SÜVEYBE

(ثويبة)

(ö. 7/628)

Hz. Peygamber’in ilk sütannesi.

Ebû Leheb’in câriyesi olup Medine çevresinde yaşayan Eslem kabilesine mensuptur. Hz. Muhammed’in doğum haberini efendisine ulaştırdığı sırada yeğeninin doğumuna sevinen Ebû Leheb tarafından âzat edildiği belirtilir. Ancak Süveybe’nin Ebû Leheb ailesiyle irtibatının devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim bazı rivayetlerde Ebû Leheb’in onu Resûlullah’ın Medine’ye hicretinden sonra âzat ettiği kaydedilmektedir.

Annesi Âmine tarafından kısa bir süre emzirilen Hz. Muhammed sütannesi Halîme’ye verilinceye kadar Süveybe’den süt emdi. Kendisinden önce amcası Hamza, daha sonra da halası Berre’nin oğlu Ebû Seleme el-Mahzûmî Süveybe’den süt emdikleri için Resûlullah’ın sütkardeşleri olmuşlardır. Hz. Muhammed’e Hamza’nın kızı Ümâme veya Ebû Seleme’nin kızı Dürre ile evlenmesinin teklif edildiği, ancak Hamza ve Ebû Seleme’nin kendisinin sütkardeşleri olduklarını ve Allah’ın sütkardeş kızı ile evlenmeyi haram kıldığını söylediği bildirilmektedir (İbn Sa‘d, I, 109-110; III, 11-12). Bazı kaynaklarda Süveybe’den süt emenler arasında Abbas b. Abdülmuttalib, Ca‘fer b. Ebû Tâlib, Abdullah b. Cahş ve Resûlullah’ın amcası Hâris’in oğlu Ebû Süfyân el-Hâşimî’nin isimleri de geçmektedir.

Hz. Peygamber Süveybe ile yakından ilgilendi ve bu ilgisini onun vefatına kadar devam ettirdi. Süveybe’nin Hatice ile evlendikten sonra Hz. Muhammed’i ziyarete geldiği, onların da kendisine iyi muamelede bulunduğu, Hatice’nin âzat etmek niyetiyle Süveybe’yi Ebû Leheb’den satın almak istediği, ancak Ebû Leheb’in buna rıza göstermediği kaydedilmektedir. Sütannesine olan ilgisini Medine’ye hicretinden sonra da sürdüren Resûl-i Ekrem onun hakkında daima bilgi edinmeye çalıştı; Medine’den kendisine para ve giyecek gönderdi. Hayber Gazvesi dönüşünde Süveybe’nin ölüm haberini alınca sütkardeşi Mesrûh’u sorduğu, onun annesinden önce öldüğünün söylenmesi üzerine başka akrabası olup olmadığını araştırıp hiçbir yakınının kalmadığını öğrendiği belirtilmektedir.

İlk kaynaklarda Süveybe’nin müslüman olduğuna dair bir bilgi yer almamakla birlikte muahhar âlimlerden Ebû Abdullah İbn Mende (ö. 395/1005) ilk defa onun İslâm’ı benimsediğinden bahsetmiş, bu konu daha sonraki kaynaklarda tartışılmıştır. Ebû Nuaym, İbn Mende’den önce hiçbir kaynakta Süveybe’nin Müslümanlığı kabul ettiğine dair bilgiye rastlamadığını söylemektedir (İbnü’l-Esîr, VII, 46). Kaynaklarda oğlu Mesrûh’un da müslüman olduğuna dair bilgi bulunmamaktadır. İbn Hacer ise herhangi bir kayıt bulunmasa da bunun ihtimal dahilinde olabileceğini söyler (el-İśâbe, VII, 549).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 108-110; III, 11-12; İbn Ebû Şeybe, el-Muśannef (nşr. Saîd el-Lahhâm), Beyrut 1409/1989, III, 386-388; Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), I, 87, 105; IV, 383; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), II, 158; Taberânî, el-MuǾcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1404/1984, III, 137-140; XXIII, 222-225, 381; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Delâǿilü’n-nübüvve (nşr. Abdülmu‘tî Kal‘acî), Beyrut 1405/1985, I, 148-149, 184; II, 183; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 28-29, 370; III, 940; Süheylî, er-Ravżü’l-ünüf, I, 108; II, 164; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, VII, 46; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1417-19/1997-99, III, 406-407; V, 426, 493, 579; VIII, 226; XIX, 515-516; İbn Hacer, el-İśâbe (Bicâvî), II, 121-122; VI, 92; VII, 532, 548-549; Âmirî, Behcetü’l-meĥâfil ve buġyetü’l-emâŝil (nşr. M. Sultân en-Nemnekânî), Kahire 1331, II, 149; Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, I, 457-461.

Levent Öztürk