SÜYÛRÎ

(السيوري)

Ebû Abdillâh Cemâlüddîn Mikdâd b. Abdillâh b. Muhammed b. el-Hüseyn es-Süyûrî el-Hillî el-Esedî (ö. 826/1423)

Şiî âlimi.

VIII. (XIV.) yüzyılın ikinci yarısında Hille’ye bağlı Süyûr köyünde dünyaya gelmiş olmalıdır. Kaynaklarda daha çok Fâzıl-ı Mikdâd, bazan da Fâzıl-ı Süyûrî diye anılır. Başta gelen hocası Şehîd-i Evvel diye bilinen Muhammed b. Mekkî b. Muhammed’dir. Ayrıca Ziyâeddin Abdullah el-A‘recî ve Amîdüddin Abdülmuttalib b. Abdülkerîm’den ders aldı. Hille ve Necef’te eğitim gördükten sonra Necef’te ileride bir süre kendi adıyla anılacak olan bir medrese yaptırdı. Eskiden en önemli medreselerden biri sayılan ve günümüzde bânisi Selim Han’a nisbet edilerek Selimiyye adıyla bilinen medresede çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Bunlar arasında oğlu Abdullah’la birlikte Zeynüddin Ali b. Hasan Alâle, Cemâleddin İbn Fehd Hüseyin b. Alâeddin, Muzaffer b. Fahreddin el-Kummî, Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Esedî gibi âlimler bulunmaktadır. Süyûrî Necef’te vefat etti ve orada defnedildi.

Şiî ilim havzasında daha çok kelâm ve fıkıh alanında yetişen Süyûrî o döneme kadar Şiî âlimlerinin yazdığı hacimli eserleri okumuştur. Kendine has düşünceler ortaya koyan bir şahsiyet olmaktan ziyade geleneği açıklayıcı, pekiştirici çalışmalar yapan bir âlim olarak dikkat çeker. İmâmiyye Şîası’nın inanç konularını ele aldığı eserinde tevhid, adalet, nübüvvet, imâmet ve meâd prensiplerine vurgu yapan Süyûrî imamın mâsum olması gerektiği yolunda geniş açıklamalar yapmıştır (İrşâdü’ŧ-ŧâlibîn, s. 337-352). Bu arada akılvahiy meselesinde daha rasyonel bir tutum sergilemiş, bilgi teorisi ve tabiat felsefesinde Mu‘tezile’nin Basra ekolüne yakın görüşler benimseyen İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin yolunu izlemiştir. İbnü’l-Mutahhar’ın el-Bâbü’l-ĥâdî Ǿaşer’ine yazdığı en-NâfiǾ yevme’l-ĥaşr adlı eserinin ilim çevrelerinde büyük ilgi gördüğü bilinmektedir. Süyûrî’nin kelâm ilminde şerhe dayanan yönü fıkıh için de geçerlidir. Fıkıhta İmâmiyye Şîası’nın usulî geleneğine tâbi olan müellifin, fakihlerin toplumdaki rolüne önceki usulî âlimlerine göre daha fazla vurgu yapması dışında herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. İmamın gaybetinde ortaya çıkan problemlerin çözümü, fetva ve kazâ meselelerine bakışı, zekât ve humusun kimler tarafından toplanıp dağıtılacağı, saldırıya dayalı cihadın hükmü gibi konularda hocası Şehîd-i Evvel’in yolunu takip eder (Uyar, s. 98-102). Ancak onun bir şârih olarak fıkıh konularını daha anlaşılır hale getirdiği, bu sebeple fıkıhla ilgili eserlerinin önemli bir değer taşıdığı belirtilmelidir.

Eserleri. 1. Âdâbü’l-ĥac (Âgā Büzürg-i Tahrânî, I, 17). 2. el-EdǾiyetü’ŝ-ŝelâŝûn. Hz. Peygamber ve imamlardan nakledilen otuz duanın derlendiği bir eserdir


(a.g.e., I, 396). 3. el-Envârü’l-Celâliyye. Nasîrüddîn-i Tûsî’nin kelâm konularını ele aldığı ve Muhammed Ali el-Cürcânî’nin Arapça’ya tercüme ettiği el-Fuśûl adlı Farsça eserinin şerhidir. 4. el-İǾtimâd fî şerĥi Vâcibi’l-iǾtiķād. Tevhid, adl, nübüvvet, imâmet, temizlik, zekât, oruç, humus, hac ve cihad bahislerinin kısaca ele alındığı İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’ye ait eserin şerhidir (baskı yeri yok, 1315/1897; nşr. Safâeddin el-Basrî, Meşhed 1412). 5. İrşâdü’ŧ-ŧâlibîn ilâ Nehci’l-müsterşidîn. Yine İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin kelâm konularıyla ilgili eserinin şerhi olup son sayfada yer alan kayıttan 792 (1390) yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır (taş baskısı, 1303/ 1885, baskı yeri yok; nşr. Mehdî er-Recâî, Kum 1405). 6. Kenzü’l-Ǿirfân fî fıķhi’l-Ķurǿân. Kur’ân-ı Kerîm’den fıkıhla ilgili âyetler yanında imamlardan nakledilen rivayetler çerçevesinde gerçekleştirilen hacimli bir çalışmadır (taş baskısı, Tahran 1304-1305, 1311; Necef 1963; Tahran 1343 hş.). 7. el-LevâmiǾu’l-ilâhiyye fi’l-mebâĥiŝi’l-kelâmiyye (Muhammed Ali Tabâtabâî’nin önsözüyle, Tebriz 1396). 8. Nażdü’l-ĶavâǾidi’l-fıķhiyye. Şehîd-i Evvel’in el-ĶavâǾid ve’l-fevâǿid adlı kitabı üzerine bir tehzîb çalışmasıdır (nşr. Abdüllatîf el-Kuhkemerî, Kum 1403/1993). 9. en-NâfiǾ yevme’l-ĥaşr. Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin ibadet ve dualara dair Miśbâĥu’l-müctehid adlı eserini İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin Minhâcü’ś-śalâĥ fî muħtaśari’l-Miśbâĥ adıyla ihtisar edip usûlü’d-dînle ilgili olarak eklediği on birinci baba yapılan bir şerhtir. Ebü’l-Feth b. Mahdûm el-Hüseynî’nin Miftâĥu’l-bâb isimli şerhiyle birlikte Mehdî Muhakkık tarafından yayımlanmıştır (Tahran 1365 hş.). Süyûrî’nin şerhini William E. Miller İngilizce’ye çevirmiştir (London 1928). 10. et-Tenķīĥu’r-râǿiǾ li-Muħtaśari’ş-ŞerâǿiǾ. Muhakkık el-Hillî’nin ŞerâǿiǾu’l-İslâm adlı eserinin müellifin kendisi tarafından en-NâfiǾ li-Muħtaśari’ş-ŞerâǿiǾ adıyla yapılan muhtasarı üzerine yazılmış bir şerhtir (nşr. Abdüllatîf el-Hüseynî, Kum 1404; diğer eserleri için bk. Tebrîzî, IV, 282-283).

BİBLİYOGRAFYA:

Süyûrî, İrşâdü’ŧ-ŧâlibîn ilâ Nehci’l-müsterşidîn (nşr. Mehdî er-Recâî), Kum 1405/1984, s. 337-352; Hür el-Âmilî, Emelü’l-âmil (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Necef-Bağdad 1385/1965, II, 325; Meclisî, Biĥârü’l-envâr, Beyrut 1403/1983, I, 41; Abdullah Efendi el-İsfahânî, Riyâżü’l-Ǿulemâǿ ve ĥiyâżü’l-fużalâǿ (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Kum 1401, V, 216-217; İbn Usfûr el-Bahrânî, Lüǿlüǿetü’l-baĥreyn (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 172-173; Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât, VII, 171-176; Tebrîzî, Reyĥânetü’l-edeb, IV, 282-283; AǾyânü’ş-ŞîǾa, X, 134; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eź-ŹerîǾa ilâ teśânîfi’ş-ŞîǾa, Beyrut 1403/ 1983, I, 17, 396; II, 297, 423; III, 7, 352; IV, 463; Ca‘fer Bâkır Âl-i Mahbûbe, Mâżi’n-Necef ve ĥâżıruhâ, Beyrut 1406/1986, I, 125-126; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, V, 128-129; Mazlum Uyar, Şiî Ulemanın Otoritesinin Temelleri, İstanbul 2004, s. 98-102; MuǾcemü ŧabaķāti’l-mütekellimîn, Kum 1425/1383, III, 246-248; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], III, 1596.

İlyas Üzüm