SEYFEDDİN GAZİ I

(سيف الدين الغازي)

Seyfüddîn el-Gāzî b. İmâdiddîn Zengî b. Aksungur (ö. 544/1149)

Musul atabegi (1146-1149).

500 (1106-1107) yılında doğdu. Musul Atabegi I. İmâdüddin Zengî’nin büyük oğludur. Babası Ca‘ber Kalesi’ni kuşattığı sırada şehid edildiğinde (541/1146) Irak Selçuklu Sultanı Mesud’un kendisine iktâ ettiği Şehrizor’da bulunan Seyfeddin Gazi, Musul nâibi Ali Küçük’ün davetiyle yola çıktı. İmâdüddin Zengî’nin atabegi olduğu Selçuklu Meliki Alparslan b. Mahmûd’un Musul’u ele geçirme girişimini önleyip şehre hâkim oldu ve onu bir kalede hapsetti (İbn Hallikân, IV, 4). Sultan Mesud, aralarındaki iyi ilişkiler ve kendisine duyduğu güven dolayısıyla Seyfeddin Gazi’nin Musul hâkimiyetini onayladı. Babasının vefatı sırasında yanında bulunan kardeşi Nûreddin Mahmud ise Halep’e giderek şehri hâkimiyeti altına aldı. Böylece Musul Atabegliği’nin Suriye ve el-Cezîre’deki toprakları Halep ve Musul merkez olmak üzere ikiye bölünmüş oldu.

İmâdüddin Zengi’nin ölümünün ardından Ermeniler, Urfa’da isyan ederek şehri eski Urfa Kontu II. Joscelin’e teslim ettiler. Durumu öğrenen I. Seyfeddin Gazi, Urfa’ya Ali Küçük idaresinde bir ordu sevketti. Ancak daha önce yetişen Nûreddin Mahmud isyanı bastırıp şehre hâkim olunca Musul kuvvetleri geri dönmek zorunda kaldı. Bu durum iki kardeş arasında kısa süreli bir gerginliğe yol açtı. Mardin ve Hısnıkeyfâ Artuklu beylerinin Zengî’nin zaptetmiş olduğu topraklarını geri almaya girişmeleri yüzünden Seyfeddin Gazi, Urfa’nın Halep’e bağlanmasını kabullenmek zorunda kaldı. Artuklular’a karşı harekete geçen Seyfeddin Gazi Hani, Meyyâfârikīn (Silvan), Cebel-i Cur, Zülkarneyn, Şabahtan, Tel Mevzen, Dara ve diğer bazı yerleri aldıktan sonra Mardin’e hücum edip büyük tahribat yaptı. Mardin Artuklu Beyi Timurtaş elçi göndererek kızını da vermek suretiyle onu anlaşmaya ve Musul’a dönmeye ikna etti (542/1147).

İmâdüddin Zengî’nin Urfa’yı fethi sebebiyle düzenlenen II. Haçlı Seferi’ne katılan ve Nisan 1148’de Filistin’e ulaşan Haçlı ordularının ilk hedefi Dımaşk Atabegliği toprakları oldu. Dımaşk’ın kuşatılması üzerine Vezir Muînüddin Üner, Seyfeddin Gazi’ye âcil yardım çağrısında bulundu. Büyük bir orduyla Musul’dan yola çıkan Seyfeddin Gazi, Halep’ten kardeşi Nûreddin Mahmud’u da alarak Humus’a geldi. Seyfeddin Gazi’nin şehre bir nâib gönderme hususunda ısrarı karşısında tedirgin olan Dımaşklı yöneticiler, Seyfeddin Gazi’nin Dımaşk’ı alması durumunda Filistin’deki Haçlı varlığının sona ereceğini söyleyerek Haçlılar’ı çekilmeye ikna ettiler. Seyfeddin Gazi, Haçlılar’ın Dımaşk’tan ayrılmasının ardından Nûreddin Mahmud’un Üner ile birlikte Haçlılar’ın elindeki Ureyme (Arîme) Kalesi’ne karşı düzenlediği sefere (543/1148) büyük bir kuvvet gönderdi. Haçlılar’ın yenilgiye uğratılması ve kalenin tahrip edilmesinden sonra ordular Humus’ta bulunan Seyfeddin Gazi’nin yanına döndü. Nûreddin Mahmud, aynı yıl Halep’e saldırmayı planlayan Haçlılar’ı Yağra’da ağır bir hezimete uğrattı (Receb 543 / Kasım-Aralık 1148) ve aldığı esirlerden bir kısmını Seyfeddin Gazi’ye gönderdi. Bu durum Seyfeddin Gazi’nin bu savaşta da Nûreddin Mahmud’a yardım ettiğini göstermektedir.

Mardin Artuklu Beyi Timurtaş daha önce söz verdiği gibi kızını çeyiziyle birlikte Musul’a gelin olarak gönderdi. Ancak Seyfeddin Gazi bu sırada ağır hasta olduğundan evlilik gerçekleşmedi. Hummaya yakalanan Seyfeddin Gazi 544 yılı Cemâziyelâhir ayı sonlarında (Kasım 1149 başları) Musul’da vefat etti ve yaptırdığı el-Medresetü’l-Atabekiyyetü’l-Atîka’ya defnedildi. Nûreddin Mahmud’un yetiştirip kızıyla evlendirdiği oğlu genç yaşta öldüğü için halefi bulunmadığından vasiyeti üzerine yerine kardeşi Kutbüddin Mevdûd geçti. Musul Atabegleri’nin tarihini yazan İbnü’l-Esîr, I. Seyfeddin Gazi’yi cesur, cömert ve yüksek ahlâklı bir yönetici olarak tanımlar ve Selçuklu hükümdarları dışında başında sancak taşıyan ilk emîr olduğunu kaydeder. Hayır işleriyle ilgilenen, ilmi ve âlimleri seven, şairleri himaye eden Seyfeddin Gazi, Musul’da Bâbülmeşraa’da sûfîler için bir ribât yaptırmıştır. Şair Haysa Beysa onu öven bir kaside yazmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kalânisî, Târîħu Dımaşķ (Amedroz), s. 282, 284-285, 298-299; İbnü’l-Ezrak el-Fârikī, Târîħu Meyyâfâriķīn ve Âmid: Ķısmü’l-Artuķıyyîn (nşr. Ahmet Savran), Erzurum 1987, s. 82-83; İbnü’l-Esîr, et-Târîħu’l-bâhir fi’d-devleti’l-Atâbekiyye bi’l-Mevśıl (nşr. Abdülkādir Ahmed Tuleymât), Kahire 1382/1963, s. 84-93; a.mlf., el-Kâmil (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, XI, 106-107, 114-115, 119-123, 126-127; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 3-4; N. Elisséeff, Nūr ad-Dīn, Damas 1967, II, 389-394, 396-399, 419-422; Hüseyin Ali ed-Dakuki, Kuzey Irak’ta Atabegler Hakimiyeti (doktora tezi, 1975), İÜ Ed. Fak., s. 99-105; Saîd ed-Dîvecî, Târîħu’l-Mevśıl, Musul 1402/1982, s. 284-287; Coşkun Alptekin, Dimaşk Atabegliği (Toğteginliler), İstanbul 1985, s. 138-142; Ebru Altan, İkinci Haçlı Seferi (1147-1148), Ankara 2003, s. 50, 106, 111, 117; “Gâzî, Sayf al-Dīn”, İA, IV, 733-734.

Gülay Öğün Bezer