TAİZ

(تعزّ)

Yemen’de bir şehir.

San‘a’nın 195 km. güneyinde ve Aden’in 140 km. kuzeybatısında Cebelisabr’ın kuzey eteklerinde deniz seviyesinden 1400 m. yükseklikte kurulmuştur. Günümüzde ülkenin en büyük sanayi merkezlerinden biri olup nüfusu 540.000’dir (2009 tah.). Şehrin tarihine dair en eski bilgiler Suleyhîler dönemine (1047-1138) kadar gitmekle beraber asıl gelişmesi Resûlîler devrinde (1229-1454) başşehir olduğu yıllara rastlamaktadır. İslâmiyet’in Yemen’de yayılışı sırasında Muâz b. Cebel, San‘a’dan Taiz yakınlarındaki Cened’e gelmiş ve burayı İslâm’a davet için merkez edinmişti. Suleyhîler’den Sultan Abdullah b. Muhammed zamanında Sabr ve Ta‘ker (Ta‘kür) kaleleri arasında Taiz adıyla yeni bir kale yaptırıldı. Kısa sürede bir vali tarafından yönetilecek kadar gelişen Taiz, Suleyhîler’in önemli yerleşim merkezlerinden biri oldu. Eyyû-bîler döneminde (1173-1229) Taiz’i ikamet merkezi edinen Turan Şah ve kardeşi Tuğtegin köşkler ve medreseler yaptırarak şehri imar ettiler. Şehrin asıl gelişimi, Resûlî hânedanının ikinci sultanı el-Melikü’l-Muzaffer Yûsuf’un Taiz’i 653’te (1255) başşehir yapmasıyla başladı ve zaman içinde onlarca cami, medrese ve hamam inşa edildi. Taiz’de kurulan darphânede Resûlîler adına sikke bastırılmaktaydı. Bu dönemden günümüze ulaşan eserler arasında Resûlî sultanlarının yaptırdığı, Eyyûbî mimari tarzını andıran Mansûriyye, Muzafferiyye ve Eşrefiyye cami ve medreseleri yer almaktadır. Resûlî Hükümdarı el-Melikü’l-Müeyyed Dâvûd’un 672’de (1273-74) Taiz’de inşa ettirdiği medresenin kütüphanesinde 100.000 kitap bulunduğu rivayet edilmektedir.

Yâkūt el-Hamevî, Taiz’i Yemen’in VII. (XIII.) yüzyıldaki büyük kalelerinden biri olarak tanıttığı gibi (MuǾcemü’l-büldân, II, 40) çağdaşı İbnü’l-Mücâvir de bizzat gezdiği bu kaleyi, Hindistan ticaretinin önemli bir durağı sayılan Aden Limanı’nda her yıl elde edilen gelirin korunmak amacıyla getirildiği bir yer diye kaydeder. Ayrıca taş ve alçıdan inşa edilen surları ve muhkem kapıları ile oldukça sağlam durumda olan Taiz Kalesi’nin suyunun Sabr dağından geldiğini yazar (Śıfatü bilâdi’l-Yemen, s. 184-189). İbn Battûta, VIII. (XIV.) yüzyılın sonlarında geldiği Taiz’den ülkenin en büyük ve güzel şehirlerinden biri olarak bahsetmektedir. O dönemde üç mahalleden oluşan Taiz’de Resûlî sultanı, maiyeti ve devlet ricâlinin Mağribe’de, bey ve askerlerin Udeyne’de, halkın ise içerisinde büyük çarşısı bulunan Mehâlib’de oturduğunu kaydetmektedir (Seyahatnâme, I, 272). Resûlîler’in son devirlerinde sıkça ortaya çıkan veba salgınlarından Taiz de etkilendi. Tâhirîler döneminde şehir siyasî ve ticarî önemini kaybetti ve Taiz Kalesi hapishane şeklinde kullanıldı. Nihayet 1500 yılı civarında Tâhirîler’in merkezi Taiz’den San‘a’ya taşındı.

Portekizliler’in Kızıldeniz’e kadar gelmesiyle birlikte Taiz önce Memlükler’in, ardından Osmanlılar’ın kontrolü altına girdi. Memlük kumandanı Barsbay’ın emrindeki Mısır ordusu 16 Safer 923’te (10 Mart 1517) Taiz’i ele geçirdi. Daha sonra Ammâr kabilesinin tuzağına düşen Barsbay öldürüldü. Yavuz Sultan Selim, Memlükler’i ortadan kaldırınca Emîr Ramazan adlı bir levendi Taiz’in idaresiyle görevlendirdi. Onun levendlerin başlattığı bir isyanda öldürülmesi üzerine yerini Tavil lakaplı Ali Bey aldı (1523). 931’de (1525) Selman Reis idaresindeki Osmanlı donanmasının Yemen sahillerinde dolaştığı sırada Emîr Hüseyin Rûmî Taiz’i aldı ve Yemen mutasarrıflığına getirildi (Âlî, vr. 19b). Selman Reis, Vezîriâzam İbrâhim Paşa’ya sunduğu ve Hindistan deniz ticaret yolunun önemi üzerinde durduğu 10 Şâban 931 (2 Haziran 1525) tarihli raporunda yolların güvenliğinin sağlanması ve Portekizliler’in eline geçmiş olan kalelerin geri alınması


gerektiğini anlatırken Taiz’den de bahsetmiş, şehrin vergi verebilecek durumda 300 köyünün bulunduğunu belirtmiştir. Zilhicce 932’de (Eylül 1526) Selman Reis, Yemen’in idaresine memur edilen Hayreddin Bey’le birlikte Zebîd’i aldıktan sonra Taiz’i ele geçirdi (a.g.e., vr. 25b-26a). Bu dönemden itibaren Taiz genellikle Osmanlı yönetimiyle Yemenli isyancıların arasında kaldı. 941 (1535) yılında Zeydî İmamı Mutahhar b. Mütevekkil-Alellah Şerefeddin’in kontrolüne girdi ve Fakīh Nusayrî vali tayin edildi; onun döneminde şehrin etrafı surla çevrildi (el-MevsûǾatü’l-ǾArabiyye, VI, 629). 945’te (1538) Hint seferine çıkan Hadım Süleyman Paşa’nın Yemen hakkındaki raporunda Aden dışında zikrettiği en önemli kaleler arasında Zebîd ve San‘a ile Taiz de vardır. Bıyıklı Mustafa Bey’in Yemen beyliği sırasında Taiz kısa bir süre için ele geçirildiyse de (1545) tekrar Zeydîler tarafından geri alındı. Osmanlılar, Taiz’e hâkim olamadıkları takdirde Yemen’in güney bölgelerini kontrol etmenin ve kuzey bölgesindeki şehirleri elde tutmanın imkânsızlığını ve San‘a’ya giden tek yolun Taiz’den geçtiğini görerek buranın stratejik önemini kavradılar. Nihayet Üveys Paşa tarafından kuşatılan Taiz Zilhicce 953’te (Şubat 1547) zaptedildi.

Mahmud Paşa, beylerbeyiliği sırasında Yemen eyaletinin merkezi olan Taiz’deki eski sarayı tamir ettirerek kendi ikametine ayırdığı gibi şehirde inşa faaliyetlerine girişti. Yemen beylerbeyiliğinin hazinesini Taiz Kalesi’nde muhafaza etti. Bu dönemde Taiz’de Vehhâbiye olarak bilinen bir divanhâne, Hasan Baba ve Hüseyin Dede adında iki zâviye olduğu anlaşılmaktadır (TSMA, nr. D 314). Taiz, Rebîülâhir 975’te (Ekim 1567) İmam Mutahhar b. Şerefeddin’in eline geçti. San‘a Beylerbeyi Özdemiroğlu Osman Paşa Receb 976’da (Ocak 1569) Zeydîler’den geri aldığı Taiz’e Küçük Ahmed Bey’i sancak beyi tayin etti. Yemen serdarı Sinan Paşa, San‘a’ya düzenlediği askerî harekâtta ordugâhını Taiz’in Kaide mevkiinde kurdu. Hab Kalesi kuşatması sırasında hayatını kaybeden Küçük Ahmed Bey’in yerine eski sancak beylerinden Şeyh Ali, Taiz sancak beyi tayin edildi (1570). Bu esnada Yemen beylerbeyiliğine getirilen Behram Paşa, Zebîd üzerinden Taiz’e geldi ve burada şehrin hâkimi Şeyh Ali tarafından karşılandı (Yavuz, I, s. CLVI). Osmanlılar, 1038’de (1629) Yemen’deki hâkimiyetlerini San‘a’daki Kāsımî yönetimine bıraktıkları için Taiz’i de terkettiler. Ancak Kāsımî yöneticileri arasındaki anlaşmazlık uzun yıllar devam etti. Kâtib Çelebi Taiz’in havasının mutedil, akarsularının bol olduğunu belirterek yakınındaki bağ ve bahçeleriyle meşhur Sıhle mesiresinde yapılan yüksek binalardan ve doğusundaki Cened ovasının verimliliğinden bahseder. San‘a-Taiz arasının on dört konak ve Taiz-Zebîd arasının ulaşıma gayet elverişli üç konaklık yol olduğunu belirtir (Cihannümâ, s. 487, 490). 1712’de şehri gezen Fransız doktoru de la Grelaudiere burasının Türkler tarafından inşa edilmiş güzel surlarıyla meşhur bir şehir olduğunu, otuz top bulunan kalesinin hapishane olarak kullanıldığını yazar (İA, XI, 677). Yemen’de isyanların yeniden başlaması ve İngilizler’in bölgede etkili olma teşebbüsleri yüzünden Osmanlı Devleti, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa vasıtasıyla Yemen’e müdahale etti. İbrâhim Paşa isyanları bastırmak için gittiği Yemen’de Taiz’i Kāsımî-ler’den geri aldı (1835). Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın 1872’de Yemen’i tekrar zaptı üzerine Taiz Osmanlı kontrolüne geçti. Bu dönemde Taiz şehrinin etrafı surlarla çevriliydi ve hemen yukarısındaki yüksek tepede Kahire Kalesi varlığını koruyordu (BA, İ.MMS, nr. 45/1922, 45/1934). 1892’de tekrar Yemen imamlarının eline geçen Taiz 1893’te Osmanlılar tarafından geri alındı ve I. Dünya Savaşı sonuna kadar fiilen Osmanlı yönetiminde kaldı.

Yemen’le ilgili Osmanlı dönemine ait raporlarda Taiz sancağının sosyal ve kültürel durumu hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Bu raporlara göre Osmanlı hâkimiyetinin son zamanlarında Taiz tahminen 2000 müslüman ve 100 Mûsevî nüfusu bulunan 500 evden oluşuyordu. Kuzeyindeki sığ bir göl sebebiyle Taiz’de sıkça sıtma ve humma hastalığı ortaya çıkıyordu (BA, Y.E.E., nr. 8/26). Taiz halkı Sünnî-Şâfiî idi ve halk hukukî davalarla cinayet davalarında mahkemeye başvurmaktan kaçınıyor, davaların örf ve âdete göre görülmesini istiyordu (BA, Y.E.E, nr. 35/74, gömlek 2). Taiz halkının eğitimsiz olması yüzünden 1888’de bölgede faaliyet gösteren İngilizler’in ve Protestan misyonerlerin etkisini azaltmak amacıyla sancağa ait kazalarda birer medrese açılması ve her birine bir müderris ve yardımcı tayin edilmesi (BA, DH. MKT, nr. 1486/110), ayrıca 1889’da Zebîd-Taiz arasındaki telgraf hattı Arap aşiretleri tarafından tahrip edildiğinden San‘a-Taiz arasında yeni bir hat çekilmesi kararlaştırıldı (BA, DH. MKT, nr. 1203/73, 1628/138).

Osmanlı döneminde bazan eyalet merkezi ve çoğunlukla sancak veya kaza merkezi olan Taiz’e Yemen Beylerbeyi Üveys Paşa’nın San‘a’ya hareketi sırasında Özdemir Bey sancak beyi tayin edildi (Yavuz, I, s. XCVII-C). Özdemir Bey’in 954 (1547) tarihli raporunda üç eyalate ayrılmasını tavsiye ettiği Yemen’in bir eyaletini Taiz teşkil ediyordu (Blackburn, XXVII [1995], s. 228). Mahmud Paşa’nın beylerbeyiliği zamanına ait bir Yemen muhasebesine göre (968/1560-61) Taiz sancağına bağlı on sekiz vilâyet/nahiye, yedi kale mevcuttu


ve sancak beyi Mirza Bey’di. Sancağın 968’deki haraç arazi gelirleriyle mukātaa gelirleri 200 surre (5 milyon para) kadardı (TSMA, nr. D. 314). Mahmud Paşa’dan sonra 972’de (1564) Yemen toprakları San‘a ve Yemen şeklinde iki eyalete ayrılınca Taiz Yemen eyaletinin sancağı oldu ve eyalet yönetimi Murad Paşa’ya verildi (1565) (Blackburn, XXVII [1995], s. 228-230). Murad Paşa’nın, Osmanlı idaresine isyan edip San‘a’yı kuşatan Zeydî İmamı Mutahhar üzerine gittiği sırada Taiz sancak beyliğinde Kāsım el-Hilâlî bulunuyordu (Blackburn, XIX/1-4 [1979], s. 153, 164). XVI. yüzyılın sonlarında Taiz Yemen’in üç sancağından biriydi ve sancağa bağlı on iki kaza ve nahiye yanında on bir kale vardı. 1008’de (1599-1600) Taiz sancağının arazi gelirleri 57.000 sikkeye ulaşmıştı ve bu miktar bütün Yemen gelirleri içinde %14’e tekabül etmekteydi. Taiz kazasının haraç arazi geliri ise 6157 sikke, mukātaa gelirleri 1100 sikke idi (Sahillioğlu, s. 304, 315). Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın 1872’de dört sancak halinde teşkilâtlandırdığı Yemen’in sancaklarından biri Taiz’di ve beş kazadan oluşan sancağa Süleyman Bey mutasarrıf tayin edilmişti. Taiz halkı, 1907’de vilâyet merkezi San‘a’dan ayrılarak müstakil bir vilâyet olmak istediğini İstanbul’a bildirdiyse de istekleri kabul görmemiş (BA, Y.PRK. AZJ, nr. 52/66) ve Taiz 1890-1911 yılları arasında Yemen’in dört sancağından biri olarak idarî konumunu muhafaza etmiştir. I. Dünya Savaşı’nın ardından San‘a, Zeydî imamlarının yönetimine geçti. 1948’de İmam Ahmed ikametgâhını Taiz’e taşıyarak burayı başşehir yapınca şehir geliştiyse de San‘a’nın 1962’de Yemen Cumhuriyeti’nin başşehri olmasıyla ikincil konuma düştü. Daha sonra iki Yemen’in (Yemen Arap Cumhuriyeti ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti) birleşmesiyle San‘a ve Aden’den sonra üçüncü şehir durumuna geldi. Taiz, Aden’le birlikte bölgenin önemli bir sanayi (daha çok tekstil) ve ticaret merkezidir. Ticaretin kaynağını çevresinde bol miktarda yetişen kahve ve kat bitkisi oluşturur. Taiz özellikle 1990’lı yıllarda ekonomik açıdan çok gelişti. Bu esnada şehre yapılan göçler sebebiyle Taiz’in tarihî dokusu bozuldu.

BİBLİYOGRAFYA:

Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), II, 40; İbnü’l-Mücâvir, Śıfatü bilâdi’l-Yemen ve Mekke ve baǾżi’l-Ĥicâz: Târîħu’l-müstebśır (nşr. Memdûh Hasan Muhammed), Kahire 1996, s. 184-189; İbn Battûta, Seyahatnâme, I, 272; Ali b. Hasan el-Hazrecî, el-ǾUķūdü’l-lüǿlüǿiyye (nşr. M. Besyû-sî Asel), Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), bk. İndeks; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 487, 490; Âlî, Aħbârü’l-Yemânî, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 886, vr. 7b-8a, 19b, 25b-26a; Ahmed Râşid, Târîh-i Yemen ve San‘a, İstanbul 1291, s. 241, 305-306; Halil Sahillioğlu, “Yemen’in 1599-1600 Yılı Bütçesi”, Ord.Prof. Yusuf Hikmet Bayur’a Armağan, Ankara 1985, s. 304, 315; P. Dresch, Tribes Government and History in Yemen, Oxford 1993, s. 215-240; a.mlf., A History of Modern Yemen, Cambridge 2000, bk. İndeks; M. M. Ali el-Mücâhid, Medînetü Taiz, Taiz 1997; R. Giunta, The Rasulid Architectural Patronage in Yemen: A Catalogue, Napoli 1997, tür.yer.; Hulûsi Yavuz, Yemen’de Osmanlı İdâresi ve Rumûzî Târihi, Ankara 2003, I, s. XCVII-C, CXI, CXX, CLVI, CLXXVI; Abdülkerîm Ali Sâlih el-Uzeyr, Nüžumü’l-idâreti’l-maĥalliyye fi’l-Yemen, San‘a 2006, s. 68, 87, 96, 104-105; İsmail E. Erünsal, Osmanlı Vakıf Kütüphaneleri: Tarihî Gelişimi ve Organizasyonu, Ankara 2008, s. 51-52; Fevzi Kurdoğlu, “Meşhur Türk Amirali Selman Reisin Layihası”, Deniz Mecmuası, XLVII/335, İstanbul 1935, s. 67-73; M. Lesure, “Un document ottoman de 1525 sur l’Inde portugaise et les pays de le Mer rouge”, Mare Luso-Indicum, III, Paris 1976, s. 137-160; J. R. Blackburn, “The Collapse of Ottoman Authority in Yemen, 968/1560-976/1568”, WI, XIX/1-4 (1979), s. 153, 164; a.mlf., “Two Documents on the Division of Ottoman Yemen into two Beglerbegiliks (973/1565)”, Turcica, XXVII, Paris 1995, s. 228-230; A. Grohmann, “Taizz”, İA, XI, 674-677; G. R. Smith, “TaǾizz”, EI² (İng.), X, 118; Cengiz Tomar, “Suleyhîler”, DİA, XXXVII, 480; Fâruk İsmâil, “Taiz”, el-MevsûǾatü’l-ǾArabiyye, Dımaşk 2002, VI, 629-630.

İdris Bostan