TAHRÎC

(التخريج)

Hadislerin aslî kaynaklarını ve isnadlarını belirleme yöntemi.

Sözlükte “çıkmak” anlamındaki hurûc kökünden türeyen ve “çıkarmak, hüküm elde etmek” mânasına gelen tahrîc kelimesi hadis ilminde üç anlamda kullanılır. 1. Bir hadisi isnadıyla birlikte bir kitaba alıp nakletmek. Bu anlam, daha çok ilk dönem müelliflerinin derledikleri hadislerden kitap oluşturma faaliyetlerini ifade eder. 2. Belirli kitaplardan seçilen hadislerle yeni bir kitap meydana getirmek. 3. Bir eserde Hz. Peygamber’e veya sonraki iki nesle isnad edilen rivayetlerin temel kaynaklardaki yerlerini göstermek, bunların isnad ve sıhhat açısından durumuna işaret etmek. Tahrîcin ileriki dönemlerde yerleşik hale gelen bu son anlamı özellikle IV. (X.) yüzyıldan sonra isnadların uzaması, çeşitli ilim dallarına ait eserlerde kullanılan hadislerin kaynağına işaret etmeye verilen önemin giderek azalması gibi sebeplerle yaygınlık kazanmıştır. Tahrîc yapana muharric, hadisin kaynağına veya râvisine mahrec denir. Tahrîc sonunda oluşan eserler de tahrîc adıyla anılır.

Hadis edebiyatının önemli bir türü olan tahrîc, aynı zamanda diğer ilim dallarına ait literatürün hadis ilmi açısından denetlenmesini sağlar. İçinde hadis kullanılan herhangi bir eserle aslî hadis kaynakları arasında ilişki kuran tahrîcin amacı muhtelif İslâmî ilimlere dair eserlerde dağınık halde bulunan hadislerin tesbiti, bunların isnadı ve metninin değerlendirilmesidir. Bu sebeple tahrîc literatürünün hadise bazan tenkit literatüründen daha fazla hizmet ettiği söylenebilir. Tahrîcin faydaları hem isnad hem metin incelemesi alanlarında görülür. İsnad incelemesi alanındaki faydalarından biri hadisin bütün tariklerinin bir araya getirilip karşılaştırılmasıdır. Böylece isnadın niteliği ve ayrıntıları görülür, hadisin sıhhatine dair hüküm vermede etkili olan şâhid ve mütâbi‘ rivayetler bilinir, hadisle amel edilip edilmeyeceği yönünde bir kanaat hâsıl olur. İsnadda geçen râviler müphem ise kimlikleri, değilse tedlis veya ihtilât gibi kusurlarla muallel olup olmadıkları gibi hususlar tahrîc sonucunda ortaya çıkar. Metin alanındaki faydası hadis metninde geçen ve kolayca anlaşılmayan garîb bir lafzın başka bir tarikte açıklanmış olmasıdır. Ayrıca ihtisar, kalb, tashif, tahrif, lahn, idrâc ve ziyâde gibi râvilere ait hata, vehim ve tasarruflar yine tahrîc neticesinde öğrenilir. Nâsih ve mensuh rivayetlere vâkıf olmak, hadislerin vürûd sebeplerine ulaşmak, mâna ile rivayet edilip edilmediğini belirlemek ve metin farklılıklarını ortaya çıkarmak, hadisi istinsah edenlerin düştüğü hataları tesbit etmek, illetleri ortaya çıkarmak da tahrîc sayesinde mümkün olur. Tahrîc, âlimlerin isnad ve hadis hakkındaki hükümlerinden hareketle onların mezheplerini ve hadis değerlendirme usullerini bilmeye de imkân tanır. Bu bilgiler, tahrîcin özellikle hilâf ve cedel maksatlı veya bir muhalefet aracı olarak kullanıldığı durumlarda hadisi daha iyi anlamaya katkı sağladığı gibi onun sıhhat derecesiyle ilgili ipuçlarını da içerir. Aynî ve İbn Hacer’in Buhârî’nin el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’ine yazdıkları şerhlerde görüldüğü gibi hadislerin tahrîcinde ve değerlendirilmesinde mezhep mensubiyetinin de etkili olabildiğini ortaya koyan bu durum tahrîcin bazan asıl amacı dışında kullanıldığını gösterir. Hadisleri senedsiz zikredilen bazı önemli eserlerin değer kaybına uğradığı zannı da tahrîcle ortadan kalkar.

Hadis İlimlerinin Şubesi Olarak Tahrîc. Usulü ve kaideleri hadis ilmiyle beraber doğmuş olan tahrîc isnad ve metin incelemesinden meydana gelen hadis tenkit sürecinin bir başlangıcıdır. Bir teknik denetim mekanizması olduğu için tahrîci “fen” (ilim ve bilgi kolu) kelimesiyle ifade etmek ve hadis ilimlerinin bir şubesi olarak değerlendirmek mümkündür. Hadis ilimlerinin pek çoğuyla ilişkili olan tahrîc, bir konudaki rivayetleri çeşitli tarikleriyle görmeyi gerektirdiği için hadislere küllî bir bakış açısıyla yaklaşmaya ve onları kapsamlı biçimde değerlendirmeye imkân verir. Rivayetleri birleştirme yönteminin sağladığı imkânlarla râvilerin durumlarını belirlemeye yarayan hadis ilimlerine yakınlığı düşünüldüğünde tahrîcin hadis tenkidiyle olan münasebeti ortaya çıkar.

Tahrîc Usulleri. Tahrîc için geliştirilen usullerin uygulanmasında hadisin isnadında veya metnindeki bir vasfın bilinmesi önem taşır. Meselâ hadisin ilk râvisi olan sahâbî biliniyorsa müsnedlere ve Mizzî’nin Tuĥfetü’l-eşrâf’ı gibi sahâbî isimlerine göre alfabetik eserlere, sahâbîden sonraki râvi biliniyorsa merâsil kitaplarına, isnaddaki bir râviden hareket edilecekse cerh-ta‘dîl ve ricâl kitaplarına, müellifin ilk hocası konumundaki râvi belli ise mu‘cem ve meşyeha türü eserlere başvurulabilir. Hadisin metni esas alınıyor ve ilk kelimesi biliniyorsa etrâf kitapları ile miftah ve fihristlere, metindeki herhangi bir lafzın bilinmesi durumunda el-MuǾcemü’l-müfehres li-elfâži’l-ĥadîŝi’n-nebevî gibi eserlere, hadisin konusu üzerinden araştırma yapılacaksa câmi, musannef ve sünenlerle Miftâĥu künûzi’s-sünne gibi fihristlere müracaat edilebilir. Hadisin sıhhati hakkında daha önce verilmiş bir hüküm esas alınmak suretiyle de tahrîc yapılabilir. Meselâ mevzû olduğu söylenen bir hadis için öncelikle mevzûat kitaplarına, meşhur bir hadis için meşhur hadislere dair literatüre bakmak gerekir.

Tahrîc Kaideleri. 1. Tahrîci yapılan hadisin senedi zikredilir ve yer aldığı aslî kaynaklar belli bir düzene göre sıralanır. 2. Hadisin muttasıl veya münkatı‘ diğer bütün tarikleri, mütâbi‘ ve şâhid rivayetleri, âlî ve nâzil isnadları, bedel, müsâvat ve musâfahaları toplanır. Muallak tariklerinin isnadları mümkünse vasledilir. Bütün tariklerinin kesiştiği bir râvi (medâr) varsa zikredilir. 3. Hadisin isnadındaki incelikler belirtilir ve râvilerinin cerh ve ta‘dîl açısından durumları hakkında mütekaddimîn âlimlerinin değerlendirmeleri aktarılır. 4. İsnad incelemesinin ardından hadisin farklı tariklerine ait metinler karşılaştırılıp bunlar arasındaki farklar ve ortak noktalar belirlenir. 5. Metindeki garîb ve müphem lafızlar açıklanarak hadisteki şâz ve illetli hususlar gösterilir. 6. Âlimlerin hadisin sıhhat açısından durumu hakkındaki görüşleri zikredilir. 7. Elde edilen bütün bilgiler değerlendirilip hadisin sıhhat derecesi (hükmü) ortaya konur.

Literatür. Tahrîc bağlamında hadisleri kaynağına ilk defa Tirmizî’nin (Abdülmevcûd M. Abdüllatîf, I, 142-143) veya Nevevî’nin (Münâvî, I, 21) nisbet ettiği kaydedilmekle birlikte bazı çağdaş araştırmacıların aktardığı genel kanaate göre bu konunun öncüleri arasında Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Ebû Nuaym el-İsfahânî ve Hatîb el-Bağdâdî yer almaktadır (Bekkâr, s. 18-19). İlk tahrîc eserleri içinde Beyhakī’nin Taħrîcü eĥâdîŝi’l-Ümm’ü (Brockelmann, GAL, I, 447; Suppl., II, 619), Hatîb el-Bağdâdî’nin Şerîf Ebü’l-Kāsım Ali b.


İbrâhim el-Hüseynî’nin el-Fevâǿidü’l-münteħabe eś-śıĥâĥ ve’l-ġarâǿib (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 698) ve Ebü’l-Kāsım Yûsuf b. Muhammed el-Mehrevânî’nin yine el-Fevâǿidü’l-münteħabe eś-śıĥâĥ ve’l-ġarâǿib (nşr. Halîl b. Muhammed el-Arabî, Riyad 1419/1998; nşr. Suûd b. Îd b. Umeyr el-Cerbûî, Medine 1422/2002) adlı eserleri üzerine yaptığı tahrîcler ile talebesi Ebû Muhammed Ca‘fer b. Ahmed es-Serrâc’ın rivayetlerini tahrîc ettiği el-Fevâǿidü’l-münteħabe eś-śıĥâĥu’l-Ǿavâlî’si (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 944), Hâzimî’nin Taħrîcü eĥâdîŝi’l-Müheźźeb li’ş-Şîrâzî’si (Mahmûd et-Tahhân, s. 16) zikredilmektedir. Mergīnânî’nin el-Hidâye’si üzerine Abdullah b. Yûsuf ez-Zeylaî’nin Naśbü’r-râye’si, Gazzâlî’nin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’i üzerine Zeynüddin el-Irâkī’nin el-Muġnî Ǿan ĥamli’l-esfâr’ı (Kahire 1332, 1348, el-İĥyâǿ ile birlikte) ve Abdülkerîm b. Muhammed er-Râfiî’nin eş-Şerĥu’l-kebîr’i üzerine İbnü’l-Mülakkın’ın el-Bedrü’l-münîr fî taħrîci eĥâdîŝi’ş-Şerĥi’l-kebîr’i ile (nşr. Cemâl Muhammed Seyyid, I-III, Riyad 1414/1993; nşr. Mustafa Ebü’l-Gayt Abdülhay v.dğr., I-X, Riyad 1425/2004) İbn Hacer el-Askalânî’nin el-Bedrü’l-münîr’i ihtisar edip bazı ilâvelerle oluşturduğu Telħîśü’l-ĥabîr fî taħrîci eĥâdîŝi’r-RâfiǾiyyi’l-kebîr’i (Hint 1303/1885; Riyad 1384/1964; nşr. Abdullah Hâşim el-Yemânî, Kahire 1384/1964; nşr. Şa‘bân Muhammed İsmâil, Kahire 1399/1979; Muħtaśarü’l-Bedri’l-münîr ile birlikte, Beyrut 1407/1987; el-MecmûǾ: Şerĥu’l-Müheźźeb ile birlikte, Kahire 1344-1352) meşhur tahrîc örneklerindendir. Klasik tahrîc eserlerinin altın çağı olan VIII (XIV) ve IX. (XV.) yüzyıllarda Alâeddin İbnü’t-Türkmânî, Abdullah b. Yû-suf ez-Zeylaî, İzzeddin İbn Cemâa, Tâceddin es-Sübkî, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Abdülkādir el-Kureşî, Bedreddin ez-Zerkeşî, Ebü’l-Meâlî Sadreddin el-Münâvî, İbnü’l-Mülakkın, Zeynüddin el-Irâkī, Muhammed b. Ebû Bekir İbn Cemâa, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Kutluboğa gibi âlimler tahrîcler yazmıştır. Sonraki yüzyıllarda Şemseddin es-Sehâvî, Süyûtî, Ali el-Kārî, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî, Abdülkādir el-Bağdâdî, İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî, İbn Himmât ve Ebü’l-Alâ el-Irâkī bu geleneği sürdürmüştür. Çağdaş dönemde tahrîc çalışmaları yapan âlimler arasında Muhammed el-Hût, Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, Keşmîrî, Ahmed Muhammed Şâkir, Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk, Abdülfettâh Ebû Gudde, Beşîr Subhî Beşîr, Ebû Abdullah Mahmûd b. Muhammed el-Haddâd, Şuayb el-Arnaût, Abdülkādir el-Arnaût, Beşşâr Avvâd Ma‘rûf ve Nâsırüddin el-Elbânî gibi isimleri saymak mümkündür.

İlk dönem hadis âlimleriyle müteahhir hadis âlimlerinin yaptığı tahrîcler arasında kaidelerin kabulü ve uygulanması noktasında mevcut bazı farklılıklar, hadis tenkitçisinin yaşadığı zaman içindeki ekonomik ve sosyal sebeplerle mezhep mensubiyetinden kaynaklanmaktadır. Râvinin halini yeterli bulup bulmama, sika râvinin yaptığı ziyadeyi makbul sayıp saymama, rivayet tariklerinin çokluğunun hadise olan etkisi, metin ve isnad incelemelerinin keyfiyeti, meçhul râviyi değerlendirmedeki farklılıklar, hadislere şahit getirme meselesinin, isnaddaki inkıtaın ve mezhep taassubunun hükme tesiri ve tecrübe yetersizliği gibi sebepler hüküm farklılığı üzerinde etkili olmuştur.

Tahrîc usulüne dair kitaplar arasında Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk’ın Ĥuśûlü’t-tefrîc bi-uśûli’l-Ǿazvi ve’t-taħrîc’i (Riyad 1414/1994), Mahmûd et-Tahhân’ın Uśûlü’t-taħrîc ve dirâsetü’l-esânîd’i (Halep 1398; Riyad 1403/1983), Abdülmevcûd Muhammed Abdüllatîf’in Keşfü’l-liŝâm Ǿan esrâri taħrîci ĥadîŝi seyyidi’l-enâm’ı (I-II, Kahire 1404/1984), Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd’in et-Teǿśîl li-uśûli’t-taħrîc’i (Riyad 1413), Velîd Hasan el-Ânî’nin Menhecü dirâseti’l-esânîd ve’l-ĥükmü Ǿaleyhâ’sı (Amman 1999), Abdülmehdî b. Abdülkādir b. Abdülhâdî’nin Ŧuruķu taħrîci ĥadîŝi Resûlillâh’ı (Kahire 1987) sayılabilir. Ayrıca isnad ve ricâle dair pek çok kitapta tahrîc usulüyle ilgili bilgilere rastlamak mümkündür. Günümüzde bilgisayar programları ve internet siteleri üzerinden de tahrîc yapılabilmektedir. Daha çok Arap dünyasında hazırlanan İslâmî ilimlerle ilgili bilgisayar programları aranan bilgiye kısa zamanda ulaşmayı sağlamaktadır. Çok sayıda kitap ihtiva etmesi, kullanım hızı ve kolaylığına bağlı olarak isnad, metin ve hadisin sıhhatiyle ilgili değerlendirmelerin hepsine birden ulaşmaya imkân tanıması, bilgilerin görsel malzemeyle desteklenmesi, matbu eserlerin yanında yazma eserleri de içermesi bu programların olumlu yanlarındandır. Öte yandan söz konusu programlarda bazan kitap isimlerine dikkat edilmemesi, bazı kaynakların farklı bir yerde gösterilmesi, bazı kayıtlarda basım hatalarının ve yanlış bilgilerin yer alması, kullanılan kitapların cilt ve sayfa numaralarının matbu nüsha ile uyuşmaması, bazı kitapların mukaddimelerinin çıkarılmış olması gibi eksiklikler de bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Cevherî, eś-Śıĥâĥ, “ħrc” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ħrc” md.; Hatîb el-Bağdâdî, el-CâmiǾ li-aħlâķı’r-râvî ve âdâbi’s-sâmiǾ (nşr. Mahmûd et-Tahhân), Riyad 1403/1983, II, 212, 280, 282, 290, 295; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 90-91, 253; Şemseddin es-Sehâvî, Fetĥu’l-muġīŝ, Beyrut 1403/1983, I, 38-41, 47-48; II, 118, 277, 370, 382; III, 249-250, 299-300; Münâvî, Feyżü’l-ķadîr, I, 20-21, 27; Brockelmann, GAL, I, 447; Suppl., II, 619; Elbânî, Maħŧûŧât, s. 196, 268; Zafer Ahmed et-Tehânevî, ĶavâǾid fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Halep 1392/1972, s. 20-21, 49-55, 454; Abdülmevcûd M. Abdüllatîf, Keşfü’l-liŝâm Ǿan esrâri taħrîci ĥadîŝi seyyidi’l-enâm, Kahire 1984, I, 142-143; Ebû Muhammed Abdülmehdî b. Abdülkādir b. Abdülhâdî, Ŧuruķu taħrîci ĥadîŝi Resûlillâh, Kahire 1987, s. 11-24; Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd, et-Teǿśîl li-uśûli’t-taħrîc, Riyad 1413, I, 51-53, 68-80, 87, 89; Mahmûd et-Tahhân, Uśûlü’t-taħrîc ve dirâsetü’l-esânîd, Riyad 1996, s. 8-9, 12, 16; M. Mahmûd Bekkâr, Ǿİlmü taħrîci’l-eĥâdîŝ, Riyad 1996, s. 12-13, 15-19, 26-29; Mehmet Görmez, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, Ankara 1997, s. 15, 94, 182-185, 196-198; Hamza Abdullah el-Melîbârî - Sultân Sened el-Akâyile, Keyfe nedrusü Ǿilme taħrîci’l-ĥadîŝ, Amman 1998, s. 16, 18-30; Addâb Mahmûd Hameş, Muĥâđarât fî Ǿilmi taħrîci’l-ĥadîŝ ve naķdih, Amman 1420/2000, s. 35-52; Hâlid b. Muhammed Mahmûd eş-Şermân, eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye fî kitâbi Şerĥi’l-âŝâr, Riyad 1424/2003, s. 71-76; Ahmed Ürkmez, “Bir Muhalefet Aracı Olarak Tahrîc”, Hadis Tetkikleri Dergisi, II/2, İstanbul 2004, s. 87-106; M. Yaşar Kandemir, “Hadîs”, DİA, XV, 52-53; a.mlf., “Hatîb el-Bağdâdî”, a.e., XVI, 458; Bilal Aybakan, “Râfiî, Abdülkerîm b. Muhammed”, a.e., XXXIV, 395.

Mehmet Görmez