SEYF-i FERGĀNÎ

(سيف فرغانى)

Mevlânâ Ebü’l-Mehâmid Seyfüddîn Muhammed Fergānî (ö. 705/1305’ten sonra)

Mutasavvıf - şair.

Kasidelerinin birinde verdiği bilgilerden VII. (XIII.) yüzyıl ortalarında Orta Asya’da Fergana bölgesinde doğduğu tahmin edilmektedir. Şiirlerinde çoğu zaman “Seyf-i Fergānî”, bazan da “Seyfî” mahlasını kullanmıştır. Gençlik döneminde Moğol istilâsının yol açtığı kargaşa içinde vatanından ayrılıp bir süre Tebriz’de kaldı, ardından Anadolu’ya giderek Aksaray’a yerleşti. VI. (XII.) yüzyıl Horasan şairlerinden çok etkilendiği anlaşılan Fergānî, Sa‘dî-i Şîrâzî’ye yakın ilgi duydu, kendisiyle yazıştı ve onu öven şiirler kaleme aldı. Devrinin önde gelen şairlerinden olmasına rağmen dünyaya meyletmemesi ve zalim hükümdarlara övgüler yazmaktan kaçınması yüzünden inzivada yaşadığı Aksaray’ın küçük bir hankahında vefat etti. Zebîhullah Safâ, dizelerindeki birtakım tarihî gelişmelere ve bazı kaynaklardaki bilgilere dayanarak şairin nisbeten uzun bir ömür sürdüğünü, bir dizesinde altmış yaşında olduğundan söz ettiğini, diğer bazı bilgilerden hareketle 705-749 (1305-1349) yılları arasındaki bir tarihte öldüğünü ifade etmektedir. Divanının bir yerinde (s. 749) Şeyh Necmeddin Erdebîlî ve Şemseddin Verâvî’nin 705 (1305) yılında mektup gönderip kendileri için gazel yazmasını istediklerini belirtmesi bu sırada hayatta bulunduğunu, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlı olup (FY, nr. 171) 749 (1349) tarihini taşıyan divan nüshasının müstensihi Mehmed b. Ali Aksarâyî’nin Fergānî’ye rahmet dilemesi o tarihte hayatta olmadığını göstermektedir (Dîvân, neşredenin girişi, s. 5, 16-17; Zebîhullah Safâ, III/1, s. 624).

Fergānî’nin bizzat düzenlediği divanı günümüze ulaşmıştır. Dîvân’da Moğol istilâsından sonra Anadolu’da halkın karşılaştığı felâketler ve sıkıntılar konu edinilir; zalim valiler, emîrler, maliye memurları şiddetle eleştirilir. Şair, çağdaşı şairlerle daha sonra gelecek olanlardan bu tür iktidar sahiplerini övmemelerini ister. Dîvân’ın en güzel kısımlarını oluşturan gazellerde sıkça teşbih sanatına başvurulduğu görülür. Kasidelerinde olduğu gibi redife çok yer vermesi bazı beyitlerin canlılığını azaltsa da üslûbu her zaman akıcıdır ve kasideleri onun şiirde ne kadar usta olduğunu göstermektedir. Kerbelâ şehidleri için mersiye söylemiş ilk şairler arasında yer alan Fergānî’nin genelde sade olan şiirlerinde çağın olumsuzlukları, toplumun tabakaları arasında refah düzeyi bakımından oluşan farklılıklar eleştirel bir yaklaşımla dile getirilir. Geniş bir tasavvuf bilgisine sahip olduğunu gösteren şiirlerinin bir kısmı Rûdekî-i Semerkandî, Am‘ak-ı Buhârî, Evhadüddîn-i Enverî, Hâkānî-i Şirvânî, Ferîdüddin Attâr, Kemâleddîn-i İsfahânî ve Sa‘dî-yi Şîrâzî gibi şairlerin bazı kasidelerine, Sa‘dî-i Şîrâzî ve Hümâm-ı Tebrîzî gibi şairlerin gazellerine cevap olarak kaleme alınmıştır. Bazı şiirleri kelime ve ifade tarzı bakımından Hâfız-ı Şîrâzî’yi hatırlatmaktadır. Rûdekî’nin bir şiirine nazîre yazdığı divanında, hayatının bir döneminin aynı çağa rastlamasına ve Aksaray’a yakın Konya’da yaşamasına rağmen Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye bir işarette bulunmaması dikkat çekicidir. 582 gazel, 120 kaside, beş kıta, yirmi üç rubâîden oluşan ve 11.000’den fazla beyit ihtiva eden Dîvân Zebîhullah Safâ tarafından neşredilmiştir (Tahran 1341, 1364 hş.).

BİBLİYOGRAFYA:

Seyf-i Fergānî, Dîvân (nşr. Zebîhullah Safâ), Tahran 1364 hş., neşredenin girişi, s. 3-32; Abdürrefi‘ Hakīkat, Ferheng-i ŞâǾirân-ı Zebân-i Fârsî, Tahran 1368 hş., s. 294; M. Emîn Riyâhî, Zebân u Edeb-i Fârsî der Ķalemrev-i ǾOŝmânî, Tahran 1369 hş., s. 109-111; Zebîhullah Safâ, Târîħ-i Edebiyyât der Îrân, Tahran 1371 hş., III/1, s. 624-632; Sîrûs-i Şemîsâ, RubâǾî ve RubâǾîserâyân, Tahran 1375 hş., s. 139; Büzürger, “Seyf-i Ferġānî”, Dânişnâme-i Edeb-i Fârsî (nşr. Hasan Enûşe), Tahran 1375 hş., I, 511-512; Ahmed Ateş, “Anadolu’nun Unutulmuş Büyük Bir Şairi: Sayf al-Dīn Muhammed al-Farġānī”, TTK Belleten, XXIII/91 (1959), s. 418-426; Sayyāra Mahīnfar, “Farġānī”, EIr., IX, 256.

Nimet Yıldırım