RÂHATFEZÂ

(راحت فزا)

Türk mûsikisinde bir birleşik makam.

Türk mûsikisinin en eski makamlarından biri olup çeşitli dönemlerde hicâz-ı muhâlif, hüseynî-aşiran perdesinde karar etmesinden dolayı hicaz-aşiran ve son olarak râhatfezâ diye adlandırılmıştır. Râhatfezâ isminin Tanbûrî İsmet Ağa tarafından verildiği söylenir. Durağı hüseynî-aşiran perdesi ve seyri inici olan makamın dizisi, hicaz ailesini meydana getiren makamlardan zirgüleli hicaz hariç diğer üçüne; hümâyun, hicaz ve uzzâl dizilerine hüseynî-aşiran perdesindeki hüseynî beşlisinin veya dizisinin bir bölümünün katılması ile meydana gelmiştir.

Makamın birinci mertebe güçlüsü, yarım karar sırasında seyre hâkim olan hicaz çeşidine göre nevâ veya hüseynî perdesidir. Eğer o esnada hâkim makam hicaz ise nevâ perdesinde rastlı, hümâyun ise yine nevâda bu defa bûselikli, eğer uzzâl ise hüseynîde uşşaklı yarım karar yapılır. İkinci mertebe güçlüsü ise dügâh perdesidir.

Asma karar bakımından zengin olan râhatfezâ makamında bu kararlar daha çok hicaz ailesi makamları gibidir. Nevâ ve hüseynî perdelerinden hangisi güçlü olarak kullanılmışsa diğeri asma karar olarak kullanılabilir. Bundan başka diğer bütün hicaz ailesinde olduğu gibi nîm-hicaz ve dik-kürdî perdelerinde çeşnisiz, dügâh perdesinde hicazlı, rast perdesinde nikrizli asma kararlar yapılabilir. Hüseynî-aşiran perdesindeki hüseynî beşlisine geçilince ırak perdesinde segâh ve ferahnâklı asma karar yapılır. Eğer yerindeki hicaz çeşnisi kullanılarak ırak perdesine kadar düşülürse ırakta hüzzamlı asma karar yapılmış olur. Yine hicazı değiştirmeden hüseynî-aşirana inildiğinde bu perdede karcığar, aynı şekilde yegâha kadar düşüldüğünde bu perdede basit sûzinak dizileri meydana gelir ve bu makamların o perdelerdeki şedlerine geçilmiş olur. Çünkü hüseynî-aşirandaki kalış uşşaklı, yegâhtaki ise rastlıdır. Fakat bunlar az kullanılır.

Nota yazımında donanımına hicaz makamı gibi si için bakiye bemolü, do ve fa için bakiye diyezi yazılır. Yegâh perdesine rast beşlisiyle düşülerek genişleyebilen râhatfezâ makamının yedeni yegâh perdesi olup makamın dizisini meydana getiren perdeler pestten tize hüseynî-aşiran, ırak, rast, dügâh, bûselik veya dik-kürdî,


nîm-hicaz, nevâ, hüseynî, eviç veya acem, gerdâniye ve muhayyerdir. Makamın seyrine hicaz ailesinden zirgüleli hicaz hariç diğer üç makamdan biriyle başlanılır. Bu dizide diğer hicaz çeşitlerine sık sık geçkiler yapılarak ve asma kararlar gösterilerek gezinildikten sonra güçlüde yarım karar yapılır. Yine hicaz ailesi makamlarında karışık gezinilerek inilip dügâh perdesinde hicaz ailesi sona erdirilir. Buradan hüseynî-aşirandaki hüseynî beşlisine geçilir. Nihayet bu beşli veya dizi parçasının gereği olan bûselik perdesi kullanılarak hüseynî-aşiranda hüseynî çeşnisiyle tam karar yapılır.

İsmet Ağa’nın ağır düyek usulündeki peşreviyle saz semâisi; Zekâi Dede’nin fer‘ usulünde, “Zülfün ki benim sünbül-i bâğ-ı hevesimdir” mısraıyla başlayan bestesi; yine İsmet Ağa’nın aksak semâi usulünde, “Nedir bu handeler bu işveler bu nâz ü istiğnâ” mısraıyla başlayan ağır semâisi; Zekâi Dede’nin, “Âşüfte-diliz dâm-ı hevâ meskenimizdir” mısraıyla başlayan yürük semâisi ve İsmâil Dede Efendi’nin sofyan usulünde, “Bir dilberi sevip bilmezem n’oldum” mısraıyla başlayan şarkısı bu makamın en güzel örnekleri arasında sayılır.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülbâkī Nâsır Dede, Tedkik u Tahkik (nşr. Yalçın Tura), İstanbul 2006, s. 60; Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 80-81; Suphi Ezgi, Nazarî-Ameli Türk Musikisi, İstanbul 1933-40, I, 233-234; IV, 255; Hüseyin Sâdeddin Arel, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Dersleri (haz. Onur Akdoğu), Ankara 1991, s. 168-169; İsmail Hakkı Özkan, Türk Mûsikîsi Nazariyatı ve Usûlleri Kudüm Velveleleri, İstanbul 2006, s. 552-554.

İsmail Hakkı Özkan