SANHÂCE (Benî Sanhâce)

(بنو صنهاجة)

Berberîler’in büyük kollarından biri.

Berberî tarihçilerine göre Bernes b. Berr’in soyundan gelen yedi büyük kabileden biridir. Genellikle Berberî olduğu kabul edilmekle beraber bazı müslüman neseb âlimleri, Kütâme ile Sanhâce’nin kökenlerinin Himyerîler’e dayandığını ve Yemen’den Afrika’ya geldiklerini ileri sürmüştür. Bir kısım tarihçiler, çoğunluğu göçebe hayatı yaşayan Sanhâce boyuna bağlı kabilelerin Berberîler’in üçte birini teşkil ettiğini, her dağda ve ovada bulunduklarını söyler. Sanhâce’nin sayıları yetmişe ulaştığı söylenen kolları, İslâm fetihleri öncesinde Atlas Okyanusu kıyılarından Libya-Sudan sınırındaki Gadâmis şehrine kadar Kuzey Afrika’nın her bölgesine yayılmış durumdaydı. İbn Haldûn, Sanhâce’den Lemtûne’nin müslümanların bölgeyi fethinden çok önce Sahrâ’ya çekildiğini zikreder. Araştırmacılar bu çekilmenin Romalılar’ın Kuzey Afrika’yı istilâsı neticesinde gerçekleştiğini söyler.

Zenâte boyu ile çekişme halinde olan Sanhâce en parlak dönemini IV-VI. (X-XII.) yüzyıllar arasında yaşamış; bu boya bağlı kabilelerden Telkâteler İfrîkıye, Cezayir’in doğu kısmı ve Endülüs’te, Lemtûne ve Messûfeler Mağrib-i Aksâ, Endülüs ve Balear adalarında devletler kurmuşlardır. Sanhâce’nin önemli kollarından olan Telkâte X. yüzyılda Cezayir’in Kosantîne eyaletine tekabül eden kısmında oturuyordu. Bunlar Menâd b. Menkûş liderliğinde Mağrib-i Evsat’ın bir kısmını ele geçirdi ve İfrîkıye’de hüküm süren Ağlebîler’e destek verdi. Menâd’ın oğlu, Zîrîler hânedanının kurucusu Zîrî ise Ağlebîler’i ortadan kaldıran Fâtımîler’i destekledi. Endülüs Emevîleri’ne destek veren Zenâte’ye karşı mücadele etti. Fâtımî Halifesi Muiz-Lidînillâh, Mısır’a giderken İfrîkıye’de Bulukkîn b. Zîrî’yi vekil tayin etti (362/972). Fâtımîler adına Kayrevan’da hüküm süren ve Sebte’ye kadar bütün Mağrib’i ele geçiren Zîrîler, Mansûr b. Bâdîs zamanında ikiye bölündü. Hammâd b. Bulukkîn’in soyundan gelen ve Cezayir’de Kal‘atü Benî Hammâd’ı merkez edinen Hammâdîler 1067’de merkezlerini Bicâye’ye taşıdılar. Bu iki küçük devlet XII. yüzyılın ikinci yarısında Muvahhidler tarafından ortadan kaldırıldı. Hammâdîler’in kurulduğu yıllarda Endülüs’e giderek Endülüs Emevî Devleti ordusuna katılan, sayıları birkaç binle ifade edilen bir Zîrî topluluğu, bu devletin son yirmi yılını kapsayan kriz döneminde en önemli güç odaklarından biri oldu. Devletin dağılma sürecinde Gırnata’ya (Granada) çekilerek burada şehir devletlerinin (mülûkü’t-tavâif) en güçlüleri arasında yer alan Gırnata Zîrîleri’ni kurdu.

Sanhâce’nin en büyük üç kolu olan Cüdâle (Cüddâle), Lemtûne ve Messûfe kabileleri, Büyük Sahrâ’nın güney kısmında Batı Sudan’a kadar uzanan geniş bölgede yayılmıştı. Cüdâle, Evdegost (Awdaghost) üzerinden Gāne, Nijer ve Senegal nehri havzasındaki Sudan krallıklarına gerçekleştirilen tuz ticaretini kontrolü altına almıştı. Erkekleri yüzlerine lisâm (peçe / örtü) örttükleri için “mülessimûn” diye adlandırılan Lemtûne, V. (XI.) yüzyıl ortalarında Batı Sahrâ’dan Sudan içlerine geçişi sağlayan ve Sicilmâse ile Gāne’yi, dolayısıyla Sudan’ı birbirine bağlayan Mağrib’in en işlek ticaret yolunun kontrolünü elinde tutuyordu. Sanhâce’ye bağlı kabilelerden Cüzûle, Sûs vadisiyle Der‘a arasında, Lemta Nûn vadisiyle Sûs arasında; Terga ise Der‘a vadisiyle es-Sâkiyetü’l-Hamrâ arasında yaşıyordu.


Lemtûne’nin İslâm’la tanışması, Emevîler döneminde Ukbe b. Nâfi‘in 60-64 (680-684) yıllarında Kuzey Afrika’da gerçekleştirdiği fetih hareketine kadar götürülür. 127’de (745) Batı Sahrâ’ya ulaşan Abdurrahman b. Habîb burada İslâm’ın yayılması için gayret gösterdi. Mağrib-i Aksâ’da kurulan İdrîsîler de bölgede İslâmiyet’in yayılmasına katkı sağladı. III. (IX.) yüzyılda Lemtûne ve Sanhâce’ye bağlı diğer kabilelerin İslâm dinine girişi tamamlanmıştı. Bununla birlikte İslâmlaşma’nın Mâlikî fakihi Abdullah b. Yâsîn el-Cüzûlî’nin bölgeye gelişine kadar yüzeysel kaldığı bilinmektedir. Batı Sahrâ’da yaşayan bu kabileler, VIII. yüzyılın ikinci yarısında Evdegost’ta Lemtûne’nin öncülüğünde bir devlet kurdular. Bilâdüssûdan topraklarına seferler düzenleyen ve Nijer kıyılarına kadar Batı Sahrâ’nın tamamını hâkimiyeti altına alan bu devlet 300-420 (912-1029) yılları arasında karışık bir dönem yaşadı. V. (XI.) yüzyılda yeniden toparlanan Lemtûneliler, Muhammed Tareşna zamanında Cüdâle ve Messûfe gibi kabileleri de içine alan bir kabileler federasyonu oluşturdu. Tareşna’nın ardından yönetim Cüdâle’den Yahyâ b. İbrâhim’e, onun ardından oğlu İbrâhim b. Yahyâ’ya geçti. İbrâhim, V. (XI.) yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirdiği hac yolculuğu sırasında Hicaz’da din âlimleriyle yaptığı görüşmeler neticesinde halkının İslâm dini hakkında çok yüzeysel bir bilgiye sahip olduğunu farketti. Bu bilgi eksikliğini gidermek için halkına İslâmiyet’i aslına uygun biçimde öğretmek üzere Abdullah b. Yâsîn’in ülkesine gelmesini sağladı. Bölgeye giden ve halkın İslâm hakkında fazla bir şey bilmediğini, bazı kabilelerde putperestlik döneminin inanç ve ibadetlerinin hâlâ varlığını koruduğunu gören Abdullah b. Yâsîn kurduğu ribâtta yetiştirdiği çoğunluğu Lemtûneli öğrencilerini bu kabilelere öğretmen olarak gönderdi. Bu ribâtta başlattığı eğitim öğretim faaliyetiyle Murâbıtlar Devleti’nin kuruluşuna zemin hazırlayan ve çalışmalarında en büyük desteği Lemtûne’den gören Abdullah bölgedeki Sanhâce kabilelerinin liderlerini emirliğin bu kabileye verilmesine razı etti. Yahyâ b. Ömer’in emirliğe getirilmesiyle, bölgede Sanhâce kabilelerinin kurduğu ikinci devlet olan Murâbıtlar’ın temeli atılmış oldu. İslâmî dönemde Lemtûne’nin öncülüğünde Sanhâceliler’in oluşturduğu en güçlü devlet olan Murâbıtlar, kısa sürede Uzak ve Orta Mağrib ile Endülüs’ü sınırları içine alan büyük bir imparatorluğa dönüştü. İlk defa Kuzey Afrika ile Endülüs’e hâkim olan bu devlet, 541’de (1147) Masmûde Berberîleri’nin kurduğu Muvahhidler tarafından yıkılıncaya kadar ayakta kaldı. Bunun yanında Murâbıtlar’ın çöküş döneminde bağımsızlığını ilân eden Muhammed b. Ali, Balear adalarında Benî Gāniye hânedanını tesis etti. Murâbıtlar’ı yeniden kurmak için büyük çaba gösteren Benî Gāniye, Muvahhidler’le mücadelede başarılı oldu. Balear adalarından sonra Orta ve Yakın Mağrib’de Sanhâce kabilesinin merkezi olan Bicâye’yi, ardından Cezayir, Miliyâne, Kal‘atü Benî Hammâd ve Kafsa, daha sonra Tunus, Mehdiye ve İfrîkıye’nin (Tunus) tamamını ele geçirdi. Ancak 621’de (1224) Muvahhidler önünde kesin bir yenilgiye uğradı, böylece Kuzey Afrika’da Sanhâce’nin siyasî hâkimiyeti tamamen sona erdi.

Göçebe hayatı süren Lemta ve Cüzûle, yerleşik hayat süren Heskûre gibi az sayıdaki Sanhâce kabilesi Mağrib-i Aksâ, Sûs ve Atlaslar’da yaşamaya devam etmektedir. Günümüzde Fas’ın Atlantik kıyılarında Şâviye ve Dükkâle’de, kuzeyde Rîf yakınlarında Bottuya ve Uryagul gibi Sanhâce’ye mensup oldukları bilinen kabileler mevcuttur. Moritanya’da Lemtûne, Cezayir’in güneydoğusunda Sanhâce adıyla varlığını sürdüren kabileler bulunmaktadır. Ancak bunlardan hiçbiri siyasî bir güce sahip değildir.

BİBLİYOGRAFYA:

Bekrî, el-Muġrib, s. 163 vd.; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, I, 228-229, 247-252, 267-314; İbn Ebû Zer‘, el-Enîsü’l-muŧrib, Rabat 1973, s. 108-171; İbn Haldûn, el-Ǿİber, VI, 116-128, 201-274; Selâvî, el-İstiķśâ, II, 3-54; Hasan Ahmed Mahmûd, Ķıyâmü devleti’l-Murâbıŧîn, Kahire 1956; H. R. Idris, La Berbérie orientale sous les Zirides Xe-XIIe siècles, Paris 1962, I-II; a.e.: ed-Devletü’ś-Śanhâciyye (trc. Hammâdî es-Sâhilî), Beyrut 1992, I-II; J. Cuoq, Histoire de l’islamisation de l’Afriqoue de l’Quest, Paris 1984, s. 9-12, 54-56; Jamil M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, Cambridge 1987, s. 59-87; Hüseyin Mûnis, Târîħu’l-Maġrib ve ĥađâretüh, Beyrut 1412/1992, I, 559-614; The Cambridge History of Africa (ed. J. D. Fage), Cambridge 1999, II, 651 vd.; T. Lewicki, “Les origines de l’Islam dans les tribus berbères du Sahara occidental: Mūsā ibn Nuśayr et ‘Ubayd Allāh ibn al-Ĥabĥāb”, St.I, XXXII (1970), s. 203-214; G. Yver - [Ch. Pellat], “Berbers”, EI² (İng.), I, 1174-1178; H. T. Norris, “al-Murābiŧūn”, a.e., VII, 583-589; P. Chalmeta, “al-Murābiŧūn”, a.e., VII, 589-591; Chantal de la Veronne, “Śanhāғјa”, a.e., IX, 18; İbrâhim Harekât, “Gāniye”, DİA, XIII, 354-355; Mehmet Özdemir, “Hammâdîler”, a.e., XV, 489-490; a.mlf., “Lemtûne”, a.e., XXVII, 137-138; M. Haroun, “Sanhaja”, Encyclopaedia of the World Muslims (ed. N. Kr. Singh - A. M. Khan), Delhi 2001, IV, 1269-1270; “Sanhâce”, MaǾlemetü’l-Maġrib, Rabat 1423/2002, XVI, 5563-5566.

Mehmet Özdemir