SOYURGAL

Toprağa dayalı, vergi muafiyeti bulunan ve vârislere geçebilen bir tür bağış.

Altın Orda Hanlığı gibi Cengiz Han sonrası Moğol devletlerinde, özellikle de İran, Azerbaycan ve Anadolu’nun doğusunda kurulan Türkmen beylikleriyle Bâbürlüler’de başarılı kumandanlara, ele geçirilen yerlerde mukavemet göstermeden merkezî otoriteye bağlılık gösteren yöneticilere, hıristiyan ruhbanları dahil din adamlarına, sanatkâr ve ediplere verilen bir ihsanın ve belgesinin adıdır. Türkçe’de ilk defa IX-X. yüzyıllara ait Eski Uygurca metinlerde ve Moğolca’da XIII. yüzyılda kaleme alınmış olan Moğolların Gizli Tarihi’nde görülen kelimenin etimolojisi kesin bir çözüme kavuşturulamamıştır. Ancak genelde, Çince ci- “şefkat, merhamet” kökünden türetilen eski Türkçe tsoyurka-/soyurga- (acımak, şefkat ve merhamet etmek) masdarından geldiği ve “lutuf, hediye, bağış, ihsan, ödül” anlamlarını taşıdığı kabul edilmektedir (Doerfer, I, 351-353).

Spuler, İlhanlılar’da soyurgal kurumunu anlatırken bu tür arazilerin Anadolu, Ermenistan, Gürcistan, Şirvan, el-Cezîre, Kazvin, Şüşter ve Horasan’da bulunduğunu ve yalnız bağış olarak dul ve yetimlere değil öncelikle ücret ve ödül olarak devlet memurlarına, kumandanlara ve askerlere (irsî) verildiğini söylemekte ve maliye vezirliğine


bağlı özel bir dairenin bu işle ilgilendiğini bildirmektedir (İran Moğolları, s. 356-359). Soyurgalı ayrıntılı biçimde ele alan ilk inceleme Petruşevskiy’in çalışmasıdır (bk. bibl.). Araştırmacı konuyu Karakoyunlu ve Akkoyunlu yönetimlerinden başlayarak incelemiş ve özellikle soyurgalın müsellemden olan farkı üzerinde durmuştur. Bu konuda yapılan bir başka ayrıntılı inceleme de Murakami’ye aittir. Müellif bu tür timarlar için Batı Avrupa’da “fief ve lehen”, Doğu İslâm dünyasında iktâ terimlerinin kullanıldığını söyler (Toyo Gakuho, s. 1). Ortaylı’ya göre soyurgal eski yönetici sınıfa ve toprak sahiplerine bolca bahşedilen bir imtiyazdır. Bunun sebebi ise açıktır. Güçsüz bir bürokratik mekanizmaya sahip olan geleneksel devlet taşrada kendi bölgelerinde idarî, malî, adlî işleri yürüten eski zümreyi yok edip bir otorite boşluğu yaratmaktansa onlarla ittifakı tercih etmiştir (Toplum ve Bilim, sy. 4 [1978], s. 73). Böyle bir ihsana kavuşan kimse aynı zamanda “tarhan” unvanını elde etmiş sayılıyordu (a.g.e., sy. 4 [1978], s. 74). Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinde soyurgalın yanı sıra “tuyul” da görülür; aradaki fark ise tuyulun irsî olmayıp göreve / zamana bağlı bir vergi muafiyeti içermesidir (a.g.e., sy. 4 [1978], s. 74; Herrmann, CXXXIX [1989], s. 108). İnalcık’a göre Osmanlılar’daki temliknâme özetle soyurgalın dengidir. İslâm devletlerinde yönetimin dağılımı temlik, soyurgal, yurtluk-ocaklık ve mâlikâne-mukātaa şeklinde görülmektedir (History and Historiography, s. 114, 116). Yine İnalcık’a göre Türk lehçelerinde yaygın biçimde kullanılan “soyurkamak” masdarı Moğol hükümdarlarının hizmetinde bulunan Uygur kâtipleri aracılığıyla Farsça’ya girmiş olmalıdır (a.g.e., s. 119).

Menşe itibariyle soyurgalın iktâ sisteminin değiştirilmiş bir biçimi olduğu anlaşılmakta, ancak onun yalnız hizmet karşılığı değil daha çok bir bağış şeklinde verildiği görülmektedir. Bunun yanı sıra soyurgal, sahibine ayrıca hem dokunulmazlık hem de idarî ve hukukî haklar kazandırmaktaydı. İlk defa XIII. yüzyılın sonlarında İran’da ortaya çıkan bu sistem İlhanlı Devleti’nin parçalanmasından sonra Celâyirliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Timurlular ve Safevîler tarafından yaygın biçimde uygulanmış, özellikle günümüze Safevîler devrine ait pek çok belge ulaşmıştır. Türkmenler’e ve Safevîler’e ait soyurgallar ve iktâlar üzerine sistemli bir çalışma yayımlayan Busse bunların belgelerini içerik, iç düzen, tarih ve dönem gibi farklı yönlerden incelemiştir. Her belgenin başında hükümdarın adı, unvanı ve arkasından “sözümüz” ifadesi yer alır (Untersuchungen, s. 25). Röhrborn’a göre bu ifadeyi “bizim … fermanımız / … emrimiz” şeklinde anlamak gerekmektedir (ZDMG, CXXVII [1977], s. 334). Genelde kâğıt üzerine yazılmış olan belgelerde çoğunlukla damga bulunur; ilk bölümden sonra belirli kalıplar halinde sözler, daha sonra tarih ve bitiş dileği gelir.

BİBLİYOGRAFYA:

Doerfer, TMEN, I, 351-354; Clauson, Dictionary, s. 556; Zemahşerî, Mukaddimetü’l-edeb (haz. Nuri Yüce), Ankara 1988, s. 177a; Türkçe İlk Kur’an Tercümesi (Rylands Nüshası) Karahanlı Türkçesi: Giriş-Metin-Notlar-Dizin (haz. Aysu Ata), Ankara 2004, s. 628; H. Busse, Untersuchungen zum Islamischen Kanzleiwesen, Kairo 1959, s. 25, 27, 98; Spuler, İran Moğolları, s. 356-359; İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 1991, s. 52, 112; A. D. Khan, Diplomatics of the Soyurghal Farman of the Great Mughals, 1556-1707, Allahabad 1994; P. Pelliot, Uygur Yazısıyla Yazılmış Uğuz Han Destanı (trc. Vedat Köken), Ankara 1995, s. 56-57; Halil İnalcık, “Autonomous Enclaves in Islamic States: Temlîks, Soyurghals, Yurdluk-Ocaklıks, Mâlikâne-Mukāta‘as and Awqāf”, History and Historiography of Post-Mongol Central Asia and the Middle East: Studies in Honor of John E. Woods (ed. J. Pfeiffer - Sholeh A. Quinn), Wiesbaden 2006, s. 111-134; V. Minorskiy, “A Soyurghal of Qasim b. Jahangir Aq-qoyunlu”, BSOAS, IX (1938), s. 927-960; İ. P. Petruşevskiy, “K istorii instituta soyurgala”, SV, VI (1949), s. 227-246; M. Murakami, “Mongoru chika no hooyuusei no kigen tokuni Soyurghal to Qubi to Emèü tono kanren nitsuite”, Toyo Gakuho, XLIV, Tokyo 1961, s. 1-35; K. Röhrborn, “Staatskanzlei und Absolutismus im safawidischen Persien”, ZDMG, CXXVII (1977), s. 313-343; İlber Ortaylı, “Osmanlı Toprak Düzeninin Kaynakları”, Toplum ve Bilim, sy. 4, İstanbul 1978, s. 72-77; G. Hermann, “Ein Erlaß Tahmasps I von 934/1528”, ZDMG, CXXXIX (1989), s. 104-119; Osman Gazi Özgüdenli, “İlhanlı Hükümdarı Ebu Sa‘id Han’a Ait Dört Yarlıg”, TTK Belleten, LXIX/254 (2005), s. 65-115; Kâzım Paydaş, “Moğol ve Türk-İslâm Devletlerinde Suyurgal Uygulaması”, Bilig: Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, sy. 39, Ankara 2006, s. 195-218; A. K. S. Lambton, “Soyūrhҗћāl”, EI² (İng.), IX, 731-734.

Mehmet Ölmez