SÜVEYDÎ, Ali b. Muhammed Saîd

(علي بن محمّد سعيد السويدي)

Ebü’l-Meâlî Alî b. Muhammed Saîd b. Abdillâh b. el-Hüseyn es-Süveydî el-Bağdâdî eş-Şâfiî (ö. 1237/1822)

Hadis ve fıkıh âlimi, tarihçi ve edip.

1170 (1757) yılında Bağdat’ta doğdu. İlk öğrenimini babasından yaptı. Daha sonra uzun bir süre amcası Abdurrahman’ın talebesi oldu ve büyük bir ihtimalle ondan icâzet aldı. Bağdat râvisi ve Irak âlimi diye tanınan dedesinin Sâmerrâ’dan Bağdat’a göç ettiği ve soyunun bölgede birkaç nesil ulemâ ailesi olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Süveydî bir müddet Bağdat’ta kaldı, ardından Dımaşk’a gitti ve öğrenimini burada sürdürdü. Hocaları arasında Şam muhaddislerinden Muhammed b. Abdurrahman el-Küzberî ve muhaddisler şeyhi olarak bilinen Hâfız Murtazâ ez-Zebîdî gibi âlimler yer alır. Süveydî’nin Hâlid el-Bağdâdî yoluyla Nakşibendî tarikatına intisap ettiği belirtilir.

Dımaşk’ta birçok öğrenci yetiştiren, ömrünün sonlarına doğru yeniden Bağdat’a dönen Süveydî’nin bu dönemdeki öğrencileri arasında Muhammed Cemîl eş-Şattî’nin büyük dedesi Hasan b. Ömer eş-Şattî, Bağdat müftüsü Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî, Bağdat Valisi Kölemen Dâvud Paşa gibi şahsiyetler zikredilmektedir. Vezir Küçük Süleyman Paşa’nın iltifatını kazanan Süveydî devrin iktidarından büyük ilgi gördü. Muhammed Emîn, Muhammed Sâlih, İsmâil ve Mahmûd adında dört oğlu olduğu, bunlardan Muhammed Emîn’in babasından öğrenim görerek onun ilmî çevrelerdeki şöhretini devam ettirdiği bilinmektedir (Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, s. 79). Tekrar Dımaşk’a giden Süveydî 27 Receb 1237 (19 Nisan 1822) tarihinde orada vefat etti ve Kâsiyûn tepesindeki mezarlığa defnedildi. Onun hakkında birçok mersiye yazılmıştır (a.g.e., s. 77-79; M. Cemîl eş-Şattî, s. 180).

Kaynaklarda Süveydî’nin hadisin yanı sıra diğer İslâmî ilimlerde ve edebiyatta zengin birikim ve yeteneğe sahip bulunduğu, hâfızasının ve anlatımının güçlü olduğu, erdemli bir hayat yaşadığı, bölgede halk tabakası ve seçkinler tarafından çok sevildiği belirtilmektedir. Öğrencisi Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî’nin Nüzhetü’l-elbâb adlı eserinde “Ehl-i sünnet’in burhanı, muhaddislerin sultanı” diye zikredilir (Halîl Merdem Bek, s. 73-74). Akaid sahasında Ahmed b. Hanbel’in metodunu kabul etmekle birlikte Vehhâbî düşüncesinin etkisi altında kalmamış (a.g.e., s. 165), zaman zaman edebî değeri yüksek şiirler yazmıştır (a.g.e., s. 74-75; Hayreddin ez-Ziriklî, V, 170).

Eserleri. 1. el-Ǿİķdü’ŝ-ŝemîn fî beyâni mesâǿili’d-dîn. Selef akîdesi doğrultusunda kaleme alınmış olup müellifin en kapsamlı eseridir (Kahire 1325; bk. Avvâd, II, 433). Oğlu Muhammed Emîn esere et-Tavżîĥ ve’t-tebyîn li-mesâǿili’l-Ǿİķdi’ŝ-ŝemîn adıyla bir şerh yazmıştır (Abdullah Muhammed el-Habeşî, II, 1197). 2. el-Kevkebü’l-münîr fî şerĥi’l-Münâvî [Ǿale’ś-] śaġīr. Süyûtî’ye ait el-CâmiǾu’ś-śaġīr’e Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin yaptığı Feyzü’l-ķadîr adlı şerhin yine onun tarafından yapılmış olan et-Teysîr bi-şerĥi’l-CâmiǾi’ś-śaġīr isimli muhtasarına ait bir şerh olmalıdır (DİA, XXXI, 573). 3. er-Red Ǿale’l-İmâmiyye. 4. Telħîśu İrşâdi’s-sâlik ilâ fıķhi’l-İmâm Mâlik. Büyük bir ihtimalle, Şehâbeddin Abdurrahman b. Muhammed b. Asker el-Bağdâdî’ye ait İrşâdü’s-sâlik ilâ eşrefi’l-mesâlik fî fıķhi’l-İmâm Mâlik adlı eserin kısaltılmış şeklidir. 5. Źuħrü’l-meǾâd fî muǾârażati Bânet SüǾâd. Kâ‘b b. Züheyr’in Hz. Peygamber’e sunduğu kasideye nazîredir (nüshaları için bk. MuǾcemü’l-maħŧuŧât, II, 962). 6. Târîħu Baġdâd fi’l-veķāǿiǾ ve terâcimi’l-Ǿulemâǿ. 7. Şerĥu’t-TaǾarruf fi’l-aśleyn ve’t-taśavvuf. İbn Hacer el-Heytemî’ye ait eserin şerhidir. 8. Şerĥu Maķāśıdi’l-İmâm en-Nevevî. Eserin aslı akaid, ibadet ve tasavvufla ilgili bir risâledir (DİA, XXXIII, 48; krş. Mahmud Şükrî el-Âlûsî, s. 74). Bazı kaynaklarda Süveydî’ye


nisbet edilen Sebâǿikü’ź-źeheb fî maǾrifeti ensâbi’l-ǾArab adlı eserin oğlu Muhammed Emîn’e ait olduğu tesbit edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sened el-Basrî, Eśfe’l-mevârid, Kahire 1313, s. 101-109; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, el-Miskü’l-eźfer, Bağdad 1348/1930, s. 73-79; M. Cemîl eş-Şattî, Ravżü’l-beşer fî aǾyâni Dımaşķ fi’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝ Ǿaşer, Dımaşk 1365/1946, s. 64, 178-180; Îżâĥu’l-meknûn, I, 540; II, 105, 394-395; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 773; K. Avvâd, MuǾcemü’l-müǿellifîne’l-ǾIrâķıyyîn, Bağdad 1969, II, 433; Hayreddin ez-Ziriklî, el-AǾlâm, Beyrut 1389/1969, V, 170; Halîl Merdem Bek, AǾyânü’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝ Ǿaşer fi’l-fikr ve’s-siyâse ve’l-ictimâǾ, Beyrut 1977, s. 73-75, 165; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, II, 1008-1010; M. Mutî‘ el-Hâfız - Nizâr Abâza, ǾUlemâǿü Dımaşķ ve aǾyânühâ fi’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝ Ǿaşer el-hicrî, Dımaşk 1412/1991, I, 264-265; Ömer Rızâ Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, Beyrut 1414/1993, II, 506; Baytâr, Ĥilyetü’l-beşer (nşr. M. Behcet el-Baytâr), Beyrut 1413/1993, II, 1076-1077, 1095; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, III, 231; Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, I, 718; II, 1020, 1197; III, 1790; MuǾcemü’l-maħŧûtâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], II, 962; M. Yaşar Kandemir, “Münâvî, Muhammed Abdürraûf”, DİA, XXXI, 573; a.mlf., “Nevevî”, a.e., XXXIII, 48.

Muhammed Aruçi