SÂDIK MEHMED PAŞA

(1808-1886)

Leh mültecisi, romancı, Osmanlı paşası.

Ukrayna’da Berdiçev yakınlarındaki Helczyniec’de doğdu. Asıl ismi Mihal Çayka Çaykovski’dir. 1830’da Polonya’da Rus idaresine karşı çıkan ve kısa zamanda Ukrayna’ya yayılan ihtilâle genç bir teğmen olarak eniştesi Albay Karl Rozycki’nin yanında katıldı. Varşova’nın Ruslar’ın eline geçişine kadar savaştı ve sonunda Paris’e kaçmak zorunda kaldı. Buradan İtalya’ya geçip bir süre Roma’da bulundu (1840). 25 Ağustos 1841’de hayatının en önemli değişikliklerini yaşayacağı İstanbul’a gitti. Polonyalı büyük soylulardan olan ve ülkesini terketmek zorunda kalarak Fransa’da yaşayan Prens Adam Yeji Çartoriski’nin, yurdunu haritadan silen bölünmelere ve Rus işgaline karşı finanse ettiği ve örgütlediği muhalefetin Paris’ten sonraki en önemli ayağı olarak İstanbul düşünülmekteydi. Osmanlı başşehri ayrıca, 1830 ihtilâlinden sonraki yıllarda Türk topraklarına akan mültecilerin barınması ve korunması için önemli bir merkez gibi kullanılabilecekti. Parçalanmış Polonya’yı gayri resmî de olsa temsil edecek “ajanslar” önemli merkezlerde faaliyet göstermekteydi ve İstanbul’da da böyle bir ajansın açılması özellikle istenmekteydi. Nihayet prensin gayretleriyle ve Fransız korumacılığı altında böyle bir ajans 1841’de açıldı. Ajansın başkanlığını üstlenmek üzere İstanbul’a gelen Çayka Çaykovski, prensin adamı olmasından ötürü Rus ajanlarından saklanmak durumunda kaldı. Bu yüzden bir müddet kimliğini gizledi ve kendini, Paris Edebiyat Enstitüsü için Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde yaşayan Slav ahalinin tarihini ve etnik yapısını incelemek üzere gelmiş Fransız soylularından Kont Michel Çayka olarak tanıttı (Latka, s. 29-30). İstanbul’daki faaliyetlerini özellikle mültecilerin barınması ve korunmasının sağlanması amacına yöneltti ve bunlar için bir yerleşim biriminin kurulması imtiyazını elde etmek üzere girişimlerde bulundu. Bu konuda prensin nüfuzu kadar parasından da istifade etti. Neticede İstanbul uzaklarında Lazarist rahiplerine ait topraklardan bir kısmının satın alınmasını ve ileride Polonezköy diye adlandırılacak olan, ancak başlangıçta prensin adını taşıyan bir köyün (Adampol) kurulmasını gerçekleştirdi (3 Mart 1842). Buranın gelişmesinde hizmet etti


ve uzun yıllar bu köyün yöneticiliğini yaptı (1842-1850). Buraya yerleştirilen mültecilere Fransız vatandaşlığı verilerek Ruslar’ın iade taleplerinden korundu. Macaristan ve Polonya’da çıkan büyük ayaklanmaların (1848) Rus kuvvetleri tarafından kanlı bir şekilde bastırılması neticesinde meydana gelen büyük mülteci akını sebebiyle İstanbul’daki Polonya diplomatik temsilciliği (Şark Ajansı) daha da önem kazandı. Çayka Çaykovski ajansın şefi olarak burada önemli işler görmekte, irtibatlar sağlamakta, faaliyetleri özellikle Ruslar tarafından takip edilmekteydi. Ayrıca Macar mültecileriyle ilgili haberleri Macar milliyetçi önderi Kossuth’a bildirmekte ve bunların isteklerini Türk mercilerine aktarmaktaydı. Mültecilerin toplu halde bir yere yerleştirilmesi için gayret gösterdi. Rusya’nın mülteciler meselesi sebebiyle savaş açmak niyetinde olmadığına, ancak İngiltere ve Fransa yardımının söz konusu olması halinde Bâbıâli’nin böyle bir şeyi göze alabileceğine inanmaktaydı (Nazır, s. 156).

Çayka Çaykovski, Rusya’nın Türk topraklarından çıkarılmasını talep etmesi ve Fransa’nın da himayesini çekmesi üzerine müslüman olarak Osmanlı vatandaşlığına geçti (Aralık 1849). Kont Wladislav Koşçiyelski ajansın yeni şefi oldu. Adampol’ün yöneticiliğini ise Antoni Viyeruski’ye devretti. Kendisine “huzûr-ı vâlâ-yı fetvâ-penâhîde telkîn-i dîn olunmasını ve bir isim verilmesini niyâz ettiğinden” Şeyhülislâm Ârif Hikmet Beyefendi’ye gönderilmiş olduğu konuyla ilgili sadâret tezkiresinden anlaşılmaktadır. Meşihatta kendisine ikramda bulunulmuş, daha önce İslâm’a geçmiş olduğundan ayrıca “telkîn-i dîn” edilmesine ihtiyaç duyulmamış, Mehmed ismi ve Sâdık mahlası verilmiştir (22 Safer 1266 [7 Ocak 1850] tarihli meşihat tezkiresi: Ahmed Refik, s. 152). Mehmed Sâdık, paşa rütbesiyle Osmanlı ordusunda hizmete girdi (1851) ve Kırım savaşı esnasında kurulan (Aralık 1853), kendisine haç ve hilâl işaretlerini taşıyan özel sancak verilen ve 1872’ye kadar ayakta kalan Türk-Leh Kazak Alayı’nın kumandanlığını yaptı (Ziolkowski, s. 23-36). Dobruca’da Ruslar’a karşı savaştı, Silistre müdafaasında üstün başarı gösterdi ve Çayka Paşa olarak tanındı. Kırım savaşının ardından Rumeli beylerbeyi rütbesi verildi. 1870’te Bulgaristan’daki ayaklanma tehlikesini bertaraf etmek ve meselenin uzlaşma ile çözümünü sağlamak üzere görevlendirildi; istenilen neticenin alınmasında katkıda bulundu ve bu hizmetinden ötürü Rusya tarafından affa uğradı. Bu arada karısı ölmüş bulunan paşa Rusya’dan maaşa bağlanarak Kiev’de oturmak üzere Türk ordusundan ayrıldı (1872) ve Ukrayna’ya geri döndü (1873). Burada bütün hayatına yön vermiş olan zihniyet ve eylemlerine tamamen ters düşecek büyük bir değişim gösterdi; Müslümanlığı terketti, vatandaşlarını Ruslar’la uzlaşmaya çağıran ateşli yazılar yazarak propaganda faaliyeti içine girdi. Fakat kimseye yaranamadı ve saygınlığını kaybetti. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Türkiye’ye geri çağrıldıysa da bu davete itibar etmedi. Ancak bütün bunlar kendisini bunalıma soktu. Daha önce gazetelere haber vererek Çernigov’da intihar etti (18 Ocak 1886). 22 Şubat 1866’da İstanbul Cihangir’de ölen karısı Ludwika Sniedecka’nın mezarı bugün hâlâ Polonezköy’de bulunmaktadır (Toros, s. 26).

Sâdık Mehmed Paşa, askerî ve siyasî kişiliği yanında özellikle edebî çalışmalarıyla da tanınmıştır. Yazdığı tarihî hikâyelerde Ukrayna yanında Tuna’nın Slav bölgesini mekân olarak seçmiş, Ukrayna Kazakları ve Çingeneler’in fantezi dolu maceralı hayatlarını romantik bir üslûpla kaleme almıştır. Alman okurları arasında önemli yer tutmuş ve eserlerinin büyük kısmı Almanca olarak da yayımlanmıştır. Basılmış eserleri içinde önemlileri şunlardır: Kazak Hikâyeleri (Paris 1837; Glogau 1838), Wernyhora (I-II, Paris 1838; Leipzig 1841), Kırdzali (Paris 1841; Stuttgart 1843), Ukrainki (Berlin 1841), Hetman Ukrainy (Ukraynaca, I-II, Berlin 1841; Almanca, I-III, Leipzig 1843), Stefan Czarniecki (Paris 1842). Yazar tarafından gözden geçirilen bu eserler ilâve edilen yeni hikâyelerle birlikte 1862-1875 yılları arasında on bir cilt halinde Leipzig’de basılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Brockhaus’ Conversations-Lexikon, Leipzig 1883, IV, 747; P. Ziolkowski, Adampol-Polonezkeuy: Colonie polonaise en Asie-mineure. Notes historiques (Istanbul 1922), Istanbul 1989, tür.yer.; Ahmed Refik, Türkiye’de Mülteciler Meselesi, İstanbul 1926, s. 152, 177; Osmanlı İmparatorluğu ile Lehistan (Polonya) Arasındaki Münasebetlerle İlgili Tarihi Belgeler (haz. Nigâr Anafarta), İstanbul 1979, s. 61-63, 113, 114, 119, 120-121; Taha Toros, Geçmişte Türkiye-Polonya İlişkileri: Turco-Polish Relations in History, İstanbul [1983]; J. S. Latka, Polonezköy Adampol: Cennetten Bir Köşe (trc. Nâlan ve Antony Sarkady), İstanbul 1992, tür.yer.; Bayram Nazır, Macar ve Polonyalı Mülteciler: Osmanlı’ya Sığınanlar, İstanbul 2006, s. 137, 140-150, 155, 156.

Kemal Beydilli