SİTTÜLVÜZERÂ

(ستّ الوزراء)

Ümmü Muhammed (Ümmü Abdillâh) Sittülvüzerâ bint Ömer b. Es‘ad b. el-Müneccâ ed-Dımaşkıyye (ö. 716/1316)

Kadın muhaddis.

624 (1227) yılında Dımaşk’ta doğdu. Vezîre lakabıyla da bilinir. Halep yakınlarındaki Maarretünnu‘mân’a yerleşen Tenûh kabilesinden olduğu için ayrıca Tenûhiyye nisbesiyle anılır. Babası ve dedesi ilmiye sınıfına mensup bulunduğundan küçük yaştan itibaren ilim muhitinde yetişti. Bu durum onun ilmî ve ahlâkî kişiliği üzerinde etkili oldu. Dedesi Es‘ad b. Müneccâ dönemin önemli Hanbelî âlimlerinden biri olup Harran’da kadılık yapmıştır. Hanbelî fakihi İbnü’l-Müneccâ Sittülvüzerâ’nın amcasının oğludur. Irak ve Horasan gibi ilim merkezlerine seyahatlerde bulunan, Harran’da kadılık yapan ve aslen Maarretünnu‘mânlı olan babası Şemseddin Ömer et-Tenûhî, Dımaşk’ta tedrîs ve fetva faaliyetleriyle meşgul olmuş bir hadis ve fıkıh âlimidir. Ondan an‘anevî isnad zinciriyle hadis rivayet edenlerin sonuncusu kızı Vezîre’dir. Vezîre aynı zamanda semâ ile kendisinden rivayette bulunulan muhaddislerin sonuncusudur. Babasından iki hadis cüzü, Ebû Abdullah Hüseyin b. Mübârek ez-Zebîdî’den Buhârî’nin eś-Śaĥîĥ’i ile Şâfiî’nin el-Müsned’ini semâ yoluyla almıştır.

Sittülvüzerâ, Ebû Abdullah ez-Zebîdî’den semâ yoluyla aldığı Śaĥîĥ-i Buħârî’yi Dımaşk’ta ve daha sonra 705 (1305) yılında Mısır’da birkaç defa rivayet etmiştir. Onun ayrıca Celâleddin es-Süyûtî’nin rivayet kaynakları arasında özel bir yeri olduğu görülür (Abdülhay el-Kettânî, II, 1013). Başta Zehebî ve Ahmed b. Aybek ed-Dimyâtî olmak üzere Ali b. Muhammed b. Ahmed et-Tenûhî, Ali b. Sâlih b. Ahmed et-Tîbî, Muhammed b. İbrâhim İbnü’ş-Şemmâ‘, Zeynüddin Muhammed b. Ömer el-Kinânî, Bahâeddin İbn Akīl, İbn Râfi‘, Abdülkādir el-Kureşî ve Hibe bint Ahmed b. Muhammed, Sittülvüzerâ’dan hadis dinleyip rivayette bulunanlar arasındadır. İbn Hacer el-Askalânî de hocaları vasıtasıyla ondan hadis rivayet etmiş (Taġlîķu’t-taǾlîķ, tür.yer.), İbn Tağrîberdî, Sittülvüzerâ’dan hadis dinleyip rivayette bulunmak için dünyanın dört bir yanından öğrencilerin geldiğini belirtmiştir. Hakkında kullanılan müsnide (müsnidetü’l-vakt) sıfatı hadisleri senedli olarak rivayet ettiğinden onun muhaddis kimliğini öne çıkarmış, ayrıca dindar kişiliğine ve güzel ahlâkına işaret eden sıfatlarla anılmış, iki defa hacca gitmiştir. Uzun bir ömür yaşadığı için adı muammerûn arasında anılan Sittülvüzerâ 18 Şâban 716’da (5 Kasım 1316) Dımaşk’ta vefat etmiş ve Kāsiyûn’da Câmiu’l-Muzafferî’nin yukarısındaki aile kabristanına defnedilmiştir. Dört defa evlenen Sittülvüzerâ’nın bu evliliklerden üç kızı olmuştur.

Sittülvüzerâ diye bilinen diğer bazı kadın âlimler şunlardır: 1. Sittülvüzerâ bint Ebü’l-Fazl Yahyâ b. Muhammed et-Tağlibiyye ed-Dımaşkıyye. 639’da (1241-42) doğdu. Bu tarihin 689 (1290) olarak verilmesi (İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 129-130; Kehhâle, II, 174) bir sehiv eseri olmalıdır. Zira ona icâzet veren birkaç hocadan İbnü’l-Buhârî diye bilinen Fahreddin Ali’nin vefat tarihi 690 (1291),


Ziyâeddin el-Makdisî’nin ise 643’tür (1245). Sittülvüzerâ et-Tağlibiyye 4 Şevval 715’te (1 Ocak 1316) vefat etti. 2. Ümmü Muhammed Sittülvüzerâ bint Muhammed b. Abdülkerîm b. Osman el-Mardîniyye el-Mizziyye. 659 (1261) yılında doğdu, 736 yılı Şevval ayında (Mayıs 1336) vefat etti. Hanefî fıkıh âlimidir. Birzâlî ondan semâ yoluyla hadis rivayet etmiştir (Kehhâle, II, 174).

BİBLİYOGRAFYA:

Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXIII, 80; a.mlf., el-MuǾîn fî Ŧabaķāti’l-muĥaddiŝîn (nşr. M. Zeynühüm M. Azeb), Kahire 1407/1987, s. 315; a.mlf., el-MuǾcemü’l-muħtaś bi’l-muĥaddiŝîn (nşr. M. Habîb el-Hîle), Tâif 1408/1988, s. 14; Safedî, el-Vâfî, XV, 117; İbn Receb, eź-Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-Ĥanâbile, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), II, 225-226; Takıyyüddin el-Fâsî, Źeylü’t-Taķyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânîd (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1410/1990, II, 376-377, 396; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 129-130; a.mlf., Taġlîķu’t-taǾlîķ (nşr. Saîd Abdurrahman Mûsâ el-Kazekī), Beyrut-Dımaşk-Amman 1405/1985, III, 35, 147, 229, 250; IV, 466, 515; V, 250, 443-444; İbn Tağriberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, IX, 237; Mehmed Zihni, Meşâhîrü’n-nisâ, İstanbul 1294, I, 295-296; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, II, 1013; Kehhâle, AǾlâmü’n-nisâǿ, II, 173-174; Cengiz Kallek, “İbnü’l-Müneccâ”, DİA, XXI, 154.

Zekeriya Güler