RÛYÂNÎ, Abdülvâhid b. İsmâil

(عبد الواحد بن إسماعيل الروياني)

Ebü’l-Mehâsin Fahrülislâm Abdülvâhid b. İsmâîl b. Ahmed er-Rûyânî et-Taberî (ö. 502/1108)

Şâfiî fakihi ve muhaddis.

415 (1024) yılında Taberistan’daki Rûyân şehrinde doğdu. İlim ehli bir aileye mensup olup temel bilgileri babasından ve dedesinden aldı. Tahsil için Buhara, Gazne, Nîşâbur ve Merv gibi şehirleri dolaştı. Muhammed b. Beyân el-Kâzerûnî ile Nâsır b. Hüseyin el-Ömerî el-Kureşî’den fıkıh okudu. Abdülgāfir b. Muhammed el-Fârisî, Muhammed b. Abdurrahman et-Taberî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Belhî, Ebû Osman İsmâil b. Abdurrahman es-Sâbûnî, Ebû Hafs Ömer b. Ahmed el-Mâverdî, Muhammed b. Abdülazîz el-Kantarî, Abdullah b. Ca‘fer el-Habbâzî gibi âlimlerden hadis dinledi. Kendisinden Ebû Tâhir es-Silefî, Muhammed b. Abdülbâkī el-Cürcânî, İbrâhim b. Ali el-Mevsılî, Zübeyr b. Muhammed el-Cerkûhî, Süleyman b. Muhammed el-Kassârî, Abdülvâhid b. Ahmed et-Temîmî, Ahmed b. Muhammed el-Fûşencî, Hibetullah b. Sa‘d et-Taberî ve diğer bazı âlimler hadis rivayet ettiler.

Taberistan ve Mâverâünnehir bölgelerindeki şehirlerde öğrenimini tamamlayan Rûyânî, Âmül’e yerleşerek Nizâmülmülk tarafından burada adına inşa ettirilen medresede ders vermeye başladı. Bir müddet Taberistan kadılığı görevinde bulunduktan sonra geçtiği Rey şehrinde müderrisliğe devam etti, ancak burada uzun müddet kalmayıp İsfahan’a gitti. İsfahan’da bazı eserlerini yazarak tekrar Âmül’e döndü. Verdiği bir fetva sebebiyle İsmâiliyye (Melâhide) mezhebine mensup bazı kimseler tarafından 10 veya 11 Muharrem 502’de (20 veya 21 Ağustos 1108) Âmül Camii’nde öldürüldü. Bazı kaynaklarda olayın 501 (1107) yılında meydana geldiği de kaydedilir. Devrinde Şâfiî fakihlerinin önde gelenlerinden sayılan Rûyânî bu mezhep fıkhına hâkimiyetini, “Şâfiî’nin kitapları yansa onları ezberimden yazdırırım” sözüyle dile getirmiş, bu özelliği sebebiyle zamanın Şâfiî’si diye anılmıştır. Üstün ahlâkı ve derin bilgisi sayesinde herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştı. Nizâmülmülk de kendisine hürmet eder ve ikramda bulunurdu.

Eserleri. 1. Baĥrü’l-meźheb fî fürûǾı meźhebi’l-İmâm eş-ŞâfiǾî. Şâfiî mezhebinin en hacimli kitaplarından biri olup Mâverdî’nin el-Ĥâvî’si ile yapılan bir karşılaştırmada düzen ve tertip bakımından el-Ĥâvî’nin daha üstün olduğu kabul edilmişse de Baĥr’ın el-Ĥâvî’deki bilgilerin yanında başka pek çok ayrıntıyı kapsadığı belirtilmiştir. Şâfiî mezhebine ait görüşler yanında diğer mezheplerin görüşlerine yer verilmesi esere mezheplerarası mukayeseli bir fıkıh kitabı niteliği kazandırmıştır. Nâdir meseleleri ihtiva etmesi bakımından dikkat çeken eser hakkında, “Baĥr’dan ne kadar nakilde bulunursan bulun sakıncası yoktur” sözü meşhur olmuştur. Birçok yazma nüshası bulunan Baĥrü’l-meźheb Ahmed İzzû İnâye ed-Dımaşkī tarafından on dört cilt halinde yayımlanmıştır (Beyrut 1423/2002). 2. Ĥilyetü’l-müǿmin fi’l-fürûǾ (TSMK, III. Ahmed, nr. 761). Rûyânî bu eserinde Baĥr’da takip ettiği metodun aksine nakille yetinmeyip ictihad ve tercihe ağırlık vermiş, birçok meselede Şâfiî mezhebinden ayrılarak Mâlikî mezhebinin görüşlerini tercih etmiştir. Rûyânî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Kâfî fi’l-fürûǾ (muhtasar bir eserdir), Menâśîśü’l-İmâm eş-ŞâfiǾî, el-Mübtedî, el-Furûķ, et-Taĥbîr, et-Tecribe, et-Tehźîb fî ġarîbi’l-ĥadîŝ, Ĥaķīķatü’l-ķavleyn (Kitâbü’l-Ķavleyn ve’l-vecheyn), el-ǾAvâlî.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülvâhid b. İsmâil er-Rûyânî, Baĥrü’l-meźheb (nşr. Ahmed İzzû İnâye ed-Dımaşkī), Beyrut 1423/2002, neşredenin girişi, I, 7-9; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ (nşr. Halîl el-Meys), Beyrut, ts. (Dârü’l-kalem), s. 247; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), III, 166; a.mlf., et-Taĥbîr fi’l-muǾcemi’l-kebîr (nşr. Münîre Nâcî Sâlim), Bağdad 1395/1975, I, 251, 293, 312; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), IX, 160; İbn İsfendiyâr, Târîħ-i Ŧaberistân (nşr. Abbas İkbâl), Tahran, ts. (Kitâbhâne-i Hâver), I, 123; Abdülkerîm b. Muhammed er-Râfiî, et-Tedvîn fî aħbâri Ķazvîn (nşr. Azîzullah el-Utâridî), Beyrut 1408/1987, I, 312; II, 62, 108, 109, 111, 119; Nevevî, Tehźîbü’l-esmâǿ ve’l-luġāt, Beyrut 1416/1996, II, 552; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 198-199; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 260-261; a.mlf., el-Ǿİber, IV, 4, 189; İbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 170-171; İbn Receb, CâmiǾu’l-Ǿulûm ve’l-ĥikem, Beyrut 1408, s. 307; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 256; Keşfü’ž-žunûn, I, 226, 355, 518, 674; II, 1178, 1378, 1456, 1579, 1957; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, III, 4; Brockelmann, GAL Suppl., I, 673; Îżâĥu’l-meknûn, II, 130; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 634; Browne, LHP, II, 357-358; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî Mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], II, 860.

Ali Bakkal