SANEVBERÎ

(الصنوبري)

Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed b. Hasen b. Merrâr ed-Dabbî el-Halebî es-Sanevberî (ö. 334/945-46)

Tabiat tasvirleriyle ünlü şair.

İsim zinciri Ebü’l-Kāsım (Ebü’l-Fazl) Ahmed b. Muhammed b. Hüseyin b. Merrâr olarak da geçmektedir. Sanevber “bir tür çam”, sanevberî de “çam kozalağı biçiminde olan” anlamına geldiğinden bazı yazarlar şairin veya babasının çam ya da kozalak ticareti (yahut kesimi) yaptığından bu nisbeyi / lakabı aldığını belirtir (Mez, I, 430). Ancak bizzat şair, dedesi Hasan b. Merrâr’ın Me’mûn tarafından kurulan beytülhikmelerin birinde görevli olduğunu, düzgün fiziği ve ifade güzelliği yanında Me’mûn’un huzurunda geçen bilimsel bir tartışmada gösterdiği üstün başarı sonucu halife tarafından kendisine bu lakabın verildiğini belirtir (İbn Asâkir, V, 239). Bir şiirinde (Nüveyrî, XI, 98-99) bu nisbeyle övünmesinin de gösterdiği gibi Sanevberî’nin Me’mûn’un, dedesi hakkında söylediği “sanevberiyyü’ş-şekl” ifadesini hüsn-i te’vîle tâbi tutması, muhtemelen dedesinin çam kozalağı gibi bodur olması sebebiyle bu lakabı almış bulunması daha mâkul görünmektedir. Diğer bir şiirinde (Dîvân, s. 249) altmış yaşına bastığını söylemesine bakılarak 275 (888) yılından önce (273/886) doğduğu ifade edilmiştir. Sadece İbnü’n-Nedîm’in beyanına dayanan Carl Brockelmann, Adam Mez ve Ziriklî gibi çağdaş yazarlar onun Antakya’da dünyaya geldiğini kaydederse de tabiata âşık bir şair olarak doğa güzellikleriyle tanınan Antakya hakkında şiirlerinde sadece bir yerde geçen bir işaretin (a.g.e., s. 420) dışında tasvirlerinin yer almaması, bunun aksine Rakka hakkında tasvir ve özlemlerini terennüm etmesi, oradaki akraba ve dostlarını andığı şiirlerinin (a.g.e., s. 263) bulunması ilk vatanının Rakka olduğu, buradan küçük yaşta Halep’e gidip yerleştiği ve oraya nisbet edildiği kanaatine götürmüştür (Abdurrahman Utbe, s. 62).

Zürrumme’nin kasidesine yazdığı şerhin de gösterdiği gibi Sanevberî, 300 (912-13) yılında Halep’e gelen hocası ve yakın dostu Ahfeş el-Asgar ile Ebû Bekir ed-Dükayşî gibi hocalardan garîb lugatlar üzerine ders aldı. Halep’te Seyfüddevle’nin sarayında hem şair hem kütüphane emini olarak bulunurken sarayın mutfak şefi ünlü şair Küşâcim’in de yakın dostu oldu. Aralarında şiirle yazıştıkları birçok mektup mevcuttur. Aynı şekilde henüz saraya intisap etmeyen Mütenebbî, tabiat şairi Ebû Bekir el-Muavvec eş-Şâmî, Ebü’l-Abbas Abdullah b. Ubeydullah es-Sufrî el-Halebî gibi edip ve şairler de onun yakın dostları arasında yer alıyordu. Kendisinden şiirlerini rivayet edenler arasında İbn Cümey‘ (Muhammed b. Ahmed), İbn Hubeyş (Abdüssamed b. Ahmed), Mütenebbî ve Nasr b. Muhammed et-Tûsî görülür (İbn Asâkir, V, 240, 243-245). Gezmeyi çok seven şair Dımaşk, Rakka, Humus ve Rehâ ile civar şehirleri dolaştı, buralarla ilgili gözlemlerine dayanan birçok tasvir şiiri ortaya koydu. Sanevberî Halep’te vefat etti.

Sanevberî’nin tasvir alanına yönelmesi onun Antakya-Halep ve Dımaşk arasında yaptığı yolculuklara, Seyfüddevle el-Hamdânî’nin türlü çiçek ve tabiat güzelliklerine sahip bahçeler içinde yer alan sarayında bulunmasına veya bahçıvanlığına bağlanmaktadır. Abbâsî döneminde Sanevberî’den önce Ebû Nüvâs, İbnü’r-Rûmî ve İbnü’l-Mu‘tezz’in kasidelerinde de tabiat tasviriyle ilgili kısımlar yer alır. Ancak Sanevberî ilk defa tabiat, bahçe, çiçek tasvirlerine dair müstakil kasideler yazan Arap şairi olmuştur. Nitekim bu tarz kasideleriyle tanınan Endülüslü İbn Hafâce’ye “Batı’nın (Endülüs) Sanevberî”si unvanı verilmiştir. Sanevberî ağaçları, çiçekleri ve bahçeleri, genel olarak tabiatı gözlemlemek suretiyle tasvir eden, çiçekleri kendi aralarında konuşturan bir şairdir. Şiirinde kullandığı kelimeleri özenle seçmesi ve edebî sanatları ustalıkla kullanan bir üslûba sahip bulunması açısından yenilikçi şair olarak kabul edilmiştir. Sanevberî’nin


özgün tabiat tasvirleri dışında övgü, yergi, mersiye, hamriyyât, tardiyyât, ihvâniyyât, içtimaî tasvir temalarında da geleneksel şiirleri vardır. Bazı şiirlerinde Ehl-i beyt’i övmesi sebebiyle Şiî olduğu kanaatini uyandırmış olsa da ciddi kaynaklar bunu teyit etmemiştir. Onun bu tür şiirleri Şiî olan Hamdânîler’in çevresinde nazmedilmiş olmasının bir sonucu gibi görülmüştür.

Eserleri. 1. Dîvân. Ebû Bekir es-Sûlî’nin derleyip kafiyelerine göre düzenlediği divanın 200 varak olduğu kaydedilmektedir (İbnü’n-Nedîm, s. 168). Şairin bahçe ve çiçek tasvirleriyle ilgili şiirlerini Râgıb et-Tabbâh Dîvânü’ś-Śanevberî er-ravżıyyât adıyla yayımlamış (Halep 1932), İhsan Abbas, Kalküta yazmasına dayanarak râķāf arasındaki şiirlerini Dîvânü’ś-Śanevberî ismiyle neşretmiş (Beyrut 1970), nâşir başka kaynaklardan derlediği şiirlerini Tekmiletü Dîvâni’ś-Śanevberî adıyla bu neşrine ilâve etmiştir. Divanda elli parça övgü-yergi, seksen parça gazel, kırk parça av, mersiye, tâziye ve istek üzerine yazılan şiir, kırk parça da rebîiyyât, zehriyyât ve selciyyât şeklinde kısımlara ayrılan tabiat tasviri şiirleri yer alır. Aynı neşre Lutfî es-Sakkāl-Dürriyye el-Hatîb Tetimmetü Dîvâni’ś-Śanevberî adıyla bir ek yapmış (Halep 1971), Hilâl Nâcî, bu neşre ve Tetimme’ye Źeyl ve İstidrâk ismiyle Şimşâtî’nin el-Envâr ve meĥâsinü’l-eşǾâr’ında rastladığı şiirleri ilâve etmiştir (el-Kitâb, VIII/4 [Bağdat 1974], s. 3-8). İhsan Abbas neşrine Ziyâeddin el-Haydarî altmış kıta (el-Mevrid, IV/4 [Bağdat 1975], s. 255-268), Hilâl Nâcî yirmi altı kıta (a.g.e., VI/1 [Bağdat 1977], s. 284-288) eklemiş, ayrıca el-Müstedrek Ǿalâ śunnâǾi’d-devâvîn’inde ilâvelere yer vermiştir (Bağdat 1991, s. 225-236). Groger Schoeler Dîvânü’ś-Śanevberî’yi yeniden yayımlamıştır (Beyrut 1974). Abdurrahman Utbe, eś-Śanevberî şâǾiru’ŧ-ŧabîǾa adlı eserinde (Libya-Tunus 1981) Sanevberî’nin şiirlerini tabiat şiirleri, geleneksel şiirler ve içtimaî şiirleri şeklinde üç kategoride incelemiş, tabiat şiirlerini ravzıyyât, zehriyyât, mâiyyât, selciyyât, fasliyyât ve canlı tabiat; geleneksel şiirleri hiciv, mersiye, gazel; içtimaî şiirleri teşeyyû‘, hamriyyât, ihvâniyyât ve içtimaî tasvir kısımlarına ayırmıştır. 2. Şerĥu Bâǿiyyeti Źirrumme (nşr. Mahmûd Mustafa Halâvî, Beyrut 1406/1986). Zürrumme’nin ما بال عينك منها الماء ينسكب / كأنّها من كلى مفريّة سرب (Gözlerine ne oldu durmadan yaş dökmede / Su sızdıran eski azık torbaları gibi) dizesiyle başlayan seksen sekiz beyitlik meşhur kasidesinin daha çok nâdir ve garîb kelimelerin izahı ile kısmen mâna ve i‘rab güçlüklerinin açıklandığı orta hacimde bir şerhtir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sanevberî, Dîvân (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1970, tür.yer.; a.mlf., Şerĥu Bâǿiyyeti Źirrumme (nşr. Mahmûd Mustafa Halâvî), Beyrut 1406/1986, s. 53, ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 9-13; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Flügel), s. 168; İbn Asâkir, Tarîħu Dımaşķ (Amrî), V, 239-246; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, II, 248-249; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-aǾyân (nşr. Muhammed en-Neccâr), Kahire 1299, I, 61; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XI, 98-99; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, I, 239-246; İbn Kesîr, el-Bidâye, XI, 119-120; Brockelmann, GAL Suppl., I, 145; Mez, el-Ĥađâretü’l-İslâmiyye, I, 430, 433-435, 463; Sezgin, GAS, II, 501-502; A. Hamori, On the Art of Medieval Arabic Literature, Princeton 1974, s. 78-87; G. Schoeler, Arabische Naturdichtung, Beirut 1974, s. 273-343; a.mlf., “al-Śanawbarī”, Encyclopedia of Arabic Literature (ed. J. S. Meisami - P. Starkey), London 1998, II, 687-688; Abdurrahman Utbe, eś-Śanevberî: ŞâǾirü’ŧ-ŧabîǾa, Libya-Tunus 1981, s. 57-66, ayrıca bk. tür.yer.; AǾyânü’ş-ŞîǾa, III, 142-143; Yûsuf es-San‘ânî, Nesemetü’s-siĥr, Dımaşk Mektebetü’l-Medreseti’l-Hüseyniyye, I, 41; C. E. Bosworth, “Sanawbarī’s Elegy”, Arabica, XIX, Leiden 1972, s. 222-239; Sâmî el-Keyyâlî, “eś-Śanevberiyye”, el-Kitâb, VIII/ 4, Bağdad 1974, s. 3-8; IX/5-6-7 (1975), s. 782-787; X/8-9-10 (1976), s. 303 vd.; Ziyâeddin el-Haydarî, “Ziyâdât Ǿalâ Dîvâni’s-Śanevberî”, el-Mevrid, IV/4, Bağdad 1975, s. 255-268; Hilâl Nâcî, “Ziyâdât Ǿalâ Dîvâni’s-Śanevberî”, a.e., VI/1 (1977), s. 284-288; J. E. Montgomery, “al-Śanawbarī”, EI² (Fr.), IX, 8-9.

Nasuhi Ünal Karaarslan