RUHÂVÎ

(الرهاوي)

Ebû Muhammed Abdülkādir b. Abdillâh er-Ruhâvî el-Hanbelî (ö. 612/1215)

Hadis âlimi.

Cemâziyelâhir 536’da (Ocak 1142) Ruhâ’da (Urfa) doğdu. Hayatının büyük bir kısmı Harran civarında geçtiğinden Harrânî, orada yaşayan Ebü’l-Fehm oğullarının âzatlısı olduğu için Fehmî nisbeleriyle de anılmış olup Avrupa menşeli bir aileye mensuptur. V. (XI.) yüzyılın sonlarında İslâm dünyasına gelen Haçlılar’ın Harran bölgesinde kurdukları Urfa Haçlı Kontluğu döneminde (1098-1144) Avrupa’dan bölgeye birçok hıristiyan ailesi göç etmiş, Ruhâvî’nin annesi, babası ve dedesi de bu sırada gelip buraya yerleşmiştir. 539’da (1144) İmâdüddin Zengî, Urfa’yı fethedip Haçlı Kontluğu’nu ortadan kaldırınca müslümanlara esir düşen Ruhâvî’nin ailesi Harran’da yaşayan Ebü’l-Fehm oğullarının kölesi durumuna gelmiş, ancak müslüman olduktan sonra âzat edilmiştir. Müslüman olunca Ruhâvî Abdülkādir, babası Abdullah, dedesi Abdurrahman ismini almış, annesi ise hıristiyan olarak kalmıştır. Bu sırada üç dört yaşında olan Ruhâvî’nin annesinden ayrı kaldığı ve daha sonra onu sık sık ziyaret ettiği nakledilmektedir (İbnü’l-Müstevfî, I, 133).

Ruhâvî ilk öğrenimine Ruhâ’da başladı, ardından tahsil için Musul’a gitti. Yirmi yaşlarında iken hadis ilmine ilgi duydu ve bu sebeple seyahatlere çıktı. İsfahan, Herat, Hemedan, Merv, Nîşâbur, Sicistan, Bağdat, Vâsıt, Basra, Musul, Dımaşk, İskenderiye ve Mısır başta olmak üzere İslâm dünyasının belli başlı merkezlerine uğrayarak devrin hadis otoritelerine ulaşmaya çalıştı. Kendilerinden hadis dinlediği hocaları arasında Hasan b. Abbas er-Rüstemî, Ebû Zür‘a Tâhir b. Muhammed el-Makdisî, Abdürrahîm b. Ali el-Hâccî, İbn Sa‘dûn el-Kurtubî, Ebü’l-Alâ el-Hemedânî, Ebü’l-Kāsım İbn Asâkir, Ebû Tâhir es-Silefî, Ebû Mûsâ el-Medînî ve Cemmâîlî gibi âlimler bulunmaktadır. Dımaşk’ta iken hocası Ebü’l-Kāsım İbn Asâkir’in Târîħu medîneti Dımaşķ’ını istinsah etmiş ve eserin tamamını kendisine okumuştur (İbn Receb, II, 84). İskenderiye’de bir yandan Ebû Tâhir es-Silefî’nin ders halkasında hadis dinlerken diğer yandan hocasının izniyle talebeye hadis okutması onun emsali arasında temayüz ettiğini göstermektedir. Ruhâvî’nin yetiştirdiği pek çok talebe arasında İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, İbn Nukta, Zekiyyüddin Muhammed b. Yûsuf el-Birzâlî, Ebû İshak İbrâhim b. Muhammed es-Sarîfînî, Ziyâeddin el-Makdîsî, Yûsuf b. Halîl ed-Dımaşkī, Mecdüddin İbn Teymiyye, Ebû Zekeriyyâ İbnü’s-Sayrafî, Abdullah b. Mahmûd el-Mevsılî ve İbn Hamdân sayılabilir.

Hayatının ilerleyen dönemlerinde Erbil’de oluşturduğu ders halkasında bir müddet hadis okutan Ruhâvî buradan Musul’a geçerek derslerine Muzafferiye Dârülhadisi’nde devam etti; ancak dârülhadisin yıktırılması üzerine ömrünün sonuna kadar yaşayacağı Harran’a gidip yerleşti. İlmî seyahatleri süresince derlediği ve bir kısmını kendi el yazısıyla istinsah ettiği zengin kütüphanesini evinin yanındaki caminin kütüphanesine bağışladı (Yâkūt, III, 106). Ruhâvî Cemâziyelevvel 612’de (Eylül 1215) Harran’da vefat etti, cenaze namazını Fahreddin İbn Teymiyye kıldırdı ve Bâbülkebîr yakınında bir yere defnedildi. Onu yakından tanıyan ve biyografisini yazan İbnü’l-Müstevfî, Harran ve civarını yönetmiş olan Kökböri’nin kendisine itibar ettiğini ve zaman zaman ziyaretine gittiğini söyler (Târîħu İrbil, I, 133).

Kaynaklarda imam, hâfız, muhaddis, müverrih ve musannif gibi sıfatlarla anılan Ruhâvî çok hadis yazması ve hadis rivayetinde titiz davranmasıyla tanınmıştır. Hadis öğrenmek için yanına gelenlerin ancak uzun bir süre sonra usulüne intibak edebildikleri belirtilmektedir. Talebelerinden İbn Nukta onun âlim ve sâlih şahsiyeti yanında hadiste çetin bir kişi olduğunu, beraberinde uzun zaman bulunmayanların kendisinden faydalanamadığını ifade etmektedir. Yûsuf b. Halîl ed-Dımaşkī de onun güvenilir olduğunu, çok hadis dinlediğini, yaşadığı dönemde hadis ilminin zirvesine ulaştığını ve birçok eser kaleme aldığını söylemektedir. Ebû Şâme el-Makdisî ve Münzirî, Ruhâvî’nin dünyaya kıymet vermeyen zühd ve takvâ sahibi bir kişi olduğunu kaydetmektedir (İbn Receb, II, 84-85).

Eserleri. 1. el-ErbaǾûne’l-büldâniyye (el-ErbaǾûne’l-mütebâyinetü’l-esânîd, ErbaǾûne’l-büldâni’l-mütebâyineti’l-esânîd ve levâĥiķuhâ ve müteǾalleķātühâ, Kitâbü’l-ErbaǾîne’l-mütebâyineti’l-isnâd ve’l-bilâd). Ruhâvî bu eserinde, uğradığı kırk beldede karşılaştığı ve kendilerinden hadis rivayet ettiği kırk hocasının kırk farklı hadisini kırk farklı senedle nakletmiş, senedlerdeki râvilerle hocaları hakkında bilgi vermiş, ayrıca hadislerin metni üzerinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Daha önceleri bir benzerinin kaleme alınmadığı belirtilen eserin (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXII, 72; Târîħu’l-İslâm, s. 105) bir ve iki ciltlik nüshaları olduğu ve bazı kısımlarının günümüze ulaştığı zikredilmiştir (Kettânî, s. 197). 2. el-Mâdiĥ ve’l-memdûĥ. Şeyhülislâm Hâce Abdullah Herevî ile onu metheden ve onu methedenleri metheden âlimlerin hayatlarına dair bir eserdir. 3. el-Ferâǿiż ve’l-ĥisâb.

BİBLİYOGRAFYA:

Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, III, 106; İbnü’l-Müstevfî, Târîħu İrbil (nşr. Sâmî es-Sakkār), Bağdad 1980, I, 131-133; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 204; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXII, 71-75; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 611-620, s. 104-106; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, IV, 1387-1388; Safedî, el-Vâfî, XIX, 40-41; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Ali M. Muavvaz v.dğr.), Beyrut 1994, XIII, 75-76; İbn Receb, eź-Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-Ĥanâbile, Kahire 1372/1952-53 → Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), II, 82-86; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 596; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), IV, 40; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 197; el-Ķāmûsü’l-İslâmî, II, 579-580.

Hayati Yılmaz