ŞEMMÂH b. DIRÂR

(الشمّاخ بن ضرار)

Ebû Sa‘de (Saîd) eş-Şemmâh b. Dırâr b. Harmele b. Sinân b. Ümeyye el-Mâzinî ez-Zübyânî el-Gatafânî (ö. 30/650 [?])

Muhadram Arap şairlerinden.

Kays kabilesinin birer gözü görmeyen beş şairinden biri olup (diğerleri: Temîm b. Übey, Râî en-Nümeyrî, Humeyd b. Sevr, İbn Ahmer el-Bâhilî) adı Ma‘kıl’dir. Ailesinin kabile içindeki etkinliği ve Ma‘kıl’in kendisine olan aşırı güveni sebebiyle kibirlenmesinden dolayı “Şemmâh” lakabını almış olmalıdır. Şair bir aileden gelen Şemmâh’ın Müzerrid ve Cez‘ adlı iki kardeşi, Müzerrid’in oğulları Hasan ve Küseyyir ile Cez‘in oğlu Cebbâr da şairdi. Müzerrid’in aksine yeğenleriyle iyi geçinen kuran Şemmâh bazı gezilerinde onları da yanında götürdü. Çocuk yaşta iken babası ölen Şemmâh kardeşleriyle birlikte anneleri Muâze bint Halef’in himayesinde büyüdü. Muâze’nin, ailenin sorumluluğunu taşıyan Şemmâh ile Cez‘i ağabeyleri Müzerrid’den daha çok sevdiği ve onun kardeşlerini kıskandığı belirtilir (İbn Abdürabbih, IV, 299). Müzerrid’in, şiirlerinde annesini olumsuz ifadelerle anması bu yüzden olmalıdır. Şemmâh, Kelbe bint Cevvâl adında bir kızla evlenmek üzere anlaşmışken bu sırada çıktığı bir seyahatten henüz dönmeden Kelbe ile kardeşi Cez‘ evlendi (Dîvân, s. 455). Şemmâh bu olaydan sonra kardeşiyle hiç konuşmadı ve onu hicvetti. Dubâ‘, Âişe ve Benî Süleym’den Hind adlı kızlarla mutsuz evlilikler yaptı. Kendisi kısa boylu ve çirkin olmasına rağmen çok güzel olan Hind’den ayrılışı onun ruhunda derin etkiler bıraktı, kendine güveni sarsıldı ve bu ruh halini bir şiirinde dile getirdi (a.g.e., s. 287-295). Şiirlerinde sevgili olarak Leylâ, Süleymâ, Meylâ ve Ümmü Haşrec’in adları da geçmektedir (a.g.e., s. 73, 74, 78, 129, 130, 135, 151, 161, 212, 309, 310, 377). Onun sıkıntıları yüzünden çokça seyahat ettiği, çöllerde dolaştığı, Suriye, Irak ve Mısır ile Medine’yi gezdiği şiirlerinden anlaşılmaktadır (Selâhaddin el-Hâdî, s. 110).

Kabilesinin topluca İslâmiyet’i kabul etmesinden önce müslüman olan Şemmâh’ın Resûlullah’ı görüp görmediği, dolayısıyla sahâbeden sayılıp sayılmayacağı konusu tartışmalıdır. Kādisiye Savaşı’ndan evvel Hîre’ye gönderilen bir seriyyeye ve Kādisiye Savaşı’na katıldı; Hz. Ömer’in Kādisiye’de bir araya getirdiği hatip ve şairler arasında yer aldı. Azerbaycan ve Ermenistan fetihlerinde (22/642) Şemmâh’ın adı Bükeyr b. Şeddâd ile birlikte anılmakta, Mugan savaşında Saîd b. Âs’ın yanında bulunduğu zikredilmektedir. Onun bu savaşta şehid olduğuna dair rivayetler isabetli görülmemiştir; çünkü savaşın ardından yapılan antlaşma metninin hazırlanmasında Şemmâh da bulunmuştur. Saîd b. Âs’in Kûfe valiliğine getirilmesinden (30/ 650) sonra Muganlılar’la müslümanlar arasında meydana gelen çatışmaların birinde Şemmâh’ın Saîd b. Âs’la beraber bulunması ve bu sırada şehid düşmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Şemmâh’ın 30-32 (650-652) yılları arasında altmış beş yaşlarında öldüğü tahmin edilmektedir. Yeğeni Cebbâr onun için bir mersiye yazmıştır (a.g.e., s. 90).

Çağdaşı bazı şairler gibi Şemmâh’ın da dinî hassasiyetinin zayıf olduğu kaydedilmektedir. İnsanları rahatsız etmek istemeyen bir tabiata sahip olduğu için fazla hiciv şiiri yazmayan Şemmâh’ın kendi kabilesini ve misafirlerini hicvettiğine dair


rivayetlerde kardeşi Müzerrid’le karıştırılmış olması ihtimali yüksektir. Nitekim kendi divanında böyle şiirlerin bulunmamasına karşılık Müzerrid’in divanında bu tür şiirler oldukça fazladır (a.g.e., s. 124). Ancak bedevîlikten gelen hırçınlığı ve bazı yanlış davranışları dikkate alındığında hassas bir müslüman olmamakla birlikte Hutay’e ile kıyaslanması ve irtidadla itham edilmesi doğru değildir. Karısı onu cimrilik ve harisliği sebebiyle eleştirmiş, kendisi de bu huylarından vazgeçmek için gayret göstermiştir (Dîvân, s. 221-222). Şemmâh’ın bu yönlerini bazı dostları da eleştirmiştir. Maddî sıkıntıları yüzünden küçük miktarlar için bile şiir yazdığı anlaşılan Şemmâh (a.g.e., s. 430) eski şairler yanında çağdaşı olan Evs b. Hacer, Kâ‘b b. Züheyr ve Hassân b. Sâbit’ten etkilenmiştir. Onun hırçın tabiatında, açık ve güçlü ifadelerinde, hayvan ve bitkilerle sembolleşmesinde çölün etkisi sezilmektedir. Seyahatlerinde gördüğü farklı yerler ve yolculuklarında karşılaştığı sıkıntılar şiirlerine yansımıştır. Rebî‘ b. Albâ‘ es-Sülemî ile kendi kabilesinden Cüleyh b. Şümeyz, Cündeb b. Amr ve Cebel b. Cevvâl gibi şairlerle karşılıklı hiciv yazmışlardır. Kâ‘b b. Züheyr’in Şemmâh’tan çekindiği rivayet edilir.

Edebiyat tarihçileri, irticâlen recez şiirleri söylemekte son derece başarılı görülen Şemmâh’ın (İbn Kuteybe, I, 234) önemli bir şair olduğunu kabul eder. İbn Sellâm el-Cumahî ona Câhiliye devri şairleri arasında ve üçüncü tabakada yer verir, onu devrin en önemli şairlerinden Nâbiga el-Ca‘dî, Ebû Züeyb el-Hüzelî ve Lebîd b. Rebîa ile aynı kategoride sayar. Edebiyat ve belâgat kitaplarında şiirlerinden alıntıların nâdir olmasına karşılık zengin bir sözlük malzemesi içeren şiirleri daha çok sözlük türü eserlerde şâhid olarak yer almıştır. Hutay’e’nin Gatafân’ın en büyük şairi diye nitelendirdiği Şemmâh nesîb (gazel), medih, fahr, hiciv, mersiye, hayata ve insana genel bakış gibi çeşitli temalarda şiirler yazmışsa da şiirlerinin üçte ikisi tasvirle ilgili olduğu için daha çok tasvir şairi diye tanınmıştır. Hutay’e ve Ferezdak gibi şairlerin, en iyi yaban eşeği ve yay tasviri yapan şair olarak nitelendirdiği Şemmâh tasvirlerinde çöl hayatını ve öğelerini konu edinmiştir. Şemmâh ihsanlarına nâil olduğu sahâbî Arâbe b. Evs el-Kayzî’ye methiye (Dîvân, s. 256 vd., 323 vd., 335 vd.), Azerbaycan fethinde şehid düşen Bükeyr b. Şeddâd’a mersiye (a.g.e., s. 455-458) ve onun yeğeni Yezîd b. Merba‘ el-Ensârî’ye methiye (a.g.e., s. 313 vd.) yazmıştır. Divanında yirmi kadar kaside, on kadar recez parçası, elli kadar kıta ve beyit bulunmaktadır. Şemmâh’ın divanı Ahmed b. Emîn eş-Şinkītî (Kahire 1327) ve Selâhaddin el-Hâdî (Kahire 1968, 1977) tarafından neşredilmiştir. Selâhaddin el-Hâdî eş-Şemmâħ b. Đırâr eź-Źübyânî ĥayâtühû ve şiǾrüh adıyla bir kitap yazmış (bk. bibl.), divanı üzerinde Hasene Abdülhakîm Abdullah ez-Zehhâr (1984, Câmiatü’l-Kāhire külliyyetü’l-âdâb), Rezzûk Yûsuf (es-Sîretü’l-fenniyye fî şiǾri’ş-Şemmâħ b. Đırâr, 1989, Câmiatü’l-İskenderiyye) ve Muhammed es-Seyyid Selâm (Teşbîhâtü’ş-Şemmâħ b. Đırâr, 1989, Câmiatü’l-Ezher) yüksek lisans çalışması yapmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Şemmâh b. Dırâr, Dîvân (nşr. Selâhaddin el-Hâdî), Kahire 1977, tür.yer., ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 7-60; Cumahî, Fuĥûlü’ş-şuǾarâǿ, s. 34, 103, 110; İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 381; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, Beyrut 1964, I, 232-235; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IV, 90-91, 115-116, 123-124, 194, 256-257; İbn Abdürabbih, el-Ǿİķdü’l-ferîd, IV, 299; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, VIII, 97-99; IX, 158-179; İbn Hacer el-Askalânî, el-İśâbe (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dğr.), Beyrut 1415/1995, III, 285-288; Abdülkādir el-Bağdâdî, Ħizânetü’l-edeb, I, 526; Serkîs, MuǾcem, s. 1141; Brockelmann, GAL, I, 37; Suppl., I, 71; Selâhaddin el-Hâdî, eş-Şemmâħ b. Đırâr eź-Źübyânî ĥayatühû ve şiǾrüh, Kahire 1968, s. 90, 98-99, 110, 124, 156, ayrıca bk. tür.yer.; A. Arazi, “al-Ѕћammāқћ b. Đirār”, EI² (İng.), IX, 288-289; Vehb Rûmiyye, “eş-Şemmâħ b. Đırâr”, el-MevsûǾatü’l-ǾArabiyye, Dımaşk 2005, XI, 763-764.

Zülfikar Tüccar