ÖKLÎDİSÎ

(الأقليدسي)

Ebü’l-Hasen Ahmed b. İbrâhîm el-Öklîdisî (ö. 370/980)

Hint aritmetiği üzerindeki çalışmalarıyla tanınan matematikçi.

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. 308 (920) yılında Dımaşk’ta doğdu ve orada öldü. Sem‘ânî’nin kaydettiğine göre “Öklîdisî”, Öklid’in Uśûlü’l-hendese adlı eserini istinsah edip satanlara verilen nisbedir (el-Ensâb, I, 335). Ebü’l-Hasan Ahmed’in taşıdığı nisbeyi de bu sebeple aldığı düşünülebilir. Ancak onun kendi döneminde matematiği, özellikle Öklid matematiğini en iyi bilen ve bu ilmi okutan bir âlim sıfatıyla öne çıkması da bu nisbenin kendisine verilmesinde etkili olmalıdır. Öklîdisî’nin şöhreti daha ziyade Kitâbü’l-Fuśûl fi’l-ĥisâbi’l-Hindî adlı eserinden kaynaklanmaktadır. 341 (952-53) yılında Dımaşk’ta tamamlanan ve bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı olan (Yenicami, nr. 802) kitabı Ahmed Selîm Saîdân neşretmiş (Amman 1393/1973), daha sonra da The Arithmetic of al-Uqlīdisī: the Story of Hindu-Arabic Arithmetic as Told in Kitâb al-Fuśūl fī al-Ĥisâb al-Hindī adıyla İngilizce’ye çevirmiştir (Dordrecht 1978). Saîdân’ın tesbitine göre kitabın üç bölümü bitirilememiştir. Çünkü Öklîdisî’nin bazı problemlerin inceleneceğini belirtmesine rağmen bu açıklamanın devamında yer alan varaklar boştur. Günümüze kadar gelen ilk hesâb-ı Hindî kitabı olmasıyla ayrı bir önem taşıyan çalışmasında Öklîdisî uzun seyahatlere çıktığını, birçok matematikçiyle görüştüğünü, onlardan önemli bilgiler edindiğini ve özellikle aritmetik konusunda ulaşabildiği kitapları ve metinleri okuduğunu belirtir. Ayrıca Hint aritmetiği üzerine neden böyle bir çalışma yaptığını açıklar. Ona göre matematikçilerin karmaşık olmayan bu aritmetiği kullanması gerekir (el-Fuśûl, s. 46). Öklîdisî’nin hesâb-ı Hindî’yi çok iyi bildiği, bu hesabın hem teorik yanını hem uygulamada sağlayacağı yararları açık bir şekilde ortaya koymasından anlaşılmaktadır. Bu konudaki başarısını gösteren bir diğer husus kitabı kaleme alma sebebini izah ederken yaptığı açıklamalardır. Hintli hesap uzmanlarının eserlerini okuyup incelediğini ve bu konuda bir kitap yazma düşüncesiyle onlardan notlar aldığını anlattıktan sonra kendi dönemindeki matematikçilerin, çalışmalarında öncekilerin görüşlerini bir şekilde tekrarladıkları için matematiğe fazla bir katkıda bulunmadıklarını, kendisinin ise eserinde çok daha mükemmel sonuçlara ulaştığını söyler (a.g.e., s. 47).

Kitâbü’l-Fuśûl dört bölüm halinde düzenlenmiştir. Birinci bölümde öncelikle Hint sayı sistemi ve rakamları açıklanmakta, hem ondalık hem altmışlık gösterimde tam sayı ve kesirlerle yapılan toplama, çarpma, çıkarma ve bölmeye dair işlemler anlatılmakta, ayrıca karekökün nasıl elde edileceği belirtilmektedir. İkinci bölümde erken dönem matematikçilerinin geliştirip kullandığı aritmetik yöntemler derlenmiş ve bunların Hint sayı sistemine uygulanması ele alınmıştır. Bu kısmın


dikkat çeken taraflarından biri konunun daha yüksek düzeyde incelenmiş olmasıdır. Burada ayrıca dokuzların dışarıda bırakılması yöntemlerine değinilmiş ve birinci bölümde açıklanan işlem şemalarının çeşitlemeleri gösterilmiştir. Bu bölüm Latince eserlerde yer alan hemen hemen bütün çarpma şemalarını içermektedir. Üçüncü bölüm öğrencilerin konuya ilişkin sordukları problemlerle bunların çözümünden oluşmaktadır. Burada ilk iki bölümde yer alan pek çok kavram ve işlem açıklanmakta ve sağlamaları yapılmaktadır. Dördüncü bölümde Hintli matematikçilerin kullandığı “gubârî” adı verilen yöntem tanıtılmaktadır.

Öklîdisî’nin eseri ondalık kesirler konusunda yazılmış bilinen en eski metin olduğundan ayrıca tarihî önem taşımaktadır. Bilimsel kaynaklarda daha önce ondalık kesirler konusunun ilk defa Simon Stevin (ö. 1620) tarafından incelendiği düşüncesi yaygındı. Zamanla artan İslâm dünyasına yönelik çalışmalar sonunda Stevin’den önce Gıyâseddin el-Kâşî’nin (ö. 1429) bu konuyu ayrıntılı biçimde ele aldığı anlaşılmış, Öklîdisî’nin kitabı ortaya çıkınca da onun çok eskiden bu konuyu bildiği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte ondalık kesirlere dair bütün başarının Öklîdisî’ye mal edilmesini uygun bulmayan bilim tarihçileri de vardır. Bunlardan biri olan Rüşdî Râşid, Samuel İbn Yahyâ’nın bu hususta ciddiye alınması gereken açıklamalarının bulunduğunu belirtmektedir. Ancak bu bilgiler, Öklîdisî’nin ondalık kesirlere ilişkin düşüncenin gelişim seyri içerisinde tartışılmaz bir merhale teşkil ettiği gerçeğini değiştirmez. Öklîdisî’nin eserinin dokuz Hint rakamının benimsenmesini sağlaması açısından da önemi büyüktür.

BİBLİYOGRAFYA:

Öklîdisî, el-Fuśûl fi’l-ĥisâbi’l-Hindî (nşr. Ahmed Selîm Saîdân), Amman 1393/1973; Sem‘ânî, el-Ensâb, I, 335; Sezgin, GAS, V, 296-297; VII, 405; A. S. Saidan, “al-Uqlīdīsī”, DSB, XIII, 544-546; a.mlf., “The Earliest Extant Arabic Arithmetic”, ISIS, LVII (1966), s. 475-490; Roshdi Rashed, The Development of Arabic Mathematics: Between Arithmetic and Algebra (trc. A. F. W. Armstrong), Dordrecht 1994; Ilias Fernini, A Bibliography of Scholars in Medieval Islam: 150-1000 A.H. (750-1600 A.D.), Abu Dhabi 1998, s. 462-465; Âdil Enbûbâ, “Mülâĥaža ĥavle maħŧûŧa li’l-Öķlîdisî”, MTUA, III/3 (1979), s. 320-322; A. I. Sabra, “ǾIlm al-Ĥisāb”, EI² (İng.), III, 1139-1140; Yûnus Kerâmetî, “Öķlîdisî”, DMBİ, IX, 675-676.

Hüseyin Gazi Topdemir