SEVBÂN b. BÜCDÜD

(ثوبان بن بجدد)

Ebû Abdillâh (Ebû Abdirrahmân) Sevbân b. Bücdüd (Cahder) el-Hâşimî el-Himyerî (ö. 54/674)

Hz. Peygamber’in âzatlısı, sahâbî.

Yemen asıllı olup Himyer kabilesindendir. Onun Mekke ile Yemen arasında yaşayan Serât ahalisinden olduğu (İbn Sa‘d, VII, 400), Hakem b. Sa‘d b. Himyer soyundan geldiği de (İbn Hacer, I, 413) belirtilmektedir. Kabilesine yapılan bir baskında esir alındıktan sonra Medine’de köle olarak satılan Sevbân’ı Resûl-i Ekrem satın alıp âzat etti, ardından isterse ailesine dönebileceğini veya yanında kalabileceğini söyledi. Sevbân, Resûlullah’ın yanında kalmayı tercih etti ve kendini onun hizmetine adadı. Seferlerde de Hz. Peygamber’den ayrılmayan Sevbân bütün gazvelere onunla birlikte katıldı. Suriye, Filistin ve Mısır’ın fethinde bulundu. Hayatının ilerleyen dönemlerinde önce Remle’ye, daha sonra Mısır’a, en sonunda Humus’a yerleşti. 54 (674) yılında bu şehirde vefat etti. Onun Mısır’da öldüğüne dair rivayet kabul görmemiştir. Remle’de, Mısır’da ve Humus’ta birer evinin olduğu, Humus’taki evini buraya gelen hemşehrilerine tahsis ettiği belirtilmektedir (Zehebî, III, 16). Kendini Hz. Peygamber’in ev halkından kabul eden Sevbân, bir gün Resûlullah’ın aile fertlerine dua ettiğini görünce kendisinin de Ehl-i beyt’ten olup olmadığını sormuş, Resûlullah da ona, yöneticilerin veya başkalarının kapısını bir beklentiyle çalmadan ve kimseden bir şey istemeden yaşayabilirse Ehl-i beyt’ten sayılabileceğini söylemiştir (İbn Hacer, I, 413). Sevbân daha sonraki hayatında zühde yönelmiş ve kimseden bir şey beklememiştir. Hz. Âişe onun zühd hayatını insanlara örnek olarak gösterirdi (Belâzürî, I, 481).

Sevbân siyasî ve idarî işlerden uzak durur, fakat yeri geldiğinde idarecileri uyarmaktan çekinmezdi (Müsned, V, 280-281). Daha çok ilimle meşgul olmuş, Hz. Peygamber’den 127 (Ekrem Ziyâ el-Ömerî, s. 83) veya 128 (İbn Hazm, s. 60) hadis nakletmiştir. Sahâbeden Şeddâd b. Evs, tâbiînden Cübeyr b. Nüfeyr, Ma‘dân b. Ebû Talha, Ebü’l-Hayr el-Yezenî, Ebû Esmâ er-Rehabî, Ebû İdrîs el-Havlânî, Ebû Seleme b. Abdurrahman, Hâlid b. Ma‘dân ve Râşid b. Sa‘d kendisinden rivayette bulunmuştur. Hadislerinin bir kısmı Kütüb-i Sitte’de ve Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde yer almıştır. Abdullah Muhammed Şüfey‘, onun el-Müsned’deki rivayetlerini Dirâsetü merviyyâti’ś-śaĥâbe: Sehl b. ǾAbdillâh es-SâǾidî ve’l-Ǿİrbâđ b. Sâriye ve Ŝevbân mevlâ Resûlillâh śallallāhu Ǿaleyhi ve sellem fî Müsnedi’l-İmâm Aĥmed b. Ĥanbel adlı yüksek lisans tezinde incelemiştir (1404, Câmiatü Ümmi’l-kurâ külliyyetü’ş-şerîati’l-İslâmiyye). Şîa’nın bazı ricâl kaynaklarında kendisine yer verilmesi (bk. bibl.) Şiîler’in de Sevbân’a önem verdiğini göstermektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, V, 275-284; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VII, 400; Belâzürî, Ensâb, I, 480-482; Ebû Nuaym, Ĥilye, I, 180-183; Ebû Ca‘fer et-Tûsî, er-Ricâl (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Kum 1411, s. 11; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 218; İbn Hazm, Esmâǿü’ś-śaĥâbeti’r-ruvât (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1412/1992, s. 60-61; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ (Amrî), XI, 166-176; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 296-297; Nevevî, Tehźîb, I, 140-141; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, IV, 413-416; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, III, 15-18; İbn Hacer, el-İśâbe (Bicâvî), I, 413; Şemseddin es-Sehâvî, el-Faħrü’l-mütevâlî fî meni’ntesebe li’n-nebî mine’l-ħademi ve’l-mevâlî (nşr. Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân), Zerkā/Ürdün 1407/1987, s. 37-38; AǾyânü’ş-ŞîǾa, IV, 26; Ekrem Ziyâ el-Ömerî, Baķī b. Maħled el-Ķurŧubî ve Muķaddimetü Müsnedih, Medine 1404/1984, s. 83.

Hasan Cirit