SAFVÂN b. İDRÎS

(صفوان بن إدريس)

Ebû Bahr Safvân b. İdrîs b. İbrâhîm et-Tücîbî el-Mürsî (ö. 598/1202)

Endülüslü Arap şairi ve edip.

561 (1166) yılında Mürsiye’de (Murcia) doğdu. Fıkıh ilmi ve kadılık mesleğiyle temayüz etmiş kültürlü bir aile içinde yetişti. Eğitimine öncelikle babası ile dayısı Muhammed b. Ahmed itina gösterdi; küçük yaşta hıfzını tamamlayıp babasından İmam Mâlik’in el-Muvaŧŧaǿını okudu. Daha sonra dil ve edebiyat ilimleriyle şiire yöneldi. Ebû Ricâl İbn Galbûn, Ebû Abdullah b. Humeyd, İbn Hubeyş gibi hocalardan dil ve edebiyat dersleri aldı. Bir süre kaldığı Merakeş’te Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Hacrî ve İbn Medâ’dan hadis okudu. Mürsiye’de kadı, edip ve şair Abdullah b. Süleyman b. Havtullah el-Ensârî’nin meclislerine katıldı; İbn Beşküvâl’den icâzet aldı ve İbn Rüşd el-Hafîd’den istifade etti. Belensiye’de (Valencia) Ali b. Sa‘dü’l-Hayr’dan Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî’nin el-Cümelü’l-kübrâ’sı ve Müberred’in el-Kâmil’i gibi dil ve edebiyat eserlerini okudu. Babası Şâtıbe’de kadı iken (582/1186) Vezir Ebû Bekir İbnü’l-Mugāvir’den faydalandı. İbnü’l-Mugāvir, bu sırada henüz yirmi iki yaşında olan Safvân’ın yazdığı Şerekü’l-Ǿuķūl adlı uzun edebî risâleyi çok beğendi. Safvân’ın muhtemelen Mürsiye dışında (Belensiye, Şâtıbe) tahsili sebebiyle küçük yaştaki oğlundan ayrı kalan babası daha sonra görev yaptığı yerlere onu da götürdü. Belki de oğlunun anılan risâlesinde dile getirdiği vatan özlemi sebebiyle Şâtıbe’deki kadılığını bırakarak oğluyla birlikte Mürsiye’ye döndü ve Câmi-i A‘zam imam-hatipliğine razı oldu, bu sırada el-İşrâf adlı siyer kitabını tamamladı. Safvân’ın, dayısı Muhammed b. Ahmed’in kadılık yaptığı Cezîretülhadrâ’da bir süre kaldığı, bu şehrin ve buradaki dostlarının özlemine dair yazdığı şiirlerinden (Muhammed b. Şerîfe, s. 109-112, 130-131) anlaşılmaktadır. Şiir ve edebiyattaki kudreti, nüktedan ve hoşsohbet olması, seyahati çok sevmesi sebebiyle dönemin devlet adamlarından, edip, âlim ve şairlerden çok sayıda dost edindi, onlarla şiir ve edebî nesir halinde yazışmalar yaptı.

584 (1188) yılında Muvahhidler’in Mürsiye valisi Abdurrahman b. Yûsuf b. Abdülmü’min adına Kastilya Kralı VIII. Alfonso’ya yazdığı uzun mektup Mürsiye’de bir süre Muvahhidler’in kâtibi olarak görev yaptığını göstermektedir. Bununla beraber diğer müvelled şairler gibi Safvân’ın gönlü de Muvahhidler’in hasmı olan Mürsiye valisi ve Doğu Endülüs meliki Muhammed (b. Sa‘d) İbn Merdeniş ile kardeşi Yûsuf İbn Merdeniş’ten yana idi. Onun 586’da (1190) kaleme aldığı iki seyahat risâlesinden bu temayül anlaşılmaktadır. 585 (1189) yılında gittiği Merakeş’te şair ve ediplerle görüştü; Ahmed b. Abdüsselâm el-Cürâvî ve Ebû Bekir b. Mücbir gibi şairlerle irticâlî şiir söyleşileri gerçekleştirdi. 586’da Mürsiye’ye dönen ve 587’de (1191) Belensiye’ye seyahat eden Safvân 16 Şevval 598 (9 Temmuz 1202) tarihinde genç yaşta Mürsiye’de vefat etti. Ebü’r-Rebî‘ Kelâî ve İbn Harîk gibi şair dostları onun hakkında mersiyeler yazdı.

İbn Saîd el-Mağribî’nin “asrında Endülüs’ün en zeki ve en meşhur edibi”, Lisânüddin İbnü’l-Hatîb’in “manzum ve mensur ürünleri eşit derecede güzel olan edip” ve Ahmed b. Muhammed el-Makkarî’nin “Endülüs’ün edibi” diye nitelediği Safvân’ın edebî nesirleri de şiirsel bir üslûbu yansıtır. Risâlelerinin hepsi edebî nesirle yazılmış olup bir kısmı seyahat ettiği yerleri tasvir ettiği rihle üslûbunu taşırken birçoğu ihvâniyyât risâlelerinden ve resmî mektuplardan oluşur. Safvân’ın şiirleri, başta lafzî sanatlar olmak üzere bedîî sanatlarla örülü olduğu kadar iffet ölçülerini zorlamayan ince duygularla da temayüz etmiştir. Şiirlerinin birçoğu Hz. Peygamber ve Ehl-i beyt, özellikle de Hz. Hüseyin sevgisini terennüm eder (a.g.e., s. 99-100, 116, 123-124, 126, 129). İbn Hâmid, Kelâî, İbn Merci’l-Kühl, İbn Harîk, Abdülcelîl b. Vehbûn, Vezir Ebû Amr b. Hassûn gibi şair dostları ile irticâlen söyleyip yarıştığı birçok şiiri bulunduğu gibi (a.g.e., s. 95, 100-105, 113, 117-118, 119-121, 127-128) İmruülkays b. Hucr ve Nâbiga ez-Zübyânî gibi kadîm şairlerin bazı meşhur kasidelerine yazdığı tahmîsleri; Mürsiye ve Cezîretülhadrâ gibi şehirler üzerine övgü, özlem ve tasvir şiirleri (a.g.e., s. 106-108, 124-125, 131); iffetli gazelleri; Muvahhidler’in Mürsiye valisi Abdurrahman b. Yûsuf, İbn Rüşd ve diğerleri için yazdığı methiyeleri; tabiat, kır, bahçe ve av tasvirleri bulunmaktadır. Hz. Hüseyin için kaleme aldığı mersiyeler samimiyet ve gerçek tepki nitelikleri, istişhâdının çokluğu ve uzunlukları ile dikkat çeker. Safvân, Endülüs’ün doğusunda “Hüseyniyye” veya “sıfât” adı verilen matemde On Muharrem gecesi kasidelerini okuyan ilk şairdir. Bu gelenek IX. (XV.) yüzyıla kadar Endülüs’ün çeşitli bölgeleriyle Sebte ve Fas’ta sürdürülmüştür (İbnü’l-Hatîb, III, 350). Bu konuda çok beğenilen mersiyelerinden biri olan “Muhammese”ye Ebü’l-Bekā er-Rundî uzun bir nazîre yazmıştır. Muvahhid Hükümdarı Ebû Yûsuf el-Mansûr, Safvân’ın Hz. Hüseyin mersiyelerini çok beğendiği için onun bütün ihtiyaçlarını karşılamış, kendisini 400 dinarla ödüllendirmiştir. Safvân’ın beğenilen bir kasidesinden (İbnü’l-Ebbâr, Tuĥfetü’l-ķādim, s. 83-84) bazı kısımlar Angel Palencia ve Garcie Gomez tarafından İspanyolca’ya tercüme edilmiştir. G. Gomez, bu kasideyi Provans şairlerini etkileyen platonik aşk şiirlerinin öncülerinden kabul etmiştir.

Eserleri. 1. Zâdü’l-müsâfir ve ġurretü muĥayye’l-edebi’s-sâfir. Kendisinin ve çağdaşlarının yetiştiği, çoğu Endülüslü altmış üç şairden yapılmış seçmeleri içeren bir antolojidir (Muhammed b. Şerîfe, s. 278-363). Eserin sonunda kendi kabilesi olan Benî İdrîs şairlerine bir bölüm tahsis etmiş, anne tarafından dedesi Ahmed b. Abdurrahman, babası İdrîs b. İbrâhim ve dayısı Muhammed b. Ahmed’den yaptığı seçmelere yer vermiştir (nşr. Abdülkadir Mehdâd, Beyrut 1358/1939, 1970). Zâdü’l-müsâfir, Ebû Amr Osman b. İmâm el-İşbîlî’nin Simŧü’l-cümân ve sıķŧü’l-mercân adlı eserinin zeyli ve Feth b. Hâkān el-Kaysî’nin Ķalâǿidü’l-Ǿİķyân’ının tekmilesi gibidir. 2. ǾUcâletü’l-muĥtefiz ve bedâhetü’l-müstevfiz. Edebî risâle ve kasidelerinden oluşan eser iki cilt olup Şerîf es-Sebtî Şerĥu Maķśûreti Ĥâzim’inde ve Lisânüddin İbnü’l-Hatîb eserlerinde ondan nakiller yapmıştır. 3. Dîvân. Yâkūt el-Hamevî’nin kaydettiği divan, İbn Saîd el-Mağribî ile ondan nakilde bulunan Ahmed b. Muhammed el-Makkarî’ye göre Mağrib’de meşhurdur. Şairin zamanımıza ulaşan birçok şiiri Muhammed b. Şerîfe’nin eserinde toplanmıştır (Edîbü’l-Endelüs, s. 93-144). Bunlar arasında Hz. Hüseyin için yazdığı, alfabenin bütün harflerini kafiye harfi (revî) olarak kullandığı şiiri, İmruülkays’ın MuǾallaķa’sına yaptığı tahmîsi (a.g.e.,


s. 135-138), yine Hz. Hüseyin’e mersiye olarak nazmettiği “ألا عم صباحاً أيّها الطلل البالي” mısraıyla başlayan şiiri, İmruülkays’ın “Lâmiyye”sine, alfabetik kafiye sırası gözetilerek yazılmış muhammesesi (a.g.e., s. 141-144), Endülüslü bir melikin methine dair olan ve Nâbiga ez-Zübyânî’nin “كليني لهمّ يا أميمة ناصب” mısraıyla başlayan “Bâiyye”sine yaptığı muhammesesi (a.g.e., s. 138-141) özellikle kaydedilmelidir. Ayrıca risâleleri içinde çok sayıda şiiri yer almaktadır. 4. Resâǿil. Secilerinde lüzûm-i mâ lâ yelzem sanatının hâkim olduğu uzun edebî mektupları üstün bir değere sahip olup bir kısmı seyahat ettiği belde ve şehirleri tasvir eden rihle türünde risâlelerdir. Bunların kaynaklarda geçen Kitâbü’r-Riĥle’sinden parçalar olduğu anlaşılmaktadır. Risâlelerinden sadece üçü günümüze ulaşmıştır. a) ǾUnvânü’t-taśrîĥ Ǿani’l-vüddi’ś-śarîĥ ve mîzânü’t-taśrîĥ li’l-Ǿahdi’ś-śaĥîĥ. 586 yılı Safer ayında (Mart 1190) Merakeş’ten çıkıp Cezîretülhadrâ’ya uğradıktan sonra Mürsiye’ye yaptığı yolculuk sırasında uğradığı yerleri tasvir etmekte; ayrıca Cezîretülhadrâ’daki dostları Ebû Amr İbn Hassûn, Ebü’l-Kāsım b. Kāsım, Ebû Mûsâ b. Nâdir’i övmekte, onlarla şiir yarışı yapmakta; âyet, hadis ve şiirlerden zengin iktibas, tazmin ve istişhâd örnekleri sunmaktadır (a.g.e., s. 149-171). b) el-İrtiĥâl ve’t-taǾrîs. Bu risâlede Müdevver (Modavar), Sevîka (Sueca), Finşirât (Finestrat), Kalb (Calpe), Murbâtır / Murbîtar (Murviedro / Sagunio), Cezîretüsükkere (Alcira), Benî Sevvâr, Kastalle (Castalla), Batrîr (Petrel) ve Mürsiye âyet, hadis ve kadîm şiirden yapılmış zengin tazmin ve iktibaslarla tasvir edilmektedir (a.g.e., s. 171-194). c) Bir diğer seyahat risâlesinde Uriyûle (Orihuela), Bıtrîr, Üstünyân (Onteniente) ve Şâtıbe gibi yerleri anlatmaktadır (a.g.e., s. 195-198). d) 584 yılı Zilkade ortasında (Ocak 1189) Muvahhidler’in Mürsiye valisi Abdurrahman b. Yûsuf adına Kastilya Kralı VIII. Alfonso’nun mektubuna karşı yazdığı cevabî mektup olup (a.g.e., s. 201-205) zamanımıza ulaşan resmî mektuplarından biridir. e) Vezir Ebû Amr b. Hassûn, kıraat âlimi İbnü’l-Beyyâz (Yahyâ b. İbrâhim) el-Mürsî gibi dostlarıyla yazıştığı ihvâniyyât tarzı mektupları hayli kabarık olan Safvân’ın (a.g.e., s. 210-217, 224-250) bazı mektuplarına bizzat kendisi özel isimler vermiştir. Risâle fî teġāyüri müdüni’l-Endelüs: Mürsiye Valisi Abdurrahman b. Yûsuf’u methetmek için yazılan edebî mektupta Gırnata, Mâleka (Malaga), Mürsiye, Belensiye gibi şehirler konuşturulmakta, her biri güzelliklerini ve erdemlerini anarak söz konusu valinin kendisine daha lâyık olduğunu ifade etmektedir (a.g.e., s. 205-210). f) 582 (1186) yılında yirmi bir yaşındayken yazdığı Şerekü’l-Ǿuķūl ve mesraĥu’l-ünsi’l-maǾķūl adlı risâlesini Şâtıbe’de babasının kadı olarak bulunduğu sırada Mürsiye’deki bir arkadaşına memleketine ve oradaki dostlarına olan özlemini dile getirmek üzere yazmıştır (a.g.e., s. 213-217). g) ez-Zendü’l-vârî fi’r-reddi Ǿale’n-nâķıdi’l-mütevârî. Risâlede el-İrtiĥâl ve’t-taǾrîs adlı risâlesinin bir bölümüne eleştiri yazan bir Şâtıbeli edibin eleştirilerine cevap vermektedir (a.g.e., s. 217-224). Hocası Kadı Ebü’l-Velîd İbn Rüşd’ün verdiği bir hükme reddiye yazan İşbîliyeli bir kişiye verdiği cevabı da (a.g.e., s. 254-259) önemli risâlelerindendir. Safvân’ın Kurtuba’da iken yazdığı, Kurtuba’yı ve insanlarını övdüğü bir makāmesi de bulunmaktadır (a.g.e., s. 259-271). Kaynaklarda Safvân’ın Ecnâsü’t-tecnîs, el-Ġayŝü’l-Ǿâric, Üdebâǿü’l-Endelüs (eksik) adlı eserleri de geçmektedir. Muhammed b. Şerîfe, onun hayatı, eserleri, şiir ve risâlelerine dair geniş bir monografi yazmıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Safvân b. İdrîs, Zâdü’l-müsâfir (nşr. Abdülkādir Mehdâd), Beyrut 1358/1939, tür.yer.; Ali b. Zâfir, BedâǿiǾu’l-bedâǿih (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Beyrut 1413/1992, I, 79; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ (nşr. D. S. Margoliouth), London 1927, IV, 269-270; V, 224-225; İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile (nşr. Muhammed Ben Şeneb), Cezayir 1337/1919, II, 429; a.mlf., Tuĥfetü’l-ķādim (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1986, s. 82-86, 90, 102, 112-113, 138-139, 153-154; a.mlf., İǾtâbü’l-küttâb (nşr. Sâlih el-Eşter), Beyrut 1406/1986, s. 249-253; a.mlf., Dürerü’s-simŧ fî aħbâri’s-sibŧ (nşr. İzzeddin Ömer Mûsâ), Beyrut 1407/1987, s. 42, 49, 50; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, I, 77, 137, 249, 266, 387; II, 256, 260, 287, 317, 320, 338, 390; a.mlf., Râyâtü’l-müberrizîn ve ġāyâtü’l-mümeyyizîn (nşr. M. Rıdvân ed-Dâye), Dımaşk 1987, s. 58, 92, 139, 201; Tîcânî, Riĥletü’t-Tîcânî (nşr. Hasan Hüsnî Abdülvehhâb), Tunus 1377/1958, s. 376-377; İbnü’z-Zübeyr es-Sekafî, Śılatü’ś-Śıla (nşr. Abdüsselâm el-Herrâs - Saîd A‘râb), Rabat 1993, III, 85-86; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 117-121; Safedî, el-Vâfî, II, 282; V, 317-318; Şerîf el-Gırnâtî, Şerĥu Maķśûreti Ĥâzim, Kahire 1344/1926, I, 50-51, 57-58, 65, 80-81, 131-132, 140-141; İbnü’l-Hatîb, el-İĥâŧa, II, 147-152, 343-349; III, 349-359; IV, 295-298, 349; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müźheb, Kahire 1351, s. 122; İbnü’l-Ahmer, Neŝîrü’l-cümân (nşr. M. Rıdvân ed-Dâye), Dımaşk 1976, s. 416-427; Himyerî, er-Ravżü’l-miǾŧâr, s. 612; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, I, 94, 170-175, 180; III, 180; ayrıca bk. tür.yer.; Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, s. 161; Muhammed Neyfer, ǾUnvânü’l-erîb, Tunus 1351, II, 117; Brockelmann, GAL, I, 322; Suppl., I, 482; Abbas b. İbrâhim, el-İǾlâm, III, 199; IV, 102-104; VII, 361-371; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, V, 550-553; Muhammed b. Şerîfe, Edîbü’l-Endelüs Ebû Baĥr et-Tücîbî, Rabat 1420/1999, tür.yer.; Mahmûd Ali Mekkî, “et-TeşeyyuǾ fi’l-Endelüs”, Mecelletü’l-MaǾhedi’l-Mıśrî, II/1-2, Madrid 1954, s. 93-149.

Câsim el-Ubûdî