SARUCA PAŞA

(ö. 858/1454)

Osmanlı veziri.

II. Murad’ın 850 (1446) tarihli vasiyetnâmesinde adı Saruca b. Abdullah olarak geçtiğinden Rum asıllı ve II. Murad’ın devşirmelerinden olduğu tahmin edilmektedir (İnalcık, s. 86, 212). Âşıkpaşazâde’nin Mûsâ Çelebi’nin Samakov’daki çatışma sırasında yakalanması olayında (816/1413) adını zikrettiği Terzi Saruca’nın (Târih, s. 84) onunla ilgisi olma ihtimali yüksektir. Onun kul olarak Yıldırım Bayezid’in son dönemlerinde hizmete alındığı ileri sürülebilir. Daha sonra II. Murad devrinde yükselerek sancak beyliği ve beylerbeyilik yaptı ve vezirliğe getirildi.

II. Murad’ın Selânik kuşatması sırasında Gelibolu muhafızlığında bulunduğu anlaşılan Saruca Paşa, Osmanlı donanmasını takviye edip Venedik için bir tehdit oluşturmasını sağladı. 829-830 (1426-1427) yıllarında Selânik’te yaşayan Türk tüccarlara bazı haklar tanınması ve haraç ödenmesi karşılığında Venedik ile yapılacak barış görüşmelerini bizzat yürüttü (Turan, s. 294, 340). 831 (1428) yılında Osmanlılar’ın Güvercinlik Kalesi’ni ele geçirmesi ve bu sebeple Macarlar’ın geri çekilmesi üzerine yalnız kalan Sırp Despotu Brankovič’i vergi vermek ve gerektiğinde asker göndermek şartıyla barış yapmaya zorladı. Bu olay sırasında kaynaklarda vezir rütbesiyle zikredilir (Oruç Beğ Tarihi, s. 57-61).

Saruca Paşa, rakibi olduğu Çandarlı Halil Paşa’nın vezîriâzamlık görevine getirilmesinden (832/1429) önce vezir olarak divanda idi. Rumeli beylerbeyi ve vezir sıfatıyla Rumeli’deki faaliyetlerde ve Osmanlı Devleti’nin Batı ile münasebetlerinde önemli rol oynadı. Bizans imparatoru, Osmanlı Devleti ile dostluk için onun aracılığına başvurdu. Macarlar’a karşı Sırp despotu ile dostluk ve uzlaşma politikasına taraftar olduğundan Sırp despotunun Macar kralıyla ilişkisini kesmek ve despotun kızı Mara’yı Sultan Murad’la evlendirmek şartıyla ilişkilerin yumuşamasını sağladı. Saruca Paşa, Sırp despotuna bağlılık yemini ettirdi, fakat kız küçük olduğu için düğün 838’de (1435) yapılmak üzere sonraya bırakıldı. II. Murad 838’de (1435) Karaman seferine giderken onu Edirne’ye muhafız tayin etti (Hoca Sâdeddin, I, 274, 356). Saruca Paşa, Edirne’deki camisini bu sırada yaptırmış olmalıdır.

Ancak Saruca Paşa, Sırp Despotu Brankovič’in Macarlar’a meyletmesi, Sırplar’ın Semendire’yi tahkim etmesine ilgisiz kalması ve bunu padişahtan gizlemesi sebebiyle gözden düştü ve vezir rütbesinde beylerbeyi iken 839’da (1435-36) azledilerek önce Amasya’da Sultan Alâeddin’in lalası oldu, ardından Gelibolu kaptanlığına getirildi (Oruç Beğ Tarihi, s. 59). Gelibolu’daki 840 (1436-37) tarihli imaretine ait kitâbede kendisinden “melikü’l-ümerâ” diye bahsedilmiş olması ona beylerbeyi pâyesi verildiğini düşündürmektedir. Bu yıl içinde tekrar vezir olan Saruca Paşa 842’de (1438-39) yeniden azledildi (a.g.e., s. 61). Macarlar’ın 847’de (1443) İzladi Derbendi’ne hücum etmesi üzerine bunlara karşı mücadele etmek için kendi imkânıyla 1000 asker toplayarak Filibe’de II. Murad’ın ordusuna katıldı, savaşta yararlık gösterince yeniden hizmete alındı. II. Murad’ı Segedin Antlaşması’ndan (1444) sonra saltanattan çekilme kararından vazgeçirmek için çalışan Vezîriâzam Çandarlı Halil Paşa’nın yanında bulunuyordu.

II. Mehmed’in ilk saltanatı sırasında vezirliğini koruyan Saruca Paşa, Varna Savaşı’na da katıldı. II. Mehmed’in Buçuktepe Vak‘ası’yla tahttan indirilip Manisa’ya gönderilmesi esnasında beraberinde lalası olarak bulunuyordu. II. Murad’ın Edirne’de ikinci defa tahta çıktığı sırada (850/1446) Saruca Paşa ikinci vezirdi (İnalcık, s. 86-87, 103). II. Kosova Savaşı’na katılan Saruca Paşa ordunun sağ koluna kumanda ediyordu (852/1448). Kardeşi Sinan Bey de ordunun gerisindeki ağırlıkları korumakla görevlendirildi (Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 447).

II. Murad’ın son günlerinde (855/1451) yakınında bulunan Saruca Paşa (Âşıkpaşazâde, s. 139) II. Mehmed’in ikinci saltanatı sırasında yine divanda ikinci vezirdi. Karamanoğlu isyanını bastırmak için Anadolu’ya geçen padişah Edirne’de yerine çok güvendiği Saruca Paşa’yı bıraktı. İstanbul kuşatması öncesinde Şâban 856’da (Ağustos 1452) tamamlanan Rumelihisarı’nın


dört burcundan kuzeye bakanını kendisi inşa ettirdiği için burası Saruca Paşa Burcu diye anılır. Hoca Sâdeddin Efendi’ye göre İstanbul’un fethi için Edirne’de yapılan hazırlıklar arasında onun nezâretinde 300 kantar barutun kullanıldığı büyük bir top dökülmüştü (Tâcü’t-tevârîh, I, 419). Muhtemelen İstanbul’un fethinden kısa süre sonra 857’de (1453) diğer vezirlerle birlikte azledilmiş, tekrar Gelibolu’ya çekilerek 858’de (1454) burada vefat etmiştir.

Saruca Paşa’nın Edirne’de kendisi, hatunu ve zevcesi adına olmak üzere üç, Gelibolu’da bir mahalle kurulduğu görülmektedir. Gelibolu’daki imaretinin etrafında gelişen mahallede 879’da (1475) yaklaşık altmış hâne bulunduğu tesbit edilmektedir (Gelibolu Sancağı Tahrir Defteri, vr. 3a). Edirne’de mescid, medrese, imaret ve hamam yaptıran Saruca Paşa’nın Gelibolu’da bugüne ulaşmayan bir cami, medrese ve imaret inşa ettirdiği bilinmektedir. Saruca Paşa medreseye öğrenciler için on sekiz ciltten oluşan küçük bir kitap koleksiyonu bağışlamıştı. Tamirler sonucu geçirdiği bazı değişikliklerle günümüze intikal eden türbesi, paşa hamamı denilen çifte hamamı eserleri arasında yer almaktadır. Gelibolu’da 840’ta (1436-37) yaptırdığı imaretinin 860’ta (1456) Gelibolu şehriyle Şehirköy ve Mesudlu köylerinde, Edirne’de ve Hamza Köseç köyünde vakıfları vardı. Gelibolu’daki vakıfları arasında bir bezzâzistan, doksan altı dükkân, bir kervansaray, bir hamam bulunuyordu (Gökbilgin, s. 50, 53, 58, 247-252). Âşıkpaşazâde, Gelibolu’daki imaretinden başka Silifke’de bir cuma mescidi yaptırdığından bahsetmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TD, nr. 75, s. 17, 439, 497; Gelibolu Sancağı Tahrir Defteri, İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. O. 79, vr. 3a; Âşıkpaşazâde, Târih, s. 84, 139, 190; Oruç Beğ Tarihi: Giriş, Metin, Kronoloji, Dizin, Tıpkıbasım (haz. Necdet Öztürk), İstanbul 2007, s. 57-61, 69-71, 75, 77, 78; Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, İstanbul 1279, I, 274, 356, 374, 375, 387, 405, 419; Fevzi Kurtoğlu, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, İstanbul 1938, s. 46, 48-49; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 413-414, 447, 461; a.mlf., Çandarlı Vezir Ailesi, Ankara 1974, s. 56, 60, 71; Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livâsı, s. 50, 53, 58, 247-252; Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi II, s. 416, 463, 471, 486-487, 492; Halil İnalcık, Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I, Ankara 1987, s. 86-87, 103, 114, 212; Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi II, s. 13; Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, İstanbul 1990, s. 294, 340; N. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (trc. Nilüfer Epçeli), İstanbul 2005, I, 349, 384; Osman Ülkü, “Gelibolu Saruca Paşa Türbesi”, EAÜİFD, sy. 21 (2004), s. 241-262.

İdris Bostan