SEYREKZÂDE MEHMED ÂSIM

(ö. 1086/1675)

Tezkire yazarı ve divan şairi.

İstanbul’da doğdu. Bazı kaynaklarda lakabı Zeyrekzâde olarak geçer. Babası Seyrekzâde Seyyid Abdurrahman, dedesi Seyrekzâde Şemseddin Ahmed olup soyu Sultan II. Selim’in hocası Seyrek Muhyiddin Hüseyin Efendi’ye dayanır. Kaynaklarda seyyid unvanıyla anılmaktaysa da bunun gerçeği mi aksettirdiği yoksa nakîbü’l-eşraflıktan dolayı yahut tarikat geleneklerine uyularak mı verildiği konusunda kesinlik yoktur. Seyrekzâde Mehmed Efendi tahsilini Beyazıt Medresesi’nde tamamladı.

“Âsım” (Âsımî) mahlasıyla şiirler yazdı. Devrin şeyhülislâmı Esîrî Mehmed Efendi’den mülâzım oldu. 1077 Recebinde (Ocak 1667) Neccâriye, 1080 Rebîülevvelinde (Ağustos 1669) Ferhad Paşa, 1080 Recebinde (Aralık 1669) Kürkçübaşı, 1083 Muharreminde (Mayıs 1672) Hüseyin Efendi, 1084 Recebinde (Ekim-Kasım 1673) Sahn (Fâtih) ve 1085 Ramazanında (Aralık 1674) Siyavuş Paşa medreselerinde görev yaptı. Siyavuş Paşa Medresesi müderrisi iken 15 Şâban 1086 (4 Kasım 1675) tarihinde vebadan öldü. Mezarı Edirnekapı dışında Emîr Buhârî Tekkesi karşısında amcası Yûnus Efendi’nin yanındadır.

Kaynaklarda Seyrekzâde’nin mürettep bir divanının olduğu belirtilirse de henüz ele geçmemiştir. Tezkire müellifleri onun mükemmel bir şair ve münşî olduğunu kaydedip şiirlerinden örnekler verir. Şiirleri incelendiğinde tasannua kaçmayan, sade bir dil kullanarak mânaya önem veren bir şair olduğu görülür. Seyrekzâde Mehmed Âsım’ın bilinen eseri Zeyl-i Zübdetü’l-eş‘âr’ıdır. Tezkireden ziyade bir antoloji sayılabilecek olan eser Kafzâde Fâizî’nin (ö. 1031/1622) Zübdetü’l-eş‘âr’ının zeylidir. Seyrekzâde eserinde Fâizî’nin bıraktığı 1620 yılından 1675 yılına kadar yetişen şairleri ele almış, bu süre içinde yaşayan 124 şairin hayatı hakkında kısa bilgilerle şiirlerinden örnekler vermiştir. Eserde tanınmış şairlerin manzumelerine fazlaca yer verildiği görülür. Zeyl-i Zübdetü’l-eş‘âr’ın belli başlı nüshaları İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 1711, 2401) ve Millet (Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 1326) kütüphanelerinde kayıtlıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Nev‘îzâde Atâî, Hadâiku’l-hakāik fî tekmileti’ş-Şekāik, Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi, nr. 1284, vr. 81-82; Uşşâkīzâde İbrâhim, Zeyl-i Zeylü’ş-Şekāik, Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi, nr. 242, vr. 228; Safâyî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2549, vr. 225; İsmâil Belîğ, Nuhbetü’l-âsâr, İÜ Ktp., nr. 1182, vr. 57b; Şeyhî Mehmed Efendi, Vekāyiu’l-fuzalâ, İÜ Ktp., TY, nr. 81, vr. 486-487; Kemiksizzâde Safvet Mustafa, Nuhbetü’l-âsâr min fevâidi’l-eş‘âr, İÜ Ktp., nr. 6189, vr. 73; Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Mecelletü’n-niśâb, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 628, vr. 308; Sadettin Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, İstanbul 1936, I, 115-116; Îżâĥu’l-meknûn, I, 516; Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İstanbul 1970, II, 699; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, I, 302; Abdulkerim Abdulkadiroğlu, Bursalı İsmail Beliğ, Ankara 1985, s. 128; “Âsım, Mehmed [Seyrekzâde]”, TA, III, 449; “Âsım, Seyrekzâde”, TDEA, I, 178.

Ali Osman Coşkun