılıç