ŞÂVER b. MÜCÎR

(شاور بن مجير)

Ebû Şücâ‘ Şâver b. Mücîr b. Nizâr es-Sa‘dî (ö. 564/1169)

Son Fâtımî Halifesi Âdıd-Lidînillâh’ın veziri.

Cüzâm kabilesinin Benî Sa‘d koluna mensuptur. Hakkındaki ilk kayıt Haçlılar elinde esirken Şevval 516’da (Aralık 1122) serbest bırakılmasıyla ilgilidir (Makrîzî, III, 83). Fâtımî Veziri Efdal b. Bedr el-Cemâlî’nin Haçlılar’la yaptığı savaşlarda esir düşen Şâver’in uzun süre esarette kaldığı anlaşılmaktadır. Daha sonra Vezir Me’mûn el-Batâihî’nin kurduğu Me’mûniyye birliğinde görev aldı. Vezir Rıdvân b. Velehşâ ile Halife Hâfız-Lidînillâh arasındaki gerginlik sebebiyle Kahire’de meydana gelen olaylarda Rıdvân’ın tarafında yer aldı ve onunla birlikte Suriye’ye kaçtı. Rıdvân’ın 534’te (1139) Kahire önlerine gelip halifenin kuvvetleri karşısında yenilerek yakalanmasının ardından bir müddet Saîd’de bedevî kabileleri arasında yaşadı. Daha sonra affedilmekle beraber bir süre Kahire’de sarayda ikamete mecbur edildi. Ardından


Vezir Talâi‘ b. Rüzzîk’ın hizmetine girdi ve Kûs merkez olmak üzere Saîd bölgesi valiliğine tayin edildi (555/1160). Talâi‘, Şâver’in görevinde büyük başarı kazanmasından dolayı pişman olmakla birlikte onu görevden alamadı. Ancak vefatı esnasında oğlu Rüzzîk’ı Şâver’e karşı dikkatli olması hususunda uyardı. Babasının ölümünün ardından vezir olan Rüzzîk b. Talâi‘, Şâver’i görevinden azletti. Bunun üzerine isyan eden Şâver ilk çarpışmalarda Rüzzîk karşısında yenilmekle birlikte etrafına büyük bir kuvvet toplayarak Kahire’ye yürüdü ve Rüzzîk yakalanarak öldürüldü. Böylece Şâver “emîrü’l-cüyûş” unvanıyla vezir oldu (22 Muharrem 558 / 31 Aralık 1162). Şâver ilk icraat olarak Nûreddin Mahmud Zengî’ye hil‘at ve hediyeler gönderdi. Rüzzîk’ın mallarından büyük miktarda ganimet elde etti ve bunların bir kısmını bedevî kabilelere yolladı.

Şâver’in bu ilk vezirliği dokuz ay sürdü. Talâi‘ b. Rüzzîk tarafından kumandanlığa tayin edilmiş olan Dırgām b. Âmir isyan ederek vezâreti ele geçirdi (27 Ramazan 558 / 29 Ağustos 1163). Mısır’dan kaçmak zorunda kalan Şâver, Dımaşk’a Nûreddin Mahmud Zengî’ye sığındı. Nûreddin’den Mısır’ı ele geçirmesi için yardım istedi, karşılığında kendisine tâbi olup askerlerine iktâlar vereceğine ve Mısır gelirinin üçte birini göndereceğine söz verdi. Bunun üzerine Nûreddin, Şîrkûh el-Mansûr kumandasında bir orduyu Şâver’le birlikte Mısır’a yolladı. Bilbîs’te Dırgām’ın ordusunu yenen Şîrkûh ve Şâver Kahire’ye girip Mısır’ı ele geçirdi. Dırgām yakalanarak öldürüldü ve Şâver tekrar Fâtımî veziri oldu (3 Receb 559 / 27 Mayıs 1164).

Şâver, Nûreddin’e verdiği sözü tutmadığı gibi Şîrkûh’tan Mısır’ı terketmesini istedi. Şîrkûh Mısır’da kalmakta ısrar edince Şâver, Kudüs Haçlı Kralı I. Amaury’den yardım talep etti ve karşılığında Haçlılar’a büyük miktarda para ödemeyi vaad etti. Haçlılar’la birleşen Şâver’in ordusu Bilbîs’te bulunan Şîrkûh’u kuşattı. Ancak Nûreddin, Şâver’e yardıma giden Haçlılar’ı Mısır’dan çekmek için Suriye’de Hârim Kalesi’ni fethedip (Ramazan 559 / Ağustos 1164) on beş yıldır Haçlılar’ın elinde bulunan Banyas’ı geri aldı. Bunun üzerine Haçlılar kuşatmayı kaldırdılar, Şîrkûh da Dımaşk’a döndü.

Mısır’da tekrar hâkimiyet kuran Şâver’in kötü yönetimine karşı birçok isyan çıktı, bu yüzden Mısır’da istikrar bir türlü sağlanamadı. Yahyâ b. Hayyât ve Dırgām’ın taraftarları Şâver’e karşı isyan ettilerse de yenilerek Dımaşk’a sığındılar (560/1165). Diğer taraftan Şîrkûh, Mısır’a tekrar sefer açması için Nûreddin’i tahrik ediyordu. Nûreddin onay verince Şîrkûh yeğeni Selâhaddîn-i Eyyûbî ile birlikte Mısır üzerine yöneldi (562/1167). Durumdan haberdar olan Şâver ise yine Haçlılar’dan yardım talep etti. Esasen Yakındoğu hâkimiyeti açısından stratejik bir konumda bulunan Mısır’ı ele geçirmek isteyen Haçlılar harekete geçtiler. Bu sırada Şîrkûh Cîze’de karargâh kurdu. Şîrkûh’un Haçlılar’a karşı birleşme teklifini reddeden Şâver, Haçlı Kralı I. Amaury ile, büyük miktarda para verip Şîrkûh’un Mısır’dan çıkarılmasına kadar bölgede kalması şartıyla anlaştı. Ancak Bâbeyn’de yapılan savaşta Şîrkûh galip geldi (25 Cemâziyelâhir 562 / 18 Nisan 1167), Şâver ve I. Amaury Kahire’ye kaçtılar. Yanında yeterli asker bulunmayan Şîrkûh, Kahire’ye saldırmaktan çekinerek İskenderiye’ye yöneldi ve şehri teslim aldı. Bu sırada ordularını tekrar toparlayan Şâver ve Amaury, İskenderiye önlerine gelip Şîrkûh’u kuşatma altına aldılar. Üç ay süren bu kuşatma esnasında Nûreddin’in Haçlılar’a ait pek çok kaleyi fethetmesi üzerine Haçlılar anlaşma yoluna gittiler. Şîrkûh ve Amaury, Şâver’den alacakları savaş tazminatı karşılığında aynı anda Mısır’ı terkettiler (562/1167). Ardından Şâver, Mısır’da Şîrkûh’la iş birliği yapan pek çok kişiyi tutukladı.

Haçlılar’la yapılan anlaşma gereğince Kahire’ye bir Haçlı birliğinin yerleştirilmesi halkın tepkisini çekti. Katı bir politika izleyen Şâver bu dönemde pek çok kişiyi suçsuz olarak cezalandırdı. Fâtımîler’in zafiyetinin farkında olan Kahire’deki Haçlı birliği Kudüs’e haber gönderip Mısır’ın bir an önce alınmasını istedi. Şâver’in hem halk hem Fâtımî halifesi nezdinde durumu zayıfladı. Haçlılar’ın Mısır’a doğru büyük bir orduyla hareket etmesi üzerine Şâver, Kudüs kralına elçiler göndererek yaptıkları anlaşmaya sadık kalmasını istedi, ancak bir sonuç alamadı. Haçlılar önce Bilbîs’i işgal edip halkı kılıçtan geçirdiler (1 Safer 564 / 4 Kasım 1168). Bu sırada Fâtımî Halifesi Âdıd-Lidînillâh ile Kahire ileri gelenleri Nûreddin Mahmud Zengî’ye mektup yollayıp Haçlılar’a karşı yardım talebinde bulundular. Haçlılar Fustat’a yönelince Şâver halkı Kahire’ye intikal ettirerek şehri ateşe verdi (9 Safer 564 / 12 Kasım 1168). Halep’te bulunan Nûreddin Zengî, Şîrkûh kumandasında Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin de içinde bulunduğu bir orduyu Mısır’a gönderdi. Kahire’yi kuşatan Haçlılar karşısında direnemeyeceğini anlayan Şâver 1 milyon dinar ödemek şartıyla onları Mısır’dan geri çekilmeye ikna etti. Amaury, parayı alamasa da Şîrkûh’un ordusundan çekinip Mısır’ı terketti. Böylece Şîrkûh şehri ele geçirdi (7 Rebîülâhir / 8 Ocak) ve Şâver, Fâtımî halifesinin emriyle öldürüldü (17 Rebîülâhir 564 / 18 Ocak 1169).

BİBLİYOGRAFYA:

Umâre el-Yemenî, en-Nüketü’l-Ǿaśriyye fî aħbâri’l-vüzerâǿi’l-Mıśriyye (nşr. H. Derenbourg), Paris 1897, s. 66-94; William of Tyre, Târîħu ĥurûbi’ś-Śalîbiyye (trc. Süheyl Zekkâr), Dımaşk 1990, II, 884-887, 894-903, 913-922, 931-936; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, 290-291, 298-300, 324-327, 335-340; a.mlf., et-Târîħu’l-bâhir fi’d-devleti’l-Atâbekiyye bi’l-Mevśıl (nşr. Abdülkādir Ahmed Tuleymât), Kahire 1382/1963, s. 120-121, 132-134, 138-140; Ebû Şâme el-Makdisî, Kitâbü’r-Ravżateyn (nşr. İbrâhim ez-Zeybek), Beyrut 1418/ 1997, I, 406-412; II, 10, 11-16, 18, 55-63; ayrıca bk. İndeks; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 439-448; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, I, 137-143, 148-152, 155-163; İbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 251-259; Kalkaşendî, Śubĥu’l-aǾşâ (Şemseddin), X, 319-327; Makrîzî, İttiǾâžü’l-ĥunefâǿ (nşr. M. Hilmî M. Ahmed), Kahire 1416/1996, III, 83, 171, 173, 245, 254, 256-303; N. Elisséeff, Nūr ad-Dīn, Damas 1967, II, bk. İndeks; M. C. Lyons - D. E. P. Jackson, Saladin: The Politics of the Holy War, Cambridge 1982, s. 7, 8, 10, 13-14, 17-18, 25; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, II, 306-320; Ramazan Şeşen, Salâhaddîn Eyyûbî ve Devlet, İstanbul 1987, bk. İndeks; Eymen Fuâd Seyyid, ed-Devletü’l-Fâŧımiyye fî Mıśr, Kahire 1413/1992, s. 218-232; Fikret Işıltan, “Şâver”, İA, XI, 357-363; D. S. Richards, “Shāwar”, EI² (İng.), IX, 372-373; a.mlf., “Ѕћīrkūh”, a.e. (İng.), IX, 486-487.

Cengiz Tomar