SAÎD b. EBÛ SAÎD

(سعيد بن أبي سعيد)

Ebû Sa‘d Saîd b. Ebî Saîd Keysân el-Leysî el-Makbürî (ö. 125/743)

Medineli tâbiî, muhaddis.

Babası muhadramûndan kabul edilen Medineli bir tâbiî ve muhaddistir (DİA, X, 224). Babasından ve Hz. Âişe, Ebû Hüreyre, Sa‘d b. Ebû Vakkās, Ümmü Seleme, Abdullah b. Ömer, Ebû Saîd el-Hudrî, Enes b. Mâlik, Câbir b. Abdullah, Muâviye b. Ebû Süfyân gibi sahâbîlerden hadis rivayet etti. Kendisinden oğulları Abdullah ve Sa‘d ile İbn Ebû Zi’b, Zeyd b. Ebû Üneyse, Ubeydullah b. Ömer, Mâlik b. Enes, İbrâhim b. Tahmân, Abdurrahman b. İshak, Leys b. Sa‘d, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, Amr b. Şuayb gibi muhaddisler rivayette bulundu. Bazı âlimler onun rivayetlerini hatasız nakleden talebesinin Leys b. Sa‘d, bazıları da İbn Ebû Zi’b olduğunu söylemiştir. Üçüncü tabaka tâbiî muhaddislerinden kabul edilen Saîd b. Ebû Saîd hadis hâfızları arasında sayılmaktadır. Ali b. Medînî, İbn Sa‘d, Ebü’l-Hasan el-İclî, Ebû Zür‘a er-Râzî ve Nesâî onun için sika, Ebû Hâtim er-Râzî sadûk, Ahmed b. Hanbel “leyse bihî be’s” diyerek güvenilir biri olduğunu belirtmişlerdir. İbn Sa‘d, onun ölümünden dört yıl önce rivayet ettiği hadisleri yaşlılığından dolayı karıştırdığını ileri sürmüş, Zehebî ise Saîd’in bu süre içinde bir şey rivayet ettiğini sanmadığını ve ona ait münker bir rivayetin olmadığını kaydetmiştir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, V, 217). Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almıştır. Eserinde zayıf râvilere yer veren İbn Adî, Şu‘be b. Haccâc’ın ondan hadis naklederken, “Saîd yaşlandıktan sonra bize hadis rivayet etti” dediği için onu kitabına aldığını, bununla beraber Saîd’in sıdk ehlinden olduğunu düşündüğünü, ondan hadis imamlarının ve sika râvilerin rivayette bulunduğunu ve onun hakkında hayırdan başka bir şey duymadığını belirtmiştir. İbn Hacer de Saîd’in Hz. Âişe ve Ümmü Seleme’den naklettiği rivayetlerin mürsel olduğunu kaydetmektedir (Taķrîbü’t-Tehźîb, s. 236). Suriye’de murâbıt olarak bulunduğu ve Beyrut’ta hadis rivayet ettiği kaydedilen Saîd b. Ebû Saîd 125 (743) yılında Medine’de vefat etti. Bazı kaynaklarda ölüm tarihi 117 (735), 123 ve 126 (744) olarak da zikredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, III, 474; a.mlf., et-Târîħu’ś-śaġīr, I, 282; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, IV, 57; İbn Adî, el-Kâmil fî đuǾafâǿi’r-ricâl (nşr. Yahyâ Muhtâr Gazâvî), Beyrut 1409/1988, III, 391; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, III, 246; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, X, 466-473; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 116-117; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 139-140; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, V, 216-217; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, IV, 38-40; a.mlf., Taķrîbü’t-Tehźîb (Avvâme), s. 236; Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 103; Ali Osman Koçkuzu, “Ebû Saîd el-Makbürî”, DİA, X, 224.

Mustafa Ertürk