NÛRİ BEY, Bolâhenk

(1834-1910)

Son dönem neyzen, hânende ve bestekârlarından.

İstanbul Eyüp’te doğdu. Babası Moralı Bekir Paşa’nın oğlu Mültezim Hacı Mehmed Ali Bey’dir. Hoşsohbet olması ve genellikle neyin bir çeşidi olan bolâhenk ney üflemesi dolayısıyla “Bolâhenk” lakabıyla tanınmıştır. Ayrıca sesinin fazla güzel olmaması sebebiyle bu lakapla anıldığı da ifade edilmektedir (Aksüt, s. 227). Efendi yerine Bey denilmesi dedesinin paşa olması dolayısıyladır (bk. Öztuna, II, 148). Orta öğreniminden sonra Bâb-ı Zabtiyye İstintak Dairesi’nde kâtip yardımcısı olarak göreve başladı (1848). Çeşitli memuriyetlerde bulundu ve Tophâne-i Âmire İstihkâm ve Muayene Dairesi mümeyyizi iken emekliye ayrıldı (1908). Vefatında Fâtih Türbesi Kabristanı’na defnedildi.

İlk mûsiki hocası, Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi’nin kızı ve bestekâr Rifat Bey’in annesi Hatice Hanım’dır. Din dışı mûsikiyi Dellâlzâde İsmâil Efendi ve Rifat Bey’den, dinî mûsikiyi Eyüp’te bulunan Hatuniye Dergâhı şeyhi Mehmed Rızâ Efendi’den tahsil etti. Mevlevî tarikatına intisap etti ve bu arada ney öğrendi. Mevlevîliğe intisabı sayesinde dinî mûsikideki bilgilerini daha da geliştirdi. Türk mûsikisinde hocalığı, bestekârlığı, hânendeliği ve neyzenliğiyle tanınan Bolâhenk Nûri Bey çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Eğrikapı yakınlarında açtığı meşkhânede yetişen öğrencileri arasında tanburî ve hânende Hacı Kirâmî Efendi, zâkir ve hakkâk Mehmed Efendi, Hâfız Hayreddin (Bilgen), Rauf Yektâ Bey, Lemi (Atlı), Neyzen Emin Efendi (Yazıcı) ve Hâfız Sâmi en tanınmışlarıdır. Sadi Yaver Ataman hâtıralarında Atatürk’ün Harbiye’de öğrenci iken Bolâhenk Nûri Bey’den meşkettiğini Nuri Conker’den naklen anlatır (Atatürk ve Türk Musikisi, s. 64).

Dinî ve din dışı eserler besteleyen Nûri Bey’in yeni tarz besteleri pek beğenmediği ve meselâ Şevki Bey’in eserleri için, “Harem ağaları gibi hepsi birbirine benziyor” dediği söylenir. Onun eserleri klasik üslûbun devamı niteliğindedir. Sağlam bir teknikle duygu ve zarafetin sentezi olan eserlerinden birçoğu halen canlılığını korumaktadır. Çok sayıda beste-semâi, şarkı ve kârı vardır. Dinî mûsikide de hayli başarılı besteler ortaya koymuştur. Bûselik ve karcığar makamlarında bestelediği iki âyin-i şerif bunların en meşhurlarıdır (notaları için bk. Heper, s. 387-411; bûselik âyini için ayrıca bk. Türk Musikisi Klasiklerinden Mevlevî Âyinleri, XVII, 872-881). Yılmaz Öztuna çeşitli makamlardan iki âyin, iki ilâhi, iki dinî peşrev, bir sirto, dört kâr, on bir beste, on dört semâi ve otuz sekiz şarkı olmak üzere toplam yetmiş dört eserinin listesini vermektedir (BTMA, II, 148-149; ayrıca bk. Aksüt, s. 228-231). Eserlerinin çoğu, öğrencisi Neyzen Emin Yazıcı tarafından notaya alınması sayesinde günümüze aktarılmıştır. Duyduğu eserleri en doğru biçimde öğrenmeye gayret eden Nûri Bey’in seksen kadar makamdan zamanında bilinen hemen hemen bütün eserleri ezberden okuyabildiği bildirilmektedir (Özalp, II, 26; Öztuna, II, 148). Repertuvarının bu kadar zengin oluşu her gün Sarıgüzel’deki evinden işe gidiş gelişlerinde vasıtaya binmeyerek yürümesi esnasında elleriyle usul vurarak ezberden iki fasıl okumasına bağlanmaktadır (Özalp, II, 26). Diğer bestekârların eserlerini öğretmekten zevk alan Nûri Bey kendi besteleri söz konusu olduğunda âdeta kıskanır ve kimseye öğretmek istemezdi. Kaynaklarda onun son derece tertipli, titiz ve sinirli bir zat olduğu bildirilmektedir. Nûri Bey’in Mehmed Nûri imzasıyla yayımlanmış Mecmûa-i Kârhâ ve Nakşhâ Beste ve Semâi ve Şarkıyyât adlı on sekiz makamdan oluşan bir güfte mecmuası vardır (İstanbul 1280). Üsküdar’da İnadiye semtinde Nuhkuyusu ve Gündoğumu caddeleri arasında kalan Aşçıbaşı Mektebi sokağındaki bir çıkmaza Bolâhenk Nûri çıkmazı adı verilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Türk Musikisi Klasiklerinden Mevlevî Âyinleri (İstanbul Konservatuvarı neşriyatı), İstanbul 1939, XVII, 872-881; İbnülemin, Hoş Sadâ, s. 235-236; Sadettin Heper, Mevlevî Âyinleri, Konya 1974, s. 387-411; Sadi Yaver Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, Ankara 1991, s. 64-65; Sadun Aksüt, Türk Musikisinin 100 Bestekârı, İstanbul 1993, s. 227-231; Özalp, Türk Mûsikîsi Tarihi, II, 26-27; “Bolâhenk Nûri Beyin Meşkhânesi”, İst.A, VI, 2948-2949; Hakkı Göktürk, “Bolâhenk Nûri Çıkmazı”, a.e., VI, 2949; Öztuna, BTMA, II, 148-149; Mehmet Güntekin, “Nuri Bey (Bolahenk)”, DBİst.A., VI, 99-100.

Hasan Aksoy